Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/458 E. 2022/1796 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/458
KARAR NO : 2022/1796

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BALIKESİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.01.2022
NUMARASI : 2021/139 E. 2022/47 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.12.2022

Balıkesir Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.01.2022 tarih 2021/139 E. 2022/47 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davacılar murisinin kullandığı konut kredisi nedeniyle davalı nezdinde 01.02.2013 tarihinde 1 yıl süreli 58.000,00-TL teminat bedelli hayat sigorta poliçesi yaptırdığını, murisin 06.12.2013 tarihinde vefat ettiğini, davalı tarafından ölümüne yol açan kalp rahatsızlığının belirtilmediği gerekçesiyle vefat teminatının ödenmediğini, rahatsızlıkla ölüm sebebi arasında illiyet bağı bulunmadığını, belirterek; 58.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, ölümün gizlenen hastalık nedeni ile meydana geldiğini, Hayat Sigortası Genel Şartları C.2 maddesindeki sözleşmenin yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğüne ve TTK’daki bu yöndeki maddelere aykırı hareket edildiğini, davalının tazminat ödeme sorumluluğunun bulunmadığını, aksi takdirde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, murisin dava konusu poliçenin tanzimi sırasında öncesinde mevcut olan ve tanısı konulan hipertansiyon, hiperlipidemi ve diyabet hastalıklarını davalı sigortacıya bildirmemek suretiyle beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gibi söz konusu tanısı yapılmış hipertansiyon, hiperlipidemi rahatsızlıklarının gelişimi sonucu oluşan iskemik kalp rahatsızlığı sebebiyle vefat ettiği, söz konusu rahatsızlıklar ile ölüm sebebi arasında illiyet bağının bulunduğu, bu nedenle de davalı sigortanın dava konusu poliçeden cayma şartlarının oluştuğu, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : dava tarihi olan 11.04.2014 itibariyle henüz 6502 sayılı Kanun yürürlükte bulunmayıp uyuşmazlık TTK’da düzenlenen sigorta ilişkisinden kaynaklandığından TTK’nın 4/1-a ve 5. maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde olmasına rağmen hatalı değerlendirme ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi yerinde görülmediği, kabule göre de yeni bir bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan resen rapor alması gerekmesine rağmen tıbbi bilgi gerektiren hususta değerlendirme yapıldığı, belirtilerek; kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, murisin dava konusu Hayat Sigortası Poliçesi’nin tanzimi sırasında öncesinde mevcut olan ve tanısı konulan hipertansiyon, hiperlipidemi ve diyabet hastalıklarını davalı sigortacıya bildirmemek suretiyle beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı gibi söz konusu tanısı yapılmış hipertansiyon, hiperlipidemi rahatsızlıklarını gelişimi sonucu oluşan iskemik kalp rahatsızlığı sebebiyle vefat ettiği, söz konusu rahatsızları ile ölüm sebebi arasında illiyet bağının bulunduğu, bu nedenle de davalı Sigorta Şirketi’nin dava konusu poliçeden cayma şartlarının oluştuğu, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İZMİR 13. HDB’NIN 25.11.2020 TARİH VE 2019/1696 ESAS – 2020/1858 KARAR SAYILI KALDIRMA KARARI : murisin bildirmediği hastalık ile ölüm arasında doğrudan illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmakta olup poliçe tanzimi sırasındaki beyan yükümlülüğü kasten ihlal edilmemiş olup davanın tümden reddi gerekmez ise de TTK’nın 1290. maddesi ve 6102 sayılı TTK’nın 1435 ve devamı maddelerinde de düzenlendiği üzere; sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde eğer sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında teminatın indirilmesi gerektiğinden, murisin bu hastalığının belirtilmesi halinde ödenmesi gereken prime göre proporsiyon hesabı yapılarak tazminat hesabının yapılması gerektiği, belirtilerek; kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketi ile sigortalı/muris arasında, 01.02.2013-01.02.2014 tarihlerini kapsayan 12 ay süreli 20677416 müşteri numaralı yıllık yenilemeli kredi koruma hayat sigortası sertifikasının düzenlendiği, murisin bildirmediği hastalık ile ölüm arasında doğrudan illiyet bağının bulunmadığı, poliçe tanzimi sırasındaki beyan yükümlülüğünü yerine getirmeyen sigortalının beyan yükümlülüğünü kasten ihlal etmediği, ihmali davranışının söz konusu olduğu, sigorta şirketi tarafından prim belirlenmediğinden proporsiyon hesabı yapılamadığı, poliçeye göre vefat teminatı tutarının 58.000,00.-TL olduğu, sigortalı murisin ihmali davranışı nedeniyle takdiren % 20 hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, murisin poliçelerin akdedilmesinden öncesine dayanan hastalıklarını beyan etmeyerek mevcut hastalıklarını gizlediğini, sigorta sözleşmesinin akdi sırasında gizlediği rahatsızlıklar ve hastalıklar sebebiyle vefat ettiğini, murisin koroner arter hastalığı nedeniyle vefatı poliçe tarihinin öncesinden beri mevcut İskemik Kalp Hastalığı, Hipertansiyon, Hiperlipidemi ve Şeker Hastalığı ile direkt ilişkili olup dosyada mübrez teşhis raporları, ekokardiyografi raporu, ilaç kullanım kayıtları, koroner anjiyografi raporu ile bağlantı kurulduğunu, sigortacının sözleşmenin kurulması esnasında beyan yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle cayma hakkının doğduğunu, davalı tarafından, gizlenen durumlar bilinmiş olsaydı, sigorta sözleşmesinin düzenlenmeyeceği, rapora yönelik itirazların dikkate alınmadığını, itiraz dilekçesinde en az % 75 oranında ek risk primi uygulanacağı ya da sigorta başvurusunun reddedilerek sigorta kapsamına alınmayacağının bildirildiğini, daha fazla indirim yapılması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, hayat sigortası nedeni ile vefaat tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İstinaf ilamı sonrası davalı tarafa verilen kesin süre ve usulüne uygun yapılan ihtara rağmen muris tarafından gizlenen hastalığının bildirilmesi halinde poliçenin düzenlenmesi sırasında alınması gereken prim ile bildirilmediği için alınan prim oranına ilişkin her hangi bir bilgi ve belge sunulmamıştır. Sigorta hesap uzmanı bilirkişi tarafından düzenlen rapor ile murisin hastalıkları bildirmiş olsa idi uygulamada sigorta şirketleri tarafından % 400 oranında sürprim uygulaması yapıldığı belirtilerek bu oran üzerinden proporsiyon hesabı yapılmak suretiyle davacıların talep edebileceği tazminat miktarının 46.400,00-TL olduğu hesap edilmiş, yapılan hesaplama İDM tarafından da benimsenmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, ölüm ile gizlenen hastalık arasında doğrudan illiyet bağı bulunmayıp murisin ihmal suretiyle beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının tespit edilmesine, tazminatın proporsiyon hesabı yapılmak suretiyle dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, benimsenen sürprim oranının sigortacılık uygulamalarına uygun ve makul olmasına, belirlenen oran üzerinden tazminattan indirim yapılmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 3.169,58 TL’den peşin alınan 873,09 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.296,49 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01.12.2022