Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/203 E. 2022/232 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/203
KARAR NO : 2022/232

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.12.2020
NUMARASI : 2020/8 E. 2020/706 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 07.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.02.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.12.2020 tarih 2020/8 E. 2020/706 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı …nin üyesi olduğunu, bu kooperatifin dikili’de taşınmazı bulunduğunu, 03.10.2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı üzere sicilden resen silindiğini, ilgili taşınmaz yönünden tasfiye işlemlerinin yapılması gerektiğini, kaldı ki tasfiyenin TTK geçici 7/4-a maddesi kapsamında usulüne uygun terkin işleminin yapılmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile davalı kooperatifin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …, ihyası istenen kooperatifin en son genel kurulunun 08.0111999 tarihinde tescil ettirdiğini daha sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığını, 6102 Sayılı kanunun geçici 7.maddesi uyarınca münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş şirketler ile kooperatiflerin sicilden silinmesine ilişkin tebliğ gereği 14.06.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğu, bu hususun 21.06.2013 tarih ve 8347 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı, herhangi bir yanıt verilmemesi nedeniyle 26.09.2013 tarihinde kaydının silinerek 03.10.2013 tarihli ve 8418 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, yapılan işlemlerin tamamen kanun hükmünün uygulanması niteliğinde olup TTK geçici 7/15 maddesi gereğince silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurunun şart olduğunu, taraflarının yasal hasım olduğundan davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini beyanla davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı, kooperatif tarafından 2004 yılı itibariyle vergi levhası çıkartıldığı, 1/2004-3/2004 vergilendirme dönemi için kurumlar geçici vergi beyannamesi verildiği, 10/2013-12/2013 vergilendirme durumu için muhtasar beyanname verildiği, kooperatif adına İzmir Vergi Dairesi’nden 25.11.2016 da başvuru yapıldığı, 30.11.2016 da ödemeler yapıldığı, 25.11.2016 tarihinde vergi dairesine yapılandırma başvurusu yapıldığını, bu silsileye göre kooperatifin faaliyetine devam etme iradesinin ortaya konulmuş olduğunu, bu durumun TTK geçici 7. Maddesinin 4-c ve 11 nolu fıkralarına göre faaliyetlerine devam etme isteklerini ispata yarayan resmi belge niteliğinde olduğunu, ayrıca kooperatif adına kayıtlı taşınmaz bulunduğunu, verilen kararın kooperatif üyelerinin mülkiyet hakkını yok sayma niteliğinde olduğunu, müvekkili üyesi olduğu kooperatif adına kayıtlı taşınmazın hiç bir ödeme yapılmaksızın devletin tasarrufuna geçişinin öne sürüldüğünü, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını istinaf konusu etmiştir.
GEREKÇE :Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca ticaret sicilden kaydı resen silinen şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler.
Somut olayda, davacı taraf üyesi odluğu kooperatifin ticaret sicilden resen terkin edildiğini ancak kooperatifin … İli , … İlçesi, … Mah. … Ada …parselde 21.720,42 m2 taşınmazı bulunduğunu, bu taşınmazın tasfiyesinin yapılmadığını ileri sürerek bu amaçla ihya davası açmıştır. Mahkemece celp olunan tapu kaydının tetkikinde dava dilekçesinde belirtilen … İli , … İlçesi, … Mah. … Ada … parselde kayıtlı 21.720,42 m2 zeytinlik nitelikli taşınmazın halen tam hisse olarak ihyası istenen kooperatif adına kayıtlı olduğu belirlenmiştir. …ndan celp olunan yazı cevaplarına göre dava dışı kooperatifin resen terkin işleminin 03.10.2013 tarihinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar TTK geçici 7/10 maddesi gereğince terkinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde dava açılabileceği ve bu sürenin hak düşürücü sür olduğu anlaşılmakta ise de, bu düzenleme kooperatif ya da şirketler konusunda bunlardan alacaklı olan tarafların alacak istemlerine ilişkin davalar yönünden geçerli olduğu değerlendirilmelidir. Tasfiyesi yapılmamış ya da unutulmuş şirket ya da kooperatif mal varlıkları için hak düşürücü sürenin aynı yasanın 7/15 fıkrasının son cümlesi uyarınca 10 yıl olarak değerlendirilmelidir. 6102 sayılı TTK geçici 7/15 fıkrası son cümlesi uyarınca şirket/ kooperatif alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirket / kooperatif tasfiye edilmemiş mal varlığının bulunması halinde ise 10 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Somut ihtilafta ticaret sicilden kaydı silinen kooperatife ait taşınmazın tasfiyesi talep edildiğine ve celp olunan tapu kaydına göre bu kooperatifin iddia edilen taşınmazın gerçekten hala kooperatif adına kayıtlı olduğuna göre kooperatifin terkin edildiği 03.10.20136 tarihinden itibaren davanın açıldığı 06.01.2020 tarihine kadar henüz 10 yılık süre dolmadığına göre davanın yasal süre içerisinde açılmış olduğu ve mal varlığının tasfiyesi amacı ile sınırlı olarak açılan davada ihya istemekte hukuki yarar bulunduğu gözetildiğinden 5 yıllık hak düşürücü süre gözetilerek davanın reddedilmesi hukuka aykırı bulunmuş, anılan bu nedenlerle mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay 11. H.D’nin 14.02.2017 tar,ih ve 2017/363 E – 2017/814 K. sayılı ve 14.10.2021 tarih 2021/2387 E.- 2021/6034 K sayılı ilamlarında olduğu üzere)
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.12.2020 tarih 2020/8 E. 2020/706 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.