Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/146 E. 2023/404 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/146
KARAR NO : 2023/404

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02.12.2022
NUMARASI : 2022/460 Esas
BİRLEŞEN İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/906 ESAS 2022/930 KARAR SAYILI DOSYASINDA
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 13.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.03.2023
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2022 tarih 2022/460 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin ortaklan arasında var olan ve bugüne kadar çözülemeyen, şirketin devamını etkileyen sorunlar nedeniyle anılan şirketin feshine, aksi kanaat halinde şirketin yönetiminde derin görüş ayrılıkları bulunan şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılmasına, bunun mümkün olmaması halinde müvekkilinin ortaklık payının dava tarihine en yakın gerçek değer üzerinden hesaplanarak Türk Ticaret Kanunu’nun 531. maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin pay sahibi olduğu davalı şirketin 06.10.1995 tarihinde kurulduğunu, kuruluşundan bu yana aktif bir şekilde faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin… Projesi kapsamında evler, marina ve otel inşası gerçekleştirdiğini, davalı şirketin evlerin satışı, marina ve otel işletilmesinden kaynaklı önemli bir kazancının bulunduğunu, güncel sermayesinin 13.000.000,00 TL olduğunu, … Belediyesi’nin iştiraki olan dava dışı … A.Ş.’nin davalı şirketin pay sahiplerinden olduğunu, bu şirketin ihbar ve ihtarlara rağmen genel kurullara katılmaktan imtina ettiğini, şirkette meydana gelen kamu zararının önlenmesi adına bu şirketin gerekli çabayı göstermediğini, müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde ve hali hazırda bilgi alma ve inceleme hakkının mevcut yönetimce kullandırılmadığını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/522 Esas sayılı dosyasında bilgi alma ve inceleme isteği ile dava açıldığını, 15/09/2022 ve 17/10/2022 tarihlerinde gerçekleştirilen 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında yöneltilen soruların hukuki gerekçesi olmaksızın yanıtsız bırakıldığını, toplantıda özel denetime karar verilmesi ve özel denetçi atanması istenilmiş ise de bunun şirket üzerinde tahakküm kuran yönetim kurulu üyeleri ve pay sahipleri tarafından reddedildiğini, bu toplantıda alınan kararların iptali için dava açıldığını, davalıların şahsi çıkarları için şirketin mal varlıklarının davalı kişiler ve aile bireyleri ile yakınları tarafından talan edildiğini, davalı ….’nun doğrudan veya dolaylı olarak elinde bulundurduğu pay oranının yaklaşık % 29,56 olduğunu ve şirkette pay ve oy çoğunluğunu oluşturduğunu, davalı …in % 21,50 oranında ve oğlu….’in % 5 oranında payının bulunduğunu, davalıların diğer pay sahiplerine şirket mülkiyetinden usulsüz olarak mal varlığı aktarmak veya bu hususta taahhütte bulunmak suretiyle diğer bazı pay sahiplerinin pay sahipliği haklarını kendi kontrollerine aldıklarını, böylece doğrudan ve dolaylı olarak ellerinde bulundurdukları pay oranları dikkate alındığında davalı şirketteki pay oranlarının çoğunluğuna hükmedebildiklerini, şirketin yapmış olduğu taşınmazlara ilişkin satış vaadi sözleşmesi gibi birtakım metinlerin davalı şirket adına tek başına temsil yetkisi bulunmamasına rağmen davalı … tarafından imzalandığını ve tek başına satış yetkisinin bulunmadığını; satılan taşınmazların bedellerinin keyfi belirlendiğini, bazı taşınmazların değerinden düşük olarak belirli kişilere devredilmek üzere sözleşmeler yapıldığını, bu şekilde davalıların menfaat temin ettiklerini, davalı şirketin “…” isimli projesi kapsamında da davalı kişilerin davalı şirketi zarara uğrattıklarını, göstermelik satış bedeli ile tapudaki satış bedelinin farklı olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; dava süresince davalı şirketi kendileri ve yakınları için araçsallaştıran davalılar tarafından davalı şirketin zarara uğratılmaması, gecikmesi sebebiyle telafisi mümkün olmayan zararların meydana gelmemesi amacıyla davalı şirketin taşınmazları üzerine teminatsız olarak HMK’nın 389 ve devam eden maddeleri gereği ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, davalı kişilerin davalı şirketi zarara uğratmaları sebebiyle TTK’nın 531. maddesin uyarınca davalı şirketin haklı sebeple feshine, fesih kararı verilmemesi halinde davalılar … ve …’in davalı şirketten çıkarılmasına ve paylarının davalı şirket tarafından satın alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, İhtiyati tedbir isteğinde bulunan tarafın haklılığını yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde kanıtlaması gerektiği, ihtiyati tedbir isteyenin, ileri sürülen hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda mahkemede güçlü bir kanaat oluşması gerektiği, birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların varlığının yargılamayı gerektirdiği, davada davalı şirketin feshine karar verilmesi de istenmiş olduğundan, davalı şirketin aktifinde yer alan taşınmazın satışının ileride telafisi imkansız zararlara açacağı ve feshin haklı nedene dayalı olduğu konusunda yaklaşık ispata elverişli delil sunulmadığı, diğer yandan mahkemenin 2022/460 E. sayılı asıl dosyasında da aynı davacı tarafça aynı gerekçelerle ve aynı şekilde ileri sürülen ihtiyati tedbir isteği reddedilip istinaf incelemesinden geçtiği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteğinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, asıl ve birleşen davaların birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden talep edilen ihtiyati tedbir talebine ilişkin olarak yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, davalı şirketin yürüttüğü… Projesi kapsamında gerçekleştirilen usulsüz satışlardan kaynaklı olarak davalılar … ve … tarafından şirketin zarara uğratıldığını, bu davalıların davalı şirketi ve malvarlığını sistematik olarak sömürdüğünü, davalı …’in birlikte temsil kuralına aykırı olarak üçüncü kişilerle tek başına şirket adına “Satış Vaadi Sözleşmeleri” sözleşmesi akdettiğini, taşınmazların bedellerinin hangi kriterlere göre belirlendiğinin belirsiz olduğunu,… Projesi kapsamındaki taşınmazlar davalı şirketin malvarlığını ve gelir kaynağını oluşturmuyor gibi ortaklardan bir kısmının şahsi mülküymüş gibi davalı şirket ve ortaklarının haberi olmaksızın, davalı şirketi temsile tek başına yetkisi olmadığı halde … tarafından “Satış Vaadi Sözleşmeleri” ile üçüncü kişilere satıldığını, satış bedellerinin tahsil edildiğini, davalı şirketin yürüttüğü… Proiesi’nin yalnızca … ve …. etaplarında keyfi belirlenen satış bedelleri üzerindcn davalı şirketin zarara uğratıldığını, taşınmazların bedelinin gerçek satış bedeline oranla çok daha düşük olarak sözleşmelerde yer aldığını, bu bedellerden daha düşük olarak tapuda işlem gerçekleştirilmiş olmasına rağmen rağmen gerçek bedellerin alıcılardan alındığını, gerçek satış bedeli ile tapudaki devir bedeli arasındaki farkın ise haksız ve hukuka aykırı olarak davalılar … ve … tarafından davalı şirketin değil kendi banka hesaplarına aktarıldığını veya farklı şekillerde kendi malvarlıklarına geçirildiğini, … Belediyesi’nin 2021 Yılı Sayıştay Denetim Raporu’nda yer aldığı üzere … Yat Limanı’nı işleten davalı şirketin kötü yönetilmesi nedeniyle şirket menfaatleri ve kamu menfaatine aykırı hareket edilerek kamuyu zarara uğratıcı iş ve işlemler yapıldığını belirterek, ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep, şirketin haklı sebeplerle feshi ve tasfiyesi, mümkün olmadığı takdirde ortaklıktan çıkarma istemiyle açılan ası ve birleşen davalar kapsamında, davalı şirket taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin nedenlerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, asıl dava anonim şirketin feshi, mümkün olmaması halinde şirketin yönetiminde derin görüş ayrılıkları bulunan şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılması, bunun da mümkün olmaması halinde davacının ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir. Birleşen dava ise davalı kişilerin davalı şirketi zarara uğratmaları sebebiyle TTK’nın 531. maddesi uyarınca davalı şirketin haklı sebeple feshi, fesih kararı verilmemesi halinde davalılar … ve …’in davalı şirketten çıkarılması ve paylarının davalı şirket tarafından satın alınmasına karar verilmesi istemlerine ilişkin olup, davalı şirketin taşınmazları üzerine teminatsız olarak HMK’nın 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbir şerhi konulması talep edilmiştir. Haklı sebeplerle davalı şirketin feshine ilişkin davada, davalı şirkete ait taşınmazlar dava ve uyuşmazlık konusu olmadığından HMK’nın 389. maddesindeki ihtiyati tedbir şartları bulunmadığı gibi, dava dilekçeler teatisi aşamasında olup henüz HMK’nın 390/1. maddesinde öngörülen yaklaşık ispat koşulunun da yerine getirilmemiş olması karşısında ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir isteminin reddine dair kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,70 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13.03.2023