Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1216 E. 2023/1107 K. 18.08.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1216
KARAR NO : 2023/1107

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31.05.2023
NUMARASI : 2023/159 Esas

BİRLEŞEN İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2023/173 ESAS –
2023/173 KARAR SAYILI DOSYASI
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 17.08.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.08.2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.05.2023 tarih ve 2023/159 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davacılar …, … ve … vekili ile asıl ve birleşen davada davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :
İhtiyati tedbir talep eden asıl davada davacılar vekili, müvekkillerinin davalı … A.Ş’nin ortağı olduğunu, müvekkilin …’in %21,96’sında ve diğer davacı …’ın ise %20,34 … %1,58 pay sahibi olan ortakları olduğunu, şirketin 17.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2021/1 sayılı genel kurul kararıyla yönetim kurulunun azledildiğini, 18.06.2021 tarih 2021/7 sayılı yönetim kurul kararıyla yeni yönetim kurulu seçildiğini, 30.06.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yönetim kurulu başkanı …, başkan vekili … ve yönetim kurulu üyesi … olarak seçildiğini, …’ın istifası ile yerine …’ın getirildiğini, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin kötü niyetli şekilde hukuka aykırı davranarak şirketi ve müvekkillerini zarara uğrattıklarını aralarında derdest davalar bulunduğunu, 17.06.2021 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali için İzmir 1. ATM 2021/619 E sayılı dosyayla derdest olan genel kurul kararlarının iptali davasının açıldığının, yine genel kurul da karar nisabını sağlayan hâkim hissedarlarını müvekkillerinin paydaşlıktan doğan haklarını gasp etmeye yönelik olarak 24.09.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için İzmir 3. ATM 2021/858 E sayılı davanın açıldığını, … AŞ yönetim kurulu ve hâkim hissedarları tarafından olağan üstü genel kurul toplantılarıyla müvekkillerinin haklarını ketmeylediklerini yine şirketi işlemez hale getirdiklerini, bu konuda davalıya ihtarname ile bilgi alma hakkının ve inceleme hakkını sınırlandıklarından bu konuda 27.10.2021 tarihli ihtarname gönderildiğini, gönderilen ihtarnameye rağmen şirket merkezinde sadece bazı belgelerin incelemeye sunulduğunu, şirketten bilgi alma haklarının kullanılmasını engel olduğunu, şirket yöneticilerinin TTK m. 369 a göre hesap verme borcu altında olduğunu, yöneticilerin sorumluluğu aleyhine İzmir 5. ATM’ye 2022/78 E sayılı dosyasıyla dava açıldığını, davada bilirkişi incelemesinin yapıldığını, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin TTK m. 553 hükmüne göre davalıların şirket ana sözleşmesine aykırı olarak 15.12.2021 tarihinde olağan üstü genel kurul toplantısı ve 17.12.2021 tarihli imtiyazlı pay sahipleri özel kurul toplantısı yaptıklarını hâkim hissedar sıfatıyla bazı kararlar aldıklarını toplantının 15.06.2021 tarihli toplantının 6 nolu gündem maddesinde şirketin sermayesinin değiştirilmesine ilişkin karar alındığını, esas sözleşmesinin 7. Maddesinin değiştirildiğini, “gerek sermaye arttırılması ve gerekse azaltılması ile ilgili kararlar kanunun bu hususlarda aradığı nisaplara ilaveten A grubu hissedarların en az 2/3’ünün yazılı muvafakatiyle mümkündür” ibaresinin yer aldığını, sermayenin arttırılmasında müvekkillerine uygun ağırlaştırılmış nisap olduğundan bu konuda A grubu hissedarların en az 2/3’nün olumlu oyunun verilmesi gerektiğini, ancak buna dikkat edilmediğini, dava konusu olan 29.12.2022 tarihli genel kurul toplantısının 01.12.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ve 10. Gündem maddesiyle sermayenin 36.645.838 TL’den 109.937.514 TL’ye arttırılmasına karar verileceğinin bildirildiği bu genel kurul toplantısının yapılamadığı ve toplantının 29.01.2023 tarihine ertelendiği, 29.01.2021 tarihli genel kurul toplantısında intifa hakkı sahibi olan … Banktan bu intifayı 06.03.2012 tarihinde rehin ve intifa hakkı sözleşmesine istinaden temlik alan … AŞ’nin 29.01.2023 tarihli genel kurul toplantısına şirket hisseleri temsil eden geçici ilmühaberleri kurula sunduğu halde toplantıya kabul edilmediği ve hazirun cetvelinde yer verilmediği, %91 şirket hissesini geçici ilmühaber ile … bank ’a verildiğini ve intifa hakkı sağlandığını, ertelenen 29.12.2022 tarihli genel kurul toplantısında Nisan 2022 tarihinde şirket hissedarları olan …, … ve …’ün kendi hisseleri bakımından … lehine 2. Bir intifa hakkı tesis ettiğine dair sözleşme imzaladıklarını beyan ettiklerini ve hazirun cetvelinde …’nın yaklaşık %2,27 oranında şirket hissesine sahip olmasına karşı %40 oranında oy hakkı tanımlandığı, yönetim kurulu başkanı … lehine gerçeğe aykırı oranlarda oy hakkı tanımlandığı, %44 oranında hisse ve oy sahibi olan müvekkillerinin oy haklarının sınırlandırıldığını, 29.01.2023 tarihli hazirun cetvelinde de yönetim kurulu başkanı … lehine aynı gerçeğe aykırı oranlarda oy hakkı verildiği, intifa hakkı sahiplerine oy hakkı tanınmadığı bu nedenle 29.12.2022 tarihli ve 29.01.2023 tarihli hazirun cetvelleri, oy ve karar nisabını etkileyecek şekilde hukuka aykırı düzenlendiğinden yok hükmünde olduğunu, davaya konu genel kurul toplantısında alınan kararların esas sözleşmede mevcut olan nisaba uyulmaksızın kararlar olduğundan yok hükmünde olması gerektiğini, şirket ana sözleşmesinin 7. Maddesiyle aranan A grubu hissedarların en az 2/3 muvafakatinin sağlanmadığını, 15.12.2021 tarihinde yapılan genel kurul ile gündemin 6 nolu maddesince alınan kararın esas sözleşmede yer alan 2/3 nispetindeki ağırlaştırılmış nisap dikkate alınmaksızın değiştirildiğini, böylece 7. Maddenin tümden kaldırıldığını, İzmir 2. ATM’nin 2022/231 Esas sayılı dosyasında bu hukuka aykırı kararın yok hükmünde olduğunun tespiti davası açıldığını, şirket ana sözleşmesinin 7. Maddesinin eksik nisap ile kaldırılması yok hükmünde olup, eski 7. Maddesi uyarınca sermaye arttırım kararlarında A grubu hissedarlarında 2/3 çoğunlukla karar alınması gerektiğini, nitekim bu maddeye ilişkin oylamada esasen şirketin önceki ve halen geçerli olması gereken nisaba uyulmaksızın karar alındığını, 15.12.2021 tarihli genel kurulda özel nisap ile karar alınmaksızın sermaye artışına 10 numaralı gündem maddesi ile karar verildiğini, bu maddenin de yoklukla malul olması gerektiğini, tedbiren 29.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında 10 numaralı sermaye artırım kararı ile tüm genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti, iptali ve icrasının geri bırakılması, ticaret sicil işlemlerinin terkinin ile HMK m. 389 vd. gereğince, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin kısıtlanması şirkete yönetim / denetim kayyumu atanması ve şirketin zarar verici eylemlerinin engellenmesi için şirket banka hesapları teminatları, vs. emvalleri üzerine teminatsız ve süresiz tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati tedbir talep eden birleşen davada davacı vekili, davalı … AŞ’den olan alacakları nedeniyle … AŞ’nin sahip olduğu, rehin hakkının 26.01.2023 tarihli temlik sözleşmesi ile temlik alındığını, hisseler üzerinde bulunan intifa hakkının pay defterine kaydının yapılması hususunda temlik eden … AŞ’nin 16.05.2022 tarihinde … AŞ’ye bildirim yaptığını, temlik sözleşmesi akabinde rehin ve intifaya konu hisseler üzerinde intifa hakkı tesis edildiğini, temlik alacaklısı sıfatıyla müvekkilinin pay defterine kaydı yapılması için şirkete başvurulduğundan şirketin 29.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında hazır bulunulmasına rağmen toplantıya katılmalarının ve oy kullanmalarına engel olunduğunu, müvekkilinin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne 03.02.2023 tarihinde başvurduğunu ve intifa hakkı sahibi olarak hazirun cetvelinde yer alması gerektiği halde yer almadığını, belirterek 29.01.2023 tarihli toplantının doğru usullerle yapılmadığından tescil edilmemesine istediklerini, toplantıda müvekkilinin rehin ve intifa hakkı sahibi olarak görevlendirilen avukatı vasıtasıyla temsil edilmesine rağmen, hazirun cetvelinde yer verilmediği ve oy hakkının engellendiğini, yönetim kurulu başkanı … ve üyeleri … şirket muhasebecisi … şirket avukatı ve toplantı hazirunun da yer almayan yaklaşık 10 kişinin toplantı salonunda bulunduğunu, toplantıya katılan avukatlar arasında fiziki müdahaleler ortaya çıktığını, bakanlık temsilcisi …ün müdahale etmediğini, toplantıda %2,27 pay sahibi olan … isimli kişinin intifa hakkıyla ilgili olarak kendisine ikinci kez bir intifa hakkı verildiğini belirttiğini ve hakim hissedar grubu olarak müvekkilinin toplantıya girmesinin engel olduğunu, bu toplantının hukuka aykırı şekilde yapıldığını, gerçekleştirilen ikinci intifa devri işleminin de geçersiz olduğunu, davalı … AŞ’nin 2012 yılında … Bank AŞ’den kredi kullandığını ve 06.03.2012 tarihinde hisse rehin ve intifa hakkı sözleşmesi imzaladığını, o dönemde şirket hissesi bulunan tüm hissedarların kredi sözleşmesine kefil olduğunu, hissedarların hisselerini … AŞ’ye rehin verdiğini ve rehinli hisseler üzerinde … AŞ lehine intifa hakkı tesis ettiklerini, … AŞ’nin tüm hisseleri üzerinde … bank lehine rehin ve intifa hakkı bulunduğunu, hisse senetlerinin nama yazılı olması ve henüz basılmamış olması nedeniyle, geçici ilmühaberlerin … bank ’a teslim edildiğini, TMK m. 794 ve 795’e göre intifa hakkının taşınırlarda zilyetliğin devri ile geçtiğini, TTK m. 647/1 gereğince, mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak kurulması amacıyla kıymetli evrakın devri için herhalde senet üzerindeki zilyetliğin devrinin şart olduğunu, nama yazılı paylar üzerinde intifa hakkının pay senedi basılmış olması halinde, intifa amaçlı ciro ve teslim ile kurulduğunu, ayrıca senet ciro edilmeksizin sadece intifa amaçlı yazılı bir temlik beyanlı ve senedin zilyetliğin devri ile de kurulması mümkün olduğunu, nama yazılı pay senedinin yerine geçmek üzere düzenlenen geçici ilmühaberlerin de … AŞ’ye 06.03.2012 tarihinde intifa hakkı sözleşmesi kapsamında devir ve teslim edildiğini, TTK m. 486/2 son cümle gereğince ilmühaberlere de kıyas yoluyla nama yazılı senetlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı, hükmünün bulunduğunu, TTKm. 432/2 gereğince, “(2) Bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı, intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı sahibi, pay sahibinin menfaatlerini hakkaniyete uygun bir şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması dolayısıyla pay sahibine karşı sorumludur” intifa hakkı sahibinin genel kurula katılarak oy kullanma hakkına sahip olduğu, 29.12.2022 tarihli genel kuruldan önceki toplantılara …bank ’ın davet edilmediğini, 06.03.2012 tarihli sözleşmenin 7.8 maddesinde kredi sözleşmesinden doğan bir temerrüt hali doğmadıkça rehin verenin bu hakkı kullanamayacağına ilişkin düzenleme yapıldığını, sözleşmede temerrüde düşülmesi halinde bu hakkın kullanılacağının yer aldığını, Kasım 2021 tarihinde davacı şirketin temerrüde düştüğünü, bu nedenle 16.05.2021 tarihinde …bank ’ın davalı şirkete bildirim yaparak pay deftere gerekli işlemlerin yapılmasını istediğini, bu tarihten sonraki ilk toplantı olan 29.12.2022 tarihli genel kurul toplantısında … AŞ’nin intifa hakkından doğan genel kurulda doğan ve oy hakkından doğan hakkı için başvurduğunu, 29.12.2022 tarihli toplantının ertelendiğini ve TTK 414 gereğince izleyen genel kurul toplantısının sermayenin en az %50 nispetinde payların katılımıyla yapılacağının yer aldığını, şirketin intifa hakkının varlığından haberdar olmasına rağmen TTK m. 499/1-2’ye aykırı olarak ikinci kez yapılan 29.01.2023 tarihli ertelenen genel kurul toplantısına müvekkilinin çağırmadığını, mutlak butlan ile batıl nitelikteki ikinci tutanakta müvekkilinin yer almadığını, hazirun cetveli ile yaptığını, ikinci toplantının … AŞ’ye hissesinin rehin verip, intifa hakkı tanıyan …, … ve … tarafından ikinci kez yaptıkları intifa işlemine dayanarak müvekkilinin intifa hakkı sahibi olarak göstermediklerini, geçici ilmühaberlerin zilyetliğin halen müvekkilin de olduğunu ve zilyetliğin devredilmediğini, bu kişilerin ellerinde mevcut olmayan geçici ilmühaberleri sanki varmış gibi …’ya teslim ettiklerini belirterek geçersiz intifa işlemine dayanarak toplantıya katıldıklarını toplantı başkanlığına seçilen yönetim kurulu başkanı …’nın hukuksuz bir şekilde toplantıyı yönettiğini, müvekkilini toplantıya almadığını, geçici il muhabirlerinin asıllarının toplantı başkanlığına sunulmasına rağmen müvekkil şirketin hazirunda gösterilmediğini, bu nedenle bu toplantıda alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunu, şirket hissedarları …, … ve …’ün kendi hisseleri bakımından geçici ilmühaberlerin … AŞ’de bulunduğunu ve ellerinde bulunmadığı halde bu hisseleri …ya zilyetlik yoluyla devredemeyeceklerini, bu nedenle intifa hakkının ikinci kez devrinin mümkün olmadığını, TTK m. 417’ye göre geçici ilmühaber sahibi olan müvekkilinin de hazirun cetveline alınması gerektiği, aksi halde toplantının da alınan kararların keenlemyekün yani yokluk hükmüne tabi olacağını, müvekkil şirketin haklarının ihlal edildiğini, yönetim kurulunun nama yazılı payların ilmühaber sahiplerinin dikkate alarak hazirun cetveli düzenlemesi gerektiğini, %2 hissedar olan …’nın mevcut olmayan bir oy hakkı çoğunluğunu sağladığını, belirterek hâkim hissedar pozisyonu oluşturması ve çoğunluk nisabından bahisle karar almasının mümkün olmadığının, kötü niyetli davranıldığını, hazirun cetvelinde esas alınan tutanağın birinci ve ikinci sayfasında yönetim kurulu tarafından mutlak butlan ile batıl hükmünde olacak şekilde pay defterinin düzenlendiğini, alınan kararların yok hükmünde olduğunu icra edilemeyeceğini, Ticaret Sicile Tescil edilemeyeceğini, intifa hakkı sahibi olan …’a davalı şirketin 29.12.2022 tarihli genel kurul toplantısının bildirildiğini, 21.09.2023 tarihli toplantısının ise bildirilmediğini dolayısıyla müvekkilinin de toplantıya katılmasının engellemeye çalışıldığını, hazirun cetvelde yer verilmediğini, kamu düzenine aykırı ve emredici hükümlere aykırı işlem yapıldığını, TTK m. 447 gereğince, bu işlemlerin hükümsüz sayılmasının gerektiğini, icranın geri bırakılması ve şirkete kayyum tayin edilmesi gerektiğini belirterek 29.01.2023 genel kurul kararlarının yok olduğunun tespiti / mutlak butlan ile batıl olduğunun tespiti veya iptali, Ticaret Sicil işlemlerinin terkini, bu kararların icrasının tedbiren geri bırakılması yönünde tedbir kararı verilmesi ile şirketin yönetim kurulu başkan ve üyeleri hakkında tedbiren kısıtlanma ve yönetim denetim kayyumu atanmasına karar verilmesi teminatsız ve süresiz olarak tedbir uygulanması ile şirketin malvarlığını eksilmesinin önüne geçilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dinlenen yönetim kurulu üyeleri ile birlikte TTK m. 449’a göre yapılan inceleme neticesinde verilen 26.04.2023 tarihli ara karar ile, şirketin 29.01.2023 tarihli toplantısında birleşen dosya davacısı olan … AŞ’nin toplantıya alınmadığı, toplantının usulüne uygun yapılmadığı, hazirun cetvelinde gösterilmediği, oysa Rehin ve İntifa Hakkı Sözleşmesine istinaden … bank ’ın rehin alacaklısı olarak intifa hakkına sahip olduğunun davalı şirket tarafından bilindiği, bu durumun 16.05.2022 tarihinde sözleşmenin 7.8. maddesine göre alacağı muaccel hale gelen ve temerrüdü doğan banka tarafından şirkete bildirildiği, bu nedenle gerek 29.12.2022 ve gerekse 29.01.2023 tarihli toplantıların intifa hakkı sahibi olarak … bank ve alacağı ondan temlik alan … A.Ş nin toplantıya katılmasını gerektirdiği, hazirun cetvelinde yer almadığı, geçici ilmühaber sahibi olan temlik alacaklısının dışında temlik aldığını beyan eden diğer şirket ortaklarının ikinci temliki ispatlayacak ilmühaberlerinin bulunmadığı, yaklaşık ispat kurallarına göre davacı … A.Ş nin toplantıda vekili vasıtasıyla hazır bulunup temsil edilmesine rağmen toplantıya katılamadığı ve hükümet komiserinin de gerekli tedbirleri alamadığı anlaşıldığından asıl ve birleşen davada tedbir talebinin kısmen kabulü ile; 29.01.2023 tarihli genel kurulda alınan kararların tedbiren icrasının geri bırakılmasına, davacıların diğer talepleri olan yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirketi zarara sokacak eylemlerde bulunmaları iddiası ile tedbiren yetkilerinin kısıtlanması ve şirkete denetçi / yönetici kayyum atanması taleplerinin davanın niteliği itibariyle konusu içerisinde bulunmadığı davanın yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davası olmadığından bu taleplerinin reddine, yine bu taleple bağlantılı olarak davalı şirket mal varlığının aktifinde ciddi eksilmeler bulunduğundan bahisle menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına süresiz ve teminatsız tedbir konulması talebinin reddine karar verilmiştir.
İTİRAZ: Asıl ve birleşen davada davalı ve Yönetim Kurulu Üyeleri … ile …m vekili, verilen kararda dosyaya ibraz edilen delilleri, cevapları ile ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını, yaklaşık ispatın gerçekleştiği gerekçesiyle genel kurul kararlarının uygulanmasının durdurulması yönünde hatalı karar verildiğini, 17.05.2023 tarihinde tebliğ edilen tedbir kararında yüze karşı okunan ihtiyati tedbir ara kararının gerekçesinde değişiklik yapılmak suretiyle hükümet komiserinin gerekli özen yükümlülüğünü yerine getirmediği yönünde bir açıklama yapıldığını, sonradan eklenen gerekçeden 26.04.2023 tarihli yüzümüze karşı verilen ihtiyati tedbir ara kararı duruşma zaptında hiçbir şekilde bahsedilmediğini, verilen kararın esas ve usul yönünden hatalı olduğunu, usule ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararı ayrıntılı olarak delilleri tartışılmadığını, gerekçesine ilişkin izahat yapılmadığını ve kısa ara karar ile verildiğini, tüm yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmadığını ve verilen ihtiyati tedbir kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, kanunun amir hükmü gereği yasal koşullar yerine getirilmeden karar verildiğini, … AŞ’nin sadece …bank ‘ın icra takip alacaklarını temlik almış olup intifa hakkı sahibi olduğunu iddia etmesi mümkün olmadığını, … AŞ ile … AŞ arasında alacağın temliki sözleşmesi yapıldığını ve bu belge sözleşmenin devri oluşmadığını, alacağın devri yolu ile kişiye sıkı sıkıya bağlı intifa hakkının TBK 189, TMK m. 779 ve emsal Yargıtay içtihatları gereği devri mümkün olmadığını, bankaya olan borç ödenmesi ile banka ile yapılan kredi sözleşmesinin teminatı kapsamında verilen menkul rehni ve/veya ilmuhaber belgelerinin teminat vasfı sona erdiğini, erdiğini, bu belgelerin …’a teslimi de usul ve yasaya aykırı olduğunu, hisse senetleri Yönetim Kurulu Kararı ile 01.01.2020’de basıldığını, hisse senetlerinin basılması ile İlmuhaberlerin geçerliliği son bulduğunu, Hazirun cetveli de hisse senetlerini ibraz eden ortakların durumuna göre düzenlendiğini, davacıların %91 oy oranına sahip olduğu iddiası tamamen hatalı olduğunu, sunulan temlik sözleşmesi şarta bağlı olup şart yerine gelmeden … bank icra dosyalarından çekilmediğini ve genel kurul tarihinde ve sonrasında … bank ‘ın alacaklılık sıfatı devam ettiğini, … bank ‘a genel kurula katılım daveti de tebliğ edildiğini, genel kurul bakanlık temsilcisi gözetiminde yapıldığını ve tutanağa hiçbir muhalefet şerhi de konulmadığını, YMM raporunda yer aldığı üzere davacılar dışındaki şirket ortakları şirketin borçlarını ödemek için şirkete nakit kaynak aktardıklarını, davacıların döneminde şirketin büyük zarara uğratıldığı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/78 Esas sayılı raporunda ortaya konulduğunu, davacıların şirkete sermaye koymak yerine şirketin mal varlığını ele geçirmek için bankaların alacaklarını oğullarına ait şirket aracılığıyla temlik aldıklarını, davacı … AŞ’nin, … bank alacaklarını (icra takiplerini ) devir alması sözleşme devri olmadığını, kişiye bağlı hakların alacağın devri yolu ile üçüncü kişiye geçmesi TBK m. 189 ve TMK m. 779 vd. ile emsal Yargıtay kararları gereği mümkün olmadığını, … şirketinin intifa hakkı sahibi olduğu iddiasının dinlenebilirliğinin bulunmadığını, TBK m. 205. sözleşmenin devri, TBK m. 183 ile m. 194. arasında ise alacağın devri hükümleri düzenlendiğini, alacağın devri sözleşmenin devri olmadığını, sözleşmenin devri üç taraflı kendine özgü bir işlem olduğunu, davacılar mahkeme dosyasına … AŞ ile … bank arasında yapılan alacağın temliki sözleşmesini ibraz ettiğini ancak bu belge sözleşmenin devri olmadığını, TBK m. 189. gereği devredenin kişiliğine özgü hakların alacağın temliki yoluyla devri mümkün olmadığını, intifa hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğunu, TMK’nun amir hükümleri gereği devri de kabil olmadığını, Mübrez Alacağın Temliki Sözleşmesinin m. 2. yer alan sözleşmenin konusunun icra takiplerinin ve intifa haklarının temliki olduğu belirtildiğini, sarih yasal düzenlemeler karşısında temlik sözleşmesinin menkul rehni ve intifa ile icra takiplerinin temliki dışında sağlanan kişisel hakların devrini düzenleyen hükümlerinin tamamı butlana tabi olduğunu, mahkemece hiçbir şekilde değerlendirilmeyeceğini ve tedbir kararına mehaz alınamayacağını, müvekkil şirketin diğer ortakları ve bizzat müvekkil şirket tarafından ilgili borç için adı geçen bankaya onlarca ödeme mevcut olduğunu, bu ödemeler ve bunlardan doğan temlik talep hakları gözetilmeden mevcut hakların tümünün külliyen davacı … A.Ş.’ye devri de hem hukuken kabil olmayan hem de …bank ‘ın sorumluluğu olduğunu, banka ile yapılan kredi sözleşmeleri kapsamında teminat olarak verilen menkul rehinleri ve/veya ilmuhaber belgeleri ile sözleşmelerin teminatı niteliğinde diğer tüm belgelerin teminat vasıfları bankaya olan borcun ödenmesi ile sona erdiğini, ilgili belgeler yok hükmünde olduğunu, … bank ’ın uhdesinde yeddi emin olarak durması gereken ve borcun kapanması ile birlikte hukuki işlem tesis etme hakkı bulunmadığı ve ilgilisine iade etmesi gereken ilmuhaber ve menkul rehin sözleşmelerini … bank’ın, … şirketine teslim etmesi ve … tarafından kanuna aykırı şekilde kullanılarak genel kurulun sabote edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirketin ileride oluşacak tüm zararları nedeni ile haklarının saklı olduğunu, … A.Ş.’ye olan tüm kredi borcunun 10.391.000 TL’sı ileride açıklayacağımız üzere davacılar dışında şirket ortakları tarafından ödendiği ve kalan 8.093.842-TL ise alacağın temliki kapsamında … AŞ tarafından ödendiğini ve … bank ile olan kredi anlaşmalarına dayalı olarak borçların tamamı ve bağlı teminat sözleşmeleri tüm hüküm ve sonuçları ile sona erdiğini, … bank , TMK 812 vd. maddelerinde belirlenen yükümlülüklerine uymamakla Yeddiemin olarak görevini kötüye kullandığını, hisse senetleri 01.01.2020 tarihli 2020/1 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile Yönetim Kurulu Başkanı …’ın imzasıyla basıldığını ve ortaklardan … – … – … ve …’a teslim edildiğini, geçici ilmühaberler bu ortaklar yönünden geçersiz hale gelmiş olduğunu, … AŞ. ve bankanın artık geçici ilmuhaberlere dayalı olarak işlem tesis etmesi mümkün olmadığını, diğer davacıların kendi hisse senetlerini teslim alıp almadıkları bilinemediğini, bu hisseler üzerinden ileride sorun yaşanmaması amacıyla keza, pay defterindeki mevcut rehin şerhleri ile bankanın 16.05.2022 tarihli talep dilekçesi karşısında … bank ’ın intifası pay defterine işlendiğini, genel kurula çağrı ve hazirun listesi, ilgili yasa ve yönetmeliğin amir hükümlerine uygun hazırlandığını, zira, yönetim kurulu TTK m. 417 doğrultusunda şirket (pay defteri vb.) kayıtlarına itibar etmek durumunda olduğunu, bu nedenle tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya olduğunu, hazirun cetveli mevcut şirket kayıtları ve hisse senetlerini ibraz eden ortakların durumuna göre düzenlendiğini, hissedarlar arasında yer alan ve %20 payı bulunan …, herhangi bir kişiden pay devir alarak değil 25.07.2018 tarihli sermaye arttırım kararı ile dışarıya hisse senedi ihracı ile ortak alındığını ve davacılar, …’un %91 bir oy oranı olduğunu iddia ettiğini ancak mahkemeye toplamda 10.000.000 adet hisse senedi ibraz ettiğini, şirketin toplam hisse adedi 36.645.238 adet olduğunu, bu hesap üzerinden gidildiğinde dahi … bank ’ın intifalara dayalı oy hakkının %91 olması mümkün olmadığını, mahkemeye sunulan geçersiz ilmuhaberlerde A ve B grubu hisselerin isimleri geçtiğini, D grubu hisseler ise zaten yer almadığını, bu durum dahi davacıların iddialarının mesnetsizliğini ortaya koyduğunu, davacıların tamamı genel kurul başlamadan önce … AŞ’nin Genel Kurul Hazirunun da yer almasına ilişkin tüm itirazlarını bakanlık temsilcisine iletmişler, o sırada yönetim kuruluna herhangi bir belge verilmediğini, işin açıkçası oldu bitti şekilde genel kurula girmeye çalıştığını, genel kurul öncesi keşide ettikleri 26.01.2023 tarihli ihtar ekinde de sözleşme ve/veya başkaca bir belge ibraz edilmediğini, temlik alındığı iddia edilen takip dosyası kontrol edildiğinde ise bankanın alacaklı sıfatının devam ettiği görüldüğünü, davacı … … bank ’a tebligat yapılmadığını iddia etmekte ise de, … A.Ş.’ye 13.01.2023 tarihinde genel kurul katılım daveti (tebligat evrakı ektedir) tebliğ edildiğini, gerek banka ve gerekse davacı … firması müvekkili … A.Ş.’ye genel kurula katılmaları yönünde yetki sağlayan hiç bir belge sunmadığını ve de usulünce herhangi bir bildirimde bulunmadığını, davacı … AŞ ile banka arasındaki temlik sözleşmesi şarta bağlı bir sözleşme olduğunu, şartı yerine gelmeden … bank icra dosyasından çekilmediğini ve alacaklılık sıfatı 29.01.2023 tarihli genel kuruldan sonra da devam ettiğini, yerel mahkemece bu icra dosyası celp edilmediğini ve durum incelenmeden bir karara varıldığını, şirketin menfaati gereği alınan usul ve yasaya uygun genel kurul kararlarının yürütülmesi yerel mahkemenin tedbir kararı neticesinde engellendiğini, tedbir kararının devamı şirketin tek mal varlığı ve şirketin asli amacı olan hastanenin ve ruhsatının icra kanalı ile satılmasına neden olacağını, sayın mahkeme, genel kurulun yürürlüğünü tedbiren durdurmakla atanmış olan bağımsız denetim şirketinin 2022 yılı döneminin denetlenmesini de engellendiğini, TTK m. 397 göre şirketin yasal sorumluluğunu yerine getirilmesinin imkânsızlaştırıldığını, şirket ortakları … bank ’ın satış baskısını durdurabilmek için davacılar gibi takip dosyasını temlik almak yerine şahsi olarak 10.391.000-tl bankaya ödeme yaptığını, dosyada mübrez ve genel kurulda da ibraz olunan 18.12.2022 tarihli yeminli mali müşavir raporu ile sabit olduğu üzere şirketin borçlarını ödemek için davacılar dışındaki şirket ortakları 62.727.395,30 TL şirkete nakit kaynak aktardıklarını, sayın mahkemenin şirkete sermaye koyarak borçlarını ödemek ya da doğrudan banka borçlarını kapatarak sermaye taahhütlerine sayılmasını sağlamak yerine davacıların seçtiği yolu ve niyetlerini ve devam eden bir işletmeye verilecek zararı yeniden değerlendirmesi gerektiğini, davacılar dışında kalan şirket ortaklarının (… –… – … – … – … ) niyeti hastaneyi ele geçirmek olsa idi hiçbir borcu ödemeyeceğini, aynen davacıların yaptığı gibi sözde üçüncü kişiler vasıtası ile banka-finansal kiralama ya da 3.kişiler tarafından yapılan icra takiplerini temlik alarak satış ve haciz işlemlerine devam ederek asıl amaçlarına ulaşır, borçlu bir şirketi ayakta tutmak için uğraş vermeyeceklerini, 29.12.2022 tarihli Genel Kurulda … ile … ile oy sözleşmesi düzenleyerek banka ve finansal kiralama sözleşmelerinin borçlarını hisseleri oranında ödemeyi kabul ettiklerini, … ilgili ödemeleri fazlası ile yerine getirmesi nedeni ile …’ın ödemesini beklemiş, ancak davacı … ve … 29.01.2023 tarihli genel kurulda banka alacaklarını kendi çocuklarına ait –davacı – … A.Ş. firması üzerine temlik almak suretiyle bunu şirket üzerinde baskı kurma aracı olarak kullandıklarını, Genel Kurulda bakanlık temsilcisi tutanağa olumsuz bir şerh düşmediğini ve genel kurul tutanağı tescil ve ilan edildiğini, bu durum dahi toplantının usul ve yasaya uygun olduğunu gösterdiğini, TTK amir hükmü gereğince yönetim kurulu üyelerinin “tamamından” beyan almadan tedbire ilişkin olumlu/olumsuz bir karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK m. 448/2 gereğince “3 aydan önce” duruşma yapılmış olması da yine usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu husus dahi tek başına yerel mahkemenin dosyayı yeterince tetkik etmediğini ortaya koyduğunu, davacı … AŞ, 26.01.2023 tarihli alacağın temliki sözleşmesinde yer aldığı üzere sadece icra takiplerini temlik aldığını, TBK m. 189 gereğince kişisel haklar alacağın temlikine konu edilemeyeceğini, nama yazılı hisse senetleri dikkate alındığında davacı tarafından ibraz edilen ilmuhaberlerin hukuki geçerliliği sona erdiğini, banka ile davacı … AŞ arasında tanzim ve imza olan alacağın temliki sözleşmesinin devri kabil olmayan menkul rehni ve intifa hakkına ilişkin hükümlerinin tamamı butlan niteliğinde olup, yüksek mahkemenizce dikkate alınarak tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, intifaya ilişkin davacı iddialarını kabul ettiğimiz anlamına gelmemek üzere, şarta bağlı temlik sözleşmesinin yürürlüğü … bank ‘ın icra dosyalarına temlik sözleşmelerini sunması, … AŞ’nin vekâletini ibraz etmesine bağlı olduğunu, banka 23.02.2023 tarihinde icra dosyasına temlik sözleşmesini sunduğunu, … AŞ intifaya dayalı hak sahibi olduğunu en erken 23.02.2023 tarihinden yani davaya konu Genel Kurul Tarihinden sonra ileriye sürebildiğini, davacı … AŞ her ne kadar %91 oranında oy hakkına sahip olduğunu iddia etmiş ise de, dosyaya davacı tarafından ibraz edilen geçici ilmühaberler de yer aldığı üzere %91 oranında oy hakkına sahip olması mümkün olmadığını, Genel Kurulun tüm kararlarına yürütmeyi durdurma kararı verilmesi TTK m. 397 gereği şirketin mutad işleyişini ve bağımsız denetiminin yapılmasını engellediğini, Genel Kurul, bakanlık temsilcisi gözetiminde yapıldığını, tutanağın incelenmesi halinde görüleceği üzere muhalefet şerhi konulmadığını, davacıların İzmir 7 Asliye Ticaret Mahkemesi ve İzmir 4 Asliye Ticaret Mahkemesinde bu davadan önce Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine davalarda da tedbir talepleri red edildiğini, bu dosyalar incelenmeden ve delil olarak sunulan davacılar tarafından ikame edilen davalara ait dosyalar celp edilip incelenmeden verilen tedbir kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dosya davacıları vekili, davalı tarafın … A.Ş. ile … A.Ş. arasındaki sözleşmeye yönelik beyanları mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, diğer davalı … A.Ş. ile … A.Ş. arasındaki sözleşme alacağın ve bağlı hakların temliki niteliğinde olduğunu, … A.Ş. … A.Ş.’nin, davalı … A.Ş.’den olan ve 06.03.2012 tarihli Hisse Rehin ve İntifa Hakkı Sözleşmesi’nden kaynaklanan tüm alacak ve bagli haklarini temlik aldiğini, davalı şirketin … A.Ş. ile … bank arasında akdedilen Alacağın Temliki Sözleşmesi kapsamında yalnızca icra dosyaları değil, sözleşmenin 4.2. maddesinde belirtildiği üzere Hisse Rehni ve İntifa Hakkı teminatları da temlik edildiğini, hisse rehin ve intifa hakkının da devir ve temlik edilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmadığını, menkul mallar üzerindeki intifa hakkı tescile tabi bir ayni hak olmadığından TMK m. 806 uyarınca devrine de herhangi bir engel bulunmadığını, intifa hakkı kurulan şey şirket hissesi olduğunu ve davaya dayanak olmayacağını, TMK m. 806 da yer aldığı üzere intifa hakkının kullanılmasının devredilebileceğinin düzenlendiğini, davalı şirketin … lehine tesis edilen intifa hakkına ilişkin çelişkili ve dilekçe hakkını kötüye kullandığını, davalı şirket cevap dilekçesinde şirket hisselerinin bir kısmının nama yazılı, bir kısmının ise çıplak hisse şeklinde olduğunu, … lehine tesis edilen intifa hakkının ise işbu çıplak pay niteliğinde olan hisseler üzerinde kurulduğunu iddia ettiğini, ancak ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde daha önce olmadığı iddia edilen nama yazılı hisse senetlerinden bahsettiğini ve nama yazılı hisse senetlerini dilekçenin ekinde dosyaya ibraz ettiğini, davalı tarafça halen … lehine tesis edilen intifa hakkı sözleşmesi dosyaya ibraz edilmediğini ve hangi hissedardan ne kadarlık bir hisse payı üzerinde … üzerine intifa hakkı tesis edildiği, ne kadarının … A.Ş.’den … A.Ş.’ye devredilen intifa hakkı olarak kabul edildiği anlaşılamadığını, bu hususu ispat edemediğini, intifa hakkı tesis edilen hisse adetlerinin belirsizliğinden ötürü gerçek dışı hazırlanan hazirun cetvellerine ilişkin yer vermiş olduğumuz tablo da bu sahteciliği açıkça gözler önüne sermediğini, davalı cevap dilekçesinde … lehine tesis edilen intifa hakkının … A.Ş. lehine tesis edilen ve sonradan … A.Ş.’ye kullanımının devredildiği intifa haklarını ihlal etmediğini, … lehine tesis edilen intifa haklarının, … bank lehine tesis edilen intifa haklarından sonra gerçekleşen sermaye artırımı ile ortaya çıkan hisseler üzerine kurulduğunu beyan ve iddia etmiş ise de bu iddianın gerçek olmadığını, müvekkillerinden …’in oy adedi 1.948.925’den 5.252.925’e; …’ın oy adedi 1.323.262’den 5.197.493’e; … Şti’nin oy adedi 82.239’den 188.008’e çıkarıldığını, …’nın ise her nasılsa oy adedi 19.846.577’den 19.945.977’e çıkarıldığını, 21.01.2023 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde tutanağın 1. Sayfasında belirtildiği üzere … A.Ş. temsilcisinin intifa hakkına yönelik geçici ilmühaberler dahil tüm evrakları yazılı beyanı ile birlikte toplantı tutanağına ek olarak “toplantı başkanlığına” sunduğunu, tutanakta bu husus açıkça yer almakta olup eK evraklar olarak toplantı tutanağına kaydedildiğini, temlik sözleşmesinin geçerliliğinin tartışılması davalı şirketin kötü niyetinin bir göstergesi olduğunu, temlik sözleşmesinin şarta bağlı düzenlendiği iddiası gerçek olmadığını, temlik sözleşmesinin genel kurul toplantısından sonrası bir tarihte temlik konusu icra dosyalarına sunulmasının da dava ile ilgisi bulunmadığını, 29.01.2023 tarihli genel kurul toplantısı sırasında … A.Ş. vekili tarafından temlik sözleşmesine konu geçici ilmühaberler devir amaçlı ciro ve teslim edildiğini ispat edecek şekilde toplantı başkanlığına sunulduğunu, müvekkillerin sermaye artışına katılmaması çelişki olmadığını bizatihi davalı şirketin fiktif kayıtlarla hukuka aykırı şekilde almış olduğunu sermaye artırımı kararına ilişkin son derece tutarlı bir davranış olduğunu, davalı şirketin müvekkilleri dışındaki hissedarların davalı şirketi ayakta tutmak için çaba gösterdiğine dair beyanları subjektif ve kendi yorumlarından ibaret olduğunu, 29.12.2022 tarihli oy sözleşmesi huzurdaki davanın konusu olmamakla birlikte bu sözleşmenin yerine getirilememesinin nedeni müvekkil … değil, yönetim kurulu başkanı … olduğunu, genel kurul toplantılarında bakanlık temsilcilerinin tarafımızca ileri sürülen hukuka aykırılık nedenlerine ilişkin toplantı tutanağına şerh düşmediğini, genel kurulun hukuka uygun icra edildiğini değil bakanlık temsilcilerinin görevlerini kasıt ve ihmal ile yerine getirmediklerini göstermediğini, nitekim bu hususta kamu görevlileri hakkında İzmir CBS 2023/39078 numaralı soruşturma halen yürütüldüğünü belirterek ihtiyati tedbir kararının itirazına ilişkin talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacısı vekili, davalı tarafından … A.Ş.’nin hak ve alacaklarını temlik alan müvekkil şirket ile yapılan sözleşmesinin niteliği ve intifa hakkının devrine yönelik tüm iddiaların yanıltmaya yönelik olduğunu, davalı … A.Ş.’nin 2012 yılındaki finansman ihtiyacı doğrultusunda kredi kullandığını ve … A.Ş. ile 06.03.2012 tarihli “Hisse Rehin ve İntifa Hakkı Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmeyi teminen o dönem şirkette hissesi bulunan tüm hissedarlar kredi sözleşmesine kefil olduğunu, ayrıca … A.Ş. ile 06.03.2012 tarihli “Hisse Rehin ve İntifa Hakkı Sözleşmesi” imzalanarak, tüm şirket hissedarları hisselerini … A.Ş.’ye rehin vermiş ve aynı zamanda rehinli hisseler üzerinde … A.Ş. lehine intifa hakkı tesis edildiğini, … A.Ş.’nin tüm hisseleri üzerinde … bank lehine rehin ve intifa hakkı tesis edildiğini, şirket hisseleri nama yazılı senetlere bağlanmış olmasına karşın; hisse senetleri basılmadığından, anılan tarihte mevcut geçici ilmühaberler … bank ’a teslim edilerek bu işlemler tamamlandığını, intifa hakkının TMK m. 794 vd. hükümlerinde düzenlenen, aksine düzenleme olmadıkça sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlayan sınırlı bir ayni hak olduğunu, TTK m. 806 gereğince, davaya konu … A.Ş. bakımından da şirket hisselerini temsilen nama yazılı pay senedi yerine geçmek üzere geçici ilmühaber basıldığını ve bu geçici ilmühaberler 06.03.2012 tarihli hisse rehin ve intifa hakkı sözleşmesi kapsamında … A.Ş.’ye zilyetlik devri amaçlı devir ve teslim edildiğini, ayrıca 06.03.2012 tarihli hisse rehin ve intifa hakkı sözleşmesine ek olarak 07.10.2016 ve 25.01.2017 tarihli ek hisse rehin sözleşmesi ile …, … … ve …’un sahip olduğu hisseler üzerinde rehin ve intifa hakkı tesis edildiğini, … A.Ş, davalı … A.Ş.’den olan ve 06.03.2012 tarihli Hisse Rehin ve İntifa Hakkı Sözleşmesi’nden kaynaklanan tüm hak ve alacaklarını müvekkil şirkete devir ve temlik ettiğini, davalı şirketin akdedilen Alacağın Temliki Sözleşmesi kapsamında davalı şirketin iddiasının aksine yalnızca icra dosyaları değil; hisse rehni ve intifa hakkı teminatları da devredildiğini, TBK m. 189. madde gereği alacağın devri ile bağlı hakların ve işlemiş faizlerin de devir ve temlik edilebileceği açıktır. Bu bakımdan hisse rehin ve intifa hakkının da devir ve temlik edilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmadığını, temlik alınan hak ve alacaklar kapsamında, tüm teminatlar ve intifa hakkı müvekkili şirkete devredildiğini, temlik sözleşmesinden bu durum görülebildiğini, menkul mallar üzerindeki intifa hakkı tescile tabi bir ayni hak olmadığından TMK m. 806 uyarınca devrine de herhangi bir engel bulunmadığını, temlik edilen alacağın icra dosyaları ile sınırlı olduğu iddiası da gerçeği yansıtmadığını, Temlik sözleşmesinde yer aldığı üzere, söz konusu temlik davalının iddia ettiği şekilde yalnızca icra dosyaları ile sınırlı olmadığını, ipotek, rehin ve intifa hakları vs… tüm teminatları kapsar nitelikte olduğunu, davaya konu somut durumda borçlu şirketin hisselerini temsil eden, hisseler üzerinde rehin ve intifa hakkının teminat niteliğinde olduğu tartışmasız olup, temlik sözleşmesi kapsamında devredildiğinde tereddüt bulunmadığını, (Temlik sözleşmesi 4.2. maddesi) hisse senetlerinin 01.01.2020 tarihli 2020/1 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile basıldığını, müvekkil şirketin ve bankanın ilmuhabere dayalı işlem tesis etmesinin mümkün olmadığını, buna rağmen problem yaşamamak adına … A.Ş.’nin intifa hakkının işlendiği yönündeki beyanı ise davalı şirketin kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu, davalı şirket vekilinin, şirket senetlerinin 01.01.2020 tarihli 2020/1 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile basıldığını, müvekkili şirketin ve bankanın ilmuhabere dayalı işlem tesis etmesinin mümkün olmamasına rağmen problem yaşamamak adına … A.Ş.’ nin intifa hakkının işlendiği yönündeki beyanından da açıkça anlaşıldığı üzere, davalı şirket Yönetim Kurulu gayet keyfe keder hareket etmekte, usul ve yasaları hiçe sayarak, … A.Ş. lehine pay defterine işlenen intifa hakkını “… A.ş. İle Problem Yaşamama” savunması ile açıklamaktan imtina etmediğini, davalı şirket cevap dilekçesinde şirket hisselerinin bir kısmının nama yazılı, bir kısmının ise çıplak hisse şeklinde olduğunu, … lehine tesis edilen intifa hakkının ise işbu çıplak pay niteliğinde olan hisseler üzerinde kurulduğunu iddia ettikten sonra her nasılsa ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde bir anda ortaya daha önce olmadığı iddia edilen nama yazılı hisse senetlerinin çıkarılması, nama yazılı hisse senetlerinin dilekçe ekinde dosyaya ibraz edilmesi, bu kapsamda aslen … A.Ş. lehine pay defterine işlenen intifa hakkının aslında işlenmemesi gerektiği ancak kendi ifadeleri ile “sorun yaşamamak” adına … A.Ş. lehine intifa hakkının işlendiğinin belirtilmesi tüm yasal düzenlemelerin ötesinde MK m. 2.’ye aykırı olduğunu, müvekkili şirketin % 91 oy oranı olduğunu iddiasının gerçeğe aykırı olduğu, sunulan ilmühaberlerin bu oranı yansıtmadığı iddiasının da doğru olmadığı yargılama sırasında ortaya çıkacağını, müvekkil şirketin alacağın devri sözleşmesini ve geçici ilmuhaberleri yönetim kuruluna ibraz etmediğine dair beyanı doğru olmadığını, 29.01.2023 tarihli genel kurul toplantı tutanağından da yer aldığı üzere intifa hakkına yönelik geçici ilmühaberler dahil tüm evraklar yazılı beyan ekinde toplantı tutanağına ek olarak “toplantı başkanlığına” sunduğunu, Tutanakta bu husus yer aldığını ve söz konusu toplantıya müvekkil şirketi temsilen katılmak üzere hazır bulunduğunu, belge asılları sunularak ispatlanmak sureti ile toplantıya katılma hakkının bulunduğunu ve davalı şirket vekili toplantı başkanı … tarafından, telebinin yönetim kurulu tarafından kabul edilmediğini, gerekçesini açıklamak zorunda olmadıkları tarafımıza bildirildiğini ve toplantıyı terk etmemiz belirtildiğini, genel kurula katılma hakkına dayanak evraklardan yönetim kurulunun haberi yoktu şeklindeki bir savunma doğru olmadığını, 29.01.2023 tarihli toplantıya hak sahipliğini ispatlar nitelikteki tüm belgelerin ibraz edilmesine rağmen toplantıya katılmamıza izin verilmemesinin, tarafımıza yazılı olarak bildirilmesi hususunda davalı şirkete Karşıyaka 5. Noterliğinin 13.02.2023 tarih 4990 yev. nolu ihtarname keşide edilmişse de kendilerine cevap verilmediğini, … A.Ş.’ne 13.01.2023 tarihinde katılım daveti gönderildiği yönündeki beyanları doğru olmadığını, davalı şirket tarafından 29.12.2022 tarihli genel kurul toplantısına çağrı amacıyla intifa hakkı sahibi … A.Ş’ne tebliğ yapıldığını, akabinde toplantının ertelendiği ve yeni toplantı gününün ayrıca bildirileceği hususu intifa hakkı sahibi … A.Ş.’ne 13.01.2023 tarihinde tebliğ edildiğini, 29.12.2023 tarihli toplantının ertelendiği ve yeni toplantı gününün ayrıca bildirileceğini 29.01.2023 tarihli genel kurul toplantı ilanı her ne hikmetse … A.Ş.’ ne tebliğ edilmediği gibi toplantıda hazır bulunulmasına rağmen, temlik alan sıfatı ile müvekkil şirkete de hazirun çetvelinde yer verilmediğini, müvekkil şirketin toplantıya katılması kasti ve hukkuka aykırı olarak engellendiğini, müvekkil şirket ile yapılan sözleşmenin şarta bağlı bir sözleşme olduğu yönündeki iddianın mümkün olmadığını, kısaca söz konusu sözleşme noter huzurunda tasdik ve imzalanması aşamasında temlik bedeli ve tüm masraflar ödendiğini, aksi taktirde sözleşmenin noter huzurunda akdedilmeyeceği de açıkça sözleşmeden anlaşılabilir olduğunu, netice itibarı ile sayın mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı hukuka uygun olduğunu, ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 31.05.2023 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, 29.01.2023 tarihli genel kurul kararının usulüne uygun toplantı yapılmayarak alınması konusunda yaklaşık ispat kurallarına göre davacılar tarafından ispat şartları gerçekleştirildiğinden TTK m. 449 gereğince, İcranın geri bırakılmasına ilişkin tedbir kararı verildiği, diğer tedbir taleplerinin ise reddedildiği, bu kararın kabul edilen kısmına ilişkin davalı şirket ve Yönetim Kurulu Üyeleri vekilleri itiraz ederek bu tedbir kararının kaldırılmasının istediklerini belirttikleri, ancak mahkememizce yapılan tedbir yargılaması ile itirazların değerlendirildiği ve bazı itirazların da esasa ilişkin olduğu, bunların ancak yargılamayla değerlendirilebileceği, anlaşılmakla talep edilen ve karar verilerek kabul edilen tedbir konusundaki tüm itirazların reddine, davacıların tedbir taleplerinin reddedilen kısmı yönünden ise istinaf yolu açık olduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davada davacılar vekili ile asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Asıl davada davacılar vekili, müvekkilleri … ve …; davalıların yönetim kurulu üyesi olduğunu, dava dışı ….A.Ş.’nin (“…”) kurucularından olup halihazırda bu şirkette müvekkillerinin …’in %21,96, …’ın ise %20,34 oranında pay sahipliği bulunduğunu, dava dışı şirketin sağlık sektöründe hizmet veren bir hastane olup faaliyetine devam ettiğini, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin …, … , … şeklinde oluşturulduğunu, anılan yönetim kurulunun seçilmesi sonrasında yönetim kurulu üyelerinin açıkça hukuka aykırı davranışları ve şirketi zararlandırıcı eylemleri neticesinde hem şirket hem de doğrudan müvekkil pay sahipleri detayları dava dilekçesinde yer verilen eylemler neticesinde zarara uğradığını, dava dilekçesi kapsamında aşağıda açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve şirkete kayyım atanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuş olmamıza rağmen mahkemenin 26.04.2023 tarihli kararında taleplerinin reddedildiğini, bu nedenle yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kararın bozularak ortadan kaldırılması ve müvekkillerin telafisi imkansız zararlara uğramasının önlenmesi için davalı şirket varlığının korunması ve şirketin zararlandırıcı faaliyetlerinin önüne geçilmesi amacıyla davalı şirket faaliyetlerinin denetlenebilmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya davalı şirkete “denetçi/yönetici kayyumu atanmasına” karar verilmesini talep ettiklerini, davalı yönetim kurulu üyelerinin … şirketini zarara uğratan, hatta şirketi iflasın eşiğine getiren bir çok zarar verici ve kötü niyetli eylem nedeniyle sorumlu olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen tüm bu olaylar davalı şirketin kötü yönetildiğinin hatta neredeyse hiç yönetilemediğinin göstergesi olmakla birlikte, her ne kadar şu aşamada salahiyetli ve görev süresi devam eden bir yönetim kurulu varmış gibi gözükse de, şirket yönetim kurulu’nun şirketin bir grup hissedarın menfaatine yönelik usulsüz işlemleri yapmaktan çekinmeyen, usulsüz işlemler yaptıkları gibi şirketin iyi yönetilmesine ilişkin herhangi bir gayret göstermediği açık olup, şirket yönetim kurulu tarafından temsil ve ilzam edilmekle yönetim kurulu üyeleri kendilerine karşı dava açamayacağı için gerek vekaletin kötü kullanılması gerekse menfaat çatışması gereği davalı şirkete mahkemece yargılamada verilecek hüküm kesinleşene kadar geçerli olmak üzere kayyum tayinine karar verilmesi gerektiğini, anonim şirketi yöneten organ ve kişiler doğrudan doğruya kendilerine ait olmayan bir malvarlığı üzerinde söz sahibi olduklarından, bu yöneticilerin, yetkilerini kötüye kullanarak ortaklığı ve dolaylı olarak da öteki pay sahipleri ile ortaklık alacaklılarını zarara uğratmalarının önlenmesi ve yol açtıkları zararların kendilerinden istenebilmesi bakımından sorumlulukları olduğunu, müvekkilinin bu kapsamdaki talebi de haliyle şirketin faaliyetlerini engellemeye yönelik herhangi bir amaç içermemekte, yalnızca şirketin gidişatında sorunlu gördüğü noktalara ilişkin pay sahibi olarak son derece doğal ve yasal bir şekilde sahip olduğu bilgilenme hakkının kullanılmasına yöneldiğini, TTK’nun 363. maddesi uyarınca, anonim şirketlerde pay sahiplerinin ortaklığın defterleri ve hesapları ile diğer belgelerini doğrudan doğruya inceleyebilme yetkileri ve bireysel denetleme hakları bulunmadığını, bu nedenle, yöneticiler ile denetçilerin güvenirliğinden şüphe duyulan işlemlerin incelenmesi ve bu suretle bir takım şeylerin su yüzüne çıkması açısından özel denetimin gerçekleştirilmesi suretiyle azınlık pay sahipleri varsa yolsuz işlemleri ve bunların delillerini saptama imkanına sahip olacağını, şirket yönetiminde eğer herhangi bir usulsüz/yolsuz işlem bulunmuyor ise bu durumda da özel denetim talebinde bulunulmasının şirket ve/veya yöneticiler açısından herhangi bir zarara yol açmayacağını, davalı şirketin yönetim kurulu üyeler tarafından görevleri aynı zamanda hissedar oldukları gözetilerek açıkça ve keyfi tutumla kötüye kullanılarak, birçok zararlandırıcı işlem gerçekleştirmiş olduklarından, davalı şirket yönetimi ile ilgili tedbir talebinin hukuka son derece uygun olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılarak dava sonuçlanıncaya davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına ve davalı şirket mal varlığının aktifinde ciddi eksilmeler bulunduğundan bahisle menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına süresiz ve teminatsız tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, yerel mahkemenin 26.04.2023 tarihli ihtiyati tedbirin kısmen kabulüne ilişkin duruşmada yüzlerine karşı bildirilen kararda beyan edilmeyen ve zapta geçmeyen gerekçelerin, 17.05.2023 tarihinde tarafına tebliğ edilen gerekçeli ara kararda eklendiği görülmekle; ara karara yeni gerekçeler eklenmeye çalışılması usul ve yasaya aykırı olup öncelikle mahkemenin ara kararının bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, ihtiyati tedbire ilişkin verilen karara karşı hangi yasa yollarına başvurulabileceğine ilişkin hiçbir açıklama yapılmamış olması dolayısıyla da karar eksik ve hatalı olduğunu, yeni eklenen “hükümet komiserinin gerekli önlemleri almadığı” yönündeki hiçbir somut veri içermeyen sadece davacı beyanlarına itibar edilerek eklenen gerekçe yönünden de, genel kurulun başından sonuna kadar toplantıda hazır bulunan tanıklar dinlenmeden böyle bir gerekçe ile karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, tanıkların bildirilmesi hususunda da şimdiye kadar bir ara karar kurulmadığını, oysa ki, dosyanın durumu ve hassasiyeti itibariyle ve de davacıların soyut iddiaları karşısında bir tedbir kararı verilmeden önce genel kurulun başından sonuna kadar yer alan 3. kişi durumundaki … ile yine genel kurulda bizzat yer alan müvekkili şirketin bağımsız denetim kuruluşu olan dünya bağımsız denetim firması yetkilisi … ‘in hmk m. 31 gereği dinlenmesi gerektiğini, tüm yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmadan verilen ihtiyati tedbir kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, kanunun amir hükmü gereği yasal koşullar yerine getirilmeden karar verilmiş olması iş bu tedbir ara kararının kaldırılmasını gerektirdiğini, 6102 sayılı ttk.’nın 449. maddesi uyarınca; genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin karar dava açıldıktan sonra ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra verilebilen özel geçici hukuki koruma kararı yani bir başka anlatımla özel bir ihtiyati tedbir olduğunu, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve esas uyuşmazlığı çözecek nitelikte bir tedbir kararı verilemeyeceği, deliller toplanmadan verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olacağını, … sadece … bank ‘ın icra takip alacaklarını temlik almış olup intifa hakkı sahibi olduğunu iddia etmesi mümkün olmadığını, … ile … bank arasında alacağın temliki sözleşmesi yapılmış olup bu belge sözleşmenin devri sonucunu doğurmadığını, alacağın devri yolu ile kişiye sıkı sıkıya bağlı intifa hakkının TBK 189, TMK 779 ve emsal yargıtay içtihatları gereği devri mümkün olmadığını, bankaya olan borç ödenmesi ile banka ile yapılan kredi sözleşmesinin teminatı kapsamında verilen menkul rehni ve/veya ilmuhaber belgelerinin teminat vasfı sona erdiğini, bu belgelerin …’a teslimi de usul ve yasaya aykırı olduğunu, hisse senetleri yönetim kurulu kararı ile 01.01.2020 de basılmış olup hisse senetlerinin basılması ile ilmuhaberlerin geçerliliği son bulduğunu, hazirun cetveli de hisse senetlerini ibraz eden ortakların durumuna göre düzenlendiğini, davacıların %91 oy oranına sahip olduğu iddiası tamamen hatalı olduğunu, sunulan temlik sözleşmesi şarta bağlı olup şart yerine gelmeden … bank icra dosyalarından çekilmemiş ve genel kurul tarihinde ve sonrasında … bank ‘ın alacaklılık sıfatı devam ettiğini, … bank ‘a genel kurula katılım daveti de tebliğ edildiğini, genel kurul bakanlık temsilcisi gözetiminde yapılmış ve tutanağa hiçbir muhalefet şerhi de konulmadığını, ymm raporu ile de sabit olduğu üzere davacılar dışındaki şirket ortakları şirketin borçlarını ödemek için şirkete nakit kaynak aktardıklarını, davacıların döneminde şirketin büyük zarara uğratıldığı İzmir 5 ATM 22-78E sayılı raporunda ortaya konulduğunu, davacıların şirkete sermaye koymak yerine şirketin mal varlığını ele geçirmek için bankaların alacaklarını oğullarına ait şirket aracılığıyla temlik aldıkları açıkça ortada olduğunu, davacı …’un … bank alacaklarını (icra takiplerini ) devir alması sözleşme devri değildir. kişiye bağlı hakların alacağın devri yolu ile 3. kişiye geçmesi TBK’nun 189; TMK’nun 779 vd. maddeleri ile emsal yargıtay kararları gereği mümkün olmadığını, dosyada mübrez alacağın temliki sözleşmesinin 2. maddesinde sözleşmenin konusunun icra takiplerinin ve intifa haklarının temliki olduğu belirtildiğini, banka ile yapılan kredi sözleşmeleri kapsamında teminat olarak verilen menkul rehinleri ve/veya ilmuhaber belgeleri ile sözleşmelerin teminatı niteliğinde diğer tüm belgelerin teminat vasıfları bankaya olan borcun ödenmesi ile sona ermiş olup, ilgili belgeler yok hükmünde olduğunu, … bank ’ın uhdesinde yeddi emin olarak durması gereken ve borcun kapanması ile birlikte hukuki işlem tesis etme hakkı bulunmadığı ve ilgilisine iade etmesi gereken ilmuhaber ve menkul rehin sözleşmelerini … bank ’ın davacı …’a teslim etmesi ve … tarafından kanuna aykırı şekilde kullanılarak genel kurulun sabote edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, hisse senetleri 01.01.2020 tarihli 2020/1 sayılı yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu başkanı …’ın bizzat imzasıyla basılmış ve ortaklardan … – … – … ve … ’a teslim edildiğini, bu aşamadan sonra geçici ilmühaberler yukarıda ismi yer alan ortaklar yönünden geçersiz hale gelmiş olup, … ve bankanın artık geçici ilmuhaberlere dayalı olarak işlem tesis etmesi mümkün olmadığını, diğer davacıların kendi hisse senetlerini teslim alıp almadıkları bilinemediği için, bu hisseler üzerinden ileride sorun yaşanmaması amacıyla keza, pay defterindeki mevcut rehin şerhleri ile bankanın 16.05.2022 tarihli talep dilekçesi karşısında … bank ’ın intifası pay defterine işlendiğini, davacıların, …’un %91 bir oy oranı olduğunu iddia etmekte ancak mahkemeye toplamda 10.000.000 adet hisse senedi ibraz ettiğini, mahkemeye sunulan geçersiz ilmuhaberlerde A ve B grubu hisselerin isimleri geçmekte, D grubu hisseler ise zaten yer almamakta olup, bu durumun dahi davacıların iddialarının mesnetsizliğini ortaya koyduğunu, davacı … ile banka arasındaki temlik sözleşmesi şarta bağlı bir sözleşme olduğunu, bu şart yerine gelmeden … bank icra dosyasından çekilmemiş ve alacaklılık sıfatı 29.01.2023 tarihli genel kuruldan sonra da devam ettiğini, yerel mahkemece bu icra dosyası celp edilmemiş ve durum incelenmeden bir karara varıldığını, şirketin menfaati gereği alınan usul ve yasaya uygun genel kurul kararlarının yürütülmesi yerel mahkemenin tedbir kararı neticesinde engellenmiş olup, tedbir kararının devamı şirketin tek mal varlığı ve şirketin asli amacı olan hastanenin ve ruhsatının icra kanalı ile satılmasına neden olacağını, TTK amir hükmü gereğince yönetim kurulu üyelerinin “tamamından” beyan almadan tedbire ilişkin olumlu/olumsuz bir karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK m. 448/2 gereğince “3 aydan önce” duruşma yapılmış olması yine usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürerek tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :
Talep; mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebine itirazın reddi ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbirin kısmen kabulüne karar verilmiş olup, ara karar taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olanın davada iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre bu aşamada mahkemece verilen karar doğru bulunmuş, tarafların istinaf sebepleri ise yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davacılar vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dosya davacıları yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL maktu harçtan, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın asıl dosya davacılarından alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Asıl ve birleşen dosya davalısı …. A.Ş. nin asıl ve birleşen dava yönünden alınması gereken istinaf karar harcı olan 269,85 TL’nin 449,75 TL’den mahsubu ile bakiye 179,90 TL’nin asıl ve birleşen dosya davalısına talep halinde iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18.08.2023