Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/448 E. 2022/443 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/448
KARAR NO : 2022/443

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2021
NUMARASI : 2020/482 Esas 2021/665 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.03.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.11.2021 tarih 2020/482 Esas 2021/665 Karar sayılı karar ile davacının HMK 305/a göre ek karar talebinin reddine ilişkin kararın Dairemizce incelenmesi usulüne uygun bir ek karar yazılmayıp ayrıca istemin reddine ilişkin hakim imzalı notun davacıya tebliği gerçekleştirilmediğinden davacı vekili tarafından süresinde istinaf dilekçesi verilmiş olduğu değerlendirilerek başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkiline ait araç ile davalı sigorta şirketi ile sigortalanan araç arasında meydana gelen kazada müvekkili aracının hasarlandığını, davalı taraf sürücüsünün kusurlu olduğunu ileri sürerek maddi tazminat isteminde bulunulmuştur.
CEVAP : Davalı taraf kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili nezdinde zmms ile sigortalı olduğunu, kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, daha önce yapılan başvurunun reddedildiğini, değer kaybı taleplerinin reddi gerektiğini, hasar ile beyan arasında uyumsuzluk bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, aldırtılan ve benimsenen bilirkişi raporları da gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, taraflarınca mahkemeden AAÜT gereğince arabuluculuk başvurusunun anlaşmazlıkla sonuçlanması gereği vekalet ücretinin kendilerine verilmesi konusunda HMK 305/a maddesi uyarınca ek karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemece reddedildiğini, red kararının tebliğ olunmadığını, AAÜT 16.maddesi 2/C maddesine göre “arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat 900,00 TL maktu ücrete hak kazanır düzenlemesinin bulunduğunu, bu ücret talep edilmese bile arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek HMK 305/a hükmü uyarınca ek karar ile talep edilen vekalet ücretine hükmedilmesi taleplerinin kabulü gerektiğini ve bu nedenle kararın kaldırılarak lehlerine arabulcuuluk vekalet ücretine hükmedilmesini istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE :Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı kanun uyarınca davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK 355 maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafça her ne kadar esasa ilişkin ilk hüküm süresinde istinaf edilmemiş ise de, HMK 305/a maddesi uyarınca arabuluculuk ücretlerindeki ek karar talebine ilişkin mahkemenin reddine ilişkin gerekçesiz kararı davacıya tebliğ olunmadığından davacı tarafın istinaf isteminin süresinde yapıldığı değerlendirilmek suretiyle istinaf incelemesi esas yönünden incelemeye tabi tutulmuştur.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesinde ” Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. Fıkrasında ise “davacı arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın 1 haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içerir davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
TTK’nın 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlardan çıkan uyuşmazlıklar mutlak ticari davayı, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklar ise nisbi ticari davayı teşkil eder.
Somut olayda, davanın konusu davalı sigorta şirketi yönünden TTK da düzenlendiğinden TTK 4 maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu nedenlerle 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Yasa uyarınca arabuluculuk dava şartına tabidir. Davadan önce davacı tarafça 7155 Sayılı Yasa uyarınca arabuluculuk başvurusunun yapılıp bu şartın yerine getirildiği ve taraflar arasında anlaşılamama tutanağı tutulduğu sabittir.
Uyuşmazlık ve istinaf konusu arabuluculuk dava şartına tabi olan bu davada arabuluculuk vekalet ücretinin hangi taraf lehine hükmedileceği noktalarında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 323/1-ğ. maddesi gereğince vekille takip edilen davalarda hükmedilecek vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında kaldığı aynı kanunun 326.maddesi gereğince de yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda dava arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, buna göre arabuluculuk aşamasında oluşan vekalet ücretinin de bir yargılama gideri olarak sayılması gerektiği değerlendirilmelidir. Dava kısmen kabul ile sonuçlanmış olup kabul edilen miktarlar yönü ile karar istinaf konusu edilmediğinden davanın davalı aleyhine sonuçlandığı hususu kesinleşmiş durumdadır.
Dava konusu somut olayda davanın 7155 Sayılı Yasa ile TTK 5.maddesine eklenen 5/A-1 maddesi uyarınca, arabuluculuk dava şartına tabi olan bir dava olduğu, davacı tarafça arabuluculuk başvurusunda bulunulup tarafların anlaşamadığına yönelik tutanağın dava dilekçesi ekinde sunulduğu, davanın mahkemece kabulüne karar verildiği ve kabul kararının istinaf konusu edilmediği ve esasa ilişkin kısmın arabuluculuk vekalet ücreti dışında kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın istinaf etmiş olduğu arabuluculuk vekalet ücreti yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve özellikle 6325 sayılı arabuluculuk kanunu hükümleri gereğince dava açılmadan önce arabulucu olarak görevlendirilen vekile hazine tarafından ödenen bir ücret olup HMK 323/1-ğ maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılması gerektiği ve buna göre davanın sonunda aleyhe hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği açık olup bu vekalet ücretinin arabuluculuk aşamasında hazine tarafından karşılandığı ve buna göre hazine tarafından karşılanan bu ücretin davanın tarafları olan vekillere ilişkin bir ücret olmayıp arabuluculuk yasası kapsamında arabuluculuk hizmetini ifa eden avukata verilen bir ücret olup bu ücretin haksız çıkan taraftan karşılanarak aynen harçlarda olduğu gibi ödemeyi yapan hazineye verilmesinde usul ve yasaya bir aykırılık bulunmamaktadır.
6325 sayılı arabuluculuk kanunu gereğince hükmedilen vekalet ücreti dava açılmazdan önce arabulucu ücreti olarak ödendiğinden ve davanın bir şartı bulunduğundan bu ücret davanın tarafı olan vekiller lehine ödenecek vekalet ücretlerinden sayılamaz anılan nedenlerle mahkemece davacı tarafın arabulucu vekalet ücretlerindeki talebinin reddine ve ayrıca bu arabuluculuk ücretinin hazine lehine tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16.03.2022