Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/967 E. 2023/521 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/967
KARAR NO : 2023/521

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.02.2022- 25.04.2022 (Ek Karar)
NUMARASI : 2021/90 E. 2022/178 K.

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.04.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.02.2022 – 25.04.2022 (Ek Karar) gün ve 2021/90 E. 2022/178 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 10/07/2013 tarihinde davacının sigortalısı … plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı ölümlü ve yaralama trafik kazasında davacının davalıların zararlarını karşılamak üzere anlaşarak 05/08/2014 tarihinde 202.460,00 TL ödeme yaptığını, yapılan soruşturma ve açılan dava neticesinde davacının sigortalısının kusursuz bulunduğunun belirlendiğini, bu itibarla ödenen tazminatın haksız yere alındığı belirtilerek davalılardan iadesinin istenildiğini, kazaya sebebiyet veren diğer aracın sigortacısı şirket olan … sigortadan talep edildiğinde ilgili sigortanın cevabına göre davalı borçluların ceza mahkemesi kararına göre … sigortadan tazminat aldıklarının öğrenildiğini, buna göre davalı borçluların aldıkları parayı iade etmeye yanaşmadıklarından dolayı davalı aleyhine İstanbul Anadolu 11.İcra Müdürlüğünün 2016/16395 Esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, davalının takibe itiraz ettiğini, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, öncelikle yetki itirazında bulunarak dava dava dilekçesinde müvekkilinin adresi İstanbul olarak belirtilmiş ise de ikamet adresinin İzmir olduğunu, dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde gönderilmesine karar verilmesinin gerektiğini, esas hakkındaki itirazlarında ise müvekkilin davacı tarafa borcu olmadığını, icra takibinin haksız olduğunu, bu nedenle itiraz edildiğini, haksız açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 10/07/2013 tarihinde davacının sigortalısı … plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı ölümlü ve yaralama trafik kazasında davacının davalıların zararlarını karşılamak üzere anlaşarak 05/08/2014 tarihinde 202.460,00 TL ödeme yaptığı, yapılan soruşturma ve açılan dava neticesinde davacının sigortalısının kusursuz bulunduğunun belirlendiği, bu itibarla ödenen tazminatın haksız yere alındığı belirtilerek davalılardan iadesinin istenildiği, kazaya sebebiyet veren diğer aracın sigortası şirket olan … sigortadan talep edildiğinde ilgili sigortanın cevabına göre davalı borçluların ceza mahkemesi kararına göre … sigortadan tazminat aldıklarının öğrenildiği, buna göre davalı borçluların aldıkları parayı iade etmeye yanaşmadıklarından dolayı icra takibine giriştiklerinden bahisle; İİK’nun 67 md kapsamında girişilen itirazın iptali ve icra inkar tazminatına yönelik olduğu, bir para borcunu ödememek sureliyle temerrüde düşen borçlu, anaparaya ek olarak TBK’nun 120. maddesi ve 3095 sayılı Kanunun 2. maddesine göre temerrüde düştüğü tarihi izleyen günden itibaren temerrüt faizi ödemek zorunda kalmaktadır. TBK’nun 117. maddesine göre “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer muaccel bir borcun borçlusu, alacaklısın ihtarıyla temerrüde düşeceği, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bu günün geçmesiyle, haksız fiilde fiilin işlendiği tarihte, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihle borçlu temerrüde düşmüş olduğu, ancak sebepsiz zenginleşmede sebepsiz zenginleşmenin iyiniyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirim gerektiği, faiz miktarı yönünden ise TBK’nun 8. maddesine göre “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir” atfı ile uygulanan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun ile belirlendiği, faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oramı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir, buna göre, faiz miktarı sözleşme ile tespit edilmediğinden (Bakanlar Kurulu Kararı ile 01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) %9 olan yasal faiz oranı uygulanması gerektiği, mahkemece hüküm kurmaya elverişli görülen bilirkişi raporunda tespit edilen, davacının davalıya … Bankası üzerinden ödemenin yapıldığı 05.08.2014 tarihinin sebepsiz zenginleşme tarihi olarak kabul edilerek davalının kusursuz bulunan davacı … şirketinin sigortalısının yatırdığı tazminatı sigorta şirketinin geri ödemeleri yönündeki ihtarlarına rağmen yatırmayarak sebepsiz zenginleşmenin iyiniyetli olmadığı, 08.08.2014 te ödemenin alınmasına rağmen … Sigorta’ya vaki davanın devam ettirilerek ilaveten yine mahkeme kararına istinaden 250.000.00 TL alacak ile mükerreren 2. defa tahsilata sebebiyet verir bir halin söz konusu olduğu, bu bağlamda … plakalı kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davacıdan 202.460,00 TL ödeme alındığı gibi, … plakalı aracın yani vefat edenin aracına ait zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan … Sigorta’ya vaki İscehisar Asliye Hukuk Mahkemesi 10.06.2014 havale tarihli dilekçe ile derdest edilen davanın da vaki ödemeye rağmen feragat yahut sair şekilde sonlandırılmayarak davaya devam edilmesi, hükmolunan kararın 19.07.2016’da kesinleştirilmesi ile tahsil-i kabil surette olması ciheti ile 1.ödemenin alındığı tarihin sebepsiz zenginleşme açısından iyiniyetli olmama haline tekabül edeceği ve 2 ayrı sigortadan ayrı ayrı para almanın iyi niyet ile izah edilemeyeceği, 2016 yılında 2.davanın kesinleşmesini müteakip 2017 yılı içerisinde takip ve dava ikamesi bu doğrultuda geri isteme hakkının öğrenilmesi kabul edilmiş ve 2 yılın içerisinde olduğu ,davacının kendi zorunlu mali mesuliyet sigortasına vaki davası nedeni ile aynı hadise sebepli mükerrer sigorta alacağı doğmayacağından işbu ödeme sebepsiz senginleşme kapsamında kaldığı ve davacının TBK 82/2 ye dair def’iye, yine genel zamanaşımı hükümlerine istinad ve bunlardan istifade imkanının kalmadığı, sebepsiz zenginleşmenin tahakkuk etmesi ve ayrıca alacğın likit belirli olması, icraya itiraz edilmesinde makul ve hakkaniyetli bir yön bulunmaması ciheti ile % 20 icra-inkar tazminatına hükmolunması gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile, davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu 11.İcra Müdürlüğünün 2016/16395 Esas sayılı sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının vaki itirazının 202.460,00 TL alacak ve 35.993,51 TL faiz yönünden iptali ile takibin asıl alacak yönünden devamına, davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve alacağın likit olduğu kabul edildiğinden hüküm altına alınan 238.453,51 TL. alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, icra inkar tazminatı yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
15.04.2022 tarihli talep üzerine yerel mahkemece dosyanın ele alınarak 25.04.2022 tarih 2021/90 Esas 2022/178 Karar sayılı ek kararı ile davalı vekilinin tavzih talebinin KABULÜ İLE; Mahkememizin 28/02/2022 tarih 2021/90 Esas-2022/178 Karar nolu gerekçeli karar ilamının başlık kısmının tavzih talebi üzerine; davacı vekilinin tavzih talebinin kabulü ile başlık kısmında ki Davalı: … – TC:…-… kısmının çıkartılarak, Davalı … – TC:… (Kendi adına asaleten, … ve … adına velayeten) … şeklinde maddi hatanın HMK m. 304/1-2 gereği düzeltilmesine, Davalı vekilinin tavzih talebinin KABULÜ İLE; 1) mahkememizin 28/02/2022 tarih 2021/90 Esas-2022/178 Karar nolu gerekçeli karar ilamının başlık kısmının tavzih talebi üzerine; davacı vekilinin tavzih talebinin kabulü ile hüküm kısmında ki; Hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde “…takibin asıl alacak yönünden devamına,” dair karar verildiği anlaşılmakla; hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde “…takibin asıl alacak yönünden devamına,” çıkartılarak, “…takibin aynen/ aynı şartlarla devamına” şeklinde maddi hatanın HMK m. 304/1-2 gereği düzeltilmesine, 3)Davalı vekilinin tavzih talebinin Kabulü İle; Mahkememizin 28/02/2022 tarih 2021/90 Esas-2022/178 Karar nolu gerekçeli karar ilamının başlık kısmının tavzih talebi üzerine; davacı vekilinin tavzih talebinin kabulü ile başlık kısmında ki Davacı: … kısmının çıkartılarak, Davacı: … AŞ (Eski Unvan: … A.Ş.)-Mersis: … şeklinde maddi hatanın HMK m. 304/1-2 gereği düzeltilmesine karar verildiği görülmüştür.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 15.04.2022 tarihli tavzih taleplerine ilişkin karar tesis edilmediğini, yerel mahkemenin vermiş olduğu karardaki asıl alacak ve faiz yönünden takibin iptal edilmesine bir itirazları bulunmadığını, ancak mahkemece karar başlığında “… ” olarak yazılı davacı unvanının “… ” olarak değiştiğinden sunmuş oldukları Ticaret Sicil Gazetesi ilan metni dikkate alınarak davacı şirketin unvanının “… ” olarak düzeltilmesini, davalı tarafın kendi adına asaleten … ve … adına velayeten … olarak düzeltilmesini, gerekçeli kararın 2 nolu hükmünde yer alan “…takibin asıl alacak yönünden devamına” şeklindeki ibaresini “…takibin aynen/aynı şartlarla devamına” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı ile görülmekte olan davada yapılan ibranamenin hiç nazara alınmadığını, davacının davasını ispat edemediğini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün 2016/16395 Esas sayılı dosyası ile yapılan haksız borç faiz ve ferilerine itirazları üzerine takibin durduğunu, davacının haksız isnatlarla suç duyurusunda bulunması üzerine savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/360 Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasının yetki itirazı nedeniyle yetkili mahkeme olan İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilerek devam ettiği sırada bilirkişilerce hesaplanan asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplamda 202.460,00 TL üzerinden sigorta şirketi ile anlaşmaya varıldığını, davacı şirketin zararın tamamını gidermediğini, sulh olunan miktar üzerinden davacının kendi düzenlediği ibranamenin imzalandığını ve açılmış davaların takip edilmeyerek kapatıldığını, bu bağlamda ibraname-feragatname imzalandığını, bunun her iki tarafça herhangi bir ihtirazi kayıt konulmaksızın karşılıklı olarak ibralaşma anlamı taşıdığını, sulhten kaynaklı poliçe limitinin 250.000,00 TL olmasına rağmen, limitin çok altında ödeme yapıldığını, sulh feragat neticesi ödeme yapıldıktan ve ibra tarihinden iki yıl sonra işbu tazminatın geri alınmaya çalışılarak davanın açıldığını, kazada davacının eşinin ve çocuklarının babasının ağır şekilde yaralandığını, davalıların kusursuz 3. kişi olarak kabullerinin gerektiğini, davalıların murisinin bulunduğu … plakalı aracın ZMMS olan … Sigorta A.Ş’ye karşı İscehisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/209 Esas sayılı tazminat davasının açıldığını, bilirkişi raporunda tazminat tutarının 482.547,29 TL olarak hesaplanmasına karşın sigorta limiti ve ıslah miktarı olan 250.000,00 TL’ye hükmedildiğini, bu davanın davacıyla bir ilgisinin olmadığını, müvekkillerinin fazla tazminat aldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalıların temerrüde düşmelerinin söz konusu olmadığını, icra inkar tazminatı talebinin yersiz olup şartları oluşmadığını, müvekkilinin ibradan dolayı itiraz ettiğini, alacağın likit olmadığını, faizin fahiş olduğunu, ticari faizin istenemeyeceğini, yasal faiz olarak hükümde belirtilmemesinin hatalı olduğunu, hem işleyen hem işleyecek faiz miktarı ve oranı hakkında kabul yada red kararı verilmediğini, tüm bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini, asıl kötüniyetli olanın davacı olup, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetki itirazının kabulüne karar verilmesine rağmen vekalet ücreti verilmemesinin hatalı olduğunu, kendilerinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekilinin ek karara yönelik nedenleri olarak; tavzihin sadece kesinleşmiş kararlarda başvurulacak bir yol olup, tavzih talebinin reddinin gerektiğini, verilen ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının mesnetsiz taleplerinin reddi gerekirken, kabulünün hatalı olup tavzih ile ek karar ile düzeltilecek bir husus olmadığını, esasa ilişkin bir hususun tavzih ile karar verilemeyeceğini, usul ve yasaya aykırı hem asıl karar yönünden hem ek karar yönünden kararın kaldırılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemli olarak yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.12.2019 tarih 2018/410 Esas 2019/657 Karar sayılı ilamı ile verilen hükmün istinaf olunması nedeniyle Dairemiz’in 26.10.2020 tarih 2020/1226-956 E.K sayılı kararımız ile davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bakılması gerektiğinden kararın resen kaldırılmasına, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine dair karar verildiği, işbu kaldırma kararını takiben dosyada verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi ile yargılamaya İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam olunarak hüküm tesis kılındığı anlaşılmıştır.
Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/9 esas 2014/93 karar sayılı dosyasında, Afyonkarahisar C. Başsavcılığının 02/01/2014 tarih 2014/9 esas sayılı iddianamesi ile … hakkında ” taksirle ölüme ve yaramaya neden olma” suçu nedeni ile kamu davası açıldığı, mahkemenin 02/04/2014 tarihli kararı ile … ‘nun meydana gelen kazada kusurunun olmaması nedeni ile beraatine dair verilen kararın 06/05/2014 tarihinde kesinleştiği, işbu dosyada alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 20/02/2014 tarihli raporunda müteveffa … ‘in asli kusurlu, dava dışı araç sürücüsü … ‘nun kusursuz olduğuna dair rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
İscehisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/2019 esas 2016/17 sayılı kararında, davacı … tarafından davalı … Sigorta aleyhine tazminat davası açıldığı, mahkemenin 28/01/2016 tarihli kararı ile ” davanın kabulüne, … için 150.000,00 TL, küçükler … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL maddi tazminatın 12/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte “davalıdan tahsiline ilişkin karar verildiği; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/184 esas 2015/74 sayılı kararında, davacı … tarafından davalı … aleyhine 02/05/2014 tarihinde tazminat davası açıldığı, 09/02/2015 tarihli karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu 11. İcra Dairesinin 2016/16395 Esas sayılı icra takip dosyasında, 26.07.2016 tarihli 7 örnek ödeme emrinde takip alacaklısının dosya davacısı … olduğu, takip borçlusunun dosya davalısı kendi adına asaleten … ve … ‘e velayeten … olduğu, 202.460.00 TL asıl alacak (05.08.2014 tarihli … Sigortanın 10.07.2013 tarihli kaza ve 3500030904840000 no’lu poliçeden kaynaklı sorumluluğu. … ve diğerleri sebepsiz zenginleşme gereği) ve 35.993,51 TL de işlemiş yasal faiz olmak üzere takip çıkışı 238.453.51 TL olduğu, Adli Tıp Kurumu nun 20.02,2014 tarihli raporunun … Bankasının 05.08.2014 tarihli göndericisi … Sigorta A.Ş. alıcısı … olan “Akşehir 2 AHM 2013/360 E.” açıklaması ile gönderilmiş olan 172.610.00 Tl lik 13.407.00 TL lik, 886,40 TL lik ve 15.556.60 TL lik banka dekontlarının da takip dosyasına eklenmiş olduğu görülmüştür. Akşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/360 Esas sayılı dosyasındaki “İbraname -Makbuz Feragatname ” başlıklı belgenin ödeme tutarı olarak 202.460,00 TL ve 23.07.2014 tarihli davacılar vekili Av. … adı altında tanzim edilerek dosyaya sunulmuş olduğu anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 304.maddesinde hükmün tashihinin “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. (2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” şeklinde düzenlendiği, her ne kadar yerel mahkemenin 25.04.2022 tarihli ek kararının HMK 304/1-2 maddesine göre yapıldığı belirtilmiş ise de, somut olayda mahkeme hükmündeki yazı ve hesap hataları ve diğer benzeri açık hatalardan söz edilemeyeceği, bu nedenle kararın tashihe elverişli bir karar niteliğinde bulunmadığı, öte yandan hükmün tavzihini düzenleyen aynı yasanın 305 vd.maddelerindeki hükümler dikkate alındığında “(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde yasa koyucu tarafından tavzih koşulları belirtilmekle ve mahkemece verilen ek kararda taraflara tanınan hak ve yüklenen borçların genişletilip değiştirilmesi söz konusu olduğundan her ne kadar mahkemece tavzih talebinin kabulü şeklinde hüküm kurulmuş ise de işbu kararın HMK’da belirlenen tavzih şartlarını taşımadığı değerlendirilmekle mahkemece verilen 25.04.2022 tarihli ek karar isabetli olmamıştır. Davalı vekilinin ek karara ilişkin istinaf istemi yerindedir.
Bu açıklamalar ışığında; Yerel Mahkemece oluşturulan gerekçeli karar başlığında davacı sigortanın unvanının … A.Ş olmasına karşın … A.Ş olarak yazılması, yine davalının kendisine asaleten çocukları … ve … ‘e velayeten davada taraf sıfatına haiz olduğu ve dava dilekçesinde bu şekilde yazılı olduğu halde gerekçeli karar başlığında sadece davalı …’in isminin yer alması yerinde değildir. Öte yandan yine mahkemenin hüküm fıkrasının 2 nolu bendinde “…takibin asıl alacak yönünden devamına,” dair karar verildiği, oysa ki hüküm fıkrasının aynı paragrafının başlangıcında “davalının vaki itirazının 202.460,00 TL alacak ve 35.993,51 TL faiz yönünden iptali” şeklinde hüküm oluşturulmak suretiyle hükümde çelişki yaratıldığı, bu nedenle davacı vekilinin ve ek kararın istinafına ilişkin davalı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü gerekmiştir.
Asıl karardaki davalının istinaf istemleri yönünden yapılan incelemede; dava dosyasında delil olarak gösterilen ibranamede her iki tarafında imzasının yer almadığı, bu itibarla davalı tarafın ibranameye ilişkin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı, davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf nedeni açısından dava konusu tutarın 05.08.2014 tarihinde ödemesinin gerçekleştiği, davacı yanca davalılar aleyhine İstanbul Anadolu 11. İcra Dairesi’nin 2016/16395 Esas sayılı dosyasında takip çıkış tarihinin 28.07.2016 tarihi olduğu anlaşılmakla zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı; ancak davalı tarafların icra takibine girişilmezden evvel temerrüde düşürüldüklerine dair dosya kapsamından delil bulunmadığından , davacı yanca dava konusu icra dosyasında talep edilen işlemiş faiz alacağının oluşmayacağı, davalılar yönünden icra inkar tazminatının incelenmesinde, söz konusu alacağın likit nitelikte bulunduğu, bu itibarla İ.İ.K. 67.maddesi dikkate alınarak 202.460,00 TL miktarındaki asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına davalılar aleyhine hükmedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalının asıl karara karşı istinaf itirazlarının kısmen kabulü, Davacının asıl karara ilişkin istinaf itirazları ile davalının ek karara ilişkin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.02.2022 – 25.04.2022 (Ek Karar) gün ve 2021/90 E. 2022/178 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06.04.2023