Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/573 E. 2023/1065 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/573
KARAR NO : 2023/1065

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.11.2021
NUMARASI : 2014/911 E. – 2021/903 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 13.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.11.2021 gün ve 2014/911 E. – 2021/903 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi temlik alan davacılar vekili ve (temlik eden davacı) İflas Nedeniyle … San. A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin 06.07.2012 tarihli genel kurul kararı ile yönetimin el değiştirdiğini, söz konusu genel kurulda davalılar eski yönetim kurulu üyeleri …, … ve …’in yolsuz işlem ve tasarruflardan dolayı ibra edilemediklerini, bu yönetim kurulu üyelerinin davacı şirketin tek üretim birimi fabrikasını hileli yollarla kiralamış gibi göstererek kendi nam ve hesaplarına çalıştırmaları, şirket defter ve kayıtlarının teslim edilmemesi, şirket araçlarının akıbetinin belli olmaması ve davalı … ve … ile iş birliği yaparak büyük miktarda para kaçırılması gibi nedenlerden dolayı 09.11.2012 tarihli genel kurul kararı ile haklarında cezai ve hukuki olarak müracaat hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, şirket yönetimin el değiştirmesi üzerine ele geçirilebilen kayıt ve evraklar üzerinde şirket denetçisine inceleme yaptırıldığını, davalı eski yönetim kurulu üyelerinin diğer davalılarla birlikte hareket ederek şimdilik tespit edildiği üzere davacı şirketi 3.378.341,00-TL zarara uğrattığının belirlendiğini, davalı …’ın sahibi ve yöneticisi olduğu davalı … Ltd Şti’nin borçlarından 1.410.000,00-TL şirket alacağının 25.01.2012 tarihinde ve 03.02.2012 tarihinde … Bankası … Şubesi aracı kılınarak ödeme gibi gösterildiğini, bu şekilde 1.410.000-TL şirket parasının hileli yollarla davalılar … Ltd Şti ve …’a aktarıldığını, söz konusu kurmaca dekont işlemlerinin banka aracı kılınarak şirket çalışanı … vasıtasıyla gerçekleştirildiğini, iş bu davanın konusunun ise 25.01.2012 tarihli banka dekontu ile davacı şirketten kaçırılan 980.000,00-TL’lik alacak olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 980.000,00 TL alacaklarının 25.01.2012 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
28.03.2013 tarihinde sunulan tarihsiz temlikname ile, davacı şirket, eldeki davaya konu 980.000,00 TL alacak ile işlemiş ve işleyecek faizlerini ve diğer talep haklarını …’e temlik etmiştir. Temliknameyi şirket yetkilisi … imzalamıştır.
Temlik alan …’in 05.06.2013 tarihinde vefatı üzerine mirasçıları … ve … tarafından davanın sürdürüldüğü anlaşılmıştır.
CEVAP : Davalı … … vekili, müvekkilinin davacı şirketin yönetim kurulu başkanı iken, 06.07.2012 tarihli genel kurul kararı ile şirketin yönetim kurulu başkanının müvekkilinin kardeşi dava dışı … olduğunu, yolsuz işlem ve tasarruflardan dolayı müvekkilinin ibra edilmediğine dair iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin şirketin idaresi sırasında yasal olmayan hiçbir işlem yapmadığını, şirketin menfaatleri çerçevesinde hareket ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, müvekkillerinin 06.07.2012 tarihine kadar davacı şirketin yönetim kurulunda yer aldıklarını, görevleri süresince şirketin çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini, davacı şirketin kasten zarara uğratıldığı iddiasının asılsız ve dayanaksız olduğunu, müvekkillerinin şirketin zarardan ve bataktan kurtarılabilmesi için birçok borca kefil olduklarını, kendilerine ait evleri satıp şirkete finansman sağladıklarını, … Bankası … Şubesi kullanılarak yapıldığı iddia edilen usulsüz işlem konusunda müvekkillerinin yönetim kurulu olarak bilgilerinin bulunmadığını, bu konuda işlem emrini verme yetkisinin davalı … …’da olduğunu, böyle bir alışverişin olmadığını ve ilgili paranın davacının kasasına girmediğini, müvekkillerinin yönetim kurulu üyesi iken yapılmış olan tüm işlemleri gerek yönetim kurulu başkanı … ve gerekse ortak olan diğer kardeşleri dava dışı … ve … …’un bildiklerini, yapılan tüm işlemleri bilmelerine rağmen çıkarları zedelendiği için şu an bu asılsız iddialarda bulunduklarını, davalılar … Ltd. Şti. ve …’la tüm irtibatların davalı … … ve kardeşleri dava dışı ortaklar … … ve … tarafından kurulduğunu, müvekkillerinin Tire CBS’nin 2012/2477 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin davacı şirkette askeri ihalelere girme yetkisiyle çalıştığını, bu konuda vekaletinin bulunduğunu, ihale evraklarını hazırlayıp ihalelere katılma dışında şirkette herhangi bir işinin bulunmadığını, müvekkiline davalı … … tarafından bankalarda işlem yapma vekaletnamesinin de verildiğini, müvekkilinin bu vekaletname ile yönetim kurulu başkanı ve imza yetkilisi …’dan aldığı talimatları uyguladığını, dava konusu işlemin de davalı … …’un talimatı ile gerçekleştirildiğini, dosyadaki dekonttaki imzanın müvekkiline ait olduğunu, fakat müvekkilinin bu parayı tahsil etmediğini, iddia edildiği gibi para aklama durumunun söz konusu olmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyeleri … …, … ve … hakkında İzmir CBS’ne suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilinin bu işlemi yapmasında herhangi bir çıkarının olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davanın önceki yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dayanan sorumluluk davası olduğunu, müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin sözleşme serbestisi ilkesi içerisinde davacı şirket ile ticari ilişki kurduğunu, bu ticari ilişkide zarar gördüğünü iddia ediyorsa iddia edilen zarardan sözleşmeyi yapan yönetim kurulunun sorumlu olduğunu, müvekkilinin … Bankası … Şubesinden 25.01.2012 tarihinde davacı şirkete 980.000,00 TL ödeme yaptığını, bu paranın vekaleten davalı …’ye ödendiğini, …’nin parayı davacı şirket veya yönetim kuruluna teslim edip etmediğinin bilgileri dahilinde olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunda da olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin davacı şirketin ortağı ya da yöneticisi olmadığını, davacı şirket yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan alacak davasında müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen konularla bir ilgisinin olmadığını, müvekkilinin davalı … Ltd Şti’nin ortağı ve sahibi değil, dava dışı … Tic A.Ş.’nin ortağı ve yetkili temsilcisi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket yönetim kurulunun …, … ve …’den oluşmakta iken 06.07.2012 tarihli genel kurulda bu yönetim kurulu üyelerinin görevine son verilerek yeni yönetim kurulunun seçildiği, görevine son verilen yönetim kurulu üyelerinin şirketi zararlandırıcı eylemleri nedeniyle hukuki ve cezai başvurularda bulunmak üzere 09.11.2012 tarihli genel kurulda yönetim kuruluna yetki verildiği; görevi sona eren yönetim kurulu üyelerinin görev dönemlerinde olmak üzere 25.01.2012 tarihinde aralarındaki ticari ilişki sebebiyle davalı … Ltd Şti’nin talimatı ile kendi hesabından … Bankası … Şubesinden davacı şirkete 980.000,00 TL ödeme yapıldığı, ödemenin şirketi temsile yetkili …’un verdiği bankalardan para çekme yetkisi içeren 28.12.2010 tarihli vekaletname ile yetkili kılınan şirket çalışanı davalı …’ye yapıldığı ve bu paranın davacı şirkete aktarılmadığı, böylece davacının zararının oluştuğu, şirket adına tahsil edilen 980.000,00 TL’nin davacı şirkete intikal ettirilmemesinden dolayı vekaletname ile parayı çeken … ile onu yetkilendiren yönetim kurulu üyeleri …, … ve …’in müteselsilen sorumlu oldukları, davacı şirketin davanın devamı sırasında dava konusu hak ve alacağını …’e temlik ettiği, her ne kadar davalı … Tic Ltd Şti’nin de davacı zararından sorumlu olduğu ileri sürülmüş ise de, davacıya ödemenin bu şirket hesabından yapıldığı, paranın tekrar bu şirkete aktarıldığı konusunda ve bu şirketin diğer davalılarla birlikte hareket edilerek zarara sebebiyet verdiği konusunda ispata yeterli delil sunulmadığı, her ne kadar davalı …’ın davacının zararından sorumlu olduğu ileri sürülmüş ise de, davacı şirket adına vekaleten hareket eden davalı …’nin 25.01.2012 tarihinde davalı … Ltd Şti’nden tahsil ettiği 980.000,00 TL’nin tamamını veya bir kısmını bu kişinin hesabına yatırdığı ve bu kişinin şirketi zararlandırma konusunda diğer davalılarla birlikte hareket ettiğinin sübuta ermediği; Davacı şirket iflas idaresi üyelerince İzmir 7 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 E. sırasına kayıtlı temliknamenin iptali davasının sonucunun beklenmesi talep edilmiş ise de, davanın açıldığı tarihten bugüne kadar geçen zaman ve İzmir 7 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tasarrufun iptali davası olup kabulü ihtimalinde sonuçları dikkate alınarak bu davanın sonucunun beklenmesi yönündeki talebin reddedildiği gerekçesiyle, davalılar … ve … aleyhine açılan davanın reddine, davalılar …, …, … ve … aleyhine açılan davanın kabulüne, 980.000,00 TL’nin 25.01.2012 tarihinden itibaren avans faiziyle bu davalılardan müteselsilen alınarak temlik alan … mirasçılarına verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı temlik alan davacılar vekili ve (temlik eden davacı) İflas Nedeniyle … San. A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar (temlik alan … mirasçıları) … ve … vekili, dava konusu işlem ile ilgili olarak … Bankası Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının 28.10.2013 tarihli inceleme raporunda banka sorumluluktan kurtarılmış ise de, ekinde sunulan belgelerden, şimdilik 365.000,00 TL ödemenin davacı şirkete değil de, davalı …’ın şahsi hesabına ödeme yapıldığının tespit edildiğini, oysa bankanın mahkemeye gönderdiği 25.02.2013 tarihli cevapta, paranın tamamının nakit ödendiği ve başka bir hesaba havale yapılmadığının beyan edildiğini, bankanın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, ayrıca teftiş raporu ve işlemi yapan memurun beyanına göre davalı …’ın davalı … Ltd. Şti.’nin gizli yöneticisi olduğunu, dekontun üzerindeki bankacılık mevzuatına aykırı post-it notuna bakıldığında, dekontun düzenlendiği an nakit ödemenin olmadığı; 365.000,00 TL davalı …’e aktarım yapılmak ve 600.000,00 TL “ödenecek” kaydı ile o anda ödenmediği, hesabın denkleştirildiği ve 600.000,00 TL’lik nakdin daha sonra … ya da diğer davalılara ödendiğini; müvekkilleri ve selefi davacı şirket açısından tüm miktarın davalılardan tahsilinin gerektiğini, dosyada bir çok defa bilirkişi raporu alındığını, ancak bilirkişilerin, gerçeği ortaya çıkarmak yerine, sahteliği belli ve bankacılık mevzuatına aykırı ve dava dışı banka tarafından da onaylanmamış sahte dekontu temel alarak rapor düzenlediklerini, banka memurunun, gerçekte şirkete aktarılan bir para olmadığı halde sahte dekont düzenlediğini, bankanın da kendisini korumak adına bu işlemi görmezden gelen bir teftiş raporu hazırladığını, ilk derece mahkemesinin davalılar … ve … açısından red gerekçesinin açık ve anlaşılır olmadığını, davaya konu dekontta yer alan “ödenecek” notunun göz ardı edilemeyeceğini, dekontun 600.000,00 TL’nin ödeme belgesi olarak kabul edilemeyeceğini, çünkü bu paranın daha sonra ödeneceğinin dekonta not düşülmüş olduğunu, ödenmiş görünen 380.000,00 TL’nin 365.000,00 TL’sinin sahte dekonttan 6 dakika sonra davalı … hesabına yattığını, böyle bir ödeme şekli olamayacağını, 15.000,00 TL’sinin ne olduğunun ise bugüne kadar hiç bir bilirkişi tarafından tespit edilemediğini, bu 15.000,00 TL’nin birilerinin hizmetinin karşılığı olarak kaybedildiğini, bilirkişi raporlarının … Bankasının düzenlediği teftiş raporundan alıntı yapıldığını, bu nedenle hukuki bir değere haiz olmadığını, davalı …’ın davacı şirketin borçlusu olmadığını, davalı …’ın, davalı … adına davacı şirkete ödeme yapılmasına dair bir talimatının bulunmadığını, davalı …’nın hesaplarında toplam 1.479.050,77 TL para görünürken, davacıya ödeme yapmak için …’in hesabından karşılık gösterilmesinin anlamsız olduğunu, davalı … ile davacı arasında bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, bu şahsın hesabından yapılan “karşılık” işlemi ile …nın borcunun ödenmesinin hukuken mümkün olmadığını, …’ın 18.01.2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde 365.000,00 TL’yi doğrudan ana kasaya yatırdığını beyan ettiğini, ancak ana kasaya böyle bir giriş yapıldığına DAİR kayıt bulunmadığını, önce … hesabına para gelmesi, daha sonra bu paranın … hesabına aktarılması ve oradan davacı şirkete ödeme yapılması gerektiğini, sonuç olarak 980.000,00 TL’lik dekontun gerçek ve fiili bir nakdi ödemeyi temsil etmediğini, sahte dekonta dayanarak ödeme savunmasında bulunan ve hileli işlemlere 360.000,00 TL’lik sahte kasa işlemi ile de ayrıca iştirak eden davalı … ve davalı …nın zarardan sorumlu olduklarını, 365.000,00 TL’nin davalı … hesabına nasıl aktarılabildiğinin belirsiz olduğunu, davalı …’ın söz konusu rapora karşı 18.01.2021 tarihli itiraz dilekçesinde, işlemi yapan … Bankası çalışanı …’ın ödemenin yapılacağı günde banka ana kasasının ödeme yapmaya müsait olmadığı yani bankada yeteri kadar paranın olmadığı görülünce, 380.000,00 TL kadar bir parayı bankaya getirilip yatırıldığı taktirde davacı şirkete ödeme yapılabileceğini söylediğini, bunun üzerine kasayı ödemeye müsait hale getirmek için …’ın bankaya para getirdiğini, paranın alınması için ana kasaya yönlendirdiğini, ana kasa görevlisi ile konuşarak 365.000,00 TL’nin …’dan alınmasını söylediğini, karışıklık olmaması için bu durumu belirtir şekilde post-it’e not yazdığını, ana kasa görevlisinin kendisini aradığını …’dan 365.000,00 TL’nin alındığını söylemesinden sonra … hesabına 365.000,00 TL’nin yatırıldığına ilişkin işlemi yaptığını söylediğini, o gün ana kasaya 365.000,00 TL’lik bir giriş olmadığı banka kayıtları ile sabit olmakla, bu dekont ve para yatırma işleminin de sahte olduğunu, 980.000,00 TL’den 365.000,00 TL’sinin davalı … tarafından … hesabına yatırıldığına dair bir kaydın da bulunmadığını, 365.000,00 TL’lik ödemenin de gerçek olmadığının kendiliğinden ortaya çıktığını, banka görevlisinin, saat 14.55’te düzenlediği sahte dekontun sahteliğini görünmez kılmak için daha sonra düzenlediği dekontlarla 365.000,00 TL’yi … hesabında, 600.000,00 TL’yi ise tekrar ana kasa hesabında (iade işlemi yaparak) göstermek suretiyle bankanın gerçek durumunu korumak istediğini, 600.000,00 TL’nin bankadan hiç çıkmadığını belirterek, davalı … ve davalı … Ltd. Şti. hakkındaki davanın reddine dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı (temlik eden) Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. A.Ş. Vekili, İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/11 E. 2103/340 K. sayılı kararı ile müflis şirket … A.Ş’nin iflasına karar verildiğini, iflas kararının Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/4103 – 2015/1883 sayılı kararı ile bozulduğunu, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/625 Esas sayılı dosyası üzerinden müflis şirketin yeniden iflasına karar verildiğini, müflis şirkete ait iflas tasfiyesinin İzmir İflas Müdürlüğü’nün 2013/37 İflas dosyası üzerinden müvekkili iflas idaresi tarafından devam ettirildiğini, müflis şirketin iflas masasını temsile yetkili olmak üzere, …, … ve …’ın İflas İdare Üyesi olarak seçildiklerini, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun “Hukuk Davalarının tatili” konu başlıklı 194. Maddesinde “Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz. Dava durduğu müddetçe zamanaşımı ve hakkı düşüren müddetler işlemez.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, yerel mahkemenin müflis şirket ile ilgili 2. Alacaklılar Toplantısının bekletici mesele yapılmasını, işbu davanın 2. Alacaklılar Toplantısının on gün sonrasına kadar durdurulması yönünde karar vermesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından müflis şirketin iflas kararı öncesinde bu davaya konu alacağını muris …’e temlik ettiğinin tespit edildiğini, taraflar arasında düzenlenen tarihsiz ve adi yazılı temliknamenin, murisin avukatlık ücreti ve Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2012/5780 İcra dosyasındaki alacağına mahsuben düzenlendiğini, eldeki davanın açılış tarihinin 28.12.2012 olduğunu, taraflar arasında hukuka aykırı ve mal kaçırma hedefli temliknamenin dava açıldıktan sonra düzenlendiğini, temliknamenin iptali için İflas Masasını temsilen İflas İdaresi tarafından İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/195 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın devam ettiğini, ilk derece mahkemesi huzurunda görülen iş bu davanın esasına yönelik açılan iptal davasının sonucu beklenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, anonim şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan şirket zararının tahsili ile şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/11 E. 2013/340 K. sayılı kararı ile 21.11.2013 tarihi itibariyle davacı … San A.Ş.’nin iflasına karar verildiği, bu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2015 tarihli kararı ile bozulduğu, bu arada İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyeti durdurulması nedeniyle dosyanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredildiği, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/625 E. 2018/997 K. sayılı kararı ile yine davacı … San A.Ş.’nin 05.10.2018 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği; … San A.Ş. iflas idaresi tarafından, 21.05.2015 tarihinde … ve … (eldeki davda temlik alan mirasçıları) aleyhine İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/146 E. sayılı dosyasında temliknamenin iptali istemli dava açıldığı, görevsizlik kararı üzerine dosyanın İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/571 E. sayılı dosyasında karşı görevsizlik kararı üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlendiği, dosyanın İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/666 E. sırasına kaydedildiği; ilk derece mahkemesince, temlik alanın taraf sıfatının ortadan kalkması ihtimaline binaen temlik namenin iptali davasının sonucunun beklendiği, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/666 E. sayılı dosyasında davanın takipsiz bırakılması üzerine açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket iflas idaresince İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 Esas sayılı dosyasında temlik alan … mirasçıları … ve … aleyhine “İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/911 E. Sayılı dava dosyasının konusu olan 980.000,00 TL alacağın ferileri ile birlikte muris …’e temlik edilmesine dair tarih içermeyen temliknamenin iptali istemiyle dava açıldığı; davacı … San. Tic. A.Ş. vekilince yargılama sırasında temliknamenin iptali davasının sonucunun beklenmesinin talep edilmesine rağmen, ilk derece mahkemesince davanın açıldığı tarihten bugüne kadar geçen zaman ve söz konusu davanın tasarrufun iptali davası olup kabulü ihtimalinde sonuçları dikkate alınarak bu davanın sonucunun beklenmesi yönündeki talep reddedilmiştir.
Temlik eden tasfiye halindeki davacı şirketin mi yoksa, temlik alanın mirasçılarının mı alacaklı olup olmadığının tespiti hususu dava şartı olduğundan, yargılama aşamasında mahkemenin de kabulünde olduğu üzere sonuçlanması beklenen tasarrufun iptali davası olarak vasıflandırılan ancak temliknamenin geçerliliğini etkileyecek olan İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 Esas sayılı iptal davasının akıbeti araştırılarak, davadaki talepler ve davanın vasfı belirlendikten sonra, temliknamenin iptali mahiyetinde bir dava olduğunun belirlemesi halinde, davacı konumunda bulunan asıl davayı açan şirket ile daha sonra temlikname ile davaya devam eden tarafların durum ve sıfatlarını etkileyip etkilemeyeceği belirlendikten sonra, davacının taraf sıfatının belirlenmesinde davanın sonucunun doğrudan doğruya etkili olacağının anlaşılması halinde, sözü edilen davanın bekletici mesele yapılması gerekeceğinden, bu hususlar tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 Esas sayılı dosyasının tasarrufun iptali davası olduğundan bahisle bekletici mesele yapılmamasına dair karar isabetli bulunmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı (temlik eden) Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.11.2021 tarih 2014/911 Esas 2021/903 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı (temlik eden) Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. A.Ş. vekili ve davacılar (temlik alan … mirasçıları) … ve … vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.