Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1960 E. 2023/168 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1960
KARAR NO : 2023/168

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24.10.2022
NUMARASI : 2022/807 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 02.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.02.2023
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2022 tarih 2022/807 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen vekili, davaya konu 19/07/2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan bütün kararların iptali ile birlikte dava dışı şirket ortak ve yetkililerinin, sahte imzaya dayalı yaptıkları işlemlerle şirkete ve davacıya zarar verdikleri, şirketi mali ve idari yönden yönetemedikleri iddiası ile davalı şirkete, tedbiren yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini … Şti’nin 19.07.2022 tarihli ortaklar kurulu / genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan tüm kararların ayrı ayrı iptallerine karara verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davanın 19/07/2022 tarihli, davacı vekilinin, davacıyı temsilen katıldığı genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, davanın niteliğine göre verilecek ihtiyati tedbir kararının TTK’nun 449.maddesinde düzenlendiği, davadaki istemin şirket müdürlerinin görevden azli veya yetkilerinin sınırlandırılmasına ilişkin bulunmadığı, şirket müdürlerinin atanmasına ilişkin kararın, TTK’nun 447.maddesi uyarınca yokluk hükmüne tabi olmayıp iptale tabi olduğu, dava tarihi itibari ile bu nitelikte bir karar verilmemiş olması nedeni ile davalı şirkette bir organ boşluğunun bulunmadığı, davaya konu genel kurul toplantısının bütün ortakların katılımı ile yapılmış olması nedeni ile çağrı yapılmamış olsa bile çağrısız toplantı niteliğinde bulunduğu, bu nitelikteki genel kurul kararlarının iptali istemli davada; davacının, dava dilekçesinde şirket müdürlerinin usulsüz işlemler yaparak şirketi zarara uğrattıkları ve uğratacakları iddiası ile yönetim kayyımı atanmasını talep ettiği birlikte değerlendirildiğinde; genel kurul kararlarının iptali istemli davada, şirket müdürlerinin ihtiyati tedbir yoluyla yetkilerinin kaldırılarak yerine bir yönetim kayyımı atanmasının mümkün bulunmadığı gibi dava dilekçesinde dile getirilen iddiaların yargılamaya muhtaç olup, dilekçedeki anlatımlar ile dilekçe ekinde sunulan belge örneklerinin yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde tedbiren yönetim kayyımı atanması gerektiği kanaatini uyandıracak yeterlilikte ve nitelikte bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir istemi konusunda yasal koşulların oluşmadığı dikkate alınarak, istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, kayyım atanması taleplerinin mahkemece reddinin yerinde olmadığını, şirketin karar defterindeki neredeyse tüm kararlarında müvekkili adına atılmış sahte imzaların bulunduğundan ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilinin şirketten fiilen uzaklaştırıldığı süreçte başka şirketler vasıtasıyla şirketin aktiflerinin, kar paylarının yasal olmayan mali yöntemlerle farklı şirket ve kişilere aktarılarak şirketin aktifi ve kar paylarının azaltıldığını, diğer ortaklar aile bireyleri ve üçüncü kişiler tarafından kurulan şirketler ile davacının ortağı olduğu şirket arasında haksız rekabet eylemlerinde bulunulmaya devam edildiğini, taraflarınca yaptıkları şikayetlere ilişkin soruşturmaların İzmir C. Başsavcılığı’nın 2022/129456 soruşturma dosyasında birleştirilerek devam ettiğini, davacı haricindeki diğer ortakların … şirketi nezdinde tahakkuk eden sigorta-vergi borçlarını ödemeyerek şirketi borca sürüklediklerini, bu nedenlerle yaklaşık ispat koşulunun mevcut olduğunu, tedbir taleplerinin asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette bulunmadığını, müvekkil ortağın zarara uğramaya devam ettiğinden davalı şirket yönetimine kayyım atanması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Dava; davacının ortağı olduğu şirketin 19/07/2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarının iptali ve bu nedenle davalı şirket yönetimine tedbiren kayyım atanması istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere bir geçici hukuki koruma yolu olan ihtiyati tedbir genel olarak HMK.’nın 389.vd. maddesinde düzenlenmiştir. Bu bağlamda anılan maddenin 1.fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle büyük sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği” belirtilmiştir. Yine aynı Kanununun 390/3.maddesinde ise tedbir isteyenin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Diğer taraftan TTK, TMK, İİK gibi özel yasalarda da ihtiyati tedbir niteliğinde özel geçici koruma yolları düzenlenmiştir.
HMK’nın 390/3 maddesinde, ihtiyati tedbir isteğinin kabul edilebilmesi bakımından, ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, yasanın gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimâl de olsa aksinin mümkün olduğu ihtimâlini de gözardı edemez. Dosya kapsamı ve delil durumuna göre davanın esası hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yasanın aradığı yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Anılan yasal düzenlemelere göre, dosyadaki mevcut deliller ile davanın mahiyeti yaklaşık ispat kuralıyla birlikte değerlendirildiğinde, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı belirlenmekle, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına ve ayrıca HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca sunulan delillerin ihtiyati tedbir isteyen davacının iş bu davada haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmeye yeterli ve elverişli bulunmamasına, davacının istemlerinin yargılamayı gerektirmesine göre,duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 296,40 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,70 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02.02.2023