Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1083 E. 2023/1031 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1083
KARAR NO : 2023/1031

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.05.2023
NUMARASI : 2023/118 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz
KARAR TARİHİ : 12.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.07.2023

Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.05.2023 tarih 2023/118 E.sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinin ortağı olduğu davalı şirketin Yönetim Kurulunun 13.06.2022 tarihli kararı ile olağanüstü genel kurul yapılarak şirketin esas sözleşmesindeki sermaye başlıklı 6. maddesini değiştirilmesine karar verildiğini, 20.07.2022 tarihinde ise olağanüstü genel kurulda sermaye artırımı yapıldığını, işbu olağanüstü genel kurul kararının kanuna, esas sözleşmesine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, müvekkillerinin haksız bir şekilde ön alım haklarının kullanmasının engellendiğini, müvekkillerinin davalı şirketteki ortaklık paylarının düşeceğini, şirket esas sözleşmesinin 13. maddesinde; “Esas sermayenin arttırılması yahut azaltılması, esas sözleşme tadili, merkezin nakli, … Hastanesinin satışı-devri yahut kiralanması, Yönetim Kurulu üye seçimi gibi esaslı konularda esas sermayenin %65’ini aşan nispette toplantı ve karar nisabı aranır” şeklinde yer alan hükme aykırılık nedeniyle 21.07.2015, 25.05.2016 ve 29.05.2019 tarihli genel kurul toplantılarının iptaline ilişkin olarak Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/182 E. ve 2022/417 E. sayılı dosyalarında davaların görülmekte olduğunu, TTK’nın 376. maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında tebliğin sermayenin arttırılması başlıklı 10. maddesi 1. fıkrası b bendinde yer alan hükme istinaden tescilden önce sermayenin en az yarısının ödenmesi gerektiğini, anılı hükmün hiçe sayılarak esas sözleşmenin sermaye başlıklı maddesinin tebliğe aykırı şekilde düzenlenmesi nedeniyle iş bu dava konusu olağanüstü genel kurulunun iptali gerektiğini, davalı şirketin konkordato sürecinde olduğunu, konkordato komiserlerinin davalı şirketin konkordato başvurusunun görüldüğü 2021/1055 Esas sayılı dosyasına sunmuş oldukları 31.05.2022 tarihli raporunda davalı şirketin borca batık olduğunun tespit edildiğini, davalı şirket borca batık olmasına rağmen 6102 sayılı TTK.376. maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında tebliğ uyarınca sermayenin arttırılması başlıklı 10. maddesi 1. fıkrası b bendi uyarınca tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının öz varlık içerisinde korunmasını sağlayacak tutarın sermaye artırımının tescilinden önce ödenmesi zorunlu iken esas sermaye başlıklı maddenin yeni şeklinde nakdi sermayenin ¼ ü tescil tarihinden önce kalan ¾ ü ise yönetim kurulunun alacağı karara göre en geç 24 ay içerisinde açıkça kanuna aykırı olduğunu, şirketin konkordato ön projesinde sermaye arttırımı gerçekleştireceğine ilişkin kaydın bulunmaması sebebiyle işbu sermaye artırımı yapılmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, konkordato talebi kabul edilen şirketin sermaye artırımı yapabilmesi için konkordato projesinde sermaye artırımı yapılacağının belirtilmesi ve genel kurul kararının konkordato komiserlerince onaylanması şartının birlikte gerçekleşmesinin gerektiğini iddia ederek, öncelikle davalı şirketin 20.07.2022 tarihli olağanüstü genel kurulu kararının yürütülmesinin durdurulmasına, davalı şirketin 20.07.2022 tarihli olağanüstü genel kurulun iptal edilmesine, butlanına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 10.04.2023 tarihli ara karar ile, dava konusu kararın sermaye arttırımına ilişkin olduğu, bu kararın davacıların ortaklık paylarını düşürecek nitelikte bulunduğu, HMK’nun 389 ve devamı maddeleri gereğince gecikmesinde sakınca olan ya da telafisi güç veya imkansız zararların doğma ihtimali bulunan hallerde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, dava konusu genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmaması halinde davacılar açısından telafisi güç veya imkansız zararların oluşabileceği, davacılar vekilinin dilekçelerine eklediği belgelerle şimdilik yaklaşık ispat şartını sağladığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin 50.000,00 TL teminat karşılığınca kabulü ile davalı şirketin 20.07.2022 tarihli sermaye arttırımına ilişkin olağanüstü genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili, 14.04.2023 tarihli itiraz dilekçesi ile 10.04.2023 tarihli ihtiyati tedbir ara kararına itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, HMK’nun 389 ve devamı maddeleri gereğince gecikmesinde sakınca olan ya da telafisi güç veya imkansız zararların doğma ihtimali bulunan hallerde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, dava konusu genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmaması halinde davacıların şirketteki sermaye oranları ve hissedarlık durumlarının değişecek olması nedeniyle davacılar açısından telafisi güç veya imkansız zararların oluşabileceği, yaklaşık ispat şartının sağlandığı gerekçesiyle davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacıların usûlsüz icra takipleri neticesinde şirketin iflâsa sürüklendiğini, sonrasında yeni pay sahiplerinin girişimleri ile konkordato başvurusu yapıldığını, şirkete yeni yatırım yapılarak faaliyete başlamasının sağlandığını, yapılan yatırımın mahkeme gözetiminde sermayeye eklendiğini, şirketin icra takipleri kapsamında yapılan hacizler neticesinde faaliyetlerine son vererek iflâs bildirimi yapmak zorunda kaldığını, iflâs dosyası tahtında bahse konu icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, iflâs bildirimini takiben şirketin pay sahipliği yapısında değişiklik olduğunu, yeni yönetimin Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1055 Esas sayılı dosyasında konkordato başvurusu yaptığını, sonrasında yeni pay sahibinin faaliyeti sona eren hastaneye 40.000.000-TL yatırım yaptığını ve ruhsatının yenilenmesini sağlayarak faaliyete başlamasını temin ettiğini, hâlihazırda konkordato projesinin tasdik edilmiş olduğunu, mahkeme tarafından tayin edilen konkordato komiserlerinin raporları, gözetimi ve onayı ile sermaye artırımı kararı alındığını, davacıların sermaye artırımına kısmi olarak takas marifetiyle katılmaya yönelik istemlerinin kanunun emredici hükmü gözetilerek reddedildiğini, davacıların iştirak etmedikleri sermaye artırımının geçersiz olduğunu ileri sürerek şirketi mali açıdan zor durumda bırakmayı amaçladıklarını, tescil ve ilân edilen bir kararın yürütmesinin Türk Ticaret Kanununun 449. maddesi çerçevesinde durdurulmasının mümkün olmadığını, davacıların menfaatini ihlâl eden bir durumun söz konusu olmadığını, hükmedilen teminat miktarının teminat işlevi gösterebilecek nitelikte olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; davacıların ortağı olduğu anonim şirketin 20.07.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermaye arttırımına ilişkin alınan kararın iptali ve dava sonuna kadar yürütülmesinin tedbiren geri bırakılması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TTK’nın 449. maddesi gereğince genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.

HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda ihtiyati tedbir isteyen davacılar vekili, 20.07.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında sermaye artırımı yapıldığını, bu genel kurul kararının kanuna, esas sözleşmesine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, müvekkillerinin haksız bir şekilde ön alım haklarının kullanmasının engellendiğini, TTK’nın 376. maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında tebliğin sermayenin arttırılması başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrası b bendinde yer alan tescilden önce sermayenin en az yarısının ödenmesi gerektiğine dair hükmün hiçe sayıldığını, davalı şirketin borca batık ve konkordato sürecinde olduğunu, sermaye artırımı yapabilmesi için konkordato projesinde sermaye artırımı yapılacağının belirtilmesi ve genel kurul kararının konkordato komiserlerince onaylanması gerektiğini ileri sürerek sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının batıl olduğunun tespiti, aksi halde bu kararın iptali istemiyle açtığı davada, sermayenin artırılmasına dair genel kurul kararının icrasının geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre yapılan değerlendirmede, her ne kadar davacının iddiasında haklı olup olmadığı, yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan ve incelendikten sonra ortaya çıkacak ise de, davaya konu genel kurul kararı uygulandığında, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ve davaya konu genel kurul kararının butlanına veya iptaline karar verilmesi halinde, hükmün infaz kabiliyeti ortadan kalkabileceği gibi, telafisi güç ya da imkansız durumlar ortaya çıkacağı ve yeni uyuşmazlıklar doğacağı kuşkusuzdur. Bu durumda, TTK’nın 449. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince dava konusu sermaye artırımına ilişkin kararın yürütmesinin geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuka ve dosya kapsamına uygun bulunmakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40 TL’den peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 116,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 12.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.