Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1942 E. 2023/270 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1942
KARAR NO : 2023/270

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24.12.2021
NUMARASI : 2021/684 E. – 2021/1129 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 21.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.02.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2021 tarih 2021/684 E. – 2021/1129 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, … Mühendislik-… ile Manisa Belediyesi arasında 13.04.2010 tarihinde su abone sözleşmesi düzenlendiğini, 6360 sayılı Onüç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmialtı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlüğe girmesiyle Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin kurulduğunu, 5216 sayılı Kanun’un 7/r maddesi uyarınca merkez ve 17 ilçe belediyesinin su aboneliklerinin müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin müstakil bütçeli ve Manisa Büyükşehir Belediyesi’nden ayrı tüzel kişiliğe haiz bir kamu kuruluşu olduğunu, davalı hakkında 241856 sicil, 105387 abone numaralı abonelikten kaynaklı su borcu nedeniyle müvekkili tarafından Manisa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/8084 (kapatılan Manisa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/5511) sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, icra dosyasında …’ne yazılan yazıya verilen cevabi yazıda; “işletmenin terk nedeniyle 20.10.2016 tarihinde sicilden silindiği” hususunun bildirildiğini, taraf ehliyeti sona ermiş olduğundan işletmenin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/15 maddesi gereğince ihyasının gerektiğini belirterek, … Mühendislik-… işletmesinin takipte taraf sıfatını kazanması için ihyasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı …, … Mühendislik-… ünvanlı şahıs işletmesinin 03.12.1996 tarihinde kuruluş ile müdürlüklerinde tescil edildiğini, işletme ortağının 11.10.2016 tarihli dilekçesiyle unvan ve işletme kaydının silinmesi için müdürlüklerine başvuruda bulunduğunu ve 20.10.2016 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescilinin yapılarak unvan ve işletme kaydının sicilden silindiğini, ticaret sicili yönetmeliğinin 51/2 maddesinde “gerçek kişiye ait ticari işletmenin sahibinin ölümü durumunda mirasçılardan birinin sildirme isteğinde bulunması halinde ticari işletmenin kaydı silinir. Ticari faaliyetinin devamında mirasçıların muvafakıtıyla aralarında kendilerinin de olabileceği yeni sahibi söz konusu ticari işletmenin kendi adına tescil edilmesini isteyebilir.” hükmünün yer aldığını, yapılan kayıt silme işleminin tamamen kanun hükmünün uygulanması olduğunu, müdürlüklerinin, davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olduğunu ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ihyası istenen “… Mühendislik-…” işletmesinin bir şahıs işletmesi olduğunu, bir gerçek kişinin ticaret sicilinden işletmesini terkin ettirmiş olmasının, koşulları varsa kendisinin tacir sıfatına etkili olmadığını, bu durumda “… Mühendislik-…” işletmesinin yeniden ticaret siciline kaydı için ihya davasının açılmasında hukuki yararın bulunmadığı, davacı tarafın ihyasını istediği şahıs işletmesinin borcu için işletme sahibine başvurma olanağının bulunduğu gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan dolayı HMK’nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinin 15. fıkrasında; ”…Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nda borcu nedeni ile işletme sahibinin kendisine başvurulması gerektiği, doğrudan ihya davası açılamayacağı hususunda bir düzenleme olmadığı, doğrudan ihya davası açılmasında yasal bir engel bulunmadığı, yerel mahkemenin hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tahsil işlemleri sürüncemede kaldığından kamu zararı meydana geldiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, ticaret sicilinden terkin edilen gerçek kişiye ait ticari işletmenin yeniden ihyası talebine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi istinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 12/1. maddesine göre bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bu tanıma göre, bir gerçek kişinin ticaret sicilinden işletmesini terkin ettirmiş olması, koşulları varsa kendisinin tacir sıfatına etkili değildir.
Somut olayda işletme sahibi …’ın …’nde 83845 sicil numarası ile kayıtlı … Mühendislik-… adlı ticari işletmesinin 20.10.2016 tarihinde sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, sağ olmakla hak ehliyetine sahip bulunan dava dışı …’ın tekrar ticaret siciline kaydı için işbu ihya davasının açılmasında hukuksal yararın bulunduğundan söz edilemez. Kaldı ki işletme sahibi vefat etmiş dahi olsa şahıs işletmesinin ticaret siciline yeniden kaydı mümkün olmadığından, davanın açılmasında yine hukuksal yararın bulunduğundan söz edilemeyecektir. Tüm bu hususlar gözetilerek, mahkemece yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran davacı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.