Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/755 E. 2022/959 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/755
KARAR NO : 2022/959

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2020/125 Esas 2020/727 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 17.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.06.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih 2020/125 Esas 2020/727 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının ve müvekkili …’ın 22.12.2019 tarihinde trafik kazasına karıştıklarını, söz konusu trafik kazası sonucunda müvekkillerine müvekkili …’ın hapis yatacağı, yüksek tazminat rakamları ödemek zorunda kalacağı gibi tehditlerle korkutma suretiyle davalı tarafından 02.01.2020 ödeme tarihli 40.000,00 TL bedelli bononun zorla imzalatıldığını, iş bu bononun korkutma ve aldatma nedeniyle oluşmuş irade bozukluğundan dolayı geçersiz olduğunu, söz konusu senedi imzaladıktan sonra da içi rahat etmeyen müvekkili …’ın konuyu komşusuna açtığını ve komşusunun yönlendirmesi sonucu kazaya ilişkin oluşmuş tüm zararların zaten sigorta şirketince ödeneceğini ve hapis cezası almasının da söz konusu olmayacağı yönünde fikir edindiğini, müvekkilinin bunun üzerine senedin düzenlenmesine dair şikayette bulunduğunu, taraflarınca yapılan araştırmalar neticesinde davalı tarafın aracın onarımı için müvekkilinin trafik sigortacısı nezdinde hasar dosyası açtırdığı bilgisi edinildiğini, davalı tarafın daha sonra yapılan görüşmede senedi sadece manevi tazminata karşılık aldığını beyan ettiğini, müvekkil …’ın, ehliyetsiz ve alkollü olduğu için ilgili sigorta şirketinin davalının aracında meydana gelen zararı giderse dahi teminat dışı hallerden ötürü yapılan bu ödemeyi müvekkillerinden rücuen isteyeceklerini, davalı tarafın bu aldatması sonucu da müvekkillerinin zararının kat ve kat artmış olacağını, davalının senede ek olarak müvekkillerin bilgisi haricinde hasar dosyası açtırar… şirketinden talepte bulunmasının da kötüniyetini açıkça ortaya koyduğunu, davalı tarafın aracına dair zararın ilgili sigorta şirketi tarafından tamamen karşılandığını, senet bedelinin tek karşılayacağı zarar kalemi olarak manevi tazminat kaldığını, somut olaydaki kaza bakımından 40.000,00-TL manevi tazminatın söz konusu olmayacağını ileri sürerek müvekkillerinin iş bu davaya konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesine, davalının aldatma ve korkutma yoluyla irade bozukluğuna yol açarak bono düzenlemesi nedeni ile bonoda yazılı miktar olan 40.000,00 TL’nin en az % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının daha önce aynı davayı İzmir 5. ATM’nin 2020/2 Esas sayılı dosyası ile açtığını, davanın dava şartı olan zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmeden açılması sebebiyle mahkemece dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, reddedilen dava kesinleşmeden işbu dava açıldığından derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıların senetteki imzaları kabul ettiklerini, iddia edilen hususların hiçbirinin mevcut olmadığını, taraflar arasındaki borcun doğma sebebinin haksız fiilden kaynaklandığını, müvekkilinin 22.12.2019 günü, saat 15:20 sıralarında aracında eşi olduğu halde seyir halindeyken davacı …’ın maliki olduğu ve davacı …’ın kullandığı aracın aniden ve süratle kontrolünü kaybederek, müvekkiline ait araca arka ve yan taraftan şiddetli bir şekilde çarpması üzerine müvekkilinin ve eşinin yaralandığını ve araçta maddi hasar oluştuğunu, müvekkilinin araçtaki maddi hasar sebebiyle davacı tarafın sigorta şirketi olan … A.Ş.’ye müracaat ettiği ve araca ilişkin maddi zararı için sigortadan hasar tazmini talebinde bulunduğu, müvekkilinin kaza sebebiyle korkmaları, üzülmeleri ve yaralanmaları sebebiyle hastane vs ulaşım giderleri ve manevi tazminat için tarafların 40.000,00 TL ödenmesi hususunda mutabakata varıldığını ve 02.01.2020 tarihinde ödeme yapılacağına dair 40.000,00 TL’lik senedin davacılar tarafından imzalanarak davalıya verildiğini, daha sonra davacıların senedin vadesi geldiğinde ödeme yapmadıklarını ve menfi tespit davası açtıkları, bu davanın da arabuluculuk süreci gerçekleşmediğinden dava şartı yokluğundan davanın reddedildiğini, dava konusu edilen senedin imzalanmasında araç sahibi ve sürücüye müvekkilinin hiçbir suretle zor kullanma, aldatıcı ve yanıltıcı, abartılı kelimeler kullanmadığını, hiçbir baskı ve irade fesadı olmaksızın müzakere edilerek geniş bir zamanda mutabakat sağlanarak senedin verildiğini savunarak davanın reddini ve davacının haksız ve kötüniyetle hareket etmesi sebebi ile %20 icra tazminatının davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, HMK’nın 114/1-ı maddesine göre aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması gerektiği, somut olayda Mahkemenin 2020/2 Esas ve 2020/4 Karar sayılı dosyasında davacılar tarafından davalı aleyhine aynı konuda ve aynı dava sebebine dayanarak dava açıldığı, mahkemece önce açılan bu davanın arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın açılması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, bu kararın taraf vekillerinin istinaf etmesi üzerine İzmir BAM 17. HD’ne gönderildiği, dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğundan bu davanın derdest olduğu, zira bu kararın şekli anlamda henüz kesinleşmediği gerekçesiyle HMK’nın 114/1-ı maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, derdest olduğu öne sürülen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/2 esas 2020/4 karar sayılı dosyasında istinaf başvurusundan feragat ettiklerini, davalı tarafça istinaf başvuru süresi geçtikten sonra bu karara karşı istinaf talebinde bulunulduğunu, davalının bu kararda en geç 20.02.2020 tarihinde haberdar olduğunu, bu tarihin tebliğ tarihi olarak kabulü gerektiğini, davalı tarafça istinaf süresi geçtikten sonra istinaf yoluna başvurulduğunu, istinaf süresi geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunun geçersiz olduğunu, taraflarınca da istinaf başvurusundan vazgeçildiğinden derdest olduğu belirtilen dosyanın kesinleştiğini ve derdest olmadığını, derdest olduğu öne sürülen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/2 esas 2020/4 karar sayılı dosyasının istinaf mahkemesinden dönüşü beklenilerek derdestlik itirazının sonucuna göre değerlendirilmesi gerektiğini, istinaf incelemesi sonucunun beklenilmesi gerektiğini, bu nedenle derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacılar vekilinin aynı davalıya yönelik aynı konuda ve aynı taleple aynı mahkemeye dava açtığı, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/2 esas 2020/4 karar sayılı kararı ile önce açılan bu davanın arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın açılması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, bu kararın taraf vekillerinin istinaf etmesi üzerine İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır. İstinafa konu eldeki davanın, önce açılan davada verilen karar henüz kesinleşmeden açıldığı, dava tarihi itibariyle ve halen ortada önceden açılmış derdest bir dava bulunduğu anlaşılmakla; mahkemece derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacıların yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17.06.2022

..