Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1889 E. 2023/176 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1889
KARAR NO : 2023/176

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26.10.2022
NUMARASI : 2022/141 E. 2022/753 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.10.2022 gün ve 2022/141 E. 2022/753 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı banka müşterisi olan müvekkilini 17.01.2022 tarihinde cep telefonundan … Bankası Genel Müdürlüğü Sigorta bölümünde çalıştığını iddia eden bir kişinin aradığını ve bu yılın sigorta parası olarak 16.000,00 TL ödemesi gerektiğini söylediğini, daha önce bu kadar yüklü bir sigorta parası ödemeyen müvekkilinin bu parayı ödeyemeyeceğini beyan ettiğini, telefondaki kişinin bu ödemeyi iptal edeceğini ve müvekkilinin hesabından şimdiye kadar kredi kartları için 620,00 TL sigorta parası kesildiğini ve bu parayı müvekkiline iade edeceğini beyan ettiğini, daha sonra da müvekkili adına kredi çıktığını ve bu krediyi iptal edeceğini beyan ettiğini, bu kişinin müvekkilinin diğer bankalardaki hesaplarını da bildiğini, davalı banka dışında … Bankası ve … Bankasından kesilen sigorta paralarını da iade edeceğini beyan ettiğini, bu sırada müvekkilinin … hesabına 161,31 TL para girişi olduğunu, durumdan şüphelenen müvekkilinin aramayı sonlandırdığını, … Bankası mobil bankacılık uygulamasına girmeye çalıştığında girdiği şifrenin yanlış olduğu uyarısı aldığını, bunun üzerine … Bankasını aradığında müvekkili adına 64.550,00 TL kredi çekildiğini, çekilen kredi tutarı ile birlikte vadesiz hesabında bulunan 1.450,00 TL olmak üzere toplam 66.000,00 TL’nin başka hesaplara EFT yapıldığını öğrendiğini, hesabına bağlı kartları iptal ettiren müvekkilinin ertesi gün yapılan bu para transferi işlemine karşı, davalı bankaya başvurarak işlemlerin iptali ile paranın kendisine iade edilmesini talep ettiğini, ancak davalı bankanın bu talebi reddettiğini, dolandırıcıların müvekkilinin … Bankası hesabından da ihtiyaç kredisi çektiklerini ve müvekkilinin … Bank hesabına EFT işlemi yaparak gönderdiklerini, ancak yapılan bu işlem hakkında … Bankası tarafından müvekkilinin arandığını ve mesaj gönderildiğini, bu sayede dolandırıcılar bu parayı kendi hesaplarına aktaramadan müvekkilinin müdahale ettiğini, ancak karşı yan bankanın müvekkilini aramadığını ve mesaj göndermediğini, müvekkilinin telefonda konuştuğu kişi ile hiçbir bilgi paylaşımında bulunmadığını, müvekkilinin şikayeti üzerine Seferihisar Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını, davalı bankanın kimlik doğrulama ve işlem güvenliğini sağlama yükümlülüğünün bulunduğunu, yapılan şüpheli işlemlerin kimlik doğrulama yöntemi ile doğrulanması gerektiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı adına 64.550,00 TL bedelli kredi ödemelerinin tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, aksi halde teminat karşılığında durdurulmasına, 3. kişilere havale edilen şimdilik 1.450,00 TL’nin 17.01.2022 tarihinden itibaren bankalarca TL mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya davacıya verilmesine, 34040540995 nolu ve 64.550,00 TL bedelli kredi sözleşmesinin iptaline, davacının kredi sözleşmesine ilişkin borçlu olmadığının tespitine, yargılama yada arabuluculuk sırasında kredi borcunun ödenmesi halinde ödenen kısmın istirdadına, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, davacının müvekkili bankadaki hesabının ticari hesap olmadığını, davacının işcep uygulaması ile işlem yaptığını, kredi kullandığını ve eft işlemi yaptığını, İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafa verilen yedi günlük kesin mehil içerisinde arabuluculuk tutanağının aslı veya arabululucu tarafından aslı gibidir onaylı sureti sunulmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, dava değerinin yanlış bildirildiğini, davacının harca esas değeri ile talep sonucunda bildiridiği değerin farklı olduğunu, dava dilekçesinin karışık olduğunu, somut olay ve görülmekte olan dava ile ilgisiz belge ve bilgiler içerdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1 maddesi ile, tüketicinin taraf olduğu bankacılık sözleşmelerinin tüketici işlemi olarak kabul edildiği, aynı kanunun 73. maddesinde, bu kanundan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğinin belirtildiğini, davacının hesabının bireysel hesap olduğu, davacı adına tahsis edilen kredinin de tüketici kredisi olduğu, davacının tacir sıfatıyla eldeki davayı açmadığı, ihtilafın bireysel nitelikteki banka hesabına ilişkin olduğu, taraflar arasında ticari bir anlaşmazlık bulunmadığı, davacının 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesinde tanımlanan tüketici sıfatını taşıması ve taraflar arasındaki işlemin de tüketici işlemi niteliğinde olması nedeniyle, TKHK’nın 73. maddesi gereğince davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin İzmir Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğunu, 17.01.2022 tarihinde dolandırıcılık şebekesi halinde hareket eden kimliği belirsiz kişilerce aranarak dolandırıcılık faaliyetlerinin mağduru olduğunu ve müvekkili adına 64.550,00 TL kredi çekildiğini, müvekkilinin hesabından dolandırıcılara ait hesaplara toplam 66.000,00 TL tutarında EFT/Havale işlemi yapıldığını, müvekkili ile davalı banka arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, TTK’nın 4. Maddesinde ticari davaların düzenlendiğini, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’dan doğan davalar ve TTK m.4/1-f uyarınca bankalara ilişkin düzenlemelerin ticari dava sayıldığını, TTK m.5 uyarınca aksine bir düzenleme olmadığı takdirde dava konusunun değerine bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğunu, internet bankacılığına ilişkin düzenlemelerden doğan uyuşmazlıkların da mutlak ticari dava olarak kabul edildiğini, Yargıtay’ın bankaların karşısındakinin tacir olmaması halinde de TKHK’nın uygulanmasının mümkün olmadığını, burada yine ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, internet bankacılığı yoluyla davacının bilgisi ve onayı dışında kredi kullandırıldığı, çekilen kredi tutarı ile banka hesabında bulunan paranın üçüncü kişilere EFT yoluyla gönderildiği iddiasıyla, söz konusu tutarların davalı bankadan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. Maddesinin (ı) bendinde Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (i) bendinde Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) bendinde Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (l) bendinde Tüketici İşlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Yasa’da düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın ise satıcı, sağlayıcı ya da müteşebbis olması gerekir.
Somut olayda, her ne kadar davacı TTK hükümleri gereğince tacir değilse de, davacı tarafça dosya kapsamında bulunan tüketici kredi sözleşmesinin dolandırıcılar tarafından davacının bilgisi ve onayı dışında düzenlendiği ve kredi tutarı ile vadesiz TL hesabında bulunan paranın eft yoluyla başka hesaplara gönderildiği iddia edilmektedir. Bu durumda taraflar arasındaki ihtilaf davalı bankanın güvenlik sistemi yönünden özen yükümlülüğüne aykırılık iddiasına dayanmakta olup, tüketici hukukuna ilişkin olmadığından, bankalara ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması nedeniyle TTK’nın 4. maddesi gereğince ticari iş niteliğinde sayılması gerektiği gözetilmektedir. Bu bakımdan dava TTK’nın 5/1 maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliği taşımakta olup, aynı yasanın 5/3 maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi davaya bakmakla görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olduğundan, anılan bu hususun resen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, istinafa konu kararı veren ilk derece mahkemesince görevli olunduğunun gözetilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.10.2022 tarih 2022/141 E. 2022/753 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı yatırılan istinaf harcının istek halinde davalıya iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03.02.2023