Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/303 E. 2022/695 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/303
KARAR NO : 2022/695

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.06.2017
NUMARASI : 2015/1408 E. – 2017/588 K.
DAVA TARİHİ : 03.04.2015
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 29.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.05.2022
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.06.2017 tarih, 2015/1408 E. – 2017/588 K. sayılı kararı hakkında Dairemizce verilen 09.10.2019 tarih 2017/1814 E., 2019/1471 K. sayılı kararı Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.10.2021 tarih 2021/836 E., 2021/872 K. sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … Kooperatifinin ortağı olduğunu, ferdileşme sonucu kooperatifteki 3 nolu bağımsız bölümün müvekkiline isabet ettiğini, müvekkilinin maliki olduğu bu bağımsız bölümü davalıya sattığını, satış ile beraber kooperatif üyeliğini de devrettiğini, 19.08.2009 tarihli Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesinde davalının satılan apartman dairesindeki müvekkilinin ortaklık hissesi ve mülkiyet hakkını aktif ve pasifi ile birlikte devraldığını, devraldığı hisseye isabet eden tüm hak ve borçları geriye dönük olarak şartsız ödemeyi, üyeliğin kendi tarafına geçtiğini ve kendi adına kayıt ve tescili yaptıracağını, ortaklık hissesinin kaydının yapılmasından sonra genel kurulunda bildirilecek aidatları da ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davalının kötü niyetli olarak sözleşmeye riayet etmeyerek kooperatife gerekli bildirimi yapmadığından müvekkilinin devir sözleşmesini imza karşılığı kooperatif başkanına teslim ederek gerekli işlemleri yapmasını talep ettiğini, 04.06.2010 tarihinde kooperatif tarafından müvekkilinin ortaklık payını davalıya devrettiği kabul edilerek ortak olarak kaydının yapıldığını, müvekkile kooperatif hissesini davalıya devretmesine rağmen tarafına yapılan ihtar üzerine haciz işlemine maruz kalmamak için 5.071,32 TL tasfiye giderlerine katılım payını 12.03.2014 tarihinde kooperatif hesabına ödemek durumunda kaldığını, aidattan sorumlu olanın davalı olduğunu, bu sebeple davalı adına ödenen bedelin rucuen tahsilini sağlamak amacıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle davayı alacak davası olarak değiştirmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin kooperatifin ferdileşmesinden sonra davacının kooperatifteki taşınmazını satın aldığını, ancak kooperatif üyeliğini devralmadığını, davacının 19.08.2009 tarihli devir sözleşmesini satıştan çok sonra kooperatife verdiğini, bu arada ortak olarak genel kurullara katılarak oy kullandığını, davalı tarafından müvekkili aleyhine kooperatif aidatlarının tahsili için başlatılan icra takiplerine müvekkilinin itirazı üzerine itirazın iptali davaları açıldığını, davaların reddedildiğini, kararların kesin olması nedeniyle temyiz başvurularının reddedildiğini, bu kararların kesin hüküm niteliğinde olduğunu, devir sözleşmesinin davacı tarafından tek taraflı olarak kooperatife verildiğini, müvekkilinin hiç bir zaman üyelik için başvuruda bulunmadığını, kooperatife üyeliğin tek taraflı kurulan bir işlem olmadığını savunarak davanın reddine ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemece pay devrinin herhangi bir biçime bağlı olmadığı, yazılı belgeye karşı pay devrinden rücu edildiğine ilişkin sözlü itirazın kabul edilemeyeceği, 19.08.2009 tarihinde davacının taşımazını davalıya sattığı ve bu tarihte ortaklık payının da davalıya devredildiği, yazılı belgeye karşı davalının kooperatif hissesini devralmadan vazgeçtiğini yazılı belgeler ile kanıtlayamadığı, davalının kooperatif ortaklığını devralması nedeniyle bilirkişi raporunda belirlenen 5.071,32 TL aidatı ödemek zorunda olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Dairemizin 09.10.2019 tarih 2017/1814 E. 2019/1471 K. sayılı ilamı ile; taraflar arasında varlığı ihtilafsız olan 19.08.2009 tarihli Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi’nde; kura çekilişi sonucu davacıya isabet eden 3 nolu bağımsız bölümün tüm hak ve alacakları aktif ve pasifi ile birlikte Kooperatif Ana Sözleşmesinin 17. maddesi gereğince davacı tarafından davalıya devredildiği, davacının devir alan davalının yerine üye olmasına muvafakat ettiği, davalının her türlü üyelik haklarının tarafına geçtiği, ortaklık hissesinin adına kaydı yapılmasından sonra Genel Kurul’da belirlenecek aidatları kabul ettiği düzenlendiği halde, taraflarca bu sözleşme ile ortaklığın devrine ilişkin bildirimin 30.03.2010 tarihine kadar kooperatife yapılmadığı, sözleşmeden sonra 28.03.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına kendi adına ve ayrıca ortaklığı bulunan eşine vekaleten katılan davacının, toplantıdan iki gün sonra 30.03.2010 tarihinde devir sözleşmesini kooperatif yönetimine sunduğu, davacıya isabet eden ve sözleşmeye konu bağımsız bölümün tapuda 19.08.2009 tarihinde satışının yapıldığı, 04.06.2010 tarihinde yapılan toplantıda davacının üyelik payının davalıya devrine ve 832 sayılı üye olarak kaydına karar verildiği, bu karar gereği ortaklık defterine kaydedildiği, davalı tarafından kooperatif yönetimine gönderilen 09.02.2011 tarihli ihtarnamede 19.08.2009 tarihinde daire satın aldığını ancak kooperatife üye olmadığını, fiyatın buna göre belirlendiğini ancak kooperatifin sorunları ve geriye dönük borçlarının bulunduğunu öğrenmesi üzerine sözleşmeden vazgeçip daha fazla ödeme yapılarak tapudan dairenin satın alındığını, üyelik devrini aslında kabul etmediğini, taşınmazı satanın geçersiz sözleşmenin kendisine kalan nüshasını kötü niyetli ibraz ederek üye olmasını sağladığını kooperatife ihtar ettiği, kooperatifin 22.02.2011 tarihli cevabi ihtarnamesinde, kooperatif üyesi … tarafından kooperatif ortaklığını devraldığına dair 19.08.2009 tarihli sözleşmenin 30.03.2010 tarihinde ibraz edilmesi üzerine Yönetim Kurulu tarafından işleme konulduğunu, sözleşme sunulmadan önce yapılan Genel Kurul’da üyeliğin devri bilinmediği için oy kullanmasının yadırganmadığını, üye olmaktan vazgeçtiğine dair bir bildirimde bulunulmadığını davalıya ihtar ettiği, her ne kadar taraflar arasında 19.08.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi yapılmış ise de, tarafların uzun bir süre bu sözleşmeyi kooperatife ibraz ederek hisselerinin devredildiği konusunda bildirimde bulunmaması, sözleşmeden sonra yapılan 28.03.2010 tarihli kooperatif genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde davacının ortak olarak imzasının bulunması ve ortak olarak oy kullanmasından iki gün sonra, 30.03.2010 tarihinde davacı tarafından hisse devir sözleşmesi kooperatife sunularak, ortaklığını davalıya devrettiğinin bildirilmiş olması karşısında, taraflar arasındaki hisse ve ortaklığın devir sözleşmesinden dönülmüş olduğu, bu sebeple sözleşmenin ve devrin kooperatife bildirilmeyerek, davacının genel kurul toplantısına katıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde, sözleşmeden dönüldüğünün davalı tarafça yazılı olarak ispatlanamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2021 tarihli 2021/836 E. 2021/872 K. sayılı ilamı ile; Kooperatif hisse devir sözleşmesinin yazılı olarak yapılmış olması halinde geçerli olduğu, ferdi ilişkiye geçilmesi sonrasında kooperatiften edinilen yerin tapuda devrinin kooperatif hissesinin de devredildiği anlamına gelmeyeceği, kooperatif hissesinin ayrıca devri gerektiği, davacı tarafından edinilen bağımsız bölümün ferdi ilişkiye geçildikten sonra tapuda davalıya devredildiği ayrıca kooperatif hissesinin de devredildiğine dair yazılı bir sözleşme yapıldığı, bu sözleşmenin kooperatife ibraz edildiği ve kooperatif yönetim kurulunca davalının üye olarak kaydedildiği, aksinin davalı tarafından ispat edilmediği hususu da nazara alındığında davalının kooperatif üyesi olduğunun kabulü ve uyuşmazlığın bu doğrultuda çözülmesi gerektiği, bu gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Dairemizin kararının kaldırılarak hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının dava dışı kooperatifteki ortaklığını taşınmazı ile birlikte davalıya devrettiği iddiasına dayalı, davacının kooperatife ödemiş olduğu bedelin davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davada, dava dışı … Kooperatifinin ortağı olan davacının kendisine isabet eden bağımsız bölümünü davalıya sattığı ve kooperatif üyeliğini devrettiği, ancak davalının kooperatife gerekli bildirimi yapmadığı iddiasına dayalı olarak kooperatife ödenen 5.071,32 TL tasfiye giderinin davalıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmiş olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizce, tarafların uzun bir süre hisse devir sözleşmesini kooperatife ibraz ederek hisselerinin devredildiği konusunda bildirimde bulunmadığı, sözleşmeden sonra yapılan genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde davacının ortak olarak imzasının bulunduğu, bu nedenlerle taraflar arasındaki hisse ve ortaklığın devir sözleşmesinden dönülmüş olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2021 tarihli 2021/836 E. 2021/872 K. sayılı ilamı ile davalının kooperatif üyesi olduğu, uyuşmazlığın bu doğrultuda çözülmesi gerektiği, bu gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Dairemizin kararı kaldırılarak hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizce duruşma açılarak usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2021 tarihli 2021/836 E. 2021/872 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Kooperatifler Kanunun 14. maddesinde ise devir yoluyla ortaklık edinilmesi hususu düzenlenmiş olup, bu madde gereğince, devreden ile devralan devir bedeli konusunda anlaşır, anlaşılan bedel ödenir, aralarında düzenlenen devir sözleşmesi devralanın ortaklık şartlarını taşıdığını gösteren belgeler ile birlikte kooperatife ibrazı neticesinde yönetim kurulu ortaklık şartlarını taşıdığına kanaat getirir ise durumu karar altına alır, üye kayıt defterine kaydedilerek ortaklık senedi düzenlenir ve ortağın ismi ortaklar listesine eklenerek devir işlemi ile devredenin hakları ve borçları devralana geçmiş olduğundan devir gününe kadar devredenin ödemiş olduğu tutar kooperatifin muhasebe kayıtlarında devralan adına aktarılır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile Dairemizce uyulmasına karar verilen Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2021 tarihli 2021/836 E. 2021/872 K. sayılı bozma ilamı da dikkate alındığında, davacı tarafından edinilen bağımsız bölümün ferdi ilişkiye geçildikten sonra tapuda davalıya devredildiği, kooperatif hissesinin de devredildiğine dair yazılı bir sözleşme yapıldığı ve bu sözleşmenin kooperatife ibraz edildiği, kooperatif yönetim kurulunca davalının üye olarak kaydedildiği, aksinin davalı tarafından ispat edilmediği, davalının kooperatif üyesi olduğu, davacının davalıdan bilirkişi raporunda belirlenen aidat tutarı olan 5.071,32 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile, 5.071,32 TL’nin 03.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 346,42 TL harçtan peşin yatırılan 61,31 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 285,11 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nisbi 5.071,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 93,71 TL harç ve dosya gideri, 165,00 TL tebligat gideri, 8,00 TL müzekkere gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti ve bozma sonrası yapılan 53,00 TL posta masrafı, 218,50 TL temyiz yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 938,21 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 29.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.