Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/825 E. 2022/783 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/825
KARAR NO : 2022/783

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2021
NUMARASI : 2019/80 Esas 2021/907 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.05.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.12.2021 gün ve 2019/80 Esas 2021/907 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için raportör başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının 10.04.2007 tarihinden iş sözleşmesine son verildiği 04.10.2018 tarihine kadar müvekkili şirkette dökümhane sorumlusu metalürji mühendisi olarak çalıştığını, 26.09.2018 tarihinde bağlı personellerden … isimli şahsa o kişinin iş veren tarafından 6 ay önce işten çıkartıldığını beyan ettiğini, işçinin davalının bu gerçeğe aykırı beyanına inanarak iş bırakıp fabrika müdürüne haklı serzenişlerde bulunulduğunu, ikna edilerek iş başının sağlanabildiğini, bu konu ile ilgili olarak savunmasının istendiğini, bir daha olmayacağını ifade etmesi üzerine yasal işlem yapılmadığını, son olarak 01.10.2018 tarihinde kalite bölümü elamanı olan ve kendisi ile hiç diyaloğu bulunmayan … isimli şahsa “cuma günü maaşlar verilmeyecek, pazartesi verilirse dua edelim” diyerek bu kişinin paniklemesine ve diğer çalışana sormasına sebep olduğunu, bunun üzerine diğer çalışan …’in iş yapmakta olduğu işi bırakarak fabrika müdürüne gelerek durumun doğru olup olmadığını sorduğunu, davalının gerçeğe aykırı beyanları ile çalışanların müvekkili şirkete olan güvenlerinin sarsılmasına neden olduğunu, 04.10.2018 tarihinde işe gelmediğini, ayrıca müvekkili şirketin tedarikçisine de müvekkilinin mali sıkıntılar yaşadığını söylediğini ileri sürerek davalının eylem ve söylemlerinin haksız olduğunun tespitine ve 8.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, özetle davanın reddine istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, dinlenen tanıklar beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının beyanlarını haksız fiil hükümleri içinde değerlendirilerek davacının zarar görmesine neden olduğunu gösterir herhangi bir delilin ve buna ilişkin illiyet bağını açıklar mahiyette herhangi bir verinin dosyada anlaşılmamış ve manevi zararın oluşmasına neden olabilecek şekilde kasti ve hükmani bir hususun belirlenemediğinden bu yönde delillerin de tespit edilemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, mahkemece yapılan yargılamada tanıkların dinlendiğini ve birçok delilin sunulduğunu, bu delillerin dikkate alınmayarak hukuka aykırı bir şekilde karar verildiğini, Anayasanın 141/3 maddesine göre her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini, dinlenen tanık beyanlarına göre davalının fabrikada olduğu gibi fabrika dışında tedarikçilere karşı firmanın asılsız dedikodusunun yapmakta işten çıkarılma ve maaş ödenmeyeceği asılsız beyanlarla itibar zedelediği gibi iş kaybı ve çalışanların dikkatini dağıtma ve çalışanların işinden edişe etmelerine neden olduğunu, bu sebeple mahkemece zararı gösterir delillerin tespit edilemediği yönündeki gerekçenin kabul edilmesinin mümkün bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalının davacı şirkette çalıştığı dönemde söz ve davranışları ile davacıyı kötüleyici söz ve davranışların tespiti ile birlikte bundan dolayı manevi tazminat tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili davalının 10.04.2017 tarihinde işe başladığını, 04.10.2018 tarihine kadar müvekkili şirkette mühendis olarak çalıştığını beyan ederek davalının çalıştığı dönemlerde diğer iş yeri çalışanlarını 26.09.2018 ve 01.10.2018 tarihlerinde iş yerini kötüleyerek işçilerin işten çıkarılacağı, maaşların ödenmeyeceği yönünde beyanlarda bulunduğu, bu durumun haksız eylemler olup haksız olduğunun tespiti ile birlikte manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalıya isnat edilen haksız eylemlerin davalının davacı şirkette çalıştığı dönemlere ilişkin eylemler olduğu açıkça ifade edilmiştir. Her ne kadar davalının iş akdi feshedilmiş ise de isnat edilen eylemleri davalının davacı şirkette çalıştığı döneme ilişkin olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı iş veren ile davalı çalışanı arasında iş ilişkisinin bulunduğu dönemde her ne sebeple olursa olsun iş ilişkisinden kaynaklanan haksız eylemlerin tespiti , giderilmesi ve buna ilişkin her türlü tazminat istemlerinde iş ilişkisinin bulunduğu dönemlere ilişkin olduğundan İş Mahkemeleri görevlidir. Davacı tarafça her ne kadar davalının isnat edilen fiillerin haksız rekabet olarak ifade edilmiş ise de anılan bu hususlar aynı zamanda işçi iş veren arasındaki haksız fiil işlemleri niteliğindedir. Davada aynı zamanda bu eylemlerden dolayı manevi tazminat isteminde de bulunulmuş olup, haksız rekabet olarak tanımlanması bile iş ilişkisinin hayatta olduğu dönemdeki bir tazminat istemi istendiğine göre İş Mahkemeleri Ticaret Mahkemelerine göre daha özel nitelikte mahkemeler olduğundan iş mahkemeleri görevli bulunmaktadır. Kaldı ki, davayı vasıflandırmak hakime ait olup davalının bu eylemlerinin iş ilişkisi kapsamında haksız eylem olarak nitelendirilmesi de mümkündür. Bu durumda mahkemece, görev hususu resen gözetilmeden işin esası hakkında bir karar verilmesi doğru bulunmamıştır. HMK 1.maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her safhasında resen nazara alınması gerekmekte olup, aleyhe bozma yasağının ve dolayısıyla usuli kazanılmış hakkın da istinasıdır.
Bu durumda, davaya bakmakla görevli olmayan ilk derece mahkemesince davaya bakılmış bulunulduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına, dosyanın görevli İş Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.12.2021 tarih 2019/80 Esas 2021/907 Karar sayılı kararının RESEN KALDIRILMASINA,
2-Davanın HMK 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli İş Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
HMK’nın 20/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık başvuru süresinde talep halinde dava dosyasının ilk kararı veren ilk derece mahkemesince görevli mahkemeye gönderilmesine,
HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca davaya görevli mahkemece bakılması halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine, davanın görevli mahkemede devam etmemesi ve talep bulunması halinde ilk kararı veren ilk derece mahkemesince yargılama giderlerine hükmedilmesine,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere 20.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.