Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1806 E. 2023/75 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1806
KARAR NO : 2023/75

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2022
NUMARASI : 2022/690 Esas 2022/806 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 19.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.01.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı Muğla Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.09.2022 gün ve 2022/690 Esas 2022/806 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 30.08.2014 tarihinde davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı tanker ile Milas- Söke karayolunda seyir halinde iken yolun sağ tarafında park halinde bulunan müvekkilinin babası … ‘e ait olan … plakalı traktöre arkadan çarptığını ve traktörde bulunan müvekkili …’ın yaralanmasına sebep olduğunu, Milas 3 Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporunda davalı sürücünün 1. derece asli kusurlu olduğunun belirtildiği, müvekkilinin ise olayda kusurunun bulunmadığını, davalı sürücü …’in Milas 3 Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/353 esas dosyası ceza aldığını, davalı sürücü … ‘in kullanmış olduğu aracın mülkiyetinin davalı … Şti ‘ne ait olduğunu ve bu aracın 4201300065623 poliçe numarası ile de diğer davalı … Sigorta AŞ ‘ne sigortalı olduğunu meydana gelen kaza esnasında müvekkilinin yaralandığını, müvekkilin en az 6 ay çalışamadığını ve işlerinden geri kaldığını, tarafları aynı olan ve aynı olay için Milas 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/354 esas sayılı dosyası ile açılmış olan sürekli iş göremezlik ve manevi tazminat davası bulunduğunu, bu nedenle Milas 2016/354 esas sayılı dosyası ile iş bu dosyanın birleştirilmesini, davanın kabulü ile 1.000 TL iş göremezlik tazminatının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara müştereken ve müteselsilen yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Şti ve … vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; 30.08.2014 tarihinde meydana gelen kazada esas kusurlu olan davacı yanın babası … ile davacının kendisi olduğunu, davacının babasının traktörde yolcu taşıması Karayolları Trafik Kanununa göre yasak olmasına rağmen insan taşıyarak kusurlu davrandığını, müvekkilinin üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiğini her türlü tedbiri almasına rağmen kazanın meydana geldiğini, kazaya karışan müvekkil şirkete ait … plakalı aracın … Sigorta AŞ ve … Sigorta tarafından düzenlenen poliçe ile sigortaları yaptırıldığını, Adli Tıp 3. İhtisas Kurumunun verdiği raporda … kızı 1981 … ‘ın 30.08.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyle araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyetin % 0 olduğu geçici iş göremezlik süresi içerisinde başka birisinin yardımına gereksinim duymayacağı şeklinde rapor düzenlendiğini, davacı tarafından talep edilen manevi tazminatın kabul edilemeyeceğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 21/04/2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 16792458 sayılı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, poliçenin kaza tarihi itibarı ile şahıs başına daimi sakatlık ölüm azami teminat limitinin 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunun davacı kurum sigortalısının geçici iş göremezlik nedeni ile davacı kurum tarafından sigortalının hak sahiplerine ödenen ödeneceği nedeni ile müvekkil şirkete rücusu sebebi ile huzurdaki davanın açıldığını, davanın haksız olduğunu reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla başvuru tarihi itibarı ile yasal faiz işletilebileceğini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava tarihinin 22/02/2022 olduğu, arabuluculuk son tutanağının ise 10/05/2022 tarihli olduğu, iş bu davanın açılış tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuğa başvurunun dava şartı olduğu, ayrıca arabuluculuk tutanağında davalıların tamamının arabuluculuğa dahi davet edilmediği anlaşılmakla, HMK m. 114/2 düzenlemesi gereğince, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, meydana gelen olay nedeniyle kendilerince 12.04.2022 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, yapılan görüşmeler sonucunda düzenlenen 10.05.2022 tarihli arabuluculuk son tutanağının yerel mahkemeye sunulduğundan davanın sigorta şirketi yönünden usulden reddine karar verilmesinin açıkça hatalı olduğunu, davalı … yönünden davacı ve davalı tacir olmadığından arabuluculuk dava şartının bulunmadığını, davalı … yönünden de davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın ticari iş olmadığından verilen usulden red kararının yerinde bulunmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, 30.08.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatı talebi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesinde ” Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ” düzenlemesi getirilmiş olup, bu madde hükmüne göre, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen mutlak ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, her iki tarafın tacir ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu davalar, nisbi ticari dava olup, nisbi ticari davalardan kaynaklanan alacak ve tazminat talepleri de, zorunlu arabulucu kapsamındadır. 7155 sayılı yasanın 18/ A-2 maddesi uyarınca dava şartı olarak ticari davalarda zorunlu arabuluculuk söz konusu olduğunda ve taraflar uyuşmazlık hakkında arabulucuya başvurmadan dava açtığında, dosya üzerinden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda dava arkadaşlığı, mecburi ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında düzenlenmiştir. 6100 Sayılı Kanun’un “ihtiyari dava arkadaşlığı” başlıklı 57/3. maddesinde; davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması hallerinde, birden çok kişinin birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği düzenlenmiştir. Davanın, birden fazla kişi hakkında aynı veya benzer sebepten doğması, yalnız hukuki sebep olmayıp, bir olaya, yani aynı vakıaya ve fakat farklı hukuki sebeplere dayanılarak da birden fazla kişinin dava açması veya dava edilmesidir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” ve aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
6098 Sayılı TBK’ nın 61 ve 62. maddeleri uyarınca, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Zarara neden olan aracın vereceği zararları poliçe ile teminat altına alan sigorta şirketlerinin sorumluluğu ise, TTK ile sigorta genel şartlarında düzenlenmiş olup, sigorta şirketleri, yukarıda belirtilen yasa hükümlerine göre, araç işleteni ve araç sürücüsü ile birlikte, zarar görene karşı müştereken ve müteselsilen sorumludur. 6098 sayılı TBK’nın 162 ve 163. maddeleri uyarınca, müteselsil sorumlu borçluların her biri, borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, zarar gören, zararının giderilmesini, sorumluların tamamından veya bir kısmından isteyebilecektir.
Somut olaya gelince; davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu aracın, neden olduğu trafik kazasında, davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep edilmekte olduğuna göre, davalılar zarar gören davacı yönünden müteselsilen sorumlu olup, müteselsil sorumlu davalılar arasında ise zorunlu dava arkadaşlığı değil, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Sigorta hükümleri TTK’da düzenlendiğinden, davalı sigorta hakkındaki dava mutlak ticari dava iken, haksız fiil sorumluları olan işleten ve sürücü davalılar hakkındaki dava, mutlak ticari dava olmadığı gibi, bu davalıların sıfatlarına ve davanın niteliğine göre nisbi ticari dava da değildir. Davalı sigorta şirketi hakkındaki tazminat istemli davanın mutlak ticari dava olması ve 7155 sayılı yasanın 18/ A-2 maddesi uyarınca ticari davalarda zorunlu arabuluculuğa başvuru şartı yerine getirilmeden davanın açılması karşısında, mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir. Davacı vekili, sigorta dışındaki davalılar hakkında zorunlu arabuluculuk yasasının uygulanamayacağından, bu davalılar hakkındaki davaya devam olunması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmektedir. Müteselsil sorumlu davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması ve HMK’nın 58.maddesinde değinildiği gibi ihtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsız olmasına göre, her bir davalı yönünden açılan davanın zorunlu arabulucu kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Sigorta şirketleri dışındaki davalılar hakkındaki dava, mutlak veya nispi ticari dava niteliğinde olmamakla, ticari davalarda, davalar açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvuru dava şartı olan, zorunlu arabuluculuğa ilişkin yasa hükümleri bu davalılar yönünden uygulanamayacaktır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, sigorta şirketi haricindeki davalılar yönünden tefrik kararı verilerek, tefrik edilen dosyada yargılamaya devam olunması gerekmesine rağmen, bu davalılar yönünden de dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- Muğla Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.09.2022 tarih 2022/690 Esas 2022/806 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19.01.2023