Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/1050 E. 2023/1146 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1050
KARAR NO : 2023/1146

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09.11.2022
NUMARASI : 2022/803 Esas 2022/1027 Karar
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.09.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.11.2022 gün ve 2022/803 Esas 2022/1027 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, … Müdürlüğünün … sicil sayılı dosyada işlem gören …Şti ‘ne ait iş yeri sigortalılarından … sigorta sicil nolu …’ın meslek hastalığına maruz kalması sonucu meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, sigortalı davacının maluliyeti nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili amacıyla İzmir 12. İş Mahkemesinin 2014/23 Esas sırasına kayden açılan davanın yapılan yargılaması sırasında … Şirketine … Müdürlüğünden bildirilen adrese Tebligat Kanunu 35. maddeye göre tebliğ yapılarak dosyanın karara çıktığı ve kesinleştiğini, bu karar akabinde bakiye kurum alacağının tahsili için İzmir 1 İş Mahkemesinin 2021/365 Esas sayılı dosyasından rücuen tazminat davası açıldığını, dava sırasında şirket kaydının resen terkin edildiğinin … ğu kayıtlarının tetkiki sonucu anlaşıldığını, yerel mahkemece şirketin ihyası için taraflarına süre verildiğini, davalı şirketin ihyası ve ticaret sicil kaydına tescilinin sağlanması için taraflarına süre verilmiş olduğundan iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, aynı şirket hakkında İzmir 1. İş Mahkemesinin 2021/365 Esas sayılı dosyası sebebiyle açılmış ihya davasının halen İzmir 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/93 Esas sayılı dosyasında halen devam ettiğini, usul ekonomisi açısından davanın bu dosya ile birleştirilmesi gerektiğini belirtmiş, şirketin ihyasına yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, sicil kayıtlarının tetkikinde … Şirketi’nin 22.09.1986 tarihinde tescil edildiğini, en son tescil edilen genel kurulun 29.09.1999 tarihinde yapıldığını, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmediğini, Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ m. 5/ç uyarınca 01.04.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 25.04.2013 tarih 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 04.09.2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, bu hususun 11.09.2013 tarih 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığının belirlendiğini, dava konusu ihyası talep edilen şirketin sicil kaydının 04.09.2013 tarihinde silindiğinden yasal süresinde açılmadığını, TTK geçici m. 7/15’e göre silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ihya istenmesi gerektiği, 04.09.2013 tarihinde silinme olduğundan bu tarihten itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yine silinme şartları yönünden tebliğ hükümlerinin uygulandığını, ihtarnamelerin keşide edildiğini, buna rağmen şirket yetkililerinin yasal süresi içerisinde müdürlüğe herhangi bir başvuruda bulunmadığını, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, …Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından süre yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu şirketin sicil kaydının 04.09.2013 tarihinde ticaret sicilden silindiğini, bu kararın 11.09.2013 tarihinde 8402 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, bu tescilin 3. kişilere etkisinin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracağını, bu nedenle mahkemece TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü sürenin başlayacağını, ilanın tamamının 11.09.2013 tarihli 8402 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığının belirtildiği, buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık sürenin 11.09.2018 tarihinde dolduğunu, davacının ise 29.03.2022 tarihinde dava açtığını, sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan sürenin hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından artık bu süre geçtikten sonra dava açılmasının mümkün olmadığını, hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan …Müdürlüğünün ihyası istenen şirketin münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmediğini, Anonim ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmadığını, bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olmasından bahisle davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, söz konusu olayda yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, somut olayda söz konusu şirketin terkininin usulüne uygun yapılmadığını, bu nedenle hak düşürücü süreye tabi olmayacağının gözetilmemesinin isabetsiz olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca ticaret sicilden kaydı resen silinen şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler.
Davacı vekilince, ihyası talep edilen şirkete ait işyeri sigortalılarından …’ın meslek hastalığına maruz kalarak meslekte kazanma gücünü yitirmesinden dolayı sigortalının maluliyeti nedeniyle oluşan kurum zararının giderilmesi amacıyla açtıkları rücuen tazminat davası nedeniyle, TTK’nın geçici 7/15. maddesi kapsamında ihya talep etmekte menfaati bulunmaktadır.
Dava konusu … Müdürlüğü ‘nün Merkez-… sicil numarasında kayıtlı … Şirketi’nin TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında … Müdürlüğü ‘nce sicil kaydının 04.09.2013 tarihinde resen terkin edildiği, TTK’nun geçici 7.maddesinin 15.fıkrasında tasfiye edilmeksizin ünvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığının, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren 10 yıl sonra Hazineye intikal edeceğinin düzenlendiği, ilgili fıkranın son cümlesinde ise ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceklerinin belirtildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarih 2021/2387 esas ve 2021/6034 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere TTK’nun geçici 7(15)maddesinde 5 yıllık hak düşürücü süre yanında terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının 10 yıl sonra hazineye intikal edeceğinin düzenlenmesi karşısında terkin tarihinden itibaren 10 yıllık süre içinde şirket ortaklarının şirkete ait mal varlığı üzerindeki mülkiyet hakkının devam ettiğinin, bu süre içinde talepte bulunmaları halinde mal varlıklarının tasfiyesi için ihya davası açmaya hakları bulunmasına göre bu sebebe bağlı hak düşürücü sürenin 10 yıl olarak uygulanması gerektiği, TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca davalı tarafça yapılan terkin işleminden önce aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere bir ihtar gönderilmesi gerektiği, TTK’nun geçici 7(4/a) maddesi uyarınca kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirmiş kişilere ihtar gönderilmesi gerektiği, yasal düzenleme gereği terkin işleminden önce şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere de ihtar gönderilmesi gerekmekle, şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar tebligatı çıkartılmaksızın yapılan terkin işlemi yerinde olmayacaktır.
Bu kapsamda, davacı tarafın iddiaları dikkate alınarak, ilk derece mahkemesince öncelikle dava konusu şirketin terkinine ilişkin tebligat belgeleri … Müdürlüğü ‘nden getirtilerek, resen terkin işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının araştırılması, terkinin usulüne uygun yapılmamış olduğunun anlaşılması halinde 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı gözetilerek talebin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.

Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.11.2022 tarih 2022/803 Esas 2022/1027 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.09.2023