Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1142 E. 2023/1090 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1142
KARAR NO : 2023/1090

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.04.2023 İhtiyati Tedbir İstemi Kararı 12.04.2023 Görevsizlik Kararı
NUMARASI : 2023/285 E. – 2023/267 K.
TALEBİN KONUSU : Görevsizlik – İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 17.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.07.2023

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2023 ve 25.04.2023 tarih 2023/285 E. – 2023/267 K.sayılı kararlarının Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili, davacı aleyhinde Ödemiş 2.İcra Müdürlüğünün 2016/4341 E. Sayılı (daha sonra devredilerek Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2017/13183 Esas nosunu almıştır) dosyası ile davalı- alacaklı … tarafından 300.000-TL (üçyüzbin TL) bedelli senede (bono) dayalı olarak 17.11.2016 tarihinde 10 örnek takip başlatıldığını, davacı, vekili aracılığı ile süresinde imzaya ve borca itiraz ederek 25.11.2016 tarihinde Ödemiş İcra Hukuk Mahkemesine 2016/337 E.sayılı davayı açtığını, senetteki imza ve borca ilişkin itirazda bulunulmuş olmasına rağmen ilgili mahkeme sınırlı bir inceleme ile imzanın davacıya ait olduğu yönünde alınan raporlara istinaden red kararı verildiğini, iş bu red kararı derecattan geçerek onanmak sureti ile kesinleştiğini, bu şekilde icra hukuk mahkemesinden verilen red kararı üzerine davacının elbirliği ile hissedar olduğu muris babasından kalan taşınmazlardaki hissesi üzerine 04.06.2018 tarihinde haciz şerhi konulmuş haciz işlemlerine devam edilmekte olduğunu, tapunun … ili, … ilçesi, … Mah., … ada, … parselde kayıtlı 21.880 m2 tarla vasıflı taşınmazın toplam yedi mirasçısı olduğunu, davacı …’ın üç hissedara ait hisseleri 1990-1999 tarihleri arasında tapudan parça parça devralarak 8700 m2 civarında hisse sahibi olduğunu, iştirak halinde malik olan olan hissedarlar taşınmaz paylaşımında anlaşamadıklarından bir kısım hissedar tarafından Ödemiş Sulh Hukuk mahkemesinde 2004 yılında karara çıkan izaleyi şuyu davası açıldığını, 2004 yılında diğer dört hissedarın da hisselerini satmaya karar verince izaleyi şuyu davası yoluyla kalan hisselerin de satışa çıktığını, taşınmazın satış müdürlüğü tarafından satışa çıkarıldığında davalının babası Sadi Köroğlu’nun satış bedelini hissedar olan davacıyı temine ederek kalan hissenin tamamının satış dosyasından yapılan satışda davacı … tarafından alınmasını sağladığını, davalının babası … tarafından o tarihte yani 2004 yılında taşınmaz için satış ihalesinde 30.000-TL (otuzbinTL) ödendiğinden dolayı davacıya taşınmaz devrinin teminatı olmak üzere kendisine 30.000-TL bedelli senet vermesini, oğlu …’na taşınmaz hissesinin devrinden sonra senedi iade edeceğini belirtmekle bu şartlarda anlaştıklarını, tarafların o tarihte Ödemiş’te muhasebecilik yapan … ‘nun muhasebe bürosuna gittiklerini, davacının takibe konu senedi imzaladığını, muhasebeci …’nun senede 30.000-TL (otuzbinTL ) bedel yazdığını, senedin diğer kısımlarının boş olarak kaldığını, davacıya söz verdiği şekilde taşınmazı davalı …’na devrettikten sonra boş olarak imzalayıp konu ile ilgili 2004 yılında verdiği 30.000-TL bedelli senedinin kendisine iadesini istediğini, …’nun ise senedi yırtıp attığını beyan ettiğini, söz konusu senedin bedelsiz kaldığı halde, davalı yanca iade edilmeyerek 12 sene sonra senet üzerinde tahrifat yapılıp 300.000,00 TL’ye bedeli çıkartılarak, üzerine düzenleme tarihi eklenerek resmi senet haline getirilmek suretiyle takibe koyulduğundan davanın kabulüne, Ödemiş icra Müdürlüğünün 2017/13183 E.sayılı dosyasında takibe konu edilen senetten dolayı müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, takip konusu senedin kambiyo vasfında olmaması nedeni ile senedin ve takibin iptaline, davalının takibinde haksız ve alenen kötüniyetli olması sebebiyle %20 kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, bononun üzerinde ödeme tarihi altında 31/12/2010 tarihinin, senet içeriğinde ise ödeme tarihinin 30/12/2013 yazılı olduğu, ödeme tarihi adı altında iki ayrı vade tarihini içerdiği, bu hali ile takibe ve davaya konu bononun, kambiyo senedi vasfında olmadığı senet metninden açıkça anlaşıldığından, senedin kambiyo vasfında bir senet olup olmadığı hususunda yapılacak bir yargılama da bulunmadığını, bu nedenle davaya bakma görevinin genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddi ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine, tarafların görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvurarak dosyanını görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri halinde görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine Mahkemece 25.04.2023 tarihinde verilen ihtiyati tedbire ilişkin kararda ise; Mahkemece verilen 12/04/2023 tarihli karar ile mahkemenin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş olmakla, dosyadan el çekildiği, ihtiyati tedbir talebi konusunda karar verilemeyeceği ve ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilebileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece verilen görevsizlik karar ve tedbir talebi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/285 E. 2023/267 K sayılı 12.04.2023 tarihli görevsizlik kararının ve 25/04/2023 tarihli ihtiyati tedbir istemi hakkında kararının usul ve esas bakımından yasaya aykırı olduğunu, davacının ailesinin ve kendisinin geçimini temin etmek amacıyla ekip biçtiği tek taşınmazı olan …. ili … ilçesi … mahallesi … ada … parselde tapuya kayıtlı taşınmazın Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün 2017/13183 Esas sayılı dosyasına satış işlemlerine başlandığını, kıymet takdiri aşamasında olduğunu, gecikme yaşanması halinde mülkiyeti haksız yere kaybetme tehlikesi altında ve iyiniyetli üçüncü kişilerin mülkiyeti edinmesi riskinin, telafisi imkansız zararların doğması ihtimalinin yüksek olduğunu, davalı hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan Ödemiş C.Başsavcılığı’nın 2023/1280 soruşturması kapsamında davalı şüphelinin alınan ifadesinin çelişkili ve hayatın olağan akışına aykırı hususlar içerdiğini, düzenleme tarihini vade tarihi olarak ifade ettiğini, tevil yolu ile ikrarda bulunduğunu; yine mahkemece verilen görevsizlik kararı yönünden her ne kadar takibe konu senette çift vade bulunmakta ve vade tarihinin düzenleme tarihinden önceki bir tarihi içerdiği ve bu nedenle kambiyo vasfında olmadığı hususunun dava dilekçesinde belirtilmesine rağmen davalı yanca girişilen takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatıldığı, takibe konu bonodaki zorunlu unsurların olup olmadığının Asliye Ticaret Mahkemesince değerlendirmesi gerektiğinden verilen kararın kamu düzenine aykırı olması nedenleriyle ortadan kaldırılmasına, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, öncelikle gelinen aşamada telafisi imkansız zararların doğmaması ve iyiniyetli 3.kişilerin ihale yoluyla satılacak taşınmazda iyiniyetli hak iktisaplarının önlenmesini teminen teminatsız olarak veya uygun görülecek teminat karşılığında tedbiren geçici durdurma kararı verilmesini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle, görevsizlik ve ihtiyati tedbir istemi hakkında verilen kararların kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, ilk derece mahkemesince dava konusu senetteki vade tarihinin rakamla yazıldığı kısım ile yazı ile yazıldığı kısımda aynı rakam olan 31.12.2013 vade tarihinin yazılı olduğunu, senedi düzenleyenin üç rakamının kıvrımlarının karakteristik olarak çok belirginleştirmemiş olmasından faydalanılarak söz konusu iddianın ileri sürüldüğünü, davacının iddialarının etkisi altında senet aslını tetkik etmeden, fotokopi üzerinden inceleme yaparak yanılgılı bir tespitte bulunduğunu, bu konuda hataya düştüğünü, bono aslını icra dairesinden getirip incelese rakam ile yazılan tarih ve yazı ile yazılan tarihler arasında tenakuz/çelişki bulunmadığını, senedin iki ayrı vade içermediğini kolaylıkla tespit edileceğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi görevsizlik kararının gerekirse icra dairesinden bono aslı getirilip incelenmesi gerektiğini, yargılamada görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, davacı yanca davalı aleyhine Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün 2017/13183 Esas sayılı takip dosyasındaki borca ilişkin menfi tespit davası olup, işbu davada yukarıda yazılı gerekçeyle ilk derece mahkemesince görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan bahisle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, yine aynı dava dosyası kapsamında görevsizlik kararından sonra verilen 25.04.2023 tarihli kararla davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya dayanak teşkil eden Ödemiş 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4341 Esas sayılı dosyasıyla başlatılıp, Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün 2017/13183 Esas numarasını alan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla davalı tarafından davacı aleyhine 300.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak girişilen takip nedeniyle davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ve girişilen icra takibinin teminatsız olarak tedbiren geçici olarak durdurulması istemini içerir davada Yerel Mahkemece davanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce re’sen incelenir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, uyuşmazlık bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla girişilen takipten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olmakla, 6102 sayılı TTK 4 maddesi gereğince TTK dan kaynaklanan uyuşmazlık niteliği taşımaktadır. Dava aynı kanunun 4.maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığından uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, senedin kambiyo senedi taşıyıp taşımadığı hususunun asliye ticaret mahkemesince tartışılması gerektiği, bu itibarla Mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde bulunmadığı değerlendirilmekle taraf vekillerinin istinaf istemleri yerinde görülmüştür.
Öte yandan davacı vekilinin dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebinde de bulunmuş olmasına rağmen, Mahkemece verilen görevsizlik kararında tedbir isteminin değerlendirilmediği gibi, mahkemenin 25.04.2023 tarihli kararında ise tedbir talebi hakkında görevli mahkemece değerlendirilmesinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın yerinde bulunmadığı, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin işbu davada görevli mahkeme olmasına nazaran davacı tarafın tedbir isteminin incelenerek tedbire yönelik de karar verilmesi gerekmektedir, davacı vekilinin istinaf istemi yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesi görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 ve 355. maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre taraf vekillerinin istinaf istemlerinin kabulüne, ihtiyati tedbir kararına yönelik ise ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin görevsizlik kararına karşı istinaf başvurularının HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-Davacı vekilinin ihtiyati tedbire ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
3-İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.04.2023 görevsizlik kararı ve 25.04.2023 tarihli ihtiyati tedbire ilişkin 2023/285 E. – 2023/267 K. sayılı kararlarının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 ve 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 17.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.