Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1325 E. 2023/1354 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1325
KARAR NO : 2023/1354

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.07.2023
NUMARASI : 2022/184 Esas

TALEBİN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 04.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.10.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.07.2023 tarih 2022/184 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :İhtiyati haciz isteyen(alacaklı) vekili, eldeki davada daha önceden mahkemece alacağın varlığının yaklaşık ispat seviyesinde ispatlanamaması nedeniyle 22/04/2022 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiğini ve istinaftan kararın geçtiğini, gelinen aşamada alınan bilirkişi heyet raporu ve tasfiye memuru raporu ile dava konusu 144.1 ton demirin ya da bedeli 1.275.000,00 TL tutarın davalı taraftan davacıya verilmesi/ödenmesi gerektiğinin yaklaşık ispat seviyesinde ispatlandığını bildirerek, davalının malvarlığı üzerine 1.275.000,00 TL alacak yönünden ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin mahiyeti ve kapsamı, olayın özellikleri ve şartları da gözetildiğinde, davacı tarafın davalıdan 1.275.000,00 TL alacağının bulunduğunun yaklaşık ispat seviyesinde ispatlandığı kanaatine varıldığından, İİK’nun 257 vd.madde hükümlerine uygun düşen ihtiyati haciz isteminin teminat karşılığında kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, karşı taraf davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Karşı taraf davalı vekili, mahkemece verilen kararın 27.10.2022 tarihli bilirkişi ve 13.06.2023 tarihli tasfiye memuru raporuna dayandırıldığını, ancak bu iki rapor arasında çelişki olduğunu, çelişki giderilmeden ihtiyati haciz kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya verilen teminat senedine tasfiye raporunda hiç değinilmediğini, dosyada İzmir 20. Noterliğinin 12.11.2021 ve 06.12.2021 tarihli ihtarnamelerinde teminat senedinin iadesi istenilmiş ancak davacı, teminat senedini müvekkile iade etmediğini, bu noktada söz konusu teminat senedinin de tasfiyede nazara alınması gerektiğinin kuşkusuz olduğunu, davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin muhasebe tekniğine uygun tutulmamasına rağmen tasfiye memurunun raporunda bu hususa yer verilmediğini, somut olayda davalı yanca kesilen faturaya ilişkin faturayı iade/red/iptal etmeyip, tasfiye raporunda yer verilmemesinin hatalı olduğunu, somut olayda vadesi gelmiş bir borçtan söz edilemeyeceğini, ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediğini, ihtiyati haciz kararlarında asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte karar verilemeyeceğini, tasfiye süreci sonuçlanmadan alacak borç durumunun net şekilde belirlenmesinin mümkün olmadığını, yaklaşık ispat şartının sağlanmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati hacize ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati haciz isteminin teminat karşılığında kabulüne karar verilmiştir.
İhtiyati haciz, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borcu alacaklarıyla muayyen ikametgahı bulunmayan, mal kaçıran yada kaçan, hileye başvuran borçluların vadesi gelmemiş para borcundan doğan alacakları temin bakımından alacaklıya talep hakkı tanıyan ve şartların varlığı halinde borçlunun yedinde yada üçüncü kişide bulunan malları ve hakları üzerine ihtiyati hacize karar verilebilir.
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir mahiyetindeki geçici ödeme talebi esasen geçici bir hukuki koruma olup, geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsüdür. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmemektedir.
Dava, tarafların dava dışı yüklenici şirketin taşeronları olarak yapımını üstlendikleri okul inşaatına malzeme alımı için ödemesi gereken tutarı ödemediği iddiasıyla teslim edilmeyen demirlerin teslimi, mümkün olmaması halinde rayiç bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir. Adi ortaklık sözleşmelerinde şekil serbestisi ilkesi uygulanmakta olup, ortaklık ilişkisinin sözlü olarak da kurulabilmesi mümkündür. Adi ortaklık sözleşmesinde şekil, ispat açısından önem arz etmektedir. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir (HMK m.190/1). Taraflar arasında ortaklık ilişkisinin varlığına dair ihtilaf çıktığında, ispat yükü, ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Adi ortaklık ilişkisi, TBK’nın 620. maddesinde de tanımlandığı gibi sözleşme temeline dayanmakta olup, aynı zamanda bir hukuki işlemdir. Bu nedenle, parasal sınırın üzerindeki ortaklık ilişkisinin varlığının ispatında, kural olarak, senetle ispat zorunluluğu geçerlidir. İhtiyati haciz talep eden davacı taraf taraflar arasında bir adi ortaklık ilişkinin söz konu olduğunu, bu ilişki kapsamında harcama yaptığını, davalı tarafın ise kendisine düşen malzemeyi getirmediğini, bedeli de ödemediğini ileri sürmektedir. TBK’nun 627. maddesi gereğince ortaklardan birinin ortaklık işleri için yaptığı giderlerden veya üstlendiği borçlardan dolayı diğer ortaklar, ona karşı sorumlu olacağı amirdir.
Somut olayda davacı şirket tarafından davalı aleyhine açılan davada taraf delillerinin toplanılmak suretiyle dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyeti tarafından yapılan ticari defter ve belgelerin incelenmesi ile davacının sorulan cari hesap özetine göre davalıdan 31.12.2021 tarihi itibariyle 1.275.000,00 TL alacaklı olduğu, davalının kesmiş olduğu 2022 yılı faturaları toplamının 727.653,21 TL olup, bu miktar dikkate alındığı takdirde davacı alacağının 547.346,79 TL olarak hesaplandığı, yine dosyaya sunulan 13.06.2023 havale tarihli tasfiye memuru raporunda davacı ile davalı arasında imzalanmış yazılı sözleşme olmamakla birlikte davacı tarafın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ihale edilen iki adet okulun yapım işinde ortak çalışmak üzere davalı taraf ile sözlü olarak anlaştıklarını beyan ettiği ve taraflar arasında okul inşaatlarına ilişkin sözlü ticari ilişkinin bulunduğu ve bunun dosyaya sunulan fatura ödeme bedellerine yansıdığının anlaşıldığı, davacı tarafın bedelini ödediği halde davalı yanca teslim edilmediğini belirttiği 144,18 ton nervürlü demirin dava tarihi itibariyle KDV dahil değerin 2.270.835,00 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafın işbu demirlerden davacıya teslim ettiği yönünde herhangi bir bilgi ve belge sunmayıp, davacının cari hesap özetine göre 31.12.2021 tarihi itibariyle 1.275.000,00 TL alacaklı olduğu, bilirkişi heyeti tarafından belirtilen davalının davacı adına 25.01.2022 tarihinde 628.533,21 TL tutarlı muhtelif inşaat demiri açıklamalı faturanın davacı tarafından noter marifetiyle iade edildiğinin anlaşıldığı, davalının buna karşılık herhangi bir irsaliye, teslim belgesi vb belgeyi dosyaya sunmamış olmasına nazaran raporlar arasında çelişkiden söz edilemeyeceği, somut olayda İİK 257 ve devamı maddelerindeki ihtiyati haciz koşullarının yaklaşık ispatı nedeniyle, ayrıca teminat senedi yönünden ileri sürülen itirazın HMK 357/1 son maddesi dikkate alınarak İDM’ce verilen ihtiyati haciz kararında herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati hacze itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati hacze itiraz eden davalı yönünden istinaf karar harcı olan 444,60 TL’den peşin alınan 269,85 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 174,75‬ TL’nin ihtiyati hacze itiraz eden davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati hacze itiraz eden davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04.10.2023