Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/383 E. 2022/545 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/383
KARAR NO : 2022/545

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.11.2021
NUMARASI : 2021/428 E. 2021/1017 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 01.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.04.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.11.2021 gün ve 2021/428 E. 2021/1017 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, dava konusu 10.000 euro bedelli senet alacağına istinaden davalı aleyhine müvekkili tarafından daha önceden Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2018/7004 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine yetki itirazının kaldırılması için açılan dava sonucunda Ödemiş İcra Hukuk Mahkemesince talebin reddine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, davalının icra takibinde sadece yetkiye ve borca itiraz ettiğini, imza inkarında bulunmadığını, imza itirazında bulunmamasının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu nedenle bu davada da imza itirazında bulunamayacağını, davalının dava konusu senetteki alacağın tamamından faizleriyle birlikte müvekkiline karşı borçlu olduğunu ileri sürerek davaya dayanak yapılan 24.09.2017 tarihli 10.000 euro bedelli senet karşılığı 103.125,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04.10.2021 tarihli açıklama dilekçesi ile dava konusu senedin kambiyo senedi olduğuna dair iddiasının olmadığını, senedin davalı tarafından imzalanan miktarı belli ve ödenmesi gereken bir senet olduğunu, senede ispat vasıtası olarak dayandıklarını belirtmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın açılış tarihi itibari ile dava konusu senedin tahsili için yapılan 2 icra dosyasının da derdest olup davanın bu nedenle usulden reddi gerektiğini, davacının dava konusu kambiyo senedi vasfı taşımayan belgeyi hangi nedenle elinde bulundurduğunu ve belgenin dayandığı hukuki nedenini açıklamak zorunda olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla takibe konu senedin zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında hukuki ve ticari hiçbir ilişki bulunmadığını, senetteki tanzim tarihinin ödeme tarihinden sonra olduğunu, yasanın aradığı şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğunu, senet vasfını taşımayan bir belgeye ilişkin dolmuş olan hukuki ihtilaflarda asliye ticaret mahkemelerinin görevli olmadığını, davalının davacıya hiçbir zaman senet düzenleyip vermediğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun da bulunmadığını, senedin sahte olduğunu, tarafların miras sebebi ile el birliği mülkiyeti ile sahibi olduğu tarlaların paylaşılması için tapuda işlemlere başlandığını, bu nedenle müvekkilinin tapuda yapılacak işlemler nedeni ile kahvehanede oturur iken bir belgeye imza attırıldığını, senetteki yazılar ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, senette iki imza bulunduğunu, taraflar arasında senet düzenlenmesini gerektirecek hiçbir hukuki ve ticari ilişki bulunmadığını, davacı hakkındaki soruşturma dosyasının devam ettiğini, senedin üzerinde iki tane imza bulunmakta olup, her iki imzanında birbirine benzemediğini, imzalardan birinin sahte olması durumunda senedin adi belge olarak kabulüne imkan bulunmadığını savunarak davanın usulden ve esastan reddini ve % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, takip ve davaya dayanak senedin vadesinin 15.10.2018, ödeme tarihinin ise 15.09.2017 olduğu, söz konusu senet bono olarak düzenlenmekle birlikte TTK’nun 778.maddesi yollaması ile 703.maddesi uyarınca çift vade içerdiğinden bono vasfını kaybettiği, 6100 sayılı HMK’nun 31 ve 194. maddeleri kapsamında davacı vekilinin 04.10.2021 tarihli dilekçesi ile söz konusu senedin kambiyo senedi olduğuna dair iddialarının bulunmadığı, senede ispat vasıtası olarak dayandıklarını beyan ettiği, nitekim davaya dayanak senedin bono vasfında olmadığının senet metninden açıkça anlaşıldığı gibi dava öncesinde davacı tarafından ilamsız takibe konu edilmesinin de bu hususu desteklediği, davacı ve davalının aksi yönde bir iddia ve savunmasının da bulunmadığı, bu nedenle söz konusu senet yönünden kambiyo vasfında bir senet olup olmadığı hususunda yapılacak bir yargılamanın bulunmadığı, uyuşmazlık kambiyo senedi niteliği taşımayan belgeden kaynaklandığı gibi aradaki temel ilişkide ödünç sözleşmesi olarak açıklandığına göre iş bu davanın mutlak ticari dava niteliğinde olduğunun söylenemeyeceği, tarafların tacir olduğu da iddia edilmediğine ve dosya kapsamında yapılan araştırmalarla tacir olmadıklarının sabit olmasına göre davacı tarafından davalıya karşı ileri sürülen talep ve talebin dayanağı olan maddi olgular bakımından her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş olması şartı gerçekleşmediğinden davanın nisbi ticari dava olarak kabulüne de olanak bulunmadığı, ayrıca somut olayda TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı, bu durumda davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu, mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli mahkemenin İzmir nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, daha önce aynı senet senediyle açılan itirazın iptali davasında İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/370 esas 2020/18 karar sayılı dosyasıyla verilen görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/174 esas 2020/171 karar sayılı kararı ile arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiğini, bu kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2021/341 esas 2021/595 karar sayılı ilamı ile düzelterek onanmasına karar verildiğini, gerek Asliye Hukuk Mahkemesi gerek Asliye Ticaret Mahkemesi gerekse Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince yapılan incelemelerde aynı senede dayalı olarak açılan davanın ticari dava olarak kabul edildiğini ve bu kapsamda arabuluculuk şartının yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini belirttiklerini, görev itirazının her aşamada resen nazara alınması gerektiğini, önceki aşamalarda yapılan tüm incelemelerde asliye ticaret mahkemesi görevli mahkeme kabul edildiğinden istinafa konu görevsizlik kararının ve davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davaya dayanak yapılan senet bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ilk derece mahkemesince asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TTK’nın 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlardan çıkan uyuşmazlıklar mutlak ticari davayı, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklar ise nisbi ticari davayı teşkil eder.
Somut olayda davacı, davacının lehtarı davalının keşidecisi olduğu davaya konu senet bedelinin davalıdan tahsilini istemektedir. Davacı vekili, açıklama dilekçesi ile dava konusu senedin kambiyo senedi olduğuna dair iddiasının olmadığını, senedin davalı tarafından imzalanan miktarı belli ve ödenmesi gereken bir senet olduğunu, senede ispat vasıtası olarak dayandıklarını belirtmiş ise de; senedin verilmesine sebep olan taraflar arasındaki temel ilişkiyi açıklamamasına rağmen mahkemece taraflar arasındaki temel ilişkinin ödünç sözleşmesi olarak açıklandığı ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir. Davacı tarafça senedin verilmesine sebep olan taraflar arasındaki temel ilişki açıklanmayarak temel ilişkiye dayanılmayıp senedin mücerretliğine dayanıldığından dava konusu yapılan senedin vasıflarının bulunup bulunmadığı, kıymetli evrak niteliği taşıyıp taşımadığı ve diğer hususların tespiti 6102 sayılı TTK hükümlerine göre belirlenecek olup davanın konusu TTK da düzenlenmiş olduğundan aynı yasanın 4.maddesi gereğince dava mutlak ticari dava niteliğinde olup aynı yasanın 5. maddesi gereği uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. Bu durumda mahkemece taraflar arasındaki temel ilişkinin ödünç sözleşmesi olarak açıklandığı gerekçesiyle uyuşmazlığın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek görevli olduğu halde yazılı şekilde görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kaldırılması gerekmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, işin esasına girilerek deliller toplanıp değerlendirildikten sonra yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.11.2021 tarih 2021/428 E. 2021/1017 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere karar verilmiştir. 01.04.2022