Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/745 E. 2022/1869 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/745
KARAR NO : 2022/1869

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2021
NUMARASI : 2021/155 Esas 2021/1057 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2022
İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.11.2021 tarih 2021/155 Esas 2021/1057 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin … plakalı aracın maliki olduğunu, aracı satın aldığı tarihte … Sigorta A.Ş daha sonra ünvan değişikliği ile ismi … A.Ş olan Sigorta Şirketine 423/12649362 numaralı 28.04.2015-28.04.2016 tarihleri arasında geçerli kasko poliçesi yaptırdığını, 20.05.2015 tarihinde arkadaşı …’in sevk ve idaresinde Çeşme’ye giderlerken domuz sürüsüne çarpmamak için aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilerek ağaca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeni ile hasar dosyası açıldığını, ancak aracın kiralık olarak kullanıldığı iddiası ile kasko sigortacısı tarafından zararın tazmin edilmediğini,aksine TTK 1444 maddesi gereğince sigortalının yanlış beyanına istinaden kasko sigortasının iptal edildiğini, müvekkilinin eşinin rent a car firmasının bulunduğunu, Sigorta şirketinin müvekkilinin eşi bu işi yaptığı için davacının eşinin aracının bu iş için kullanılmadığı halde ödeme yapmadığını, kaza anında aracı kullanan kişinin ailenin samimi arkadaşı olup aracı rica üzerine davacının verdiğini, kazada aracın pert olduğunu, davacının aracını 28.04.2015 tarihinde 38.500,00 TL ye satın aldığını, sigorta şirketinin soyut varsayımlarla kasko poliçesinin tek taraflı olarak iptal ettiğini, müvekkilinin halen aracın kredi borcunu ödemeye devam ettiğini, bu nedenlerle zarar tazmin edilmediğinden fazlaşa ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 38.500,00 TL’nin kaza tarihi olan 20.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacıya ait aracın kiralık olarak kullanıldığının tespit edildiğini, kiralama amacı ile kullanılması amacı ile kullanılması halinde meydana gelen hasarların teminat dışı kaldığını, sigortalının kendilerine yanlış beyanda bulunduğunu, bu nedenlerle poliçenin iptal edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dinlenen tanık beyanlarına göre kazaya karışan aracın kiralık olarak kullanılmadığı, bunun aksini gösterir somut ve kesin bir delil sunulmadığı, aracın tamirinin ekonomik olmadığı, pert total sayılması gerektiği, aracın hurdasının davalıda kalmak şartıyla 37.000,00 TL’nin tahsili icap ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile aracın hurdasının davalıda bırakılmak kaydıyla 37.000,00 TL’nin 15.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Yerel mahkemece dava konusu kasko poliçesinde dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan … A.Ş.’nin davaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığı konusu araştırılmamıştır. Davacı vekilince dava dilekçesine usulden red ile sonuçlanan tahkim başvurusu sırasında dain mürtehinin tazminatın kendilerine ödenmesine dair şartlı muvaffakatı sunulmuş ise de şartlı muvaffakat geçerli olmayıp mahkemece adı geçen şirketin davaya açıkca muvaffakat edip etmediği, muvaffakat etmemesi halinde davacının dain mürtehine borcu kalıp kalmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece aktif husumete ilişkin ve resen gözetilmesi gereken bu husus dikkate alınmaksızın davanın esasına girilerek karar verilmesi doğru bulunmamış ; kabule göre ise, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.3.3.1.2.1 maddesi hükmü uyarınca, “Onarım masrafları, sigortalı taşıtın, rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği taktirde sigortacının malı olur.” Buna göre, davalı sigorta şirketi, meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup sigortalı araç hurdasını sigorta ettiren kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacı tarafından, araç hurdası sigorta ettirenin uhdesinde bırakılıp, hurda bedelinin tazminattan indirilmesi olanaklı değildir. Mal sigortalarından olan kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Hasarlı aracın kimin uhdesinde kalacağı hususunda sigortalıya seçimlik hak tanınmıştır. Sovtajın sigortalı tarafından talep edilmemesi halinde, sigortacıda kalacağı anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı, sovtajın kendisinde kalmasını istemediğine göre, davacıya ait araç sigortacının malı olur. Ancak dosyadaki ruhsat bilgilerine göre aracın trafik kaydında … A.Ş tarafından konulan rehin bulunmaktadır. Kasko Genel Şartlarına göre aracın trafikten çekme(veya hurda) belgesi de istenerek, davacı tarafından aracın trafik kaydı üzerindeki takyidatlardan ari (temiz) olarak davalı sigortacıya teslimi kaydı ile belirlenen tazminatın davacıya ödenmesine şeklinde karar verilmesi, aksi takdirde sovtaj bedeli mahsup edilerek tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Nitekim Yargıtay 17. H.D’nin 06.10.2020 tarih 2020/1844E-2020/5149K ve 08.06.2020 tarih 2019/1760E, 2020/3242 K sayılı karaları da bu yöndedir. Yine davacı vekili, hasarlı aracın hurdasının sigorta şirketine bırakılmasını istemiş olup hükümde aracın hurdasının davalıya bırakıldığı belirtilmiş iken gerekçeli kararda davacının hurda aracı istediği şeklinde çelişkiye sebebiyet verilmesi de doğru olmadığından bahisle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, önceki gerekçeli kararda davacı tarafın hurdayı istemedikleri kelimesi yazılmak istenirken, yerine sehven kelime hatası ile istedikleri şeklinde yazıldığı anlaşıldığından, aracın celbedilen kayıtlarında araç üzerinde bir rehin bulunmadığı, çekme ve hurda bilgisinin de yer almadığı bildirilmiş olmakla, davacı taraf sovtajın kendisinde kalmasını istemediğinden, araçta bir rehin vs gibi hak mahrumiyetini gerektiren bir kısıtlama da bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile dava konusu … plakalı aracın hurdasının davalı sigorta şirketinde bırakılmak kaydı ile, 37.000,00 TL bedelin 15.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlettirilen araştırma raporunda dava konusu aracın kiralık araç olarak kullanıldığının belirlendiğini, bu nedenle sigorta teminatı dışında bulunduğunu, davacının normal poliçe ile bu hasarı talep etme hakkının bulunmadığını, kendilerinin aracın hurdasının sigorta şirketine bırakılmasına yönelik taleplerinin bulunmadığını, tespit edilen tazminat miktarından aracın hurda değerinin mahsup edilerek kalan miktar açısından tazminata karar verilmesi gerekirken aracın hurdasının müvekkil şirkete bırakılmasının hatalı olduğunu, dava konusu aracın poliçe şartlarına aykırı şekilde kiralık araç olarak kullandırılması hususu dikkate alınmadan usul ve yasaya aykırı karar verildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Bununla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Bu açıklamalar ışığında her ne kadar davalı tarafça dava konusu aracın kiralık araç olarak kullanıldığı ve buna ilişkin araştırma raporu tanzim edildiği iddia edilmiş ise de, İDM’ce talimat yoluyla davacı tanıkları … , … ve … dinlenilmiş, adı geçen tanıklar davaya konu … plaka numaralı aracın kiralanmadığı, ödünç alındığı yönündeki beyanları karşısında davalı sigorta şirketinin aracın kiralanarak kullanımı sırasında işbu kazanın meydana geldiğini ispatlayamadığı, bu nedenle poliçe kapsamında tazmini gerekir zarar olduğu değerlendirilmiştir.
Araç hasarının tespiti için mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporunda, sigorta şirketi tarafından açılan hasar dosyası neticesinde alınan raporda meydana gelen kaza nedeniyle aracın komple ön ve mekanik alt kısımlarından araç gövdesinde ve sökülebilir takılabilir parçalarda büyük şiddette hasar olacak şekilde darbe alarak hasarlandığı, alınan darbenin şiddetiyle sürücü ve yolcu hava yastıklarının aktif hale gelerek açıldığı ve araçta 25.000,00 TL dolaylarında hasar meydana geldiği aracın piyasa rayiç değerinin 37.000,00 TL, sovtaj değerinin 15.000,00 TL olduğu, hasarın, araç değerinin % 50’sini aştığı için onarımın ekonomik olmadığı, pert total olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre araç piyasa değerinden sovtaj değeri çıkarıldığında gerçek zararın 22.000,00 TL olarak hesaplandığı, davacı yanca araç hurdasının sigorta şirketine bırakılmasını istemesi halinde Sigorta Sözleşmesinin 5.maddesinde rayiç değer uygulaması başlığında rayiç değer klozunun “Sigorta şirketi sigortaya konu aracı hasar tarihi itibariyle rayiç değerine kadar teminat altına almıştır.” şeklinde belirtilmiş, mahkemece bu rapor benimsenerek hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olmasına, dava konusu araca ilişkin trafik kayıtları getirtilerek araç üzerinde takyidatın bulunmamasına, belirlenen tazminatın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekline uygun olarak belirlenmesine göre ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 2.527,47 TL’den peşin alınan 631,87 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.895,60 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.12.2022