Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1922 E. 2023/853 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1922
KARAR NO : 2023/853

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.02.2022
NUMARASI : 2018/77 E. – 2022/149 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 02.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.06.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.02.2022 tarih 2018/77 E. – 2022/149 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 31/05/2014 tarih ve 25.000,00 TL bedelli çek üzerinde keşideci davacı şirket, lehtar …, hamilinin ise … şirketinin gözüktüğünü, anılan çekin hamili tarafından … … Şubesine ibraz edildiği, ancak karşılıksız kaşesinin vurulduğunu, davacının bu çekten kaynaklı bir borcunun bulunmadığını, zira çekte bulunan imzanın sahte olduğunundan bahisle davaya konu 31.05.2014 keşide tarihli ve 25.000,00 TL’lik çekten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK 72.maddesi gereğince menfi tespit davalarının icra takibinin yapıldığı yerde açılmasının gerektiği ve yine davalının ikametgahı mahkemesinde açılmasının gerektiği, bu nedenle iş bu davada yetkili mahkemelerin İzmir Mahkemeleri olduğu, müvekkili şirketin dava konusu çeki bizzat davacı şirketten almadığını, diğer davalı … Ltd. Şti.’den müşteri çeki olarak ve alacağına mahsuben almış olduğunu, dava konusu çekle ilgili bugüne kadar herhangi bir kayıp, çalıntı başvurusunun yapılmadığını, çeke ödeme yasağı koydurulmadığını, çekin sahteliği konusunda bir iddianın olmadığını, çekin üzerindeki imza ile şirket yetkilisinin imzası arasında çok büyük farklar bulunmayıp sahtelik iddiasının yerinde olmadığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti.’ye usulüne uygun olarak tebligat çıkartılmış olmasına rağmen davalı tarafça esasa cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
İZMİR BAM 17.HD’NİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCE VERİLEN İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davaya konu çekteki keşideci imzasının davacı-borçlu eli ürünü olmadığının İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinde 2015/291 Esas sayılı dava dosyasında alınan ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile saptandığı, rapora karşı davalı tarafın aynı kuvvette kanıt sunamaması nedenlerinden dolayı davacının dava konusu çekte borçlu olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu çekteki keşideci imzası davacıya ait olmadığından davacının bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İZMİR BAM 17.HD’NİN KALDIRMA KARARININ ÖZETİ : İzmir BAM 17.Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesince davacı borçlunun çek keşide tarihinden öncesine ait imza asıllarının bulunduğu mukayese belgeler getirtilip, yargılamada davacının istiktab tutanakları alınarak HMK’nın 211. maddesi gereği usulüne uygun olarak grafoloji konusunda uzman bir bilirkişiye imza incelemesi yaptırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalı … ..Ltd. Şti.nin dayandığı deliller toplanmaksızın İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde alınan ve delil vasfı bulunmayan grafoloji raporuna itibar edilerek davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. md. gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
İZMİR BAM 17.HD’NİN KALDIRMA KARARINDAN SONRA VERİLEN İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/430 Esas sayılı dosyasında davacı şirket tarafından İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/291 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan imzaya itiraz davası sırasında alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisi …’a ait olmadığı tespit edilmiş ise de, davacı şirket yetkilisi olan sanık …’ın zaten tedavüle çıkan bu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını bildiği, olay tarihinde diğer sanık …’in yetkisi olmamasına rağmen bu kişinin düzenlemiş olduğu çekin sanık …’ın zımni rızası gereğince düzenlenerek dolaşıma çıkartıldığı ve bu nedenle ortada hukuken geçerli ve tam bir çekin bulunduğu, bu şekilde sanık …’ın kendisine ait olmayan imza ile dolaşıma çıkan çekin ödeme amacıyla kullanıldığını bilmesine rağmen sonradan ödeme yasağı, zayi veya iptale yönelik bir girişimle çeki dolaşımdan çıkarmadığı, çekin ciro yoluyla teslim edildiği, katılan … San. … Ltd. Şti tarafından keşidecisi olması nedeniyle kendisine borç yöneltildiğinde sanık …’ın kendi kusurundan kaynaklı asılsız imza dolayısıyla borca itiraz ettiği ve bu şekilde çek bedeli olan borcu katılan … San … Ltd. Şti.’ye ödememeye yönelik subut bulunan banka veya kredi kurumlarının aracı olarak kullanılarak dolandırıcılık suçu işlediğinden bahisle davacı şirket yetkilisi …’a mahkumiyet kararı verildiği ve iş bu mahkumiyet kararınında kesinleşmiş olduğu, bu şekilde ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararı içeriğine göre “Davacı şirket yetkilisi …’ın tedavüle çıkan dava konusu çekteki imzanın zaten kendisine ait olmadığını bildiği, bu şekilde ceza dosyasında diğer sanık olan … tarafından yetkisi olmamasına rağmen düzenlenmiş olan dava konusu çekin davacı şirket yetkilisi olan …’ın zımni rızası gereğince düzenlenerek dolaşıma çıkartıldığı ve ortada hukuken geçerli ve tam bir çekin bulunduğu” şeklindeki ceza mahkemesi kararındaki maddi vakanın hukuk hakimini bağlayacağı düşünülmekle, dava konusu çekin, dava konusu çekte keşideci durumunda bulunan davacı şirket yetkilisinin zımni muvafakatıyla piyasa çıkartıldığı, bu şekilde dava konusu çekten dolayı davacı şirketin keşideci sıfatıyla sorumlu olduğu, bu nedenle çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı yönündeki davacı iddiasının dinlenemeyeceği düşünülmekle kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı içeriği gereğince yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava konusu çekin o dönemdeki davacı şirket yetkilisinin açık veya zımni rızası ile tedavi etmemiş olup, şirket yetkilisinin aynı anda imza edilen iki çekle ilgili iki ayrı ceza davasına muhatap olduğunu, diğer davada beraat ettiğini, ilk derece mahkemesinin ceza hakimiyle bağlı olduğu gerekçesi ile bilirkişi raporu dahi almadan davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu çekin, yetkisiz kişi tarafından keşide edildiğini, şirket muhasebecisi …’in şirket yetkilisine ulaşamayarak kendi insiyatifiyle çeki imza ettiğinin ceza yargılamasında sübuta ermiş olup, davacı şirket yetkilisinin bilgisi dahilinde olmadığını, şirket yetkilisinin durumu öğrendikten sonra …’dan çekleri geri almaya çalışsa da bu şahsa ulaşamadığını, sonrasında ise hukuki imkansızlık nedeniyle çekleri iptal ettiremediğini, TTK 651.maddesi gereğince keşideci olan davacının çek iptali davası açmasının mümkün olmadığını, icra hukuk mahkemesi bilirkişi raporunda dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının anlaşıldığını, istinafa tabi davanın haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası olmaması nedeniyle ceza hakiminin hukuk hakimini bağladığından söz edilemeyeceğini, dava dışı şahıs …’ın dava konusu çekin düzenlenmesine ve tedavülüne rıza gösterdiğine dair ortada kesin nitelikte delil bulunmadığını, ceza davasında bu davayı olumsuz etkileyecek herhangi bir tespitin yer almadığını, dava dışı şahıs …’in aynı gün arka arkaya iki çek keşide edip Manisa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/186 Esas 2020/280 Karar sayılı hükmü ile …’ın beraatine karar verildiğini, böylece beraat diğeri ise mahkumiyetle sonuçlanan kararlar yönünden olağanüstü kanun yoluna başvuru sebebinin oluştuğunu, başvuru sonucunun beklenilmekte olduğunu, bu nedenle mahkemenin kabulünün hukuki dayanağı bulunmadığını, yaklaşık 8 yıl süren davada hala bilirkişi incelemesi yapılmamış olup, davanın temeli olan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı iddialarının sübuta erdirilemediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davaya konu çekteki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı iddiasıyla dava konusu çekten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu çekin … … Şubesi’nden verilme davacı … … Ltd. Şti tarafından davalılardan … … Ltd. Şti lehine keşide edilmiş, 31.05.2014 keşide tarihli ve 25.000,00 TL bedelli çek olduğu, çekin lehtar ve ilk cirantası … … Ltd. Şti tarafından diğer davalı … … Ltd. Şti.’ye ciro edildiği ve çekin bu şirket tarafından 02.06.2014 tarihinde bankaya ibraz edildiği ve karşılıksız kaşesinin çek arkasına vurulmuş olduğu görülmüştür.
İDM’ce Manisa 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/430 Esas sayılı dosyası bekletici mesele yapılarak neticesi beklenilmiş, Mahkemenin 20.11.2018 tarihli 2017/430 Esas, 2018/548 Karar sayılı kararında “Olay tarihinde sanık Mümin’in yetkisi olmamasına rağmen düzenlemiş olduğu çekin sanık …’ın zımmi rızası gereğince düzenlenerek dolaşıma çıktığı ve ortada hukuken geçerli ve tam bir çek bulunduğu sabittir. Bu nedenle hukuken geçerli olan çek açısından sanık …’ın resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturan herhangi bir eylemi bulunmasa da; kendisine ait olmayan imza ile dolaşıma çıkan çekin ödeme amacıyla kullanıldığını da bilmesine rağmen sonradan ödeme yasağı, zayii ya da iptale yönelik bir girişimle çeki dolaşımdan çıkarmadığı, çekin ciro yoluyla teslim edildiği katılan tarafından, keşidecisi olması nedeni ile kendisine borç yöneltildiğinde; sanık …’ın kendi kusurundan kaynaklı asılsız imza dolayısıyla borca itiraz ettiği anlaşıldığından, çek bedeli olan borcu katılan … San. Tic. Ltd. Şti’ ye ödememeye yönelik sübut bulan banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu eylemine uyan TCK’nın 158/1-f-son maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, kastın yoğunluğu dikkate alınarak 6456 sayılı yasadan önceki yasa hükümlerinin sanık lehine olduğu değerlendirilerek takdiren 3 yıl hapis ve elde edilen zarar miktarı(25.000,00 TL)’ den az olamayacağı da dikkate alınarak 2500 gün adli para cezası ile cezalandırılması, sanığa verilecek cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi nazara alınarak cezasından TCK.62 md gereğince takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 yıl 6 ay hapis ve 2083 gün adli para cezası ile cezalandırılması cihetine gidilerek; sanığa verilen 2083 gün adli para cezasının TCK.’nın 52. maddesi gereğince 1 günü 20,00 TL’den hesaplanarak sanığın 41.660,00 TL adli para cezası ile cezalandırılması, TCK’nın 52/4 maddesi gereğince adli para cezasının birer ay ara ile 24 eşit taksit halinde tahsili ve TCK madde 53/1 tatbiki ile neticeten 2 yıl 6 ay hapis ve 41.660,00-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair” davacı şirket yetkilisi sanık …’ın mahkumiyetine karar verildiği ve sanık … yönünden mahkumiyet kararının ise 01.10.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Dava konusu … … Şubesi’nden verilme davacı … … Ltd. Şti tarafından davalılardan … … Ltd. Şti lehine keşide edilmiş, 31.05.2014 keşide tarihli ve 25.000,00 TL bedelli çekin davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanmayıp o tarihte şirket muhasebecisi … tarafından keşide edilerek imzalanmasından hemen sonra şirket yetkilisi …’a durumun bildirildiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmayıp, ancak davacı şirket ve şirket yetkilisi tarafından dava konusu çeke ilişkin ilgili banka nezdinde herhangi bir ödeme yasağının konulmadığı sabittir.
Yapılan yargılama sonunda dava konusu çeke ilişkin olarak Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/430 Esas 2018/548 Karar sayılı dosyasında muhasebeci sanık …’in beraatine , şirket yetkilisi …’ın cezalandırılmasına ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği, dava konusu çekte keşideci durumunda bulunan davacı şirket yetkilisinin zımni muvafakatıyla piyasa çıkartıldığı, bu şekilde dava konusu çekten dolayı davacı şirketin keşideci sıfatıyla sorumlu olduğu, bu nedenle çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı yönündeki davacı iddiasının dinlenemeyeceğinden bahisle kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı içeriği gereğince yerinde görülmeyen davanın reddine dair verilen kararda herhangi bir usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.