Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1976 E. 2023/182 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1976
KARAR NO : 2023/182

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.11.2022
NUMARASI : 2022/732 Esas
TALEBİN KONUSU : Genel Kurul Kararının Yürütülmesinin Geri Bırakılması
KARAR TARİHİ : 03.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2023
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.11.2022 tarih 2022/732 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili, davalı şirkete ortak olduğunu, ortaklık payına karşılık gelen karşılık gelen hissesinin ne kadar olduğu hususunda davalı şirketten bilgi talebinin yerine getirilmediğini şirketin üçüncü şahıslara satılması hususunda genel kurul kararı alındığını, kararın davacıya usulüne uygun bildirilmediğini, şirketin satılması halinde davacının geçmişten kalan zararlarını tahsil edemeyeceğini, belirterek; genel kurul kararlarının yürütülmesinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, tedbir talebinin kötüniyetli olduğunu, davacının gerek mail adresi gerekse de noter kanalıyla tüm bilgi ve belge taleplerinin karşılandığını, pay sahipliği nedeniyle zaten davacı tarafın hakkının güvence altında olduğunu, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını belirterek; tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi uyarınca dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin davacının talebi hakkında, yazılı görüşlerini bildirmeleri için davalışirket temsilcilerine tebligat çıkartılmış olup bu hususta yazılı görüşlerini bildirmemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davacının davalı şirketin ortağı olduğu, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte ve meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesinin bulunduğu yönünde delillerin dosyaya sunulmadığı, belirtilerek; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, toplantı çağrısının usulsüz yapıldığını, yeter sayısının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedbir kararının gecikmesinin ciddi bir zarar doğuracağını, belirterek; kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Talep, genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin nedenlerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TTK’nın 449. maddesinde (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
” hükmüne yer verilmiştir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsüdür. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmemektedir.
Somut olayda, genel kurul kararının iptali istemiyle açılan davada kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına dair tedbir isteminde bulunulmuş olup henüz ön inceleme aşamasında olan dosyada HMK’nın 390/1. maddesinde öngörülen yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmemiş olması karşısında ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir isteminin reddine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40-TL maktu harçtan, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,70-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 03.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.