Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/815 E. 2022/1098 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/815
KARAR NO : 2022/1098

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2022
NUMARASI : 2022/246 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 18.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.07.2022

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.03.2022 tarih 2022/246 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili, müvekkili davalı irketin medikal malzemelerin tedariki konusunda faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin piyasa sürdüğü ürünlerden birinin “otomatik ventilatör” ya da “resüsitatör” olarak adlandırılan, solunumu tamamen durmuş veya yetersiz olan hastalara, sürekli akışlı, basınç döngülü solunum ve gerekli oksijen desteği sağlayan medikal bir cihaz olduğunu, davalılardan … A.Ş.’nin de aynı cihazı … markasıyla üretip pazarladığını, davalı şirketin ürettiği ventilatörün MR uyumluluğuyla ilgili olarak “…” kuruluşundan bir test raporu aldığını ve cihazın MR uyumluluğuyla ilgili olarak elde etmiş olduğu teknik sonuçları, Sağlık Bakanlığı’nın Ürün Takip Sistemi’ne işlediğini, test raporunda cihazda kullanılan yayların Berilyum Bakır’dan imal edilmiş olduğunun ifade edildiğini, müvekkilinin piyasadan davalı … A.Ş.’nin ürettiği üründen 2 adet temin ettiğini ve ürünlerden birini tetkik ettirmek için bir uzmandan rapor aldığını, alınan uzman görüşü-raporunda, davalı … A.Ş. tarafından üretilmiş olan üründe kullanılan yaylarının Berilyum Bakır’dan imal edilmediğinin, manyetik alandan önemli ölçüde etkilenen başka bir metal cinsinin kullanılmış olduğunun tespit edildiğini, davalı … Medikal tarafından piyasaya sunulan üründeki özellikler ile test sonucunda belirtilen özelliklerin birbiriyle uyumlu olmadığının ortaya çıktığını, davalı şirketin bu eylemlerinin TTK md 54 vd. Hükümlerine göre haksız rekabet oluşturduğunu, diğer davalı …’ın hazırlamış olduğu raporun da haksız rekabet fiilinin konusunu oluşturduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitine, davalı … A.Ş. tarafından dava konusu … markalı ventilatörlerin satışının ve diğer yollar ile piyasaya sunmasının yasaklanmasına, … A.Ş.’nin elinde bulunan ve kamu hastanelerine satılan dava konusu … markalı ürünlerin toplatılarak imha edilmesine, Sağlık Bakanlığı Çiğli Araştırma Hastanesi veya Tepecik Araştırma Hastanesi’ndeki dava konusu ürünler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucuna göre ihtiyati tedbir yoluyla, … A.Ş.’nin elinde bulunan … markalı ürünlere el konulmasına, kamu hastanelerinde ürünlerin kullanılmasına engel olunmasına ve yargılama sonuna kadar bunların muhafaza altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacının TTK’nın 61. ve HMK’nın 389. ve devamı maddeleri uyarınca ürünlerin kullanımın durdurulması ve piyasadaki aynı tür ve markadaki ürünlerin toplatılmasına dair tedbir kararı verilmesi yönünde ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise de, bu iddianın dayanağı olarak belirtilen 14/01/2022 tarihli rapora konu olan ürünün denetiminin şu aşamada davalı tarafından üretildiği belirtilen … marka ürüne ait olup olmadığının net bir şekilde tespitinin yapılamadığı, incelenen ürünün davalı ürünü olup olmadığının anlaşılamadığı gibi davalı tarafça üretilen ürünün kullanılan hastalar yönünden olumsuz bir etkisinin olup olmadığının belirli olmadığı, dosya kapsamında da bu hususun denetlenebilir olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Ara karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, tedbir talebi hakkında karar verilmesinin, bilirkişi incelemesini gerektirebileceğini, ancak bu gerekliliğin ihtiyati tedbir talebinin reddi için bir gerekçe olamayacağını, mahkemenin davanın başında tedbir kararı için yaklaşık bir kanaat oluşturması için hızlı bir bilirkişi incelemesi yoluna gitmesinde bir engel bulunmadığını, bu raporun nihai hükme değil, sadece tedbire esas alınacağını, sonradan her aşamada denetlenmesinin mümkün olduğunu, dava konusu cihazların MR uyumlu olmamasının kamu hastanelerinde bulunan hastalar için ciddi bir tehlike içerdiğini, MR cihazının elektro manyetik alanının, bu cihaza girecek her türlü alet ve makinenin belirli şartları taşımasına sebep olduğunu, dava konusu ürünlerde Berilyum Bakır’ın kullanılmamasının ise, hastalar yönünden büyük bir tehlike kaynağı olduğunu, … markalı ventilatördeki yaylarda hangi metalin kullanıldığının tespitinin yeterli olduğunu, tedbirin yargılamanın sonraki aşamalarına ötelenmesinin hastalar üzerindeki riskin göz ardı edilmesine sebep olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir kararı verilebilmesi için davada haklılık konusunda tam bir ispat şartı aranmamakta ise de, davanın esası yönünde haklılık durumunun yaklaşık olarak ispat edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Aynı şekilde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme nedeniyle ciddi bir zararın olacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Davanın esası hakkında ilk derece mahkemesince yargılamaya devam edilmekte olup, tarafların haklılık durumu hususu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından davacı tarafın bu aşamada istinaf isteminin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18.07.2022