Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/572 E. 2022/797 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/572
KARAR NO : 2022/797

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.12.2021
NUMARASI : 2021/589 E. – 2021/847 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 23.05.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.05.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.12.2021 gün ve 2021/589 E. – 2021/847 K.sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, taraflar arasında 19.12.2005 tarihinde “Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi Sözleşmesinin imzalandığını ve adi ortaklık kurulduğunu, ayrıca ek protokoller imzalandığını, davalının müvekkilinin haklarını yok ederek sözleşmeye aykırı olarak %38,58 olan arsa sahibi payını %66,31’e çıkardığını, adi ortaklığın tasfiyesi ile ilgili olarak davalı ile yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamadığını, 06.01.2006 tarihinde yer teslimi yapıldığını, 99.000 m² bürüt inşaat yapıldığını, işin 22.09.2008 tarihinde tamamlandığını ve aynı tarihte geçici kabullerin yapıldığını, 03.06.2009 tarihinde iskan ruhsatlarının alındığını, 15.12.2009 tarihinde ise kesin kabullerin yapıldığını, toplam 170.000.000 TL gelir beklenirken müvekkilinin %38,58 olan payının mücbir sebeplerden dolayı %33,69’a düştüğünü, davalı payının ise %66,31’e çıktığını, davalının 105.550.582,00 TL talep ettiğini ve 290 daireye el koyduğunu, adi ortaklığın birlikte hareket etme iradesinin ortadan kalktığını belirterek, adi ortaklığın feshi ile tasfiyesi için tasfiye görevlisi atanmasına ve tasfiye işlemlerinin yapılmasına, tasfiye işlemlerinin sonucunda her bir ortağın alacağı payın tespitine, şimdilik 100.000,00 TL’nin davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 36. maddesinde her iki taraf arasında doğabilecek ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu hükmün yetki sözleşmesi niteliği taşıdığından HMK’nın 17. maddesi gereğince tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabileceklerini, HMK’nın 18. maddesi gereğince tacir olan iki taraf arasındaki münhasır yetki sözleşmesi bulunduğundan davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesinin gerektiğini, sözleşmenin 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihinden önce yapılmış olduğundan bahisle münhasır yetki sözleşmesi olarak kabul edilmemesi halinde ise davalının ikametgahı mahkemesi olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, sözleşmeden doğan alacaklarda 818 sayılı mülga BK m. 125 gereğince 10 senelik zamanaşımının geçtiğini, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/822 Esas 2015/169 Karar sayılı dosyasında tarafların taleplerinin incelendiğini, aralarındaki sözleşmenin adi ortaklık olmayıp, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/10805 Esas 2017/13625 Karar sayılı kararı ile bu kararın onanarak kesinleştiğini, karar düzeltme talebinin de reddedildiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasında arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı işi sözleşmesinin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olmadığından tasfiyenin söz konusu olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 36. maddesinde taraflar arasında her türlü ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili kılındığını, her ne kadar sözleşme 19.12.2005 tarihinde yapılmış olsa da, HUMK’un 22. maddesine göre kamu düzenine ilişkin olmayan hallerde yetkili mahkemenin belirlenmesinin taraflara bırakıldığı ve tarafların tüzel kişi tacir olduğu, HMK’nın 17. maddesine göre taraflar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesinin HMK zamanında da geçerli olduğu, tarafların tüzel kişi tacir olarak İstanbul Mahkemelerini yetkili kıldığı ve daha önce açılan davaların da İstanbul’da açıldığı ve görüldüğü, HMK’nın 17. maddesi gereğince düzenlenmiş sözleşmenin münhasır yetki sözleşmesi olduğu gerekçesiyle, yetki itirazının kabulüne, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespiti ile mahkemenin yetkisizliğine, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun İzmir … Projesi İnşaatı olduğunu ve işin İzmir’de yapıldığını, İzmir Mahkemelerinin işin ifa yeri olması sebebiyle yetkili olduğunu, tarafların sözleşme ile bağlı olduklarının kabulü halinde İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin yetkili olması gerektiğini, İstanbul (Anadolu) Asliye Ticaret Mahkemesine gönderme kararının da hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, arsa satışı karşılığı gelir paylaşım işi sözleşmesi uyarınca oluşturulan adi ortaklığın feshi, tasfiye görevlisi atanması ve alacak istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece, davalı tarafın 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesine dayalı olarak yaptığı yetki itirazının kabulüne karar verilerek taraflar arasında akdedilen sözleşme ile yetkili kılınan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın görülmesi için yetkisizlik kararı verilmiş ise de, davalının yetki itirazını dayandırdığı taraflar arasındaki “Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi Sözleşmesi”nin imzalandığı 19.12.2005 tarihinde 1086 Sayılı HUMK yürürlüktedir. HUMK’nın 9. maddesi uyarınca; her dava, kural olarak davalının ikametgahı mahkemesinde açılır. Sözleşmeden doğan davalar ayrıca sözleşmenin icra olunacağı (işin yapılacağı) yer mahkemesinde de açılabilir (HUMK md. 10). Taraflar arasında yetki sözleşmesi varsa o yer mahkemesi de yetkilidir (HUMK md. 22). Anılan bu yasal kural dikkate alındığında kamu düzeni gereği istisnalar hariç davacı tarafın bu yer mahkemelerinden birisinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır.
Dava konusu somut olayda; akdin ifa yeri İzmir olduğundan, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle, 6100 Sayılı HMK yürürlüğe girmediğinden, sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun kabulü mümkün değildir. Böyle bir kabul, sözleşmenin imzalandığı tarihte değişik yer mahkemesinde dava açma imkânı bulunan, tarafların seçimlik haklarını ortadan kaldıracaktır ve hak kaybına yol açacaktır. Bu bakımdan, sözleşmeyle kararlaştırılan kesin yetkinin 6100 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra imzalanan yetki sözleşmelerinde tatbiki uygun olacaktır. Aksinin kabulü yanların sözleşmeyle kazandıkları ve o tarih itibariyle yasayla yetkili kılınan mahkemelerde dava açma imkânını ortadan kaldıracağından eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Eski Kanun zamanında yapılan yetki sözleşmelerinin, eski Kanuna göre geçerli iseler bugün dahi geçerliliklerini muhafaza ettikleri kabul edilmelidir. Çünkü usul sözleşmelerinin kurulmaları ve geçerlilikleri bakımından maddi hukuk hükümlerine tabi oldukları genel kabul gören bir ilkedir. (Yargıtay 3. HD 18.01.2016 tarih 2015/18574 E. 2016/12983 K.)
Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiş, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.11.2021 tarih 2021/589 Esas 2021/847 Karar sayılı yetkisizlik kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yetkili İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına kesin olmak üzere 23.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.