Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1137 E. 2023/1906 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1137
KARAR NO : 2023/1906

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.02.2023
NUMARASI : 2022/543 E. – 2023/115 K.
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 21.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.12.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2023 tarih 2022/543 E. – 2023/115 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı … A.Ş.’nin müvekkili ile davalılar …ve … tarafından özel okul işletilmesi amacıyla kurulduğunu, … ili, … ilçesi, … ada … parselde kayıtlı taşınmazın satın alındığını ve üzerinde 12.000 m² kullanım alanlı okul yapıldığını, arsanın alımı sırasında …bank Gazi Bulvarı şubesinden kredi kullanıldığını, taksitlerinin ödenmekte olduğunu, müvekkilinin şirket yönetimi ile ilgilenemediğini, 2016 yılı olağan genel kurul öncesi ve sonrasında şirketin mali durumu hakkında bilgi istediğini, davalılar …ve …’ın şirketi zarara uğrattıklarını, kişisel harcamalarını şirket hesabından yaptıklarını, kendilerine ait başka şirket hesaplarına para gönderdiklerini, öğrencilerin ücretlerini de bu hesaba yatırttıklarını, usulsüz kredi kullandıklarını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen hiçbir yönetim kurulu toplantısına davet edilmediğini ve toplantılara katılmadığını, müvekkilinin diğer ortaklar …ve … tarafından açıkça kandırıldığını ve dolandırıldığını, davalılar …, … ve şirket mali müşaviri … ile şirket avukatı …’ın şirketin içini boşaltmak amacıyla birlikte hareket ettiklerini, şirketin borçlarını ödemedikleri gibi yeni krediler çekerek …ve … tarafından şahsen zimmetlerine geçirildiğini, 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin Ticaret Sicil Kayıtlarında bildirilen adres ile 21.03.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde çıkan ilanda yer alan adresin farklı olduğunu, diğer davalı …’e 2016 yılında ortak ve yönetici olmadığı gibi şirketle hiçbir hukuki ve fiili ilişkisi olmadığı halde 09.09.2016 tarihinde genel kurula davet gönderildiğini, 01.03.2017 tarihli genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararlın yok hükmünde olduğunu, usulsüz ve kaçak yapılan bu olağanüstü genel kurulda yönetici olarak atanan …’in bu toplantıya iştirak dahi etmediğini, davalı …’in yönetici ve ortak olduğundan haberi ve bilgisinin olmadığını düşündüklerini, şu an davalı şirkette hukuken yönetici bulunmadığını bu nedenle şirkete acilen kayyum tayininin zorunlu olduğunu iddia ederek; davalılar aleyhine talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik davalı şirketin 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul ve kararlarının yoklukla maluliyetinin tespitine ve iptaline, şirket yönetim kurulunun 21.09.2016 tarihinden sonra aldığı tüm kararların yoklukla maluliyetinin tespitine ve iptaline, davalı şirketi temsil eden yönetim kurulu üyeleri … ve …’ın 21.09.2016 tarihinden itibaren şirket nam ve hesabına yapmış olduğu tüm iş ve işlemlerin yokluk ve butlanla maluliyetinin tespiti ile iptaline, 10.02.2017 tarihli yönetim kurulu kararı ile temsilci olarak atanan ve yine 01.03.2017 tarihli ve usulsüz genel kurul tarafından yönetici olarak atanan …’in şirket ad ve hesabına yapmış olduğu tüm iş ve işlemlerin iptaline, davalı şirkete dava sonuna kadar tedbiren kayyum tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, alınan bilirkişi raporu uyarınca, şirketin 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmadığı, TTK m. 416 hükmüne göre çağrısız genel kurul toplantı şartlarının oluşmadığı, tüm ortakların toplantı sırasında bulunmadığı ve hatta toplantı için ortaklara ihtarat gönderilmediği, bu nedenle 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğu, davacının bu talebi dışında kalan diğer talepleri değerlendirildiğinde, özellikte 01.03.2017 tarihinden önce yönetim kurulu üyelerinin 3 kişiden oluştuğu ve …, …, …’nın yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, 18.09.2016 tarihli genel kurul kararıyla bu kararın alındığı, daha sonra yönetim kurulunun 10.02.2017 tarihli 5 nolu, 21.02.2016 tarihli 6 nolu kararlar ile şirketin ana sözleşmesinin 7. maddesinin değiştirilmesi konusunda genel kurul yapılması yönünde kararlar verdiği, ancak 7. maddenin değişikliğinin 01.03.2017 tarihli genel kurulun iptal edilmesi nedeniyle geçersiz olduğu, şirketin tek taşınmazı olan Güzelbahçe’deki … Koleji adı altında işletilen taşınmazın 22.500.000 TL’ye dava dışı … A.Ş.’ne satılması işleminde herhangi bir yönetim kurulu ve genel kurul kararı bulunmadığı, bu satışın geçersiz olduğu, davacının 21.09.2016 tarihinden sonra yönetim kurulunun aldığı tüm kararların iptaline ilişkin talebi somut bir talebi kapsamadığından ve diğer alınan kararların da 01.03.2017 tarihine kadar görevde olan … ve …ile …’ten meydana gelen yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu ve oy birliği ile alınmış olduğundan iptal edilecek bir kararın bulunmadığı, davalı … 01.03.2017 tarihinde yönetici olarak atanmış olmasına dayalı olarak yaptığı işlemlerin iptali istenmiş olmakla birlikte bu genel kurulun geçersiz olması nedeniyle bu kişinin yönetici olarak atanmasının da söz konusu olmadığı, sonuç olarak davacının 01.03.2017 tarihli genel kurul iptali davasının şartları gerçekleştiği, çağrısız genel kurul şartlarının bulunmadığı, şirkete ait taşınmazın satışını usulüne uygun olmadığı iddiası da TTK m. 408/2 gereğince genel kurul kararı alınmadan yapıldığından bu işleme ait bir karar olmaksızın yapıldığından iptal edilecek bir karar bulunmadığı, işlemin iptali için ise satın alan üçüncü kişiye husumet yöneltilerek açılan bir tapu iptali davasının bulunmadığı, işlemin muvazaa sebebi ile iptali için 3. kişinin davalı gösterilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, davalılar …, …ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 01.03.2017 tarihli genel kurul kararının iptali talebinin kabulü ile 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğunun tespitine, davacının iptalini istediği yönetim kurulu kararı bulunmadığından, ayrıca … ve …’ın yönetim kurulu üyesi olarak 21.09.2016 tarihinden itibaren şirket nam ve hesabına yapmış olduğu tüm işlemlerin yoklukla malul olduğu iddiasının somutlaştırılmadığı gibi bu yönetim kurulu kararların alınmasında usulsüzlük bulunmadığından bu yöndeki iptal ve diğer taleplerinin şartları gerçekleşmediğinden reddine, şirketin zarar gördüğü konulara ilişkin olarak dava açması ve hukuki işlemleri gerçekleştirmesi ile genel kurul yaparak yeni yönetim kurulunun oluşturulması ve bu amaçla görev yapması için kayyum … ve …’in atanmalarına, kayyumlara 1.000,00’er TL aylık ücret tayinine, ücretin davalı şirket tarafından karşılanmasına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar …ve … vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 15.06.2022 tarihli 2019/1524 E. 2022/946 K. sayılı ilamı ile; davalı şirketin iptali istenen 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, ortaklardan … ve …’ın katılımı ile genel kurul toplantısının belirtilen yer ve zamanda yapıldığı, 3 nolu gündem maddesi ile ana sözleşmenin 7. maddesinin “Şirketin işleri ve idaresi Genel Kurul tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde seçilecek (1) üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yürütülür” şeklinde tadil edilerek Yönetim Kurulunun bir üyeden oluşmasına ilişkin kararın alındığı, anılan toplantıya davacının katılmadığı; toplantıya ait çağrının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 14.02.2017 tarihli nüshasında ilan edildiği; genel kurul toplantısına davetin asgari koşullarının oluştuğu, ancak eksikliğin bulunduğu, bu durumun ise hukuken yokluk yaptırımı ile değil iptal edilebilirlik yaptırımı ile karşılaşacağı; bu durumda davaya konu 01.03.2017 tarihli genel kurulun TTK’nın 410 ve devamı maddelerinde yerini bulan çağrı üzerine toplanmış olduğundan işin esasına girilerek davacıya usulüne uygun çağrı yapılmadığından yasada öngörülen iptal nedenleri değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda 01.03.2017 tarihli genel kurulun iptal edilebilirlik şartlarını taşıyıp taşımadığı konusunda bilirkişilerden alınan 13.12.2022 tarihli ek raporda, 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında davalı …’ın %41,77 oy oranıyla 12.530.000 ve davalı …’ın ise %17 oy oranı ve 5.100.000 TL hissesiyle toplantı nisabının %58,77’sini yani 17.630.000 TL’lik kısmı sağladığı, böylece şirket sermayesinin %58,77’sini temsil eden payların katılımıyla toplantının yapıldığı ve kararlar alındığı, ana sözleşme değişikliği açısından TTK m. 421’deki oy oranının ve diğer kararlar bakımından da TTK m. 418’deki oy oranının sağlandığı, davacının genel kurula katılmamış olmasının nisaplar üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmayacağı ve bu nedenle iptali gerektiren bir durumun bulunmadığı, alınan kararların TTK m. 445’de yer alan kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından davacının iptal şartlarının bulunmadığı, 21.09.2016 tarihinden itibaren şirket nam ve hesabına yapılan tüm işlemlerin yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkin talebinin ve şirketin zarar gördüğü konulara ilişkin olarak dava açması amacıyla kayyım atanması ve diğer tüm taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, taşınmaz satışının iptali için açılan davada taraf olarak dava dışı alıcı … A.Ş.’nin de yer alması gerektiği, oysa bu şirkete karşı dava açılmadığı, genel kurul kararı olmaksızın taşınmazın satılması durumunda yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin bir dava açılmadığı, mevcut davada da böyle bir talebinin bulunmadığı, 01.03.2017 tarihine kadar görevde olan …, …ve …’ün yönetim kurulu üyesi olarak çoğunluk/oy birliğiyle alınmış kararlar olduğu gerekçesiyle, davalılardan …, …ve … aleyhine açılan davanın pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davacının 01.03.2017 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğu iddiasının ve iptali şartlarının bu genel kurulun usulüne uygun olarak yapılmış olması ve alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından talebinin reddine, davacının diğer taleplerinin de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, usul esasa mukaddemdir ilkesinin geçerli olduğunu, anonim şirketlerde genel kurul toplantısına ne şekilde ve hangi merasime tabi olarak çağrı yapılacağının TTK’nın 414. maddesinde düzenlendiğini, usulüne uygun bir çağrının kabul edilebilmesi için toplantıya davetin TTK’nın 37. maddesinde anılan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilmesi, ayrıca bütün nama yazılı pay sahipleri ve varsa şirkete önceden hamile yazılı pay senetlerini ibraz ederek ikametgahlarını bildiren diğer ortaklara, taahhütlü mektupla bildirme koşulları olduğunu, davete ilişkin hükümlerle güdülen asıl amacın bütün pay sahiplerinin genel kurul toplantısına katılabilmesini sağlamak olduğunu, TTK’nın 414. maddesinin istisnasının aynı yasanın 416. maddesinde düzenlendiğini, bu düzenlemeye göre, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde genel kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrı hakkındaki merasime riayet etmeksizin de genel kurul olarak toplanabileceklerini, TTK’nın 414. maddesinde öngörülen iki şart gerçekleşmeden yapılan genel kurulun hukuken yok hükmünde olduğunu, alınan kararların da yoklukla malul olduğunu, dava konusu tutanakta toplantıya ait çağrının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 14.02.2017 tarih ve 99263 sayılı nüshasında ilan edildiğinin, ayrıca nama yazılı pay sahiplerine iadeli taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirildiğinin yazıldığını, ancak iadeli mektupla yapılan bir bildirim bulunmadığını, dosyaya sunulan iadeli mektupların ise bir önceki genel kurula ait belgeler olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, limited şirket genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti ve iptali, yönetim kurulu ile temsilcinin aldığı kararların ve şirket ad ve hesabına yapılan tüm iş ve işlemlerin iptali ve şirkete kayyum atanması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi ek raporunda, davalı … A.Ş.’nin 01.03.2017 tarihi itibariyle ortaklarının %41,77 hisse ile davalı …, %17 hisse ile davalı …, %8 hisse ile davacı …, %10 hisse ile dava dışı …, %20 hisse ile davalı…, %0,25’er hisse ile dava dışı … ve …, %0,57 hisse ile dava dışı …, %0,4 hisse ile dava dışı …, %0,67 hisse ile dava dışı …, %0,3’er hisse ile dava dışı … ve … ve %0,5 hisse ile dava dışı … olduğu, iptali talep edilen 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına toplam %58,77 hisse sahibi davalılar … ve …’ın katıldıkları, dava konusu toplantıda alınan kararların, esas sözleşme değişikliği bakımından TTK’nın 421. maddesi, diğer kararlar bakımından aynı yasanın 418. maddesi uyarınca geçerli olan nisaplara uygun olarak alındığı ve davacının genel kurula katılmamış olmasının nisaplar üzerinde herhangi bir etkisinin olamayacağı, dolayısıyla bu yön itibariyle genel kurul kararlarının iptalini gerektiren bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; ilk hükümden sonra alınan bilirkişi ek raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21.12.2023