Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/112 E. 2023/482 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/112
KARAR NO : 2023/482

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.11.2022
NUMARASI : 2022/640 E. – 2022/861 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 02.08.2022
KARAR TARİHİ : 30.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.03.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.11.2022 tarih 2022/640 E. – 2022/861 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili …’un, ticaret sicil kayıtlarından terkin edilen … A.Ş. isimli şirkette müdür, pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olup şirketin TTK’nun ilgili hükümleri gereğince son 5 yıl olağan genel kurul yapılmaması ve sermayesinin 6103 Sayılı Kanunu’n 20.maddesinin 1.fıkrası uyarınca zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 12/08/2014 tarihinde sicilden resen terkin edildiğini, sicilden terkin işlemi yapılırken TTK’nın geçici 7/4-a maddesi gereğince yapılması gereken ihtarın şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere gönderilmesi gerekirken yalnızca sayın yetkili başlığı ile şirket adresine gönderilmiş olup, ihtarın usulüne uygun olmadığını, terkin işleminin açıkça yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki İzmir 2.ATM’nin 2014/733 esas 2014/686 karar sayılı İzmir 2 İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/520 esas 2014/832 karar sayılı davası ile 2014/556 esas 2014/769 karar sayılı davasının şirketin resen silindiği 2014 yılı öncesi ve sonrasında devam eden davalardan olduğunu, TTK’nın geçici 7/2 maddesine göre şirketin sicilden terkinine karar verilemeyeceğini, davalı tarafından yapılan işlemin hatalı olduğunu belirterek …’nün Merkez 91739 sicilinde kayıtlı … Şirketi’nin ticaret sicilden re’sen terkin işleminin iptali ile şirketin ihyasına, şirketin ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı, müdürlüklerinin Merkez … sicilinde kayıtlı … Şirketi’nin 09/09/1980 tarihinde kurulduğunu, sermayesinin 5.000TL olduğunu, 6103 Sayılı Kanunu’n 20. maddesi uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtaratta bulunulduğunu, aynı zamanda bu hususun 15/04/2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, yasal süre içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7 maddesinin 15. fıkrasında haklı sebeple ihya davası açılabilmesi için 5 yıllık süre belirlendiğini, şirketin sicil kaydının 12/08/2014 tarihinde silindiğinden yasal süresinde açılmayan iş bu davanın öncelikle süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesi uyarınca resen terk işlemi yapıldığını, şirkete gönderilen bildirimlerin ihtara rağmen yapılmadığını, müdürlüklerince yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olduklarını ileri sürerek, öncelikle davanın süre yönünden reddine, … aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, … AŞ’nin 12/08/2014 tarihinde TTK’nın geçici 7.maddesi uyarınca sicilden kaydının silindiği, şirketin terkin tarihinde, bu tarihten evvel açılmış davaları bulunsa da dava tarihi itibariyle bu davaların sona ermiş olduğu, davacı tarafça terkine ilişkin işlemlerin usulüne göre yapılmadığı savunulmuş ise de, TTK 7/15 maddesinde ortaya konulan şirketin sicilden silinme tarihi olan 12/08/2014 tarihinden iş bu dava tarihine kadar 5 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği, şirketin halen devam eden davaları ile ilgili sınırlı ihya kararı verildiği, yine şirket adına kayıtlı taşınmazın tasfiyesi amacıyla sınırlı ihya kararının verildiği, devam eden davası veya mevcut taşınmazın tasfiyesi amacıyla zaten davamızın açılmasına ihtiyaç bulunmadığı, bu davada şirketin usuli işlemler yerine getirilmeden terkin edildiği ileri sürülerek faaliyetine devam etmesi bakımından ihyasının talep edildiği, ancak TTK geçici 7/15 maddesindeki 5 yıllık hakdüşürücü sürenin dolduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, yerel mahkemece terkin tarihinden evvel açılmış davaların varlığının kabul edildiğini, ancak dava tarihi itibariyle davaların sona erdiği yönünde hatalı tespitte bulunulduğunu, delil olarak gösterilen İzmir 2. ATM’nin 2014/733 Esas sayılı dosyasının Yargıtay incelemesi ile bozularak 2017/1557 Esası alarak kararın henüz yeni kesinleştiğinden terkin tarihinde devam eden davanın bulunmasının terkin işlemini usul ve yasaya aykırı hale getirdiğini, öte yandan davalı … tarafından re’sen terk işlemleri yapılırken Türk Ticaret Kanunu geçici 7/4-a maddesi gereğince yapılması gereken ihtarın “şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişiler ile şirkete gönderilmesi gerekirken yalnızca “sayın yetkili” başlığıyla şirket adresine gönderilmiş olup bu durumda belirtilen yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun yerine getirilmemesi nedeniyle re’sen terk işlemin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin çeşitli tarih ve sayılı içtihatlarında belirtildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE: Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin olunan şirketin ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7/15. maddesinde “(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde, şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyası isteyebileceğinden şirketin ihyası talep edildiğini ve şirketin re’sen terkin tarihi olan 12.08.2014 tarihi ile dava tarihi olan 02.08.2022 tarihi arasında 10 yıllık süre dolmadığına göre, yasal sürede dava açmış olan davacının şirketin ihyasını istemekte hukuki yararının bulunup davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken uygulama yeri olmayan 5 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın kaldırılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. H.D’nin 19.04.2022 tarih 2022/2187 E- 2022/3135 K ve 07.06.2022 tarih 2022/3229 E-2022/4533 K sayılı kararları da bu yöndedir.
Öte yandan ihyası talep edilen … A.Ş’nin sicilden re’sen terkin tarihi olan 12.08.2014 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/733 – 686 E.K sayılı kararının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2015 tarih 2015/5269-15937 E.K sayılı ilamı ile onandığı, ancak kesinleşmesinin henüz yapılmamış olduğu anlaşılmakla …’nce yapılan terkin işlemi yerinde olmayıp,… tarafın gönderilen ihtarın TTK geçici 7.maddesinin (4) a.maddesi gereğince şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişileri ile şirkete gönderilmesi gerekirken yalnızca “sayın yetkili” başlığıyla şirket adresine gönderildiği, bu durumda belirtilen yasa hükmünde öngörülen ihtar koşulunun yerine getirildiği hususunun davalı tarafça ispat edilememiş olduğu, usulüne uygun geçerli bir terkin işleminin bulunmadığı, bu nedenle ihya koşulları oluşmuştur.
Ticaret sicilden resen terkini düzenleyen TTK’nın geçici 7. maddesinin 2 fıkrasında davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanamayacağı açıkça belirtilmiştir. Somut olayda ihyası istenen şirketin taraf sıfatının bulunduğu birden fazla dava olduğu istinaf konusu değildir. Buna göre ihyası istenen şirket hakkında derdest davalar var iken (İzmir 12.İcra Hukuk Mahkemesi 2012/520 E. – 2014/832 K. Sayılı dosyası, İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/733 E. – 2014/686 K. Sayılı vs dosyaları) davalı … tarafından şirket resen terkin edilmiştir. Ayrıca yukarıda açıklandığı üzere terkin işlemi TTK geçici 7.Maddesinin (4.a maddesi gereğince) şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilerin açıkça yazılarak şirkete gönderilmesi gerekirken ilgili tebligatın isim belirtilmeksizin sadece ”sayın yetkili” başlığı ile şirket adresine gönderildiği ve buna göre ihtar koşullarının da usulünce yerine getirilmediğinden terkin işleminin de usulüne uygun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan davacı tarafın istinaf istemi yerinde görülmüştür.
Eğer, şirket ihyası davasını ihyası istenen şirket ortak veya yöneticileri açmış ise, bu davanın bir nevi iptal davası gibi düşünülüp, terkin iptal edildiğine ve şirket tekrar faaliyetlerine devam edeceğine göre TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanmasına da gerek bulunmadığından karar verilirken ek tasfiye memuru atanmasına gerek duyulmamıştır.
TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz….TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olarak bir şirketi terkin ettirmiş ise bu durumda yasal hasım olmadığından, kendi hatalı eylemi ile şirket terkin edildiğinden oluşacak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumludur. Eldeki davada ise, ihyasına karar verilen limited şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesine göre davalı …’nce 03.06.2015 tarihinde re’sen terkin edildiği, TTK’nın Geçici 7. maddesinin 4/a, 11. maddesine göre, şirketin sicilde kayıtlı son adresine ve sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ihtar yollanması, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere …’ne gönderilmesi ve ayrıca ilanın ilgili ticaret ve sanayi odasının internet sitesinde yayımlanması gerekli olup, yukarıda açıklandığı üzere şirket yetkilisine gönderilen ihtarnamenin usulüne uygun yapılmadığı, terkin işleminin yasal düzenlemeye uygun bir şekilde yerine getirilmediği, buna göre ihyası istenen şirketin resen ticaret sicilinden silinmesi işleminde davalı … nün kusurlu olduğu ve aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiştir. (Yargıtay 11. HD.’nin 30/04/2019 tarih ve 2019/1479 Esas-2019/3306 Karar)
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.11.2022 tarih 2022/640 E. 2022/861 K. kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2- Davanın KABULÜ ile,
…ün Merkez – 91739 sicil no’sunda kayıtlı … Şirketi’nin şirket tüzel kişiliğinin yeniden İHYASINA,
Kararın …nce tescil ve ilanına, karar kesinleştiğinde bir suretinin …’ne gönderilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar harcının 80,70 TL’si peşin olarak alındığından mahsubu ile bakiye 99,20 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı, 26,75 TL posta masrafı olmak üzere toplam 188,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi ve Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi gereğince davacıya iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 220,70 TL başvurma harcı, 27,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 247,70 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.