Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/134 E. 2023/1312 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/134
KARAR NO : 2023/1312

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2022
NUMARASI : 2022/259 Esas 2022/857 Karar
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.10.2022 tarih 2022/259 Esas 2022/857 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının dava dışı … Sanayi ve Ltd Şti’nin % 30 hissesinin sahibi olduğunu, diğer hissedar davalılar … ve …’nın 20 yıl süreli müdür olarak kendilerini tayin ettirdiklerini, şirket adına kayıtlı taşınmazları rayiç değerin altında satarak şirketi 1.220.000,00-TL zarara uğrattıklarını, davalılarının bu zarardan sorumlu olduğunu, belirterek; şimdilik 20.000,00-TL zararın davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesine, davalıların idare ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, şirkete kayyım atanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davalının 28.01.2009 tarihinde hissesini …’e devrettiği 09.10.2009 tarihinde Çeşme’de ki taşınmaz satışı ile ilgili bir bağlantısının olmadığını, 2008 krizinde şirketlerde sermaye yetersizliği ve finansman açığı ortaya çıkınca ortaklar kurulunun 01.09.2008 tarih ve 2008/3 numaralı kararı ile borçların ödenmesi ve taahhütlerin tamamlanması için şirket varlıklarının satılmasına karar verdiklerini, satışların bu karara göre yapıldığını, zararın söz konusu olmadığı, idare ve temsil yetkisinin kaldırılması ve kayyım atanmasına ilişkin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/768 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KALDIRMA KARARINDAN ÖNCE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların kararla şirket müdür ve yöneticisi olarak atanmasına ilişkin kararın iptali davasının derdestlik dava şartı nedeniyle, sorumluluk davasının belirsiz alacak davası şeklinde açmakta hukuki yararı bulunmadığı, belirtilerek; hukuki yararı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, fazlaya ilişkin taleplerin ve diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN 17.03.2022 TARİH VE 2019/1126 E. – 2022/452 K. SAYILI KALDIRMA KARARI ÖZETİ : İzmir 5.ATM ‘nin 2007 /768 sayılı dosyası ve bu dosya ile birleşen İzmir 3.ATM ‘nin her iki dosyasında, davalıların … San. ve Tic. Ltd. Şti’deki müdürlüğünden azliyle temsil ve selahiyet yetkisinin kaldırılması istenmiş ise de her bir dosyada, müdürlük azline dayanak gösterilen sebepler farklı olup derdestlik söz konusu olmadığı, davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olmakla birlikte 6100 sayılı HMK ile hukukumuza giren belirsiz alacak davasına ilişkin düzenleme somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağından, kısmi olarak açılan davanın, ıslahla belirsiz alacak davası olarak görülmesi istenemeyeceği, davanın kısmi dava olarak değerlendirmesi gerektiği, belirtilerek; kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
KALDIRMA KARARINDAN SONRA İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirket müdürlerinin ipotekli olan … … … köyü … ada … parselde kayıtlı taşınmazın, yine … … İlçesi … Mahallesi … parselde kayıtlı taşınmazın, … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı … numaralı bağımsız bölümün satışı, … İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı … numaralı bağımsız bölümün satışı nedeniyle şirketin 1.038.713-TL zararın oluştuğu, taşınmazların üzerindeki ipotek yükleri ile birlikte satılmasında ipotek bedellerinin şirket tarafından ödenmesi nedeniyle şirketin zarara uğradığı, kaldırma kararından sonra davacının 04.07.2022 tarihli beyan dilekçesinde de ve aynı zamanda 22.06.2022 tarihli celse de beyanında davanın 20.000-TL üzerinden kabulünü talep ettiği, bu miktara dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği, şirket yöneticileri olan …, …’in özen ve bağlılık yükümlülüğünün yerine getirmediği, 4 adet taşınmazın rayiç bedellerinin toplamı ile satış bedelleri arasındaki farkın dikkate alınması durumunda davalı şirket müdürlerinin şirketi zarara uğrattığını tespit edildiği, şirket müdürlerinin azlinin ve temsil yetkisinin kaldırılmasına yönelik talebin yerinde olduğu, şartlarının oluştuğu, belirtilerek; davacının davasının kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebnin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili, idare ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin davada aynı iddiaların görüldüğü evvelce açılmış bir dava olduğundan eldeki davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, şirketin davaya taraf olmadığını, şirket lehine hüküm kurulamayacağını, reddedilen talepler yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, davalıların 2008 global krizini önceden sezerek şirket mallarının satılarak sermayesinin güçlendirilmesi kararını alarak yaptığı satışlarla şirketin krizi yara almadan atlattığını, davalının hisse devri nedeni ile devirden sonra yapılan Çeşme’deki satışla hiçbir ilgisi bulunmadığını, diğer taşınmazların rayiç bedeline uygun olarak satıldığını, taşınmazlar üzerinde ipotek bulunduğunu, bilirkişi raporların hükme esas alınamayacağını, bedellerin fahiş olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, idare ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin davada aynı iddiaların görüldüğü evvelce açılmış bir dava olduğundan eldeki davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, ipotek bedellerini kredi miktarı olarak hesaplandığını, taşınmazların tapu kayıtlarında yazılı ipotek üst limitlerini esas alarak hesaplamaya dahil edilemeyeceğini, taşınmazların satış tarihi itibariyle bankadaki kredi borç miktarlarını tespit ederek borç miktarına göre yapılan satışlar nedeniyle şirketin zarara uğrayıp uğramadığının tespit edilmesi gerektiğini, taşınmazların değerlerine yönelik yapılan tespitlerin gerçeği yansıtmadığını, doğru emsal belirlenmediğini, Konak’ta bulunan taşınmazların satışının 28/01/2009 tarihinde gerçekleştiğini, taşınmaz satışı itibariyle nakdi kredi borcu bulunmadığı tespitinin doğru olmadığını, taşınmazların ipotek yükü ile satıldığını ve taşınmazların kredi borcu taşınmazların alıcıları tarafından ödendiğini, kredi borçlusu şirket olduğundan dolayı kredi borcu kim tarafından ödenirse ödensin şirket tarafından ödendiği şekilde banka tarafından bilgi verildiğini, kredi borcunun kim tarafından ödendiğinin tespit edilmesi gerektiğini, Çeşme’de bulunan taşınmazın satışı nedeniyle elde edilen 250.000-TL dövize çevrilerek şirket kayıtlarına alındığı, bu taşınmazın satışından şirketin herhangi bir zararının olmadığını, KDV’nin alacaklısının vergi dairesi olmasından dolayı KDV’nin zarar olarak kabul edilemeyeceğini, eksik inceleme ve araştırma yapıldığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE : Dava, limited şirket yöneticisinin azli ile şirketin zarara uğraması nedeniyle idare ve temsil yetkisinin kaldırılması ile tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle azil ve sorumluluk taleplerinin kabulüne, kayyum atanması talebinin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Toplanan tüm deliller ile hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, davalıların sorumluluğu ile şirketin zararının dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, davanın şirket ortağı tarafından tazminatın şirkete verilmesi kayıt ve koşuluyla açılmasına, davalı yöneticilerin azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat edilmesine, red edilen kayyım atanması talebinin ihtiyati tedbir mahiyetinde olması ve asıl taleplerin kabul edilmesi nedeniyle davalı vekili lehine vekalet ücreti takdir edilemeyecek olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalıların istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 1.366,20-TL’den peşin alınan 341,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.024,5‬0-TL’nin davalı …’dan tahsiline,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 1.366,20-TL’den peşin alınan 341,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.024,5‬0-TL’nin davalı …’den tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davalıların yaptıkları giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.