Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/126 E. 2023/1301 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/126
KARAR NO : 2023/1301

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : 2020/136 Esas 2022/321 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.03.2022 gün ve 2020/136 Esas 2022/321 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 29.09.2006 günü davalı sigorta şirketinin trafik sigortacısı olduğu aracın dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeyken geri geri manevra yaptığı sırada müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, kaza nedeniyle müvekkilinin sol kalçasında kırık meydana geldiğini, sol alt ekstremite 4 cm kısalık mevcut olduğunu, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının geçici ve daimi iş göremezlik, tedavi, bakım ve yol giderlerine ilişkin zararlarının karşılanmadığını ileri sürerek, belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL geçici iş göremezlik, 1.000,00 TL daimi iş göremezlik, 1.000,00 TL tedavi, bakım, yol giderleri zararına ilişkin maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu trafik kazası 29.09.2006 tarihinde meydana geldiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, TCK 89. maddesine göre yaralanma nedeniyle ceza zamanaşımının 8 yıl olduğunu, tazminat talebinin zamanaşımına uğradığından davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun ancak sigortalı araç sürücünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sakatlık oranının ve kusur durumunun Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesince tespiti ve davacıya ödenen gelir ve tazminatların düşülmesi gerektiğini, tedavi giderlerinin 6111 sayılı Yasa uyarınca SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, zarar görenin faiz hakkının ancak temerrüt tarihinden itibaren doğabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, davalı tarafın süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, TCK’nın 89. ve 66/1-e maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, 8 yıllık zamanaşımı süresinin 29.09.2014 tarihinde dolduğu, davacının faili ve fiili kaza tarihi itibariyle bildiği, davacının buna rağmen KTK 109/2 maddesinde öngörülen kaza tarihi olan 29.09.2006 tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI: Dairemizin 10.02.2020 tarihli 2017/1633 E. 2020/205 K. Sayılı kararı ile, kısa süreli zamanaşımının başlaması için zarar görenin, zarar ile birlikte zararın sorumlusunu öğrenmesi gerektiği, birinin öğrenilmemesi hâlinde zamanaşımı süresinin işlemeye başlamayacağı, zarar ve tazminat sorumlusundan hangisi daha sonra öğrenilirse, zamanaşımı süresinin son öğrenme gününden itibaren işlemeye başlayacağı, zararın öğrenilmesinden amacın, zarar verici olayı değil, zararın varlık ve niteliğini, unsurlarını, kapsamını öğrenmek olduğu, bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerektiği, zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumunun tam olarak tespit edilemeyeceği, zararın niteliği ve kapsamının sonradan öğrenildiği hallerde zamanaşımının zararın kesin miktarının öğrenildiği tarihten başlayacağının Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir çok kararında belirtildiği, somut olayda, 29.09.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda davacının sol kalçasında oluşan kırık ve hareket kısıtlılığı nedeniyle tedavi gördüğü, protez ve bir süre sonra protez revizyonu uygulandığı, bu tedavi sürecinin bir süre devam ettiği, 11.12.2015 tarihli engelli raporunda sol alt extremite 4 cm kısalık belirtildiği, davacının maluliyet durumu ile ilgili olarak gelişen bir durum olup olmadığı hususunun, konusunda uzman bilirkişi heyetinin değerlendirmesi ile netlik kazanabilecek bir olgu olduğu, bu nedenle, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden, trafik kazası nedeniyle davacının işgücü kaybı oranının kesin olarak belirlenmesi ve davacının işgücü kaybı ve maluliyetinde kaza tarihinden sonraki süreç içerisinde gelişen bir durum olup olmadığı, olmuş ise gelişen bu durumun ne zaman son bulduğu ve maluliyet oranının hangi tarihte netleşmiş olduğu hususlarının da irdelendiği bir rapor alınarak sonucuna göre zamanaşımı def’i hakkında değerlendirme yapılması ve karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu sonucuna varılarak HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 10.02.2021 tarihli raporda, davacının trafik kazası nedeniyle Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü gereğince %37,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve 6 aya kadar iyileşme süresinin uzayabileceğinin tespit edildiği, davacı vekilinin rapora itirazı üzerine alınan 25.10.2021 tarihli ek raporda maluliyet başlangıcının iyileşme süresinin bitiminden itibaren olacağı, kaza tarihinden itibaren 6 ay olarak iyileşme süresinin bulunduğu, buna göre 29.03.2007 tarihinden itibaren maluliyete ilişkin zamanaşımının başladığının tespit edildiği, 8 yıllık zamanaşımı süresinin 29.03.2015 tarihinde dolduğu, her ne kadar davacı vekili davadan sonra 09.12.2021 tarihli dilekçesiyle müvekkilinin yargılama sırasında yeni bir durumunun ortaya çıktığı ve 16.09.2021 tarihinden sonra müvekkilinin ameliyat olduğunu belirtmiş ise de; dava açıldığı tarih itibariyle ve Adli Tıp Rapor tarihi itibariyle davacının gelişen zararının bulunmadığı bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan bu talebinin reddedildiği gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkili hakkında düzenlenmiş yeni tıbbi belgenin bulunduğunu, fakat bu belgeler ve yeni durumun dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verilen 16.09.2021 tarihinden sonra ortaya çıktığı için Adli Tıp Kurumunun raporu düzenlerken bunu bilebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin kazadan sonra sürekli zorluk çektiğini, ağrılar yaşadığını, yeniden hastaneye yatmak zorunda kaldığını, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Bölümünde tekrar tıbbi operasyon geçirmek zorunda kaldığını, Adli Tıp Kurumu’nun son raporunda ”….Kişi hakkında düzenlenmiş dosyada mevcut tıbbi belgelerin yeniden incelenmesinde, kişiye düzenlenmiş yeni herhangi bir tıbbi belgeye rastlanmadığına göre…” şeklinde bir ifadenin yer aldığını, ancak Adli Tıp Kurumu raporundan sonra ”kişiye düzenlenmiş yeni tıbbi belgeler” oluştuğunu, ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile tedavi, bakım, yol giderleri istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.,
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dairemizin kaldırma kararı uyarınca ilk derce mahkemesince ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 10.02.2021 tarihli raporda, davacının dava konusu trafik kazası nedeniyle %37,2 oranında sürekli iş göremezliğinin oluştuğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 ay olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince, kaza tarihinden sonraki süreç içerisinde gelişen bir durum bulunup bulunmadığı ve maluliyet oranının hangi tarihte gerçekleştiği hususlarında ek rapor alınmasına karar verildiği, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 25.10.2021 tarihli ek raporunda, davacı hakkında düzenlenmiş yeni herhangi bir tıbbi belge bulunmadığı, maluliyete etki edecek yeni bir durumun oluşmadığı, davacının maluliyet başlangıcının iyileşme süresinin bitiminden itibaren 6 ay olarak belirlendiği, buna göre maluliyet başlangıcının kaza tarihinden itibaren 6 ay sonrası olan 29.03.2007 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği bildirilmiştir. Davacı vekili ATK raporuna karşı itirazlarını içerir 09.12.2021 tarihli dilekçesinde müvekkilinin ATK raporunun düzenlenmesi aşamasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi Servisinde ameliyat olduğunu, böylece ATK raporunda belirtilen yeni bir tıbbi belge koşulunun gerçekleştiğini belirterek yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında belirtildiği üzere, bedensel bütünlüğün zarar gördüğü ve tedavinin uzunca bir süreye yayıldığı durumlarda, oluşan zararın miktarı tıbbi bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşmaktadır. Gelişen bir durumun bulunduğu, zararın niteliği ve kapsamının bu nedenle sonradan öğrenildiği hallerde zamanaşımı zararın kesin miktarının öğrenildiği tarihten başlayacaktır. (Yargıtay HGK 21.03.2001 gün ve 2001/4-258 E., 2001/276 K.; 05.06.2002 gün ve 2002/4-470 E., 2002/477 K.; 15.05.2015 gün ve 2013/21-2035 E., 2015/1345 K. ve 01.03.2017 gün ve 2014/21-2372 E., 2017/379 K. Sayılı ilamları)
Davacı vekilince, davacının yargılama sırasında dava konusu trafik kazasına bağlı olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ameliyat olduğu iddia olunmuş ve bu ameliyata ilişkin olduğu belirtilen belgeler sunulmuş olup, ilk derece mahkemesince Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden davacının sözü edilen operasyonuna ilişkin tüm belgeler getirtilerek, bu ameliyatın dava konusu kaza nedeniyle oluşan yaralanmaya bağlı olup olmadığı, davacının tedavisinin tamamlanıp tamamlanmadığı ve söz konusu ameliyatın davacının maluliyet durumuna bir etkisinin bulunup bulunmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan yeniden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın açıldığı tarih itibariyle ve Adli Tıp Raporu tarihi itibariyle davacının gelişen zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yerindedir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.03.2022 tarih 2020/136 Esas 2022/321 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28.09.2023