Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1854 E. 2023/37 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1854
KARAR NO : 2023/37

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2022
NUMARASI : 2017/440 Esas 2022/674 Karar

BİRLEŞEN MENDERES 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2013/11 ESAS
2015/343 KARAR SAYILI DOSYASI

ASIL, KARŞI VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.01.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.06.2022 gün ve 2017/440 Esas 2022/674 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi asıl davada davacılar vekili ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMMS olduğu araç ile davacının kullandığı motosikletin karıştığı trafik kazası neticesinde davacının yaralanarak işgücü kaybına uğradığını, davalıların oluşan zararı gidermekle yükümlü olduğunu, belirterek; maddi manevi tazminatın davalılardan tahsili talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve ZMMS olduğu araç ile davacılar murisinin yolcu olarak bulunduğu motosikletin karıştığı trafik kazası neticesinde murisin vefat ettiği, davalıların oluşan zararı gidermekle yükümlü olduğunu, belirterek; maddi manevi tazminatın davalılardan tahsili talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davalı sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, davalının sorumluluğunun sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davalı tarafından ödeme yapıldığını, kusur ve maluliyetin tespit edilmesi gerektiğini, kaza tarihinden faiz talep edilemeyeceğini, belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, kısmı dava açılamayacağını, kusurun tespit edilmesi gerektiğini, müterafik kusurun bulunduğunu, asıl davada davacının maluliyetinin bulunmadığını, dolaylı zararların talep edilemeyeceğini, belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sürücü … , sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile davacı sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’ün yaralandığı, motosiklette yolcu olarak bulunan … ‘ın hayatını kaybettiği, … ’in %100 (yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, … ’ün kusursuz olduğu, … ‘ün trafik kazası nedeniyle % 5,1 oranında sürekli maluliyeti oluştuğu, iyileşme süresinin ise 9 ay olduğu, hayatını kaybeden … ‘ın mirasçılık belgesi göre annesi … ve babası … ‘ın mirasçı, … ve … ‘ın kardeşleri olduğu, dava açıldıktan sonra davalı … tarafından asıl dosya davacısı … ‘e 41.580,88-TL, … ‘a 16.324,15-TL, … ‘a ise 18.598,62-TL ödeme yapıldığı, % 20 müterafik kusur indirimi yapıldığında 24.659,13-TL sürekli, 6.138,83-TL geçici iş göremezlik zararı hesaplanmış ise de … şirketi tarafından dava açıldıktan sonra 41.580,88-TL ödeme yapılarak davacı … ‘ün maddi zararı karşılanması nededeniyle maddi tazminat davasının konusuz kaldığı, davacı anne ve babanın söz konusu maddi zarar taleplerinin dolaylı zarar niteliğinde olduğu, davacı … için 15.000,00-TL, … için 5.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar … ve … ‘den tahsiline, kusursuz olması nedeniyle karşı davanın reddine, birleşen davada garameten paylaşıma gidilmesi gerektiği, davacı baba … yönünden 92.651,05-TL, davacı anne … yönünden 97.426,17-TL ile sorumlu olduğu, belirtilerek; birleşen dosyadaki davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatlarının kabulüne, davacı … yönünden 140.356,87-TL maddi tazminatın (davalı sigorta şirketi 92.651,05-TL’si ile sorumlu olmak kaydıyla) davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 29.06.2012 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 07.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacı … yönünden 147.590,74-TL maddi tazminatın (davalı sigorta şirketi 97.426,17-TL’si ile sorumlu olmak kaydıyla) davalılar … ve … ‘den tahsiline, davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl davada davacı vekili, maluliyetin doğru tespit edilmesi gerektiğini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davacının mesleğinin aşçılık olduğunu, davacının 2015 yılından bu yana çalıştığını, rapora itirazların dikkate alınmadığını, davacının asgari ücretin 2 katı oranında gelir elde etme ihtimali bulunduğunu, bu gelir üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, hayata 1 yıl geç atılmasına neden olan kaza dolayısıyla geçici iş göremezlik zararının bulunduğunu, diğer davacıların da maddi olarak zarara uğradığını, davacıya yarımcı olmak için çalışamadıklarını, gelir kaybına uğradıklarını, refakatçi olarak hastanede kaldıklarını, takdir edilen manevi tazminatın az olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, davacılar lehine takdir edilen manevi tazminatın az olduğunu, daha fazla miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile yaralanan davacıların maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 186. maddesi uyarınca, tarafların tüm delilleri toplanıp inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra, hakimin, aynı yasanın 298. maddesi uyarınca, kararı gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu 297. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. maddesi hükmüne dayanılarak, zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun biçimde gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa karar yazıp tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin, artık bu kararını değiştirmesine de yasal olanak yoktur. Bir başka ifade ile tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz veya istinaf kanun yoluna başvurulması ve bu nedenle kararın Yargıtay tarafından bozulması veya istinaf tarafından kaldırılması halinde düzeltilebilir. Nitekim l0.4.l992 tarihli 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik olmasının bozma nedeni oluşturacağı ve bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararı ile bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği belirtilmiştir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzenine ilişkin olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Eldeki dava dosyasında, tefhim edilen kısa kararda davacı … ‘ün maddi tazminat davasının reddine karar verilmiş olmasına rağmen tavzih şerhi ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası karar verilmesine yer olmadığına şekline düzeltilerek, karar bu şekilde tebliğe çıkarılmıştır. Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 305. maddesi gereğince hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla tavzih ile taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçlar değiştirir mahiyette hükümün değiştirlemesi, genişletilemesi ve sınırlandırılması mümkün değildir. Keza, her iki hükmün sonuçları da birbirinden farklıdır. Bu şekilde, İDM tarafından kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur.
İstinaf incelemesi yapılabilmesi için delillerin değerlendirildiğini gösterir biçimde usulüne uygun gerekçeli kararın bulunması zorunludur. Gerekçeli karar ile tefhim edilen kısa kararın çelişkili olması yada gerekçenin kendi içinde çelişir olması halinde istinaf incelemesi yapılabilecek usulüne uygun bir karar bulunmadığı için delillerin hiç değerlendirilmemiş olduğunun kabulü gerekir. Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde gerekçe içerir ve denetlenebilir bir hüküm olduğundan söz edilemez.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Asıl davada davacılar vekili ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.06.2022 tarih 2017/440 Esas 2022/674 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzerec11.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.