Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1779 E. 2023/344 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1779
KARAR NO : 2023/344

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.06.2021
NUMARASI : 2019/492 E. 2021/510 K.
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket Feshi
KARAR TARİHİ : 02.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.03.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.06.2021 tarih 2019/492 E. 2021/510 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi tasfiye memuru tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı şirketin 17.06.2009 tarihinde servis taşımacılığı faaliyetine başladığını, mükellefiyet kaydının 31.05.2013 tarihinde terkin edildiğini, şirketin vergi ve özel usulsüzlük cezalarının bulunduğunu, şirketin % 99 hissedarı olan …’nin 11.06.2015 tarihinde vefat etmesi sonucu mirasçılarının da mirasını reddetmeleri üzerine şirkete tebligat yapılamadığını, şirketi temsile yetkili organın bulunmadığını ve bu eksikliğin giderilmediğini, belirterek; davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı muhasebecisi … tarafından bir kısım belgenin kaybolması nedeniyle vergi ve cezalar tahakkuk ettirilmiş ise de, bu borçlar henüz kesinleşmediği gibi davacı tarafından bağlı olduğu vergi dairesine hiç bir para yatırılmadığı, dava tarihi itibariyle ve halen vekalet sözleşmesi ve sigorta poliçesi konusu eylemle ilgili olarak davacı yönünden oluşmuş bir somut zarardan söz etmek mümkün olmadığı, davacının vergi dairesine bir ödeme söz konusu olmadığı için davalılardan isteyebileceği vadesi gelmiş bir zarardan da bahsedilemeyeceği, ne zaman ki davacı dava konusu olay nedeniyle vergi dairesine vergi ve cezaları öder ise o tarihte zararın oluşacağı ve davalılardan tazminat isteme hakkı doğacağı, bu itibarla eldeki dava erken açılmış olup, dava ve karar tarihleri itibariyle güncel hukuki menfaat şartı gerçekleşmediği, ön şartını bulunmadığı, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI ÖZETİ : mahkemece vefat eden şirket müdürü …’nin veraset ilamı getirtilerek, nüfus kaydına göre diğer mirasçılar oldukları anlaşılan … ve …’nin mirası reddedip reddetmedikleri de tespit edilerek, TTK’nın 636/2. maddesi gereğince; diğer ortak … ile yasal süresi içerisinde mirası reddetmemişlerse ve mirasçılık sıfatları var ise, … ve …’nin çağrılıp dinlenerek, şirket genel kurulunun toplanmaması ve organ boşluğunun bulunması durumunun Kanuna uygun hâle getirilmesi için bir süre belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek; kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre,davalı şirketin ortaklarından olan …’a ve … mirasçılarına davalı şirket genel kurulunun toplanmasını ve organ boşluğunun tamamlanmasını sağlamak suretiyle şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmeleri konusunda davetiye tebliğ edilerek süre verildiği, verilen süre içerisinde organ boşluğunun giderilemediği, davalı şirket ortaklarından … ve … mirasçısı … katıldıkları duruşmada “davalı şirketin faaliyetinin bulunmadığını” belirterek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ettiği, davalı şirkette organ boşluğunun tamamlanamaması karşısında 6102 sayılı TTK’nın TTK’nın 636/2 maddesindeki fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğu, kaldı ki davalı şirketin faaliyetinin de bulunmadığı belirtilerek; davanın kabulüne; feshine karar verilen davalı şirkete …’un tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
Karara karşı tasfiye memuru tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Tasfiye memuru, şirketin % 99 pay sahibi …’nin yasal mirasçılarının tamamının mirası red etmiş olması nedeni ile şirketin tasfiyesini yapacak olsa bile devetin alacağını tahsil etme imkanının bulunmadığını, bu nedenle davacının hukuki yararının mevcut olmadığını, davalı şirketin temsile yetkili temsilcisi bulunmadığından davalıya usulüne uyğun tebligat da yapılmadığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava; ticaret şirketinin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava tarihinde ve şirket ortağının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 636/2. maddesi gereğince; uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından şirket müdürleri dinlenerek, şirketin durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirleneceği, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verileceği amiridir.
Kaldırma kararı sonrası vergi borcu nedeniyle şirketten alacaklı olan davacı tarafından açılan eldeki davada, İDM tarafından davalı şirketin ortakları … ve …’nin mirasını redetmeyen mirasçılarına şirket genel kurulunun toplanmasını ve organ boşluğunun tamamlanmasını sağlamak suretiyle, şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmeleri hususunda usulüne uygun şekilde süre verilerek ihtarat yapılmasına rağmen organ boşluğunun giderilemediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ortakları tarafından şirketin durumunun belirlenen süreye rağmen kanuna uygun hale getirilmemesine, şirketin herhangi bir ticari varlığına rastlanılmamasına, gayrifaal olmasına, gelir elde etmediği halde vergi yükümlülüğü doğduğunun anlaşılmasına, davacının hukuki yararının bulunmasına, fesih ve tasfiyeye karar verilmesi için aranan haklı sebeplerin oluşmasına, TTK’nın 363/5. maddesi delaleti ile 536/3. maddesi gereğince talebi doğrultusunda ortağın tasfiye memuru olarak atanmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, göre ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, tasfiye memurunun istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tasfiye memurunun istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Tasfiye memuru yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20-TL harcın tasfiye memurundan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle tasfiye memurunun yaptığı giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.