Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1047
KARAR NO : 2023/1861
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.12.2022
NUMARASI : 2021/75 E. 2022/58 K.
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Önlenmesi Durdurulması, Maddi – Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 15.12.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.12.2023
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 15.12.2022 tarih 2021/75 E. 2022/58 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır “…” markasıyla makine ürettiğini, 03,07 ve 12. sınıflarda tescilli 2003/29198 sayılı, 35. sınıfta tescilli 2010/7596 sayılı, 03, 07 ve 12. sınıflarda tescilli 2013/62517 sayılı “…” markasının bulunduğunu, davalının gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/16 D.İş sayılı dosyasıyla yapılan tespitte davalının “…” markasını ve ibaresini tescilli markasıymış gibi sattığı ürünlerde kullandığının tespit edildiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarnameden sonuç alamadığını ileri sürerek, 556 sayılı KHK’nın 62. maddesi gereğince markaya tecavüzün durdurulmasına, tecavüzün giderilmesine, iktibaslı kullanım nedeniyle 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle, 25.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle, KHK’nın 66. maddesi uyarınca 50.000,00 TL yoksun kalınan kazancın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında KHK 66. maddesi uyarınca takdir edilecek tazminatın 66/1-a bendine göre belirlenmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının marka ihlali eyleminin Kemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/16 D.iş dosyasında tespit edildiği, bu tespite göre davalı şirketin “…” markasını taşıyan makineleri ürettiği, sergilediği, davalının ana faaliyet konusunun kümes hayvanı, arıcılık ve bu alandaki yem makineleri imalatı olduğu, davalının, davacı adına tescilli olan bu markayı aynen üretmiş olduğu, markanın emtiasına giren makineler üzerinde kullandığı, kullanımının markasal nitelik taşıdığı, delil tespiti raporunun tebliğine rağmen davalının itiraz etmediği, muhasip bilirkişinin tecavüzlü dönemi 30.11.2015 ile dava tarihi arasındaki dönem olarak incelemek suretiyle KHK’nın 66/1-a yöntemine göre kar kaybını 46.205,95 TL olarak hesapladığı, rapora karşı davalı tarafın itiraz bildirmediği, davacının manevi zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının “…” ibaresinin üretim ve satışa konu ettiği makinelerde kullanma eylemi markaya tecavüz oluşturduğundan durdurulmasına, giderilmesine, 46.205,95 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, markanın izinsiz taşıyan makinelerden markanın silinmesine, silinmediği takdirde el konularak tecavüzün önlenmesi için imhasına karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, davalı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra duruşmaların takip edilmediği gözetilmeksizin reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, itibar edilen bilirkişi raporunda İzmir BAM 11.Hukuk Dairesi kararında belirtilen şekilde markanın ekonomik önemi ve şirket gelirlerine etkisi nazara alınmadığını, haksız rekabet hükümleri bakımından değerlendirme yapılmadığını, mahkemece gerekçe de gösterilmeksizin fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiğini, gerekçeli kararda yalnızca eksik ve hatalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle müvekkilin adil yargılanma hakkı, gerekçeli karar hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, kaldırma kararında belirtilen eksikliklerin gidermediğini, davalının marka tecavüzünün 2014 yılında başladığını, tecavüzlü dönemin 26.09.2014-11.08.2016 tarihleri arasında 684 gün olduğunu, muhasip bilirkişi tarafından 19.11.2021 tarihli raporda ve Kemalpaşa SHM’nin 2016/16 D.İŞ sayılı tespit raporunda da belirtildiği üzere, tecavüzlü dönem 2014 tarihinden itibaren başladığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili; müvekkil şirket adresinde dava öncesinde yapılan tespit neticesinde elde edilen faturalar ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadığını, davalı şirket adına düzenlenen 26/09/2014 – 16/06/2015 tarihleri arasında yıkama pompası, yıkama makinası satışına ilişkin 10 adet fatura ile … markalı ürünlere dair KDV istisna belgesinin irdelenmemesinin, müvekkilinin işyerinin dışında tespit edilen davacının markasının bulunduğu makinanın faturaya veya sözleşmeye dayalı olarak davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığının, markaya tecavüz teşkil edip etmediğinin irdelenmediğini, davaya konu markayı içeren ürünlerin müvekkil tarafından davacı firmadan alındığını, hesaplanan tazminat miktarının oldukça fahiş olduğunu, hak sahibinin uğradığı zararın, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsayacağını, yoksun kalınan kazancın, zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak hesaplanabileceğini, davacı şirketin defterleri üzerinde inceleme yapıldığını, davacı şirketin müvekkiline sattığı ürün faturalarının defterlerine işlendiğini, ancak bu hususun bilirkişilerce dikkate alınmadığını, müvekkil şirketin defterlerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını, müvekkil şirketin eylemlerinin, davacının marka hakkına tecavüz oluşturacak nitelikte olmayıp; tespit esnasında inceleme yapılan ürünlerin tamamının orijinal olup, fatura ile belgelendirildiğini, davacı şirket lehine hükmedilen tazminatların oldukça fahiş olup, davacı şirketin marka hakkını gerekçe göstererek haksız kazanç elde etme çabası içinde olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti, durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2016/112 Esas-2017/79 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulü ile, davacı yararına 46.205,95 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, tecavüzün durdurulmasına karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/914 E-2021/611 K sayılı kararıyla marka uzmanı bilirkişiden rapor alınmaksızın delil tespiti dosyasında marka uzmanı bilirkişiden alınan raporla yetinildiği ve muhasebeci bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat raporuna göre hüküm kurulduğu, mahkemece başka bir marka uzmanı ve mali müşavir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davalının eyleminin davacının markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığının açıklığa kavuşturulması ve davacının markasının karına etkisi dikkate alınarak bir hesaplama yaptırılması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasına karar verilmiş, Dairemizin kaldırma kararından sonra yerel mahkemece yapılan yargılama ile; davanın kısmen kabulüne, davalının “…” ibaresinin üretim ve satışa konu ettiği makinelerde kullanma eylemi markaya tecavüz oluşturduğundan durdurulmasına,dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile 50.163,66 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, “…” markasını izinsiz taşıyan makinelerden markanın silinmesine, silinemediği takdirde el konularak tecavüzün önlenmesi için imhasına karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; ilk hükümden sonra alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 15.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.