Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1636 E. 2023/1543 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1636
KARAR NO : 2023/1543

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.08.2023
NUMARASI : 2023/591 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 01.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.11.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.08.2023 tarih 2023/591 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen vekili, davalı şirketin otomotiv, enerji, inşaat, elektronik, marine, akışkan ölçümleri ve talaşlı imalat projelerinde faaliyet gösterdiğini, bugün itibariyle toplam sermayesinin 35.000.000-TL olduğunu, uzun yıllardır havacılık ve savunma sanayine yönelik mekanik parçalar üreten şirketin üç hissedarının bulunduğunu, hissedarlardan birinin davacı … olduğunu, kendisinin şirketin % 25,5 hissesine sahip olduğunu, diğer hissedarların … ve … olduğunu, sırasıyla şirketin % 25,5 ve % 49’luk hisselerine sahip olduklarını, şirketin şimdiki yönetim yapısının usulsüz işlemlerle;,“müdürler kurulu başkanı …, müdür … ve müdür …” olarak belirlendiğini, davacı ile … arasında akrabalık bulunduğunu, …’ın, davacının kız kardeşi ile evli olduğunu, davalı şirketin kurulduğu 2001 yılından bu yana davacı, şirketin müdürü ve münferiden temsile yetkilisi iken, 20/05/2022 tarihli 2022/2 sayılı ortaklar kurulu kararı ile şirket yönetiminden fiilen el çektirilmiş olması nedeniyle bulunmadığı ve oy kullanmadığı ortaklar kurulunda “oy birliği ile” denilmek suretiyle, …’ın kendisini hukuka aykırı olarak şirketi resmi dairelerde, bankalarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, tapuda her türlü işleme gerçekleştirmeye yetkili şirket müdürü tayin etmeye çalışmış, kendisini şirket müdürü sıfatıyla, şirketteki her türlü işten münferiden yetkili kıldırmak istediğini, davacının şirketten aktif şekilde ilişkisinin kesilmesinden sonra şirketten ayrılmasının istendiğini ancak şirketin hacmi ve gerçek değerinin oldukça altında bir çıkma payının teklif edildiğini, davalı şirkete Beşiktaş 6.Noterliği’nden 25/07/2022 tarihli 25497 yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, şirketin güncel mali durumunun anlaşılması amacıyla bilgi ve belge isteğinde bulunulduğunu, davalı şirket adına … tarafından gönderilen İzmir 29. Noterliği’nin 03/08/2022 tarihli 09771 yevmiye numaralı cevabi ihtar ile “bilgi ve belge verileceği” belirterek bir takım belgeler sunulmuş ise de bu belgelerin şirketin gerçek mali ve çalışma durumu ile hacmini gösterir belgeler olmadığını, davacının davalı şirketin diğer ortaklarıyla sıkıntılar yaşandığı ve kendisinin şirketten dışlanmasına neden olan bu süreçte şirketin hacmi ve ihtiyaçlarına aykırı şekilde bankalardan kredi kullanılmaya çalışıldığını öğrendiğini ve şirketin güncel durumu hakkında bilgi sahibi olmaması sebebiyle ilgili bankalara kullanılacak krediler yönünden “şahsi kefalet-teminat sunamayacağını” bildirmek durumunda kaldığını, davacı davalı şirkete gönderdiği ihtarnamelerle şirketle ilgili bilgi alma hakkını hem ortak hem de şirket müdürü olarak kullanmaya çalışsa da gönderilen cevabi ihtarlarda kasten ve kötü niyetle bilgi verilmekten kaçınıldığını, yaşanan bu süreçte davalı şirket adına yetkisi … ve vekili Av. … tarafından sürecin sulhen sonuçlanmasının istendiğini, “şirketin değerlemesi için bir firma ile anlaştıkları, o firmanın sunacağı değerleme sonrası ortaya çıkacak rakamlar üzerinden sulh olunabileceği” hususunun davacı tarafından belirtildiğini, taraflarınca … firması ile anlaşma yapıldığını, bu firma yetkililerinin … ile görüşerek sadece onların verdiği bilgiler kapsamında bir değerleme raporu hazırladıklarını, … firması raporunu sonuçlandırmak üzere fiktif olmayan şirket kayıtlarını istese de, şirketin bu bilgileri gizlediğini ve vermediğini, … firmasının çalışmasını kendisine verilen bilgilerle sınırlı olarak sonuçlandırdığını, raporun “Yönetici Özeti” başlıklı 5. sayfasında; “…ancak, işletme sermayesi ihtiyacını/şirket stoklama geleneğini aşan stok tutarlarının yatırım amaçlı olduğu kabul edilerek tarafımızca raporun ilerleyen kısımlarında açıklandığı üzere, normalleştirilmesi işleminin subjektivite içerdiğini de vurgulamak isteriz. Öte yandan, grup nakit üretme kapasitesinin ilk madde malzeme maliyetindeki değişmelere duyarlı olduğu görülmektedir. … için değerleme çalışmamızda ilk madde malzeme maliyetinin net satış hasılatına oranı yönetim tarafından sağlanan veri doğrultusunda % 34 olarak kabul edilmiştir. Ancak, önceki grup şirketlerinin satın alma fonksiyonu yöneten Sn. … anılan oranın % 33 olarak dikkate alınması gerekeceğini belirtmiş olup, söz konusu değişiklik ile ortalama % 100 hisse değeri 150.473.860 TL olarak hesaplanmıştır.” şeklindeki ifadeyle özellikle şirket stok durumunun kayıtlarda fiktif gösterildiğinin açıkça belirtildiğini, bu şekilde şirket ve …’ın engellemeleriyle yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan değer üzerinden sulh görüşmesine gidilmiş ise de; … tarafından …’ın raporunda belirlenen değerin oldukça altında bir teklif getirildiğinden sulh olunamadığını, …’ın davacıyı bu şekilde oyaladığını, bu süreçte davacının şirketten hiçbir bilgi alamadığını ve gelir elde edemediğini, bu bu sebeple taraflarınca İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/272 Esas sayılı dosyasında 30/03/2023 tarihinde “şirketin feshi ve bu istekleri kabul görülmez ise hisselerin reel bedeli karşılığında ortaklıktan çıkma” davasının açıldığını, davalı şirket müdürler kurulu tarafından hukuka aykırı olağanüstü genel kurul toplantıları ile davacının şirket hisselerinin ketmedilmeye çalışıldığını, bu amaçla davacıya ilk önce 31/05/2023 tarihinde genel kurul yapılacağı bilgisinin geldiğini, taraflarınca bu genel kurul ile ilgili Beşiktaş 6. Noterliği’nden 05/05/2023 tarihli 13850 yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderildiğini, söz konusu sermaye arttırımına ilişkin olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasıyla ilgili gündeme ilişkin davetin hukuka aykırı olduğunu, bu durumun da taraflarınca Beşiktaş 6. Noterliği’nin 23/05/2023 tarihli ve 15691 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bildirildiğini, buna rağmen 31/05/2023 tarihinde toplantının yapıldığını, anılan toplantıda usulsüz işlem yapılmasına muvafakat etmediklerini, bu hususun tutanağa “… vekilleri söz aldı; Şirket sermaye arttırımının görüşülmesi ve karara bağlanması hususunda alınacak olan karara açıkça muhalefet ve itiraz ediyoruz ayrıca tutanak ekine yazılı muhalefet şerhini eklenmesi için toplantı başkanına sunuyoruz, şirketin sermaye ihtiyacı yönünden müvekkille kusur atfedilmesi mümkün değildir, diğer ortaklar yönetimi ele geçirmiş ve müvekkili dışlamışlardır, müvekkil şirketine giriş dahi yapamamaktadır, şirketin ne şekilde yönetildiğinden haberi bulunmamaktadır, müvekkilin hisselerini kötü niyetle ketmetmeye yönelik sermaye artışları tekliflerinde bulunulması kabul edilemez dedi.” şeklindeki beyanlarla geçirildiğini ve bir karar alınmadan yine TTK’ya aykırı şekilde toplantının sonlandırıldığını, … ve …’ın bu kez de 21/06/2023 tarihinde bu davanın konusu olan toplantıya ilişkin davet gönderdiklerini, taraflarınca Üsküdar 10. Noterliği’nin 08/07/2023 tarihli 11642 yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderilerek 6102 sayılı TTK’nın 392. ve 614. maddeleri uyarınca bilgi edinme ve inceleme hakkı kapsamında şirketin ihtarnamede belirtilen hususları açıklayacak şekilde mali durumunu gösterir mali ve finansal tüm kayıtlarının, finansal tabloların, muavin defter dökümlerinin, alınması amaçlanan kredilerin ne amaçla kullanılacağının, nakit akış tablolarının, kredi geri ödeme planlarının, bakiye borç planı dahil olmak üzere, 2021, 2022 ve 2023 yılı defterlerine ilişkin ilgili kayıtlar dahil olmak üzere gerekli bilgi ve dayanak belgelerin müvekkiline verilmesi hususunun ihtar edildiğini, İzmir 29. Noterliği’nin 10/07/2023 tarihli 12788 yevmiye sayılı ihtarı ile verilen gerçek duruma aykırı ve şahsi yorumlamalardan ibaret cevapla davacının sermayesini ketmetme amacı içinde olduklarının esasen ikrar ettiklerini; şirket müdürü … tarafından birçok usule ve şirket menfaatine aykırı işlem yapıldığını, davacının imza yetkilisi olduğu dönemde bu işlemlerin anlaşılması ve davacı tarafından muhalif kalınması nedeniyle taraflar arasında Mayıs 2021’den itibaren ihtilaflar yaşanmaya başlandığını, 20/05/2022 tarihli 2022/2 sayılı ortaklar kurulu kararı ile …’ın kendisini hukuka aykırı olarak yetkili şirket müdürü tayin etmeye çalıştığını, bu yolla eski imza sirküsünü iptal ettirmeye, kendisini ahzu kabza yetkili kıldırmaya, şirket menfaatlerine aykırı düşecek şekilde bankalarla kredi işlemlerine girişmeye kalkıştığını ancak bu hukuka aykırı kararı sicilde ilan ettiremediğinden bu kez çağrısız genel kurulda alınacak kararlar vasıtasıyla şirketi ele geçirmeye çalıştığını ve bu taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için davacının bu genel kurula katılımını şart koştuğunu; davaya konu 12/07/2023 tarihli olağanüstü genel kurulda davalı şirket müdürler kurulu başkanı … ve diğer ortak … yetkilisi …’ın “evet” oyları ile alınan (2) numaralı kararın müvekkilinin hisselerini ketmetmeye yönelik olduğunu, itiraz ve muhalefetlerinin varlığına rağmen oy çokluğuyla şirket sermayesinin arttırılmasına karar verildiğini; taraflarınca davalı şirkete ve şirket müdürü … ile diğer ortak …’a Beşiktaş 6. Noterliği’nden 21/02/2023 tarihli 6427 yevmiye numaralı; 05/05/2023 tarihli 13850 yevmiye numaralı; 23/05/2023 tarihli 15691 yevmiye numaralı; 25/05/2023 tarihli 16022 yevmiye numaralı; 05/07/2023 tarihli 21060 yevmiye numaralı ve Üsküdar 10. Noterliği’nden 08/07/2023 tarihli 11642 yevmiye numaralı ihtarnamelerin gönderildiğini; şirket ortakları … ve …’ın sermaye artırımına ihtiyaç olduğu konusundaki tüm iddia ve beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının 2021 yılı Mayıs ayından itibaren şirketten her yönüyle dışlandığını ve şirketteki görevlerinden el çektirildiğini, şirket binasına dahi giremediğini, aynı zamanda bilgi alma isteklerinin de karşılanmadığını, davaya konu olağanüstü genel kurul esnasında da; “… vekili Av. … söz aldı. İhtar ile sermaye artışına dair sorularımız yönünden bazı açıklamalar yapılmış ise de bunlar şirketin iş hacmine uygun olmayan gerçekçi olmayan bilgilerdir. Müvekkilin hisselerini ketmetmek amacıyla alınması ihtimali olacak olan sermaye artış kararına açıkça muhalefet etmekteyiz dedi.” ifadeleriyle olağanüstü alınan karara muhalefet edildiğini, buna rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak oy çokluğu ile sermaye artırım kararının alındığını, bu kararın 6102 sayılı TTK’nın 621. maddesi uyarınca önemli kararlardan olduğunu, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabileceğini, oysa ki 12/07/2023 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında bu hususun göz ardı edilerek “… evet dedi, … evet dedi, … vekili Av. … hayır dedi ve karar oy çokluğu ile kabul edildi.” ifadeleri ile kabul edildiğinin geçirildiğini, sırf bu nedenle dahi bu kararın hukuka aykırı iş ve işlem niteliğinde olması nedeniyle iptalinin gerektiğini, 12/07/2023 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının devamında “Sermaye tadil tasarısında belirtilen artış oranları ve tutarlar ile ilgili olarak ortaklara 15 gün rüçhan hakkı için süre verilmesine ve ortakların kararlarını 15 gün içinde kesin ve kati olarak bildirmelerini aksi takdirde rüçhan haklarından vazgeçmiş sayılacağı ortaklara bildirildi.” şeklindeki ifadelerle sermaye artış oranları ve tutarlar ile ilgili olarak ortaklara 15 gün rüçhan hakkı için süre verildiğini, 15 gün içinde kesin ve kati olarak bildirilmeleri, aksi takdirde rüçhan haklarından vazgeçmiş sayılacakları hususunun toplantı tutanağına geçirildiğini, rüçhan hakkı kullanımının genel kurulda değil, şirket müdürler kurulunun alacağı kararla uygulanabileceğini, bu konuda 6102 sayılı TTK’nın “Rüçhan Hakkı” başlıklı 591. maddesinin; “(1) Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse, her ortak, esas sermaye payı oranında, esas sermayenin artırılmasına katılmak hakkını haizdir. (2) Genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararıyla, ortakların yeni payları almaya ilişkin rüçhan hakkı, ancak haklı sebeplerin varlığında ve 621 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde öngörülen nisapla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak kabul edilebilir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz. (3) Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az on beş gün süre verilir.” şeklinde düzenlendiğini; davalı şirket müdürü … tarafından şirketin malvarlığında bulunan talaş ve metallerin davacının bütün sözlü ve yazılı uyarılarına rağmen faturasız olarak satışının gerçekleştirildiğini, ihtiyaç olmamasına rağmen şirketin kredi borcu altına sokulduğunu, ayrıca şirket gelirlerini şahsi harcamalarında kullandığını, davalı şirket müdürü …’ın, şirketin mal varlığında eksilmeye, kendi mal varlığında ise artışa sebep olduğunu, davacının şirketin gerçekteki finans durumunu öğrenmeye yönelik ısrarlı bilgi alma ve inceleme isteklerinin sürekli olarak geçiştirildiğini ya da cevapsız bırakıldığını, şirketin mali durumu ve gerçek ekonomik yapısının öğrenilebilmesi için ilgili tüm kayıtların incelenmesi gerektiğini, davaya konu genel kurul kararının iptalinin gerektiğini, bu hususların tamamının İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2023/272 Esas sayılı dava dosyasında da tartışıldığını; sermaye artırımının hukuki sonuçlarını iç ve dış ilişkide meydana getirebilmesi için artırım kararının tescilinin şart olduğunu, rüçhan hakkına ilişkin kararların sermaye artırımına ilişkin kararların bir parçası olarak nitelendirilmesi gerektiğinden, bu nedenle tek başına hukuki sonuç doğurmaları mümkün görülmediğinden ortada tescil edilmiş bir sermaye artırım kararı bulunmadığı halde 12/07/2023 tarihli olağanüstü genel kurul esnasında yapılan ve tutanağa usule ve yasaya aykırı şekilde geçirilen rüçhan hakkı davetinin hukuka aykırı olduğunun kabulü gerektiğini, kaldı ki bu durumun davacıya gönderilen Kemalpaşa 1. Noterliği’nin 14/07/2023 tarihli 07609 yevmiye numaralı ihtarı ile ikrar edildiğini; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/272 Esas sayılı dava dosyasında da tüm bu hususların açıklandığını ve 07/06/2023 tarihli duruşmada haklı ve hukuka uygun bulunan tedbir isteklerinin kabulüne karar verildiğini belirterek, davalı şirketin 12/07/2023 tarihli olağanüstü genel kurul kararının TTK gereğince icrasının ger bırakılmasına; davalı şirket yönetiminin özen ve sadakat yükümlülüklerine açıkça aykırı zararlandırıcı eylemlerinin diğer ortakların ve müvekkilimizin büyük mağduriyetlere uğramasına sebebiyet verdiği gibi, ayrıca dava dışı 3. kişilere zarar verme kastıyla temsil etmeye de halen devam edildiği dikkate alınarak, HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla tedbiren kısıtlanmasına ve davalı şirkete geçici olarak şirket müdürler kuruluna yönetim ve/veya denetim kayyımı atanmasına; davalı şirket nezdinde gerçekleştirilen zararlandırıcı eylemler ile davalı şirket malvarlığı her geçen gün azaldığından ve davalı şirket malvarlığının aktifinde ciddi eksilmeler yaşandığından; davalı şirketin ve dolayısıyla davacının dava dışı kişilerin zararlandırıcı eylemleri ile daha da fazla zarara uğramasının önüne geçmek amacıyla davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile kira gelirleri de dahil olmak üzere; 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına teminatsız ve süresiz olarak tedbir uygulanmasına; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili, 12/07/2023 tarihli genel kurul toplantısında ortaklara açıklandığı şekilde yaşanan enflasyonist ortam, maaş zamları, kurların artışı, yapılan yatırımlar, bankaların davacının müvekkili şirkette % 25.5 pay sahibi olması sebebiyle müşterek borçlu ve müteselsil olarak kefaletini istemesi ve davacının istekleri kendisine e-mail ve whatsapp yoluyla iletilmesine rağmen karşılamaması, bankaların davacının şahsi ve şahsi firması olan … Ltd. Şti.’nin mali verilerini istemesine rağmen davacının bu ilgili evrak ve belgeleri sunmaması ve bu hususlar gerçekleşmeden yeni limit tahsis etmemeleri, davacı tarafından bankalara tebliğ edilen Beşiktaş 6. Noterliği’nin 25 Temmuz 2022 tarihli 25497 yevmiye numaralı ihtarnamesi ve banka şube müdürlerine sözlü beyanları nedeniyle bankaların tahsis edilen limitleri dahi kullandırmaması, yeni banka mevzuatları ve BDDK kararları gereği kredi kullanım imkanlarının çok daralması, yeni ticari faaliyetlerden ve mesleki portföyden dolayı üç adet CNC makine yatırımı yapılması, maddi etkinliklerle ilgili gereksinimlerin karşılanması için borçlanma imkanının kalmaması, karşı tarafça bankalara da tebliğ edilen ihtarnameden sonra müvekkili şirketin üç ay süre ile kredi kullanamadığı dönemde büyük şirket ortağı … müvekkili şirkete 846.000 Euro borç vererek finanse ettiği bedelleri geri istemesi, şirket sermaye arttırımından önceki şirket sermayesi olan 35.000.000 TL’nin Türk Lirasının değer kaybının göz önüne alındığında döviz bazında büyük bir azalma yaşaması nedenlerinden dolayı şirketin sermaye arttırımına ihtiyaç duyduğunu, bu hususun mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağını; bu sebeplerle şirketin münferiden yetkili müdürü ve müdürler kurulu başkanı …’ın sermaye arttırımının gerekliliklerinin müdürler kurulunca görüşülerek sermaye arttırımı miktarının belirlenmesi ve sermaye arttırım kararı için genel kurul çağrısı yapılması amacıyla davacıyı müdürler kurulu toplantısına davet ettiğini ancak davacının toplantıya katılmadığını, daha sonra 31/05/2023 tarihinde şirketin sermaye arttırımının görüşülmesi amacıyla genel kurul toplantısının düzenlendiğini, toplantıya şirket ortağı ve münferiden yetkili müdürü …, şirketin ortağı …’nın temsilcisi … ve davacının vekillerinin katıldığını, toplantıda … tarafından “şirketin sermaye arttırımına mutlak surette ihtiyaç duyduğu ve ihtiyaca esas sebeplerin neler olduğu” hususunun ayrıntılı şekilde açıklandığını ancak anlaşma sağlanamaması sebebiyle sermaye arttırım kararının alınamadığını, davacı vekillerinin şirketin sermaye arttırım kararı almasına olumsuz oy kullandıklarını, bu toplantıdan sonra 13/06/2023 tarihinde yeniden müdürler kurulu toplantısı yapıldığını ancak davacının tüm davetlere rağmen bu toplantıya da katılmadığını, sonrasında 12/07/2023 tarihinde usulüne uygun olarak sermaye arttırımı ile ilgili yeni bir genel kurul toplantısı yapıldığını, bu toplantıya şirket ortağı ve münferiden yetkili müdürü …, şirketin % 49 pay sahibi …’nin temsilcisi … ve davacının vekili vasıtasıyla katıldıklarını, toplantıda … tarafından sermaye arttırımının gereklilik ve zorunluluğu ile ilgili tüm açıklamaların yapıldığını, tüm belgelerin ortaklara sunulduğunu, davacının olumsuz oyuna karşılık oy çokluğu ile sermaye arttırımı kararının alındığını, davacının sürekli olarak şirkete zarar vermek ve kendi söylemi ile “şirketi batırmak” kastı ve iradesiyle hareket ettiğini, davacı …’ın şirkette görevlerini yerine getirmemesi, şirketteki görevlerini kötüye kullanmak suretiyle kendi nam ve hesabına haksız menfaat elde etmesi, şirketin makine ve ekipmanlarını, şirket elemanlarını kendi % 100 pay sahibi olduğu şahsi şirketi olan … Şirketinin ve şahıs firmasının nam ve hesabına kullanarak kendi şahsi şirketleri adına ticari faaliyette bulunması, adli sicil kaydındaki ceza dosyaları nedeniyle müvekkili şirketin yeşil hattan çıkartılması, şirketin bilgisi dışında tutanaklarla sabit olduğu üzere şirkete ait UPS cihazı akülerini zimmetine geçirerek şirket dışına nakil etmesi gibi nedenlerle şirketin diğer ortağı ve müdürü … tarafından uyarıldığını ve öncelikle Kasım 2021 de satın alma müdürlüğü ve takımhane sorumluluğu sıfatlarının kendisinden alındığını, daha sonra da Şubat 2022 tarihine kadar insiyatifinde bulunan şirkete ait hurda metal talaş satış ve bu bedellerin tahsilatı işlemleri ile ilgili faaliyetlerine devam etmemesi, bu tarihten itibaren satın alma, takımhane sorumlululuğu ve hurda metal talaş satış iş ve organizasyonunun bizzat … tarafından yürütüleceğinin ve şirket makine,ekipman, çalışan ve araçlarının kendi nam ve hesabına kullandırılmayacağının kendisine bildirilmesi üzerine tepki vererek iş yerine gelmemeye, aralıklarla ayda bir kaç defa gelmeye başladığını, son olarak da 20 Mayıs 2022 tarihinde şirketin diğer ortaklarını tehdit ederek “Ben bu şartlarda çalışamam, tamamen ayrılıyorum. Siz yapacaklarımı görürsünüz. Bu şirketi batıracağım.” şeklinde tehditlerde bulunmak suretiyle görevinden fiilen tamamen ayrıldığını, şirkete bir daha gelmediğini, daha sonra davacı vekili vasıtasıyla 15 Temmuz 2022 tarihinde Beşiktaş 6. Noterliğinin 25497 yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, bu ihtarnamede muhatap olarak … ve müvekkili şirketi gösterdiğini ancak ihtarnameyi bilgi olarak da müvekkili şirketin aktif olarak çalıştığı …. Bankası, … Bank, … Bankası, … Bank, … Bankası , …, …, … Bank, … Bankası ve … Bank’ın ilgili şubelerine de ihtarnameyi tebliğ ettirdiğini, bu sebeple bankaların müvekkili şirkete tahsis edilen limitleri dahi kullandırmadığını ve müvekkili şirketin kredibilitesinin olumsuz etkilendiğini, neredeyse durduğunu, şirketten fiilen ayrılma tarihi olan Mayıs 2022 tarihinde şirketin aktif olarak çalıştığı banka şubesi olan … Bankası Bornova şubesine giderek, şube müdürü … Hanım ile görüşerek kendisine “Şirketi iflas ettireceğim, konkordato ilan edeceğim, feshini isteyeceğim.” şeklinde beyanlarda bulunarak da şirketin … Bankası nezdinde kredibilitesini olumsuz etkilediğini, şirketin kredibilitesinin durmasına sebep olduğunu, davacının müdürlük ve ortaklık sıfatından kaynaklanan görev ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ihlal ettiğini, İzmir 29. Noterliğinin 3 Ağustos 2022 tarihli 9771 yevmiye numaralı, İzmir 29. Noterliğinin 2 Ocak 2023 tarihli 47 yevmiye numaralı ve İzmir 29. Noterliğinin 27 Ocak 2023 tarihli 1441 yevmiye numaralı ihtarnameleri ile de sabit olduğu üzere bu davetleri karşılıksız bıraktığını, hiçbir şekilde şirkete gelerek görevinin başına geçmediğini, yani şirket paydaşı ve yetkili müdürü olarak görevlerini yerine getirmediğini, şirket ana sözleşmesinde şirketin yetkili müdürleri olarak … ve … her biri ayrı ayrı münferiden yetkili müdür olarak tayin edilirken, sehven yasal eksiklik olarak müvekkili şirket müdürler kurulana başkan seçilmediğini, bu eksiklik nedeniyle müvekkili şirketin ticaret sicil müdürlüğüne müracaat ederek genel kurul toplantısı gerçekleştiremediğini, bu hususta gerekli kararı alamadığını ve ilanı yapamadığını, şirket kuruluşunda müdürler kurulu başkanı seçilememesinden kaynaklı olarak hukuka uygun bir genel kurul çağrısı yapılabilmesi için şirket müdürü davacının ve dava dışı diğer şirket müdürü …’ın ortak şekilde hareket etmesinin zorunlu olduğunu, davacının fiili olarak müdürlük görevini ifa etmediği, şirket ortağı olarak da hak ve yükümlülüklerini yerine getirmediği için şirket müdürlerinin bir arada hareket edemediğini, bu sebeple müvekkili şirketin zor durumda kaldığını, hukuka uygun bir genel kurul çağrısı yapamadığını, … ve Ticaret Sicil Gazetesi nezdinde gerekli açıklama ve ilanları yapamadığını, bu durumun şirketin zarara uğramasına sebep olduğunu, bu sebeple şirket müdürü …’ın şirket ortaklarını çağrısız genel kurul yapmak üzere şirket merkezinde toplantıya davet ettğini, bu toplantıya diğer şirket ortağı … temsilci …’ın Fransa’dan gelerek katılmasına rağmen şirketi daha fazla zor duruma düşürmek amacıyla davacının toplantıya katılmadığını, bunun üzerine müdürler kuruluna başkan seçilmesi amacıyla şirkete olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmak amacıyla sınırlı yetkili kayyım atanması istemiyle İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2022/1024 Esas sayılı davanın açıldığını, mahkemece 2023/41 Karar sayılı karar sayılı karar ile şirket müdürler kuruluna başkan seçimiyle ilgili olağanüstü genel kurul yapmak üzere kayyım olarak …’ın atandığını, kayyımın da şirket merkezinde 12/04/2023 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı gerçekleştirdiğini, toplantı sonucunda şirket müdürlerinden …’ın müdürler kuruluna başkan seçilmesine karar verildiğini, davacının şirketten ayrılırken bulunmuş olduğu tehditlere uygun olarak şirkete zor duruma düşürmek, iflas ettirmek için her türlü çabayı sarf ettiğini, davacının ceza hukuku açısından hırsızlık suçunun unsurlarını oluşturacak şekilde şirketin bilgisi dışında şirketin maliki olduğu yüklü miktarda … cihazına ait aküleri şirket merkezinden uzaklaştırarak kendi uhdesine aldığını, şirketin diğer ortağı ve müdürler kurulu başkanı olan … tarafından şirket adına faturasız olarak hurda metal talaş satıldığı iddiasının gerçek dışı ve dayanaksız olduğunu, İzmir 29. Noterliğinin 20 Ocak 2023 tarihli 1441 yevmiye numaralı ihtarlarında müvekkili şirkette 2022 Şubat ayına kadar davacının fiilen görev aldığı dönemde kantar fişlerinin takibini yapmak ve talaş satış ve bu bedellerin tahsilatı ile ilgili görevlerin davacının görev ve insiyatifinde olup, 2022 yılı Şubat ayına kadar yapılan tüm talaş satışları ve bu bedellerin tahsilinin şirket adına yetkili müdürü olan davacı tarafından gerçekleştirildiğini, talaş satış bedellerinin de yine davacının banka hesaplarına yatırıldığını, talaş satışı yapılan … firması/… Firması firma yetkililerinin bu konuda tanık olduklarını, yine davacı tarafından 10/02/2022 tarihinde … firmasına gönderilen mailde “… Bey iyi günler. Şirketimiz adına size satışı yapılan bütün talaşların faturası kesilecek, faturası kesilmeyen bir işlem olmayacak ve bütün ödemelerin banka ile yapılmasını kesinlikle elden ödeme yapılmamasını önemle size bildiriyorum.” şeklinde beyanda bulunmasının bu konudaki görevin diğer müdür … tarafından kendisinden alındığını ve 01/02/2022 tarihinden sonra … tarafından yüklenildiği tarihte gönderilmiş bir mail olduğunu, bu mailin içeriği itibariyle hayatın olağan akışına göre bu konuda birlikte iş yapılan bir firma-firma yetkilisine gönderilecek bir mail olmamasından ve yasal mevzuat gereği zaten yapılacak satışlara fatura kesilmesi zorunlu bir koşul olduğundan dolayı bile davacının önceki yaptığı faturasız yapılan ve bedelleri elden tahsil edilen satışlara karine oluşturduğunu, Şubat 2022 tarihinden sonra metal hurda talaş satışları ile ilgili tüm görev ve sorumlulukların diğer yetkili müdür …’a geçtiğini, bu tarihten sonra şirket hesap ve kayıtları incelendiğinde tüm satışların yasaya ve usule uygun olarak faturalı olarak gerçekleştirildiğinin görüleceğini, müvekkili şirketin diğer müdürü …’ın davacı …’ın eşinin kardeşi olduğu için eşine ve eşinin ailesine olan saygısı, aile bağları nedeniyle metal talaşların faturasız olarak satılması ve bedellerinin davacı tarafından kendi uhdesine alınması hususunda ve şirkete ait akülerin şirket merkezinden kendi uhdesine alınmasından kaynaklı olarak oluşan suçlardan Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmadığını,ancak diğer müdür …’ın şu an ki iradesinin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması yönünde olduğunu, davacı …’ın şirkette aktif olarak görev aldığı süre içerisinde şirketin tüm olanak ve imkanlarını kendi şahsi nam ve hesabına kullandığı, şirket personelinin müvekkili şirket yönetim kurulu başkanlığına hitaben yazmış olduğu bir çok dilekçe ile sabit olduğunu, davacı …’ın şirkette satın alma görevini icra ettiği dönemde bu göreve ilişkin de bir çok suistimalinin mevcut olduğunu, satın alma ekip lideri …’nın 21/10/2021 tarihli müvekkili şirket yönetim kurulu başkanlığına hitaben yazmış olduğu dilekçede yer alan beyanlarında sabit olduğu üzere çalışanların şirkete zarar verici satın alma eylemleri tarafına defalarca bildirilmesine rağmen bu konuda kayıtsız kaldığını ve şirketin zarara uğramasına sebep olduğunu, bu konuya ilişkin şirket satın alma ekip liderinin dilekçesine ek olarak yönetim kurulu başkanlığına sunduğu e-maillerinin de mevcut olduğunu, dilekçenin ilk kısımlarında bahsedildiği üzere Kasım 2021 tarihinde satın alma müdürlüğü ve takımhane sorumlu müdür sıfatlarının davacıdan alındığını, bizzat … tarafından yürütülmeye başlandığını, bahse konu işlerin yürütülmesinin davacı …dan alınarak diğer ortak … tarafından yürütülmeye başlanmasının sebebinin davacının bu sorumlulukları icra ederken kendi nam ve hesabına şahsi menfaat elde etmesi, suistimallerinin ve ihmallerinin ortaya çıkmasından kaynaklı olduğunu, bu bahse konu yetkiler diğer şirket müdürü … tarafından icra edilmeye başlandıktan sonra müvekkili şirket nezdinde bir iç denetleme birimi kurularak bu birimin başına bu alanda Uzman olan … geçirildiğini, iç denetim birimi tarafından 22/01/2023 tarihli raporda özetle “Birimde satın alma faaliyetlerinin kontrol ve kayıtlarında yaşanan aksaklıklar mevcuttur. Gerçekleşen alımların incelemeleri yapılmış ve aksaklık görülen işlemlere iade faturaları kesilerek düzeltilmeler yapılmaya çalışılmıştır. (Toplam iade fatura adedi 37 ve toplam tutar 1.3 milyon TL). Ancak kayıt eksiklikleri nedeniyle bir tedarikçi özeline yaşanan bu durumun başka tedarikçilerde de yaşanmadığı konusunda net bir kanıya ulaşılamamıştır.” dendiğini, raporda da görüleceği üzere davacının satın alma müdürlüğü ve takımhane sorumlusu müdür sıfatlarını yürütülmesi esnasında bir çok suistimali ve ihmalinin bulunduğunu, ilgili hususlar ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet yapılacağını ve yine bu hususlardan kaynaklı olarak tazminat davalarının açılacağını, yine davacının şirkette görev aldığı süre içerisinde şirket muhasebe birimini ve diğer birimleri kendi şahsi şirketinin muhasebe ve diğer işleri için kullandığını, bu konunun diğer müdür …’a defalarca sözlü ve yazılı olarak bildirildiğini, yine davacının e-mail adresi üzerinden şirket personel ve olanaklarını kendi nam ve hesabına kullandığının yazılı kanıtı olan 05/01/2022 tarihli şirket çalışanı …’a göndermiş olduğu “… iyi günler. Bu malzemeler siparişimiz. Bunları benim tarım şirketine faturalandırmanı rica edecem.” şeklinde açıkça kendi beyanını içeren e-maili mahkeme dosyasına sunduklarını, ayrıca davacının geçmişteki suç oluşturan eylemleri nedeniyle kaçakçılık suçunundan Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nden ve Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nden aldığı cezalardan kaynaklı olarak adli sicil kaydının bulunduğunu, davacının bu hususu şirket ortaklarından ve diğer müdür …’dan gizlediğini ve müvekkili şirketin yeşil hattan çıkmasına sebebiyet vererek şirketi zor duruma soktuğunu, müvekkili şirketin diğer yetkili müdürü …’ın davacının bu tür eylemlerine tepki göstermesi ve engel olacağını beyan etmesi üzerine “davacı şirketten ayrılacağını, gelmeyeceğini ve şirkete zarar vererek şirketi batıracağını” beyan ederek 20 Mayıs 2022 tarihinde fiilen şirketten ayrıldığını, davacının ve şahsi firmalarının iktisadi açıdan son derece zor durumda olup davacının bankalar nezdinde ticari itibarının kalmadığını, davacının şahsi şirketi olan … Dış Ticaret Ltd. Şti’nin müvekkili şirkete borcunun bulunduğunu, müvekkili şirketin bu borcun tahsili amacıyla İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün 2023/12406 sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, bu dosyaya gelen itiraz üzerine de davacının firması adına İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/593 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davasının açıldığını, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/272 Esas sayılı dosyasına sunulan deliller, mahkemece yapılacak bilirkişi heyet incelemesi sonucu dava dilekçesindeki beyanların tamamen hayali ve şirkete zarar verme amaçlı olduğu hususunun ortaya çıkacağını, davacının İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı 2023/272 Esas sayılı dava dosyasında şirketin duran varlıklarını oluşturan taşınmazlar ve ve demirbaşların üçüncü kişilere satış ve devrinin önlenmesi amacıyla tedbir kararı verildiğini, diğer tedbir isteklerinin reddedildiğini, buna ilişkin 06/06/2023 tarihli ara kararına karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, müvekkili şirketin ticari sicil kayıtlarında sabit olduğu üzere üç ortaklı bir şirket olduğunu, şirketin büyük ortağının % 49 payla … olduğunu, şirketin diğer ortaklarının % 25.5 payla … ve % 25.5 payla davacı olduğunu, ayrıca davacının müvekkili şirketin münferiden yetkili … ile birlikte iki müdüründen biri olup, şirket ile ilgili tüm işlemlerde münferiden yetkili müdür sıfatıyla yetkili olduğunu, davacının münferiden yetkili müdür sıfatıyla her türlü hukuki haklara sahip olduğunu, davacının, vekilleri vasıtasıyla gönderdiği ihtarname ile bilgi alma ve inceleme yükümlülüğü çerçevesinde müvekkili şirket ile ilgili tüm defter, kayıt ve belgeleri inceleme isteğini şirkete bildirdiğini, bunun üzerine cevabi ihtar ile davacının müvekkili şirket merkezine davet edildiğini, davacının, vekilleri ile birlikte geldiğini, şirket merkezinde 18/08/2022 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda şirkete ait tüm defter, kayıt ve belgelerin incelemelerine sunulduğunu, toplantı sonrasında davacının yine vekilleri vasıtasıyla “… Türkiye değerlendirme şirketinden değerlendirme raporu almak istediklerini” söylediğini, bu isteğin kabul edildiğini, daha sonrasında … Türkiye şirketinin yetkililerinin şirket merkezine davet edildiğini, … Türkiye’nin müvekkili şirket ile ilgili değerlendirme raporu hazırlayabilmesi için müvekkili şirket ile ilgili tüm bilgi ve belgelerin teslim edildiğini, yine İzmir 29. Noterliği’nin 04/01/2023 tarihli 00149 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davacının bilgi alma ve inceleme yükümlülüğü doğrultusundaki istekleri için tekrar şirket merkezine, kendilerinin belirleyeceği bir tarihte gelmek üzere davet edildiğini, fakat taraflarınca yapılan bu davete bir katılım sağlanmadığını, kaldı ki şirket ile ilgili tüm işlemlerde davacının münferiden yetkili müdür sıfatıyla yetkili olduğunu, yetkili müdür sıfatıyla her türlü hukuki haklara sahip olduğunu, davacı tarafın müdürlük sıfatının elinden alınması hususunda herhangi bir işlem yapılmadığını, bir genel kurul gündem maddesi eklenmediğini ve karar alınmadığını, bu durumun bile diğer şirket ortakları tarafından gösterilen iyi niyetin ve şirketin işletilmesindeki şeffaflığın bir kanıtı olduğunu belirterek, davacının müvekkili şirkete kayyım atanması, müvekkili şirket müdürler kurulu başkanı …’ın yetkililerinin kısıtlanması, genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması yönündeki ve diğer ve ihtiyati tedbir isteklerinin reddine, davanın reddine, tüm yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davalı şirkette yönetim (organ) boşluğu bulunmayıp, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü şekilde davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi zarara uğrattıkları, şahsi çıkarlarını gözettikleri yönündeki iddianın yargılamayı gerektirdiğini, dilekçeye ekli belge ve delillerin “yaklaşık ispat” kuralı çerçevesinde davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla tedbiren kısıtlanması ve davalı şirkete geçici olarak şirket müdürler kuruluna yönetim ve/veya denetim kayyımı atanması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilebilme koşullarını sağlamadığı kanaatine ulaşıldığından, diğer yandan İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen şirketin feshine ilişkin 2023/272 Esas sayılı dava dosyasında davacının payının ileride zarar görmemesi düşüncesiyle davalı şirket mal varlığı üzerine devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş bulunduğundan, kaldı ki mahkemede görülen davanın genel kurul kararının iptali davası olması nedeniyle koşulları var ise TTK’nın 449. maddesi çerçevesinde tedbir kararı verilebileceğinden, şirket mal varlığı ile ilgili ihtiyati tedbir isteği de yerinde görülmediğinden, eldeki bu davada davacı vekilinin dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm ihtiyati tedbir isteğinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, davalı … Şti. müdürü …’ın tamamen kötü niyetle ve hukuka aykırı şekilde şirket idaresini ele geçirdiğini, davalı şirketin yönetim ve idaresini ele geçiren …’ın şirketi ve davacıyı zararlandıracak şekilde metal talaş ve hurdaları faturasız satarak gelirini şahsi harcamalarında kullandığını, davalının şirketin ihtiyacı olmamasına rağmen milyonlarca lira kredi çekerek davacının payına düşen gerçek değeri azaltmaya yönelik haksız finansal işlemler yaptığını, davacının bilgi alma hakkının keyfi şekilde engellendiğini, ortaklıktan çıkma payının hesaplanmasına dair sulh görüşme sürecinin şirket idaresini ele geçiren davalı yanca kabul edilemeyecek son derece düşük değerle sonlandırıldığını, şirket idaresini ele geçiren …’ın ve diğer ortağı temsil eden …’ın şahsi menfaatlerine ve fakat şirketin ekonomik menfaatlerinin aksine olacak şekilde davacının tüm itirazlarına rağmen davalı şirketin zararlandırılarak yönetildiğini, davacının bilgi alma ve inceleme hakkının diğer ortakların keyfi yönetimiyle ihlal edildiği gibi mali kayıtların gerçeğe aykırı tutulduğunun … raporu ile subuta erdiğini, davacının hissedarı olduğu şirket nezdinde gerçekleştirilen zararlandırıcı işlemlerin ortaya çıktığı anlaşıldığından ve davacının şirket yönetiminden uzaklaştırılıp davacı pasifize edilerek adeta pasif ortak haline getirilmesi nedeniyle şirketin feshi ve bu talebin kabul görmemesi halinde ise ortaklıktan çıkma talepli İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/272 Esas sayılı davanın ikame edilip derdest olduğunu, şirket müdürler kurulu başkanı … ve onunla hareket eden … yetkilisi …’ın bu kez davacının çıkma payını azaltmak ve ekonomik sıkıntıları sebebiyle ödeme yapamama durumunu bilmeleri nedeniyle davacının hisselerini usulsüzce ketmetme amacı ile şirket sermaye arttırımı için genel kurul kararı alınmasını tasarlayarak yasa ve usule aykırı genel kurul toplantıları düzenlediğini, bilgi alma ve inceleme haklarının ihlal edilerek haksız ve hukuka aykırı olarak 12.04.2023 tarihli olağanüstü genel kurul kararının alınmış olması nedeniyle işbu toplantıda yasa ve usule aykırı olarak alınan karar nedeniyle İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/560 Esas sayılı dosyasında genel kurul kararının iptali davasının ikame edildiğini, tamamen davacının hisselerini ketmetme ve davacıya pasif ortak ve yetkili konumuna sokmak amacı ile haksız ve hukuka aykırı olarak 31.05.2023 tarihli olağanüstü genel kurul kararının alınmış olması ve işbu toplantıda yasa ve usule aykırı olarak alınan karar nedeniyle İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/605e. sayılı dosyasından “genel kurul kararının iptali” davasının ikame edildiğini, davalı şirket idaresini ele geçiren …’ın ve …’ın davacının hisselerini ele geçirme, ketmetme amacından vazgeçmeyerek bu kez de 12.07.2023 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlediklerini, bu toplantıda tüm muhalefetlerine rağmen gündemin (2) nolu maddesine ilişkin yasaya, hukuka, objektif iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak alınan karar nedeniyle taraflarınca İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/591 Esas sayılı “genel kurul kararının iptali” davasının ikame edildiğini, davacının bilgi alma ve inceleme hakkının sistematik şekilde kötüniyetle ihlal edilerek haksız ve hukuka aykırı olarak 12.07.2023 tarihli olağanüstü genel kurul kararının alınmış olması nedeniyle işbu genel kurul kararının iptalinin gerektiğini, dava konusu genel kurul icrasının ivedilikle yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket nezdinde hukuka aykırı fiillerin halen devam ettirildiği nazara alındığında şirketin yönetimine ilişkin gerekli tedbirlerin alınması amacıyla şirketin mal varlığı üzerinde TTK 636.madde kapsamında tedbir taleplerinin kabulüne ve davalı şirkete ivedilikle kayyım atanmasına karar verilmesini talep ettiklerini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Talep, şirket yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin yetkilerini tedbiren kısıtlanması, davalı şirkete ve şirket müdürler kuruluna geçici olarak kayyım atanması, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına tedbir konulması istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, davaya konu 12.07.2023 tarihli olağanüstü genel kurul kararının icrasının geri bırakılmasına yönelik davada davacı tarafça şirket yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin yetkilerini tedbiren kısıtlanması, davalı şirkete ve şirket müdürler kuruluna geçici olarak kayyım atanması, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına tedbir konulması talep edilmiş olmakla birlikte, davacı yanca bu hususlarla henüz kanaat getirilecek deliller toplanmamış olup, ileri de toplanması halinde yine ihtiyati haciz talep etme imkanı bulunmakla, talep tarihi itibariyle sunulan deliller çerçevesinde kabulü gerektirecek yaklaşık ispat şartları oluşmamış olmakla, ilk derece mahkemesince davalı şirkette yönetim (organ) boşluğu bulunmayıp, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü şekilde davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi zarara uğrattıkları, şahsi çıkarlarını gözettikleri yönündeki iddianın yargılamayı gerektirdiğini, dilekçeye ekli belge ve delillerin “yaklaşık ispat” kuralı çerçevesinde davalı şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla tedbiren kısıtlanması ve davalı şirkete geçici olarak şirket müdürler kuruluna yönetim ve/veya denetim kayyımı atanması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilebilme koşullarını sağlamadığından, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen şirketin feshine ilişkin 2023/272 Esas sayılı dava dosyasında davacının payının ileride zarar görmemesi düşüncesiyle davalı şirket mal varlığı üzerine devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğinden, davanın genel kurul kararının iptali davası olması nedeniyle koşulları var ise TTK’nın 449. maddesi çerçevesinde tedbir kararı verilebileceğinden, şirket mal varlığı ile ilgili ihtiyati tedbir isteği de yerinde görülmediği gerekçesiyle verilen istinafa konu karar yasaya uygun bulunmuş, talep tarihli itibariyle istemin reddedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 444,60 TL’den peşin alınan 269,85 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 174,75‬0 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01.11.2023