Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/637 E. 2022/600 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/637
KARAR NO : 2022/600

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18.06.2020
NUMARASI : 2020/75 E.. 2020/229 K.
DAVANIN KONUSU : Banka Teminat Mektubunun Paraya Çevrilerek Tahsiline
İlişkin Alacak
KARAR TARİHİ : 12.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.04.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.06.2020 gün ve 2020/75 E. 2020/259 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili Belediyenin dava dışı kişi ile kiracılık ilişkisi kapsamında yapılan sözleşme uyarınca iş yerini dava dışı kişiye tahsis edildiğini, Belediye Meclisi kararı ile dava dışı kişinin yönetmelik hükümleri gereğince kira sözleşmesinin bittiği tarih itibariyle ilk tahsis ücreti ödemek için tahsis sahibi olarak faaliyette bulunmasına karar verildiğini ve davalı bankanın Buca Şubesinden dava konusu 6.600,00 TL bedelli süresiz teminat mektubu alındığını, dava dışı kişinin kendisine tahsis olunan yerin başka bir kişiye devredildiğini, bu devir nedeniyle bu teminatın irat kaydedilmesi gerektiğini ve bu yönde karar verildiğini ileri sürerek 6.600,00 TL bedelli banka teminat mektubunun nakde çevrilerek davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, görev itirazı ile birlikte zamanaşımı yönünden ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerledirilerek eldeki davanın 6102 Sayılı TTK’nın 5/A-1 maddesi ve 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi gereğince arabuluculuğa başvurulmaksızın açılmış olduğundan dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, dava dilekçesini özetle birlikte görevsiz mahkeme olan İzmir 19. Aliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın 16.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup akabinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını 27.12.2019 tarh ve 2019/147647 nolu son tutanağın imzalandığını, İzmir 19 Asliye hukuk Mahkemesi kararının kesinleşmesinden önce arabuluculuk son tutanağının imzalandığını görevli ticaret mahkemesince 04.02.2020 tarihinde tensip zaptı düzenlenip taraflarından 21.02.2020 tarihli dilekçe ekinde arabuluculuk son tutanağının sunulduğunu buna rağmen davanın usulden reddine karar verildiğini HMK 113/3 maddesinde dava şartı noksanlığının davanın esasına girilmeden önce fark edilmemiş, ileri sürülmemiş ancak hüküm anında noksanlık giderilmiş ise başlangıçtaki dava şartı noksanlığınında dolayı davanın reddedilemeyeceğinin düzenlendiğini, emsal yargı kararları da verilmek suretiyle usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE : Dava, teminat senedinin paraya çevrilerek davalı bankadan tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesice zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
19.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, aynı tarihte yürürlüğe giren aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK’nın 115/2. maddesi de ” Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. ” şeklindedir.
Somut uyuşmazlıkta davacı dava dışı 3.kişi tarafından davalı bankadan alınarak verilen teminat senedinin nakde çevrilerek davalı bankadan tazmini isteminde bulunmuş olup uyuşmazlık TTK da düzenlenen banka teminat senedinden kaynaklanması nedeniyle mutlak ticari dava niteliğindedir ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasına dair dava şartına tabidir. HMK’nın 115/2. maddesinde tamamlanabilir dava şartı eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa süre verilebileceği belirtilmiş ise de 6352 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-2. maddeside arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği açıkca belirtildiğinden anılan dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira arabuluculuk, tarafların mahkeme yoluna başvurmadan uyuşmazlıkları bir araya gelerek çözmeleri, bu şekilde daha hızlı ve barışcıl yöntemlerle sonuca ulaşmaları ile mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla getirilmiş bir alternatif çözüm yoludur. Dava açılış tarihi dosyanın usulüne uygun bir şekilde ticaret mahkemesine gönderildiği gözetildiğine 25.09.2019 tarihi olup bu tarih itibariyle arabuluculuğa başvurulmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Buna göre mahkemece arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL peşin alındığından yeninden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12.04.2022