Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/970 E. 2022/1138 K. 15.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMES
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/970
KARAR NO : 2022/1138

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.04.2022
NUMARASI : 2022/101Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 15.08.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.08.2022

Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.04.2022 tarih 2022/101 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesiİhtiyati Tedbir İsteyen Davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, müvekkilinin davalı… Şti.’nde %50 oranında, davalı …’ün ise %50 oranında hissesi bulunduğunu, tarafların kardeş olup davalı …’ün tek başına ve münferiden şirketi ilzama yetkili olmak üzere müdür olarak seçildiğini, davalının müdürlükten azli gerektiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmalar neticesinde davalının şirkete büyük zararlar verdiğini, şirketin sahip olduğu mal varlığı değerlerini oldukça düşük meblağlara devir ettiğini, yine davalı tarafın şirket kayıtlarını müvekkilinden gizleyerek müvekkilin bilgi alma inceleme haklarını engellediğini, ortaklık haklarını görmezden geldiğini, şirket genel kurulunu uzun bir süredir toplantıya çağırmadığını, şirketin gayrimenkullerinin davalının yakınlarına yok pahasına devredildiğini, fiilen şirkette çalışmamalarına rağmen eşini ve kardeşini şirkette sigortalı olarak gösterdiğini, bu şekilde şirketi açıkça borçlandırdığını ve kendi lehine haksız kazanç sağlamayı amaçladığını, davalının şirket ile alakası olmayan kişi ya da kişileri şirket çalışanı olarak sigortalı yaparak kendi özel işlerinde çalıştırdığını ve şirketi zarara uğrattığını, şirket merkezini üçüncü kişilere kiraya verdiğini, davalının fiilen şirket işleri ile ilgilenmediğini, yılın büyük bölümünü yurt dışında geçirdiğini, davalı şirketin sahibi olduğu taşınmazları şirketlere kiraya verdiğini, elde edilen kira bedellerinin ne şekilde harcandığının belli olmadığını ileri sürerek TTK m.630/2 hükmüne göre davalı …’ün müdürlük görevinden azledilmesine, yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, şirket müdürü olarak davacının görevlendirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ihtiyati tedbir olarak da davalı …’ün münferit temsil ve yönetim yetkilerinin sınırlandırılmasına, şirketin müşterek imza ile … ve … tarafından yönetilmesi ile temsil ve ilzam edilmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece 19.01.2022 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili 20.04.2022 tarihli duruşmada müşterek iki imzayla şirketin yönetilmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebini yinelediklerini beyan ederek yeniden tedbir talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortağın haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden de isteyebileceği, ancak bunun için haklı sebeplerin bulunması şartı arandığı ve haklı sebebin belirlenmesinde de 630/3. maddenin gözönünde bulundurulması gerektiği, TTK’nın 630/3. maddesine göre, “haklı neden yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi” olarak gösterildiği, davacı tarafça ileri sürülen şirketin kötü ve kötü niyetli yönetim nedeniyle zarara uğratıldığına, müdürün azlini gerektirir hususların bulunduğuna dair iddiasının yargılamada yaklaşık ispatının gerektirdiği, dosyada davacının bir tanığının dinlendiği, keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılmadığı, şirket müdürünün yönetim yetkisini kötüye kullandığına dair güçlü emare elde edilmeden yönetim yetkisinin kısıtlanmasına karar verilmemesi gerektiği, şirketin özel hukuk alanında faaliyetlerinin devamının ortaklar kurulunca seçilen yöneticiler tarafından sürdürülmesinin asıl olduğu, ayrıca dosyada yöneticisinin yetkisinin sınırlandırılarak davacı ile birlikte çift imza ile yönetim yetkisinin kullanmasına mahkemenin karar vermesinin söz konusu olamayacağı, mahkemenin ancak yetkilinin yetkisinin kaldırması veya sınırlandırılması halinde kayyım atanmasına karar verilebileceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı İhtiyati Tedbir İsteyen Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati Tedbir İsteyen Davacı vekili, … Şirketinin iki ortaklı bir şirket olduğunu, müvekkilinin şirket sermayesinin %50 ‘sine tekamül eden hissenin sahibi olduğunu, şirketin davalı … tarafından idare edildiğini, davalı yöneticinin şirketteki yetkilerini kötüye kullanarak genel kurulu uzun bir süredir toplantıya çağırmadığının ticaret sicil gazetesi kayıtları ile sabit olduğunu, şirketin maliki olduğu dubleks daireyi 10.08.2020 tarihi ile tarafların kardeşi olan …’ün firması olan şirkete 133.000,00 TL gibi meblağla devir teslim ettiğini, yine şirketin maliki olduğu dükkanı 121.000,00 TL gibi düşük bir bedelle eşine devir ve teslim ettiğini, bu hususların tapu kayıtları ile sabit olduğu, davalı yöneticinin fiilen hiçbir işi olmamasına rağmen eşini ve kardeşini şirkette sigortalı olarak gösterdiğini, bu kişilerin şirket adına fiili bir çalışması olmadığını, davalının şirket merkezine 3.kişilere kiraya vererek müvekkilinin şirket hakkında bilgi almasını ve inceleme yapmasını engellediğini, bu hususu dinlenen tanık beyanı ile sabit olduğunu, davalı yöneticinin fiilen şirket işleri ile ilgilenmediğini, yılın büyük bir bölümünü yurt dışında geçirdiğini, ayrıca şirketin sahibi olduğu taşınmazları kiraya verdiğini, elde edilen kira bedellerinin ne şekilde harcandığının da belli olmadığını, yargılama sürecinde mahkemece defalarca şirkete defter ve kayıtları sunması için bildirim yapılmasına rağmen bildirime cevap dahi verilmediğini, şirket yöneticisinin mahkemenin müzekkeresini dahi dikkate almadığını, TTK 630/2 hükmüne göre nihai karar tesis edilene kadar çok zaman geçebileceğinden bu sakıncalı durumun ihtiyati tedbir müessesesi ile giderilmesi gerektiğini, şirketin mal varlığının ve itibarının davalının şirket hakkında tek başına söz sahibi olmaya devam etmesi halinde olumsuz şekilde etkileneceğini, telafisi imkansız zararlara yol açabileceğini, bu aşamaya kadar toplanan delillerle şirketin içinde bulunduğu durumun açıkça ispat edildiğini, ancak mahkemenin haksız gerekçe ile tedbir talebini reddettiğini, mahkemenin çift imza ile yönetilme şeklinde bir karar verilemeyeceğine ilişkin düşüncesini hukuki bir gerekçeye dayandırmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle ara kararın kaldırılmasını, davalı …’ün temsil ve yönetim yetkilerinin tedbiren sınırlandırılması, … Şti’nin davalı ile davacı tarafından müşterek imza ile yönetilmesi, temsil ve ilzam edilmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GÖRÜŞ:Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak incelenmiştir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, TTK m.630/2.maddesi gereğince haklı nedenle limited şirket yöneticisinin azli istemiyle açılan davada, davalı yöneticinin münferit temsil ve yönetim yetkilerinin sınırlandırılmasına, şirketin davacı ve davalı yönetici tarafından müşterek imza ile yönetilmesi ve temsil ve ilzam edilmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir. Dava dilekçesinde ileri sürülen haklı nedenlerin tespiti açısından şirketin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olup davada henüz şirketin defter ve kayıtları incelenmemiş ve bilirkişi incelemesi yapılmamıştır. Bu aşamada davalı yöneticinin azli için haklı sebeplerin bulunduğuna ve davanın esası yönünden HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca haklılığa ilişkin yaklaşık ispat koşulunun henüz yerine getirilmediği sonucuna ulaşılarak, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 52,30 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15.08.2022