Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1918 E. 2023/405 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1918
KARAR NO : 2023/405

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.05.2022
NUMARASI : 2021/525 E. 2022/433 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 13.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.03.2023
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.05.2022 gün ve 2021/525 E. 2022/433 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ve davalı … mirasçısı olduğu anlaşılan … vekilinin tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının müvekkilleri aleyhine İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2009/5939 E. Sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, ancak takibe dayanak senetlerdeki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, bu konuda İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesince 2009/996 E. Sayılı dava açtıklarını, imza itirazının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, müvekkillerinin borçlu olmadıklarını, haksız icra takibi ve haciz nedeniyle müvekkillerinin zarara uğradığını iddia ederek, takibin tedbiren durdurulmasına, icra dosyasında takibe konulan her biri 8.000,00 TL bedelli (30.04.2008 tarihli senedin üzerinde yazı ile yazılmış bulunan tutar ile rakamla yazılmış olan tutarın farklı olması nedeniyle yazı ile yazılmış sekiz TL tutarın kabulü ile) toplam 10 adet senetten ve bu senetlere dayanan takip yönünden müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, bu talebin kabul edilmemesi halinde 30.04.2008 tarihli senedin üzerinde yazı ile yazılmış bulunan tutar ile rakamla yazılmış olan 8.000,00 TL arasındaki 7.992,00 TL fazla kısım yönünden müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, takip konusu senetlerin davacıların elinden sadır olduğunu, imzaların davacılara ait olmadığına dair imzanın kötü niyetli olduğunu, toplam 80.000,00 TL tutarındaki borcun 10 eşit senede bölünerek ödenmesi konusunda tarafların mutabakata vardıklarını, akabinde de 8.000,00-TL tutarında 10 adet bono düzenlendiğini, tüm senetlerde rakamla 8.000,00-TL ve yazıyla da “Sekiz Bin” yazarken, yalnızca 30.04.2008 tarihli senette rakamla 8.000,00 TL yazıyla “Sekiz” yazmasından yola çıkarak 8.000,00-TL üzerinden takibe girişilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etmenin kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporda davacı … adına atılı üstte yer alan imzaların …’in eli ürünü olduğu, altta yer alan imzaların …’in eli ürünü olmadığı, davacı …. arına atılan imzaların ….’in eli ürünü olmadığının tespit edildiği; 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesindeki akademisyenlerden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 28/09/2016 tarihli raporda, inceleme konusu senet üzerindeki imzaların davacıların eli ürünü olmadığının tespit edildiği belirtilerek davacıların İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2009/5939 (yeni numarası 2015/4711) sayılı takip dosyasında işleme konan her biri 8.000,00 TL bedelli toplam 10 adet senetten ve bu senetlere dayanan takip yönünden davacıların borçlu olmadıklarının tespitine, şartlar oluşmadığından davalı borçlunun haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılamadığından davacılar lehine kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
KALDIRMA KARARI : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin : 2019/1202 E. 2021/916 K. Sayılı ilamı ile, HMK’nun 267. Maddesi gereğince fazla bilirkişi seçilecek olması halinde tek sayıda bilirkişi heyetinin oluşturulması gerektiği, mahkemece usule aykırı olarak iki kişiden oluşan heyetten rapor alınarak sonuca gidildiği, üstelik ATK raporunda davacı …’nın imzaları konusunda çelişkiler bulunduğu, ATK raporunda; senet üzerindeki üstteki imzaların ….’nın eli ürünü olduğu, alttaki imzaların eli ürünü olmadığının belirtildiği, hükme dayanak yapılan raporda ise, tüm imzaların …’nın eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden; raporlar arasında kısmen çelişki oluştuğu, mahkemece bu çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu sonucuna varılarak davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, kaldırma kararın sonrasında alınan 29.03.2022 tarihli rapor doğrultusunda inceleme konusu her biri 04.01.2008 tanzim tarihli, 8.000,00 TL değerinde, 28.02.2008, 30.03.2008, 30.04.2008, 30.05.2008, 30.06.2008, 30.07.2008, 30.08.2008, 30.09.2008, 30.10.2008 ve 30.11.2008 ödeme tarihli senetlerin ön yüzlerinde davacı …’e atfen sağ bölümlere atılmış imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’in eli ürünü olmadığı; davacı … yönünden ise bilirkişi raporu da dikkate alınarak 6102 sayılı TTK. 702/2 uyarınca aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olacağından ve 6102 sayılı TTK. 677 (imzaların bağımsızlığı gereğince) uyarınca imza edenlerin sorumluluğu dikkate alındığında bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişilere herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez ilkesi dikkate alınarak, imzaların bağımsızlığı ilkesine göre davacı … yönünden alınan rapor da dikkate alınarak, davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, davacı … yönünden davanın kabulü ile İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/5939 (yeni numarası 2015/4711) sayılı takip dosyasında işleme konan her biri 8.000,00 TL bedelli toplam 10 adet senetten ve bu senetlere dayanan takip yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, davalı alacaklı, kötü niyetli olmadığından İİK. 72/5-3. maddesi uyarınca davacı lehine kötü niyet tazminat talebinin reddine, davacı … yönünden açılan davanın reddine karara verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı alacaklı tarafından davacı borçlular hakkında başlatılan icra takibine konu bonolarda asıl borçlu ve aval veren imzalarının davacılara ait olmadığı ileri sürülerek borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosya kapsamından; davalı …’ın dava açıldıktan sonra ancak karardan önce 20.01.2022 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının usulüne uygun olarak davaya dahil edilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 55. maddesinde; “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Dava devam ederken taraflardan birinin ölümü halinde, Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi uyarınca; ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda, mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümüyle konusuz kalmaz. Ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.
Somut olaya gelince; davaya konu istek, malvarlığına ilişkin olup, mirasçıların mal varlığını etkilemektedir. Ayrıca ölenin mirasçılarının davaya dahil edilmemeleri HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını zedelemektedir.
Bu itibarla, mahkemece anılan usul hükümleri dikkate alınarak; davalı …’ın mirasını reddedip reddetmediği belli olmayan tüm mirasçılarının usule uygun şekilde davaya dahil edilmesi gerekirken, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması usul ve yasaya uygun değildir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, taraf ehliyeti dava şartı sağlanmadan karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacılar vekili ve davalı … mirasçısı olduğu anlaşılan … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.05.2022 tarih, 2021/525 E. – 2022/433 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekili ile davalı … mirasçısı olduğu anlaşılan … vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13.03.2023