Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1706 E. 2022/1871 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1706
KARAR NO : 2022/1871

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2022
NUMARASI : 2022/425 Esas 2022/1145 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.12.2022
Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.06.2022 tarih 2022/425 Esas 2022/1145 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalının kardeş olduklarını, adi ortaklığın tarafları olduklarını, dava dışı …’ın işten ayrılması sebebi ile adi ortaklıktan işçi alacağının tahsili amacıyla dava açtığını, davanın kabul edilip kesinleştiğini, müvekkilinin de dava dışı işçi …’ın pirim ve cezalarını ödemek zorunda kaldığını, müvekkili tarafından davalı aleyhinde Turgutlu İcra Müdürlüğünün 2021/2302 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, adi ortaklığın hak ve borçları ile birlikte dava dışı …. Şti.’ne devredildiğini, şirket ortağı ve müdürü olan davacının ne sıfatla ödeme yaptığının belli olmadığını, işçi alacağı bakımından borçlunun limited şirket olduğunu, davacının şirketi müdür olarak temsil ederken şirket hesabından ödeme yaptığını ve gerçekleri gizleyerek şirket adına işlem yaptığını, müdürlük yetkisinin son bulduğunu, şirketi kendi başına temsil edemeyeceğini, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının sebepsiz zenginleşmek amacıyla kötü niyetli olarak takip başlattığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın, UYAP sistemi üzerinden 08.09.2021 tarihinde, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa 7155 Sayılı Yasa İle eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu, gerekçesiyle HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, müvekkili ve davalının adi ortaklık şeklinde mobilya satış dükkanı işlettiklerini, burada işçi olarak çalışan…’a işçi alacaklarının müvekkilinin şahsi hesabından ödendiğini, borcun yarısının davalıya ait olduğunu, davalıya düşen toplam miktarın 81.072,35 TL olduğunu, borcun 60.480,43TL’lik kısmının Turgutlu İcra Müdürlüğü 2021/1724 E dosyasıyla takibe konulduğunu, davalının itirazı üzerine Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan itirazın iptali davasın kabul edildiğini, bir dava konusunun ticari yargının görev alanına girebilmesi için gerekli şartların TTK’nın 4. maddesinde belirtildiğini, dava konusu alacağın adi ortaklık ve ortaklar arası alacaklar olduğundan Borçlar Kanunu’nda düzenlendiğini, bu nedenle TTK’nın 4. Maddesi kapsamına girmediğini, adi ortaklığın ortakları arası alacak olması halinde konunun ticari yargının görev alanına girmediğini, ilk derece mahkemesince tenip tutanağının tebliğ edildiği gün içerisinde arabuluculuk için başvurup başvuru tutanağını mahkemeye sunduklarını, ancak toplantı günleri, tutanağın düzenlenmesi süreçleri göz önüne alındığında mahkemece verilen 1 haftalık kısa sürede son tutanağın sunulamadığını, usul ekonomisi ilkesi gözetilmeden verilmiş olan bu kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan alacak davasıdır.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacı vekili, davacı ve davalının kardeş olduklarını, adi ortaklık şeklinde mobilya satış mağazası işlettiklerini, müvekkilinin dava dışı işçinin işçilik alacakların şahsi hesabından ödediğini, ödenen tutarın yarısından davalı ortağın sorumlu olduğunu iddia ederek alacak talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu ve zorunlu arabulucuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Çözülmesi gereken husus, taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın ticari nitelikte olup olmadığı, zorunlu arabuluculuk kapsamında kalıp kalmadığı noktasındadır.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı haline getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtar gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulduğuna ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir.
Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Zorunlu arabuluculuğa tabi bir davada arabuluculuğa başvuru için süre verilemeyeceği gibi, davadan sonra arabulucuğa başvurulmak ve son tutanak düzenlenmek suretiyle başlangıçta var olmayan dava şartının giderildiğinden bahisle yargılamanın devamının istenmesi mümkün değildir.
6102 Sayılı TTK’nun 3. maddesinde “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” şeklinde düzenleme bulunmakta olup, aynı kanunun 4. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiştir. Somut uyuşmazlık konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu, davacı ve davalı kardeşinin birlikte mobilya satış işi yaptıkları anlaşıldığından uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın ticari olduğu ve dava tarihi itibariyle zorunlu arabulucuğa tabi olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine dair kararının doğru olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf karar harcı olan 80,70 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15.12.2022