Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1660 E. 2023/1660 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1660
KARAR NO : 2023/1660

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.07.2023
NUMARASI : 2023/128 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 22.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.11.2023

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.07.2023 tarih 2023/128 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen vekili, TMK 403 maddesinde belirli işleri görmek ve temsil etmek için atanmasının mümkün olduğunu, Yargıtay’ın menfaat çatışmasının bulunması halinde resen kayyım atanması gerektiğini ifade ettiğini, bu davada menfaat çatışması bulunduğunu, …’in hem şirket malvarlığında usulsüz tasarrufta bulunduğu yönünde aleyhinde güçlü deliller bulunan kişi olduğunu, hem denetimi engelleyen kişi, hem imza yetkilisi, hem de yönetim kurulu başkanı olduğunu, şirketin menfaatine olan hususun şirketin denetlenmesi olduğunu, şirketin bu davada temsil edilebilmesi için mali hukuk uzmanı bir avukatın temsil kayyımı atanmasının elzem olduğunu, 31.10.2022 tarihli genel kurul kararının iptali ile bu nedenlerle davalı şirketin temsil edilebilmesi için temsil kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davalı şirkette organ eksikliği bulunmadığı, davacının şirket ortağı olduğu, herhangi bir yönetim yetkisinin bulunmadığı, hali hazırda şirket yönetim kurulu başkanının … olduğu, şirketin yetkili organlarıyla yönetilmesi asıl olup, 6102 sayılı TTK’nın 630/2 maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delil ibraz etmediği anlaşıldığından davacı vekilinin davalı şirkete temsil kayyımı atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, kayyım kurumunun Türk Medeni Kanunu’nda düzenlendiğini, belirli işleri görmek ve temsil etmek için atanmasının mümkün olduğunu, TMK 403. vd.maddeleri ile 408.maddesine göre menfaat çatışmasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine engel olduğunu, çünkü …’in menfaati, yapmış olduğu usulsüzlüklerin üstünün kapattığını, davada temsil ettiği şirketin menfaatinin ise, bu usulsüzlüklerin ortaya çıkarıldığını, dolayısıyla fahiş hukuki hata yapıldığını, HMK’nun 371.maddesinin ihlal edildiğini, davalı şirketi münferiden temsil edenin de suistimal edenin de aynı kişi olduğunu, …’in davalı şirketi dolandırmaktan dolayı şüpheli durumda olduğu savcılık dosyasındaki müdafii ile, işbu davadaki davalı şirket vekilinin aynı kişi olduğunu, bunun da menfaat çatışması olduğuna ilişkin bir delil olduğunu, içtihatlara göre menfaat çatışması varsa resen kayyım atanması gerektiğini belirttiğini, kararın gerekçesiz olduğunu, yaklaşık olarak ispatın gerçekleştiğini, TTK 447.maddesine göre usulsüzce genel kurul toplantısında dışlandıklarını, çağrıda belirtilen şekle uygun vekaletname sunmalarına rağmen toplantıya alınmadıklarını, amacın şirkette denetim yapılmasını engellemek olduğunu, toplantının yapıldığı adresin aslında mevcut olmayıp, genel kurulun saatinde toplanmadığının uçuş kayıtlarıyla sabit olduğunu, taleplerinin şirketin yönetimine ilişkin kayyım olmayıp, şirketin usulünce temsili amaçlı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Talep, davalı şirkete temsil kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsüdür. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için yaklaşık ispatın varlığı şarttır.
Esas olan şirketlerin yetkili organları aracılığı ile yönetilmesi olup hakimin şirket yönetimine müdahalesi haklı bir nedene dayalı ve istisnai bir yetkidir. Gerek esas dava gerekse geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir yolu ile ancak haklı sebeplerin varlığı ve uyuşmazlığın konusunu oluşturması halinde şirket yöneticilerin yönetim hakkı ve temsil yetkileri sınırlandırılabilir.
Somut olayda, davalı … A.Ş.’ni temsil ve ilzama yetkili kişinin mevcudiyeti dikkate alındığında, Mahkemece davalı şirketin tüzel kişiliğine sahip Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulmuş bir şirket olduğu, organlarından yoksun kalmış yahut başka yolla yönetilemeyen tüzel kişiler hakkında kayyum atanabileceği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği yönündeki temsil kayyımı atanmasına ilişkin verilen red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 444,60 TL’den peşin alınan 269,85 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 174,75 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22.11.2023