Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1961 E. 2023/152 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1961
KARAR NO : 2023/152

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24.10.2022
NUMARASI : 2022/816 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 30.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.01.2023
İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2022 tarih 2022/816 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili, davalı şirketin 16.12.2005 tarihinde kurulduğunu, şirketin …. Kongre Sergi ve İş Merkezinde restoranlar işlettiğini, toplantı, düğün vb. organizasyonlar düzenlediğini, şirket ortaklarının …, …. ve müvekkili olduğunu, 2010 ve sonrası dönemde fiili olarak diğer ortaklar tarafından müvekkilinin şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, şirketin ekonomik durumuna dair bilgi, belge ve diğer ticari mali hususlarda alınan kararları, kar paylarını, finansal tablo vb. dokümanları alamadığını, haricen öğrenilen 19.07.2022 tarihli Ortaklar Kurulu’na vekaleten katılım sağlandığını, alınan kararlara muhalefet şerhi sözlü ve yazılı olarak koyularak red oyu kullanıldığını, bu toplantıda alınan kararların hukuka, şirketin ekonomik bütünlüğüne ve müvekkilinin ortaklık haklarına aykırı olduğunu, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/807 E. sayılı dosyası ile ilgili kararların iptali istemli dava açıldığını, ortaklar kurulu toplantısı çağrıları ve davetlerinin yapılmadığını, belirtilen tarihlerdeki ortaklar kurulu toplantılarının hiçbirine müvekkilinin katılmadığı gibi oybirliği ile alındığı belirtilen kararlara ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı şirketin karar defterinde yer alan 29.01.2013, 01.02.2013, 03.12.2015 ve 28.11.2018 tarihli ortaklar kurulu kararlarının müvekkilinin belirtilen toplantılara katılmışçasına alındığını, 19.07.2022 tarihli toplantıda şirket karar defterinin bir nüshasının alınması ile birlikte müvekkili adına ilgili toplantılarda sahte imzalar atıldığının tespit edildiğini, hiçbir zaman şirketin mali durumunu gösterecek evraklar ve kayıtların müvekkiline iletilmediğini, şirket merkezinde de hazır edilmediğini, 28.11.2018 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararlarının kurucu unsurları eksik olduğundan ilgili kararların yoklukla malul olduğunu, davalı şirketin mali kaynakları ve aktif varlığının ortaklar … ve … tarafından gerek kendileri, gerekse 3. kişiler adına kurdukları hisselerini devir edilmiş gösterdikleri şirketlere hukuka aykırı şekilde transferler yaparak şirkete zarar verdiklerini iddia ederek, şirket yönetimine ihtiyati tedbiren kayyım atanmasına, davalı şirketin 29.01.2013, 01.02.2013, 03.12.2015, 28.11.2018 ve 01.06.2022 tarihlerinde gerçekleştirilen ortaklar kurulu toplantılarında alınan tüm kararların yokluk ve butlan gerekçeleriyle alındıkları tarih itibariyle ayrı ayrı geçersizliklerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin ortaklarının …(%40) …. (%30) ve davacı (%30) olduğunu, şirketin müdürler … ve … müşterek imzası ile temsil ve ilzam olunduğunu, davacının 2010 yılı ve sonrası alınmış ortaklar kurulu kararlarının yokluk ve butlan sebebiyle geçersizliğinin tespitini talep ettiğini, limited şirketlerde müdürler / müdürler kurulu ve genel kurul dışında ortaklar kurulu diye bir organ bulunmadığını, genel kurul kararlarına ilişkin açılacak davaların ise TTK m. 445 ve devamı gereği 3 aylık yasal süre içerisinde açılmadığını, davacının kendi iradesiyle ve isteğiyle müdürlük görevinden ayrıldığını, finansal tabloların sürekli olarak hazır halde şirket merkezinde bulunduğunu, 04.07.2022 tarihli ihtarnameye cevap verilmediği ve genel kurulun haricen öğrenildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının 19.07.2022 tarihinde genel kurul olduğunu belirten çağrı kağıdını 08.07.2022’de teslim aldığını, davacının genel kurullara çağrılmadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, limited şirketlerde anonim şirketlerin aksine toplantı nisabı değil karar nisabının önem taşıdığını, sahte imza atılmasının söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin içinin boşaltıldığı iddiasının asılsız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davanın 2010 yılından dava tarihine kadar yapılan tüm genel kurul toplantıları ile ortaklar kurulu toplantılarında alınan kararlarının butlan ile yokluğunun tespiti istemine ilişkin olup, davanın niteliğine göre verilecek ihtiyati tedbir kararının TTK’nun 449. maddesinde düzenlendiği, davadaki istemin şirket müdürlerinin görevden azli veya yetkilerinin sınırlandırılmasına ilişkin bulunmadığı, şirket müdürlerinin atanmasına ilişkin kararın, TTK’nun 447. maddesi uyarınca yokluk hükmüne tabi olmayıp iptale tabi olduğu, dava tarihi itibari ile bu nitelikte bir karar verilmemiş olması nedeniyle davalı şirkette bir organ boşluğunun bulunmadığı, ticari sicil kaydına göre şirket müdürlerinin, görev sürelerinin henüz sona ermediği, davacı tarafça 2010 yılından bu yana alınan tüm genel kurul ve ortaklar kurulu kararının, yoklukla malul olduğunun tespitinin talep edilmesi karşısında dava tarihinin 19.10.2020 olup, davacının, ilk derece mahkemesinin 2022/807 E. sayılı dosyasında dava konusu ettiği, 19.07.2022 tarihli genel kurul toplantısının davacının vekilinin katılımı ile yapıldığı, alınan kararlardaki dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmamasına ilişkin ilkenin, davacı taraf için de geçerli olduğu, şirketlerin yönetiminin TTK’da belirtilen usullere göre, şirket ortakları tarafından ve zorunlu hallerde mahkemenin müdahalesi ile belirlenmesinin asıl olup, kanunda belirtilen ihtiyati tedbir koşullarının gerçekleşmediği sürece şirket yetkililerinin yetkisinin kaldırılarak ihtiyati tedbir yoluyla şirketin yönetimine müdahale edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacı tarafça, şirket yetkililerinin davacı ve şirketi zarara uğratan ve sahte imzaya dayalı işlemler yaptıkları ve şirketi mali ve idari yönden yönetemediklerine ilişkin iddiaları ile ilgili ihtiyati tedbir talebinin şirketin feshi ve tasfiyesi veya şirket müdürlerinin görevden azli veya yetkilerinin sınırlandırılması istemli gibi davalarda talep edebilecek nitelikte olup, bu davada talep edilmesinin mümkün olmadığı, dava dilekçesinde dile getirilen iddiaların yargılamaya muhtaç olduğu, dilekçedeki anlatımlar ile dilekçe ekinde sunulan belge örneklerinin yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde tedbiren yönetim kayyımı atanması gerektiği kanaatini uyandıracak yeterlilikte ve nitelikte bulunmadığı, davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir istemi konusunda yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili, davalı şirkete kayyım atanması taleplerinin gerekçelerinin HMK’nın 389/1’de belirlenmiş olan ihtiyati tedbir şartlarına uygun olduğunu, ilk derece mahkemesince aksi yönde hüküm kurulmasının hatalı ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya sunulan deliller ve beyanların yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde tedbiren yönetim kayyımı atanması gerektiği kanaatini uyandıracak yeterlilikte olduğunu, müvekkili dışındaki ortakların müvekkilini fiili olarak uzaklaştırmalarının ardından şirketin mali kaynakları ve aktif varlığını gerek kendileri, gerekse de 3. kişiler adına kurdukları hisselerini devir edilmiş gösterdikleri şirketlere hukuka aykırı şekilde transferle şirkete zarar verdiklerini, HMK m.389/1’de belirtilen ihtiyati tedbir koşullarının somut olayda mevcut olduğunu, şirkete kayyım atanması yönündeki tedbir talebinin reddetmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, şirket yöneticilerinin şirketin zararına olacak şekilde hukuka aykırı faaliyetleri nedeniyle şirketi mali ve idari yönden yönetemediklerini belirterek şirkete kayyım atanması hakkındaki ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, davalı limited şirketin 29.01.2013, 01.02.2013, 03.12.2015, 28.11.2018 ve 01.06.2022 tarihlerinde gerçekleştirilen ortaklar kurulu toplantılarında alınan tüm kararların yokluk ve butlan gerekçeleriyle alındıkları tarih itibariyle geçersizliklerinin tespiti istemiyle açılan davada, ihtiyati tedbir yoluyla şirket yönetimine kayyım atanmasına karar verilmesi talebinde bulunulmuştur. Dava dilekçeler aşamasında olup, henüz bilirkişi incelemesi yapılmadığı gözetildiğinde yaklaşık ispat koşulunun şimdilik bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar sonucu itibariyle doğru bulunmuştur.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,70 TL harcın ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 30.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.