Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/278 E. 2022/503 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/278
KARAR NO : 2022/503

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2021
NUMARASI : 2020/78 Esas 2021/37 Karar
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi
KARAR TARİHİ : 24.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24.02.2021 gün ve 2020/78 Esas 2021/37 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin boya ve boya kimyasalları sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, kullandığı … markasının TPE nezdinde 28.04.2016 tarih ve 2016/38757 sayı ile kayıtlı olup belirtilen tarihten itibaren 10 yıl süre ile koruma altında olduğunu, davalıya ait … markasında tescilli olduğunu, davalının tescilli markasının müvekkilinin maaruf hale getirdiği tanıttığı markasının neredeyse birebir aynısı olduğunu, aynı mal ve hizmet sınıfında faaliyette bulunulması nedeni ile orta düzey tüketicilere markaları ve malları birbiriyle karıştırma ihtimallerinin oldukça yüksek olduğunu, davalının … markası ile aynı mal ve hizmet sektöründe davacının izni olmaksızın mal üretip piyasaya sürdüğünü, nihai satış noktarında davalının pazarlamacıları tarafından tüketicilere kendi mallarını ‘ buyrun size … verelim’ denilerek davalıya ait ürünlerin verildiğini, davacının marka hakkını ve güvenirliğini haksız olarak kullanıldığını, orta düzey tüketici hedef alınarak piyasaya sürdüğü ürünlerin iltibas yarattığını, haksız kazanç elde ettiğini, davacının tescilli ve güvenilir markasına bilinçli olarak tecavüzde bulunduğunu, davalının bu kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının markasının görsel ve fonatik açıdan da orta düzey tüketicide iltibas yaratacağını, karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davacı markası ile ayniyet taşıyan ve müvekkilinin markasına haksız tecavüz oluşturan davalı markasının sicilden terkinin gerektiğini, müvekkilinin markasının ve ürünlerinin bilinirliğinden haberdar olması nedeni ile kötü niyetli olarak kendi markasını bu şekilde belirlediğini, davalının marka ve ticaret ünvanlarının görsel, işitsel, biçimsel ve diğer tüm ölçütler bakımından davacı markası ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ileri sürerek, davalının müvekkilinin marka hakkından ve ticaret ünvanından doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerinin tespiti ve durdurulmasına, davalıya ait 2019/48001 tescil nolu … markasının hükümsüzlük nedeni ile sicilden terkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili şirketin Eskişehir’de mukim olması ve davanın müvekkilinin markasını hükümsüzlüğü talepli olarak açılması nedeni ile SMK’nın 156/1 ve 5. Fıkraları uyarınca yetki itirazının kabulü ile davanın Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, davacı ile uzlaşma görüşmelerine başlandığını, müvekkilinin markasının tescilli bir marka olup davacının markası ile iltibas yaratacak şekilde benzer olmadığını, … ivaresine ilişkin yüzlerce marka tescilinin bulunduğunu, davacının markasının kendi başına ayırt ediciliğinin yüksek olmadığını, zayıf bir markanın sahibinin kendi markasına bir miktar benzerlik arz eden markalara katlanmak zorunda olduğunu, müvekkilinin basiretli bir tacir olarak tescil işlemlerinden sonra markasının tescil edildiği şekliyle kullanmaya başladığını, benzerlik yaratmak gibi bir kastın olmadığını, tescilli yasal markasını kullandığını, iltibas iddiasını kabul etmediklerini tacirler arasındaki uyuşmazlığın tanıkla ispatının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, SMK 156/5. maddesine göre; üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu, davada davalı adına tescilli 2019/48001 nolu …” markasının hükümsüzlüğünün talep edildiği, davalının tescilli markası bulunduğundan davacının yasanın belirttiği anlamda üçüncü kişi sıfatında olduğu, dava hükümsüzlük talepli olduğundan yetki konusunda davalının tescilli markasının dikkate alınacağı, SMK 156/5. maddesi dikkate alınarak davalının yetki itirazının yerinde görüldüğü gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yetkili ve görevli mahkemenin Eskişehir 3. AHM olduğuna ve süresi içinde talep halinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davadaki talebin davacı adına tescilli ve koruma altındaki … markasına yapılan tecavüzün önlenmesi , bu tecavüzün dayanağı da sicilde kayıtlı bir marka olduğundan o tescilin hükümsüzlüğünün tespiti ve terkini talebine ilişkin olduğunu, davacının sınai mülkiyet hakkı sahibi olduğunu, bu anlamda davalı markasının tescilli olup olmadığının önemi olmadığını, tecavüzün önlenmesi ve hükümsüzlüğünün tespiti talep edilen marka veya sahibinin hakkına dayanılmadığını, sınai mülkiyet hakkı sahibi olan davacının bu hakka dayanarak açtığı davada 3. kişi olarak kabulünün yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalının markasının da tescilli olmasının, davacıyı 3. kişi yapmayacağını, talebin niteliği itibariyle davaya bakmaya yetkili mahkemenin SMK.nun 156/3 maddesi uyarınca davacının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, mahkemenin bu maddeyi yanlış yorumlayarak verdiği yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davacının tescilli markasına davalının tecavüzünün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ile davalının tescilli markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yetkili ve görevli mahkemenin Eskişehir 3. AHM olduğuna ve süresi içinde talep halinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 156/3. maddesinde” sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir” hükmü düzenlenmiş, aynı kanunun 156/5. Maddesinde ise üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Eldeki davada davacı vekili, davalının davacının tescilli markasına tecavüz ettiğini, davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkilinin tescilli markasına haksız tecavüz oluşturan davalı markasının sicilden terkini gerektiğini ileri sürerek davacının tescilli markasına davalının tecavüzünün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ile davalının tescilli markasının hükümsüzlüğünü istemiş olup davacı kendi tescilli marka hakkına dayandığından SMK’nın 156/3 maddesi gereğince, davacı tarafın kendi yerleşim yerinde, hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yerde dava açmakta seçimlik hakkının bulunduğu, davacının yerleşim yerinin Torbalı-İzmir olduğu ve bu nedenle de SMK’nın 156/3. maddesi uyarınca davacının markaya hakkına dayanan davasını kendi yerleşim yeri olan İzmir’de açmasının mümkün bulunduğu ve mahkemenin yetkili olduğu kanaatine varıldığından, mahkemece SMK’nın 156/3 maddesi gereğince yetkili olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 24.02.2021 tarih 2020/78 Esas 2021/37 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.03.2022