Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/157 E. 2023/1224 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/157
KARAR NO : 2023/1224

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.06.2022
NUMARASI : 2021/804 Esas 2022/581 Karar
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Genel Kurul Karar İptali
KARAR TARİHİ : 20.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.09.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.06.2022 tarih 2021/804 Esas 2022/581 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının üyesi olduğu … Kooperatifi’ nin olağan genel kurulunun 30/06/2017 tarihinde yapıldığını, yapılan toplantıda kooperatif genel kuruluna katılma yetkisi olmayan kişilerin toplantıya katılarak kooperatif yönetimince önceden hazırlanan kararları bu kişilerin katkısı ile hukuka aykırı biçimde genel kuruldan geçirildiğini, genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin davalı kooperatif başkanı olan … tarafından kooperatife naylon üye yapıldığını, bu kişilerin üye yapılırken genel kurulca benimsenen kooperatif giriş aidatını ödemesi gerekirken bu kişilere kooperatifçe üste para ödendiğinin belirlendiğini, davalı kooperatifin halen kayıt üzerinde 52 ortağın bulunduğunu, bu üyelerden 16 tanesinin kooperatif başkanı tarafından hiç bir bedel ödemeksizin kooperatife ortak yapılan kişiler olduğunu, bu üyelerin kooperatife girişlerinde giriş aidatı ödemedikleri gibi genel kurulca belirlenen aidatlarını da ödemediklerini, bu kişilerin genel kurul toplantılarına fiilen katılmadığını, yönetim kurulu üyelerine ve kooperatif başkanı …’ nin gösterdiği kişilere vekalet vererek davalı kooperatif yönetim kurulu üyelerinin istediği kararları genel kuruldan geçirmesine aracılık ettiklerini, davalı kooperatife ait arsanın Narlıdere’ de rant değeri yüksek olan bir bölgede olduğunu, davalı kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin gerçekte kooperatif ile hiç bir ilgisi olmayan, kooperatife ödeme yapmayan kişileri kooperatif ortağı yaparak kooperatife ait arsada hisse sahibi yapmış olarak gösterdiğini, aynı zamanda sonradan ortak yapılan bu kişilerin paylarının gerçekte kooperatif yönetim kurulu üyelerine ait olduğunu, bu suretle davacı ile birlikte kooperatife yıllardır aidat ödeyen ortakların kooperatif arsasındaki hisse miktarının düşürülerek gerçek kooperatif ortaklarının zarara uğratıldığını belirtmiş davalı kooperatifin 30/06/2017 tarihli 2016 hesap yılının görüşüldüğü genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının iddialarının hiçbir delil ve dayanağı olmadığı gibi hiç birisinin gerçeği yansıtmadığını, üyelik ödentisinde eksiği bulunan üyelerden her daim eksik aidatların tahsili imkanı mevcut olup bunların genel kurulun iptali sebebi olabilecek hususlar olmadığını, kooperatifin tüm üyelerinin usulüne uygun şekilde üyeliğe alınmış olup, genel kurulda da üyelik sıfatı taşımayan kimsenin genel kurula katılmadığını, naylon üye diye davacının tabir ettiği üyelerin kimler olduğunun dava dilekçesinde açıklanmadığını, bu iddianın kabulünün imkanı olmadığını, davacı tarafça genel kurulun iptal gerekçesi olarak sadece üyelik sıfatı taşımayan kişilerin üye olarak genel kurula katılmış olmasının gösterildiğini, kararların usulsüz olup olmadığı, iyi niyet veya ahlaka aykırılık gibi bir iddianın ileri sürülmediğini, üyelik sıfatı taşımayan kişilerin oy kullanması gibi bir durum olmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacının genel kurulda hiç bir itirazda bulunmadığını, muhalefet şerhi koymadığını, dava açma hakkı bulunmadığını, kooperatif ortaklarının uzun bir süredir hiç bir değişim göstermediğini, davacının geçmiş genel kurullara iştirak ettiğini, geçmiş genel kurullarda da dava konusu genel kurulda da davacının, üyelerin usulsüz olarak kooperatife üye alındığı konusunda bir itirazının olmadığını ayrıca 30/06/2017 tarihli genel kurulda 50 ortaktan 10 tanesinin asaleten 3 tanesinin vekaleten toplantıya katıldığını, davacının iddia ettiği gibi 16 naylon üyenin vekaletleri toplanarak genel kurula katılmalarının sağlanması ile birlikte karar alınması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, genel kurulda alınan kararların usulüne uygun olduğunu, kararların oy birliği ile alınıp üyelerin menfaatine olduğunu, gündemin 4. maddesinde yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasının gerçekleştiğini, aidatların 50,00-TL gibi son derece cüzi bir miktar belirlendiğini belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin 48 ortağının bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısına 10 ortağın asaleten 3 ortağın vekaleten olmak üzere 13 ortağın katıldığı, 1163 sayılı yasanın 45. maddesinde düzenlenen toplantı nisabının sağlandığı, 1163 sayılı yasanın 53. maddesinde genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahiplerinin genel kurul kararları aleyhine dava açabileceklerinin düzenlendiği, davacının dava konusu edilen genel kurula katılmadığı ancak anılan hüküm uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin toplantıya ve karara katılmış bulunduğunu iddia eden davacı açısından alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada gerekli olan red oyu ve muhalefet şerhi koşulunun aranmayacağı ve davacı açısından iptal davası açma koşullarının oluştuğu, kooperatifin 16 üyesinin kooperatif başkanı tarafından hiç bir bedel ödemeksizin kooperatife ortak yapılan kişiler oldukları, bu üyelerin kooperatife girişlerinde giriş aidatı ödemediği gibi genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerinin iddia edildiği, davacı vekiline söz konusu 16 kişinin ismini bildirmek üzere süre ve kesin süre verildiği, davacı vekilinin davalı kooperatifin 11.11.2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile 58 kişinin kooperatife ortak olarak alınmasına karar verildiği, söz konusu yönetim kurulu kararı ile ortak olarak alınan …, …, …, …, …, …, …, …’ nin iptali istenen genel kurula katılarak bu kişilerin katılımı ile genel kurulda karar alındığını belirttiği, davacı tarafça sunulan 11.11.2009 tarihli yönetim kurulu kararında davacının da kooperatife ortak olarak kaydedilmesine karar verildiği, söz konusu kararın usulsüz olarak kabulü halinde davacının da davalı kooperatife ortak olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafça kooperatif üyelerince aidatların ödenmediğinin belirtildiği ancak bu hususun kooperatifin iç denetimine ilişkin olduğu, kooperatifin iç denetiminin mahkemece yapılamayacağı, toplantıya katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimselerin toplantı ve karar nisabına müessir olduğunun ispatlanması gerektiği, katılmaması gereken kişilerin toplantıya ve karara katılması, toplantı ve karar nisabını etkileyecek nitelikte ise bu hususun butlan nedeni değil iptal nedeni olduğu, davacı tarafça naylon üye iddiasının kanıtlanamadığı ve genel kurulda alınan kararların katılan 13 ortağın oy birliği ile alındığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI: Mahkemece, davalı kooperatifin tüm defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter kayıt ve belgelerin incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılmaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise, Ticaret Sicil Memurluğu’ndan, mümkün olmazsa ilgili Bakanlık İl Müdürlüğünden davalı kooperatifin genel kurul tutanakları, ortaklık cetvelleri getirtildikten sonra kooperatif uygulamalarında uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, usulsüz olarak ortaklık kaydı yapılsa dahi genel kurul tarihinde ihracı kesinleşmeyen ortakların genel kurula katılabileceği ve kooperatif ana sözleşmesinin ilgili maddeleri gözetilerek davacının, ortak olmayan kişilerin toplantıya katılarak oy kullandığı ve bu katılımın sonucu etkilediği yolundaki iddiası ve davalı vekilinin aksi yönündeki savunması ile ilgili rapor alınıp, katılımın karar sonucunu etkileyip etkilemediği hususları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporu alınmadan eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/10438 E 2015/1656 K, 2015/1443 E 2015/1665 K, 2015/6627 E 2015/5858 K sayılı içtihatları da bu doğrultudadır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça davalı kooperatifin 30/06/2017 tarihli 2016 hesap yılının görüşüldüğü genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesine yönelik dava açıldığı, genel kurul toplantı tarihi ile dava tarihi göz önüne alındığında Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenen 1 aylık yasal hak düşürücü sürenin dolmadığı ve davanın yasal süresinde açıldığı, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacı kooperatifin 48 ortağının bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısına 10 ortağın asaleten 3 ortağın vekaleten olmak üzere 13 ortağın katıldığı, 1163 Sayılı Yasanın 45. maddesinde düzenlenen toplantı nisabının sağlandığı, 1163 Sayılı Yasanın 53. Maddesinde ” …toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri; Yönetim Kurulu ve kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri … ” nin genel kurul kararları aleyhine dava açabileceklerinin düzenlendiği ,davacının dava konusu edilen genel kurula katılmadığı ancak anılan hüküm uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin toplantıya ve karara katılmış bulunduğunu iddia eden davacı açısından alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada gerekli olan red oyu ve muhalefet şerhi koşulunun aranmayacağı ve davacı açısından iptal davası açma koşullarının oluştuğu ,davacı tarafça kooperatifin 16 üyesinin kooperatif başkanı tarafından hiç bir bedel ödemeksizin kooperatife ortak yapılan kişiler oldukları, bu üyelerin kooperatife girişlerinde giriş aidatı ödemediği gibi genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerinin iddia edildiği, davacı vekiline söz konusu 16 kişinin ismini bildirmek üzere süre ve kesin süre verildiği, davacı tarafça davalı kooperatifin 11/11/2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile 58 kişinin kooperatife ortak olarak alınmasına karar verildiği, söz konusu yönetim kurul kararı ile ortak olarak alınan …, …, …, …, …, …, …, …’ nin iptali istenen genel kurula katılarak bu kişilerin katılımı ile genel kurulda karar alındığını belirttiği, davacı tarafça sunulan 11/11/2009 tarihli yönetim kurulu kararında davacının da kooperatife ortak olarak kaydedilmesine karar verildiği, söz konusu kararın usulsüz olarak kabulü halinde davacının da davalı kooperatife ortak olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafça kooperatif üyelerinin aidatlarının ödenmediğinin belirtildiği ancak bu hususun kooperatifin iç denetimine ilişkin olduğu, kooperatifin iç denetiminin Mahkemece yapılamayacağı, davacı tarafça toplantıya katılmaması gerekip te katılan ve olumlu oy kullanan kimselerin toplantı ve karar nisabına müessir olduğunun ispatlanması gerektiği ,bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere iddia edilenin aksine ortak olmayan kişilerin genel kurula katılması değil ortak olmasına rağmen 4 kişiye ortak listesinde yer verilmemesinin söz konusu olduğu, bu 4 kişinin ortak listesine dahil edilmesinin gerek toplantı ve gerekse karar nisapları yönünden sonucu değiştirmeyeceği, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olduğunu gösteren bulgulara rastlanmadığı incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dosya hakkında daha önce davanın reddine dair Mahkemece verilen karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2018/1593 Esas , 2021/1245 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığını, kaldırma kararı sonrasında BAM kararı gereğince tek bir bilirkişiden rapor alındığını, bu rapora dayalı olarak yeniden davanın reddine karar verildiğini, kooperatif merkezinde inceleme yapan bilirkişinin hangi saiklerle kooperatif kayıtlarını 2009 yılından itibaren incelediğinin belirsiz olup rapordaki tespitlerin gerçek kooperatif kayıtları ile de uyuşmadığını, 2009 yılında yapılan güncelleme ile kooperatife ortak kaydedilen ve iptali istenilen 2017 yılı genel kuruluna katılan …, …, …., … ve …’nın 2008,2006,2005, 2004 ve 2003 yıllarına ait genel kurul hazirun cetvellerinde ortak olarak kaydı bulunmadığını, kooperatif genel kurullarının toplantı nisabı Kooperatif Kanunu 45.maddesi gereğince ortak sayısının 1/4 ü olup 2017 yılında bilirkişi raporunda 48 ortağı olduğu belirtilen kooperatifin toplantı yeter sayısı 12 olmasına rağmen 2 ortağın katılımı ile toplantı yapıldığını, bu durumun ise alınan kararların iptalini gerektirdiğini, bilirkişi raporunun 4. sayfasında ,davalı kooperatifin hikayesi anlatılmaya başlanmış , ancak davalı kooperatifin hikayesi dahi eksik inceleme nedeniyle yanlış ve hatalı yazıldığını, raporda belirtilenin aksine Küçük Sanayi sitesinden , davalı kooperatife arsa devrinin söz konusu olmadığını, gerçekte davalı kooperatifin muhasebe kayıtları tutulmadığını, her iki kooperatifin muhasebe kayıtları küçük sanayi sitesi üzerinden yürütüldüğü için kayıtlarda sözkonusu arsanın bedelinin Küçük Sanayi Sitesi tarafından ödendiği görünmekte iken bu arsanın bedeli esnaf konut kooperatifi ortaklarınca ödendiğinden tapuda davalı kooperatif adına tescil edildiğini, davalı kooperatif başkanı … ile birlikte … Koop. Başkanı olduğu dönemde kooperatife verdiği zararlar nedeniyle hakkında sonraki yöneticilerce dava açıldığını, … ve diğer davalıların yaptığı usulsuz genel gider harcamaları nedeniyle İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/902 E. – 2016/992 K. ile kooperatife 8.799,05 TL tazminat ödemeye mahkum edildiğini, davalı kooperatif yöneticilerinin usulsüz inşaat harcamalarına ilişkin tazminat taleplerine ilişkin davanın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/739 E. sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, raporda sözü edilen “… Yapı Kooperatifinin ortakları, güncellenerek konut yapı kooperatifine de ortak kaydedilmişlerdir” tespiti de davalı koop.yöneticilerinin beyanlarına göre yapılmış hatalı bir tespit olup her iki kooperatif ortaklarının aynı kişiler olmasının söz konusu olmadığını, 1992 yılında kurulan kooperatif ortaklarının incelenmesine 2009 yılını esas alarak inceleyen bilirkişinin genel kurula katılan ortakların durumunu da kooperatife ortak olduğu tarih yerine davalılarca gerçeğe aykırı olarak 2009 yılında güncelleme adı altında alınan hukuki dayanaktan yoksun yönetim kurulu kararını esas alarak gerçeğe aykırı rapor hazırladığını, davalı kooperatif yönetim kurulunca alınan 07.12.2010 tarihli kararda kooperatifin gayri faal olduğunu ve faal duruma geçirilmesine karar verildiğinin görüldüğünü, davalı kooperatifin sahibi olduğu arsanın henüz imar durumu dahi belli olmadığını, imar durumu bellli olmayan bir arsa için genel kuruldan kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma yetkisinin alınmasının gerekçesinin de bulunmadığını, kooperatif kayıtları tamamen usulsüz ve yasaya aykırı biçimde tutulduğunu, kooperatif yönetim kurulu üyeleri …, … ve …’nin yönetim kurulu üyeleri olmalarına rağmen kendilerinin de 07.12.2010 tarihli karar ile kooperatif ortağı yapıldığını, yine kooperatife 11.11.2010 tarihinde 58 ortak alınmasına, öncesinde de 17 ortak bulunmasına, kooperatifin toplam 75 ortağı bulunmasına rağmen 2011 yılında yapılan genel kurul tutanağında 41 ortağın bulunduğunun yazıldığını, kooperatifin sahibi olduğu arsanın henüz imar durumunun dahi belli olmadan genel kuruldan kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapma yetkisinin alınmasının gerekçesinin de bulunmadığını, kooperatifin tek arsası olmasına rağmen ortakların paylarını azaltacak şekilde usulsüz yönetim kurulu kararları ile sürekli ortak alındığını, eksik bilirkişi incelemesi yapıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 30.06.2017 tarihli kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunmaları halinde alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz ise de bir aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılması zorunludur. Aynı Yasa’nın 98. maddesi yollamasıyla TTK’nın 361/son maddesi hükmüne göre, toplantıya katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimseler oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler ise, davalı kooperatif bu iştirakin karara müessir olmadığını ispatlarsa, bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir. Diğer anlatımla, katılmaması gerekenlerin toplantıya katılması sonucu etkiler ise yokluk nedeni değil, iptal nedenidir. Eldeki davada davacı vekili dava dilekçesinde, davalı kooperatifin 30.06.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin toplantıya katılarak kooperatif yönetimince önceden hazırlanan kararların hukuka aykırı bir şekilde genel kuruldan geçirildiğini, genel kurula katılma yetkisi olmayan kişilerin kooperatife naylon üye yapıldığını, bu kişilerin giriş aidatını ve daha sonra genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerini ileri sürerek davalı kooperatifin 30.06.2017 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dava süresinde açılmış olup, toplantıya katılmamaları gereken kişilerin karara katılımının tüm kararlarda sonuca etkisi bulunduğu iddia edildiğinden, muhalefet şerhi koşulu aranmaması doğrudur. Mahkemece açıklama dilekçesi istenmesi üzerine davacı vekili ibraz ettiği 01.03.2018 tarihli dilekçesinde ise, 11.11.2010 tarihli yönetim kurulu kararı ile kooperatife 58 kişinin ortak kaydedildiğini, ancak bu kişilerin kooperatife ortak olma iradesini gösteren herhangi bir dilekçesinin bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin bu karar ile kendilerini de ortak yaptıklarını, bu 58 kişiden kooperatife usulsüz yönetim kurulu kararı ile ortak olarak alınan …, …, …, …, …, …, …, … ile birlikte 3 ü vekaleten olmak üzere 13 kişi ile 30.06.2017 tarihli genel kurul kararlarını aldıklarını belirtmiştir.
Dairemizin kaldırma kararında belirtildiği üzere, kaldırma kararından sonra dosyanın kooperatif konusunda uzman bilirkişiye tevdii edilerek kaldırma kararımız doğrultusunda kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin, kooperatif ana sözleşmesinin, 2007 yılı, 2013 yılı yönetim kurulu karar defterleri, 2015 yılı genel kurul karar defteri, 2016 yılı yevmiye – defter-i kebir – envanter defterleri, 2017 yılı yevmiye – defter-i kebir – envanter defterleri irdelenmek suretiyle bilirkişi raporu alındığı, işbu raporda; … Kooperatifinin 30.06.2017 tarihinde yapılan 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline ilişkin davada, davacının davayı kooperatif ortağı olarak ve “kooperatif yönetimi bazı kişileri kooperatif ortağı gibi göstererek genel kurul toplantısına katılmalarını sağlamış ve bunların oyları ile istediği kararları aldırmıştır.” gerekçesi ile açtığı, gösterilen gerekçenin genel kurul kararlarının iptalini değil genel kurul toplantısının geçersiz sayılmasını gerektirecek nitelikte olduğu, genel kurul toplantısının geçersiz olduğuna karar verildiği takdirde doğal olarak bu genel kurulda alınan kararların da geçersiz olacağı, iddia edilenin aksine ortak olmayan kişilerin genel kurula katılması değil ortak olmasına rağmen 4 kişiye ortak listesinde yer verilmemesinin söz konusu olduğunu, bu 4 kişinin ortak listesine dahil edilmesinin gerek toplantı ve gerekse karar nisapları yönünden sonucu değiştirmeyeceğinin hesap ve tespit edildiğini, dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olduğunu gösteren bulgulara rastlanmadığını rapor etmiş, alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve hukuka uygun, denetime elverişli olduğu, kooperatifin ana sözleşmesinin, kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin incelenmesi ile ortakların durumlarının ayrı ayrı tespit olunarak kaldırma kararımızdaki eksikliklerin giderildiği değerlendirilmiştir.
İDM’ce verilen davaya konu genel kurul toplantı tarihi ile dava tarihi göz önüne alındığında Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenen 1 aylık yasal hak düşürücü sürenin dolmadığı ve davanın yasal süresinde açıldığı, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacı kooperatifin 48 ortağının bulunduğu, dava konusu genel kurul toplantısına 10 ortağın asaleten 3 ortağın vekaleten olmak üzere 13 ortağın katıldığı 1163 sayılı yasanın 45. maddesinde düzenlenen toplantı nisabının sağlandığı, 1163 sayılı yasanın 53. Maddesinde ” …toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri; Yönetim Kurulu ve kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri … ” nin genel kurul kararları aleyhine dava açabileceklerinin düzenlendiği ,davacının dava konusu edilen genel kurula katılmadığı ancak anılan hüküm uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin toplantıya ve karara katılmış bulunduğunu iddia eden davacı açısından alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri için açılacak davada gerekli olan red oyu ve muhalefet şerhi koşulunun aranmayacağı ve davacı açısından iptal davası açma koşullarının oluştuğu ,davacı tarafça kooperatifin 16 üyesinin kooperatif başkanı tarafından hiç bir bedel ödemeksizin kooperatife ortak yapılan kişiler oldukları, bu üyelerin kooperatife girişlerinde giriş aidatı ödemediği gibi genel kurulca belirlenen kooperatif aidatlarını da ödemediklerinin iddia edildiği, davacı vekiline söz konusu 16 kişinin ismini bildirmek üzere süre ve kesin süre verildiği, davacı tarafça davalı kooperatifin 11/11/2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile 58 kişinin kooperatife ortak olarak alınmasına karar verildiği, söz konusu yönetim kurulu kararı ile ortak olarak alınan …, …, …, …, …, …., …, …’ nin iptali istenen genel kurula katılarak bu kişilerin katılımı ile genel kurulda karar alındığını belirttiği, davacı tarafça sunulan 11/11/2009 tarihli yönetim kurulu kararında, davacının da kooperatife ortak olarak kaydedilmesine karar verildiği, söz konusu kararın usulsüz olarak kabulü halinde davacının da davalı kooperatife ortak olarak kabul edilemeyeceği, davacı tarafça kooperatif üyelerinin aidatlarının ödenmediğinin belirtildiği ancak bu hususun kooperatifin iç denetimine ilişkin olduğu, kooperatifin iç denetiminin Mahkemece yapılamayacağı, davacı tarafça toplantıya katılmaması gerekip te katılan ve olumlu oy kullanan kimselerin toplantı ve karar nisabına müessir olduğunun ispatlanması gerektiği ,bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere iddia edilenin aksine ortak olmayan kişilerin genel kurula katılması değil ortak olmasına rağmen 4 kişiye ortak listesinde yer verilmemesinin söz konusu olduğu, bu 4 kişinin ortak listesine dahil edilmesinin gerek toplantı ve gerekse karar nisapları yönünden sonucu değiştirmeyeceği , dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yasa ve ana sözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı olduğunu gösteren bulgulara rastlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL maktu harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20.09.2023