Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1681 E. 2022/1631 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1681
KARAR NO : 2022/1631

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.09.2022
NUMARASI : 2022/255 D.iş E. – 2022/257 D.iş K.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ : 08.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.11.2022
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.09.2022 tarih 2022/255 D.iş E. – 2022/257 D.iş K. sayılı ek kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili banka ile asıl borçlu … Şti.ile müteselsil kefiller arasında kredi sözleşmesi akdedildiğini, ödemelerin aksatılması nedeniyle borçlulara ihtarname keşide edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, borçlu ve müteselsil kefiller hakkında 1.450.643,26 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece 21.07.2022 tarihli gerekçeli karar ile ihtiyati haciz kararının kabulüne karar verilmiştir.
İTİRAZ: İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, takipten önce kredi garanti fonuna başvurulmasının gerekmekte olup, böyle bir başvuru olmadığını, alacağın miktarı, vadesi ve ödenmesi gibi hususların yargılamayı gerektirdiğini, kredi garanti fonuna başvurulmadığını, müvekkilinin kobi olup öncelikle kredi garanti fonundan tazmin talebinde bulunulmasının zorunlu olduğunu, istenilen borç bedelinin fiili durumla örtüşmediğini, borçlulardan … açısından ise sözleşmedeki el yazısı ile doldurulması gereken kısımlarda el yazısı olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme neticesinde, ihtiyati hacze itiraz edenin bildirdiği itirazların İİK’nın 265. maddesi kapsamında kalmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını, takipten önce kredi garanti fonuna başvurulmasının gerekmekte olup, böyle bir başvuru olmadığını, alacağın miktarı, vadesi ve ödenmesi gibi hususların yargılamayı gerektirdiğini, kredi garanti fonuna başvurulmadığını, müvekkilinin kobi olup öncelikle kredi garanti fonundan tazmin talebinde bulunulmasının zorunlu olduğunu, istenilen borç bedelinin fiili durumla örtüşmediğini, borçlulardan … açısından ise sözleşmedeki el yazısı ile doldurulması gereken kısımlarda el yazısı olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Talep, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati hacze itiraza ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmiştir.
İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde de ihtiyati hacze itiraz sebepleri tahdidi olarak belirtilmiş olup bunlar; ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkindir.
Alacaklının müteselsil kefillere başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ile ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. (Uygur, Turgut; 6098 Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Ankara, Nisan 2012, Cilt II. s. 2541). Madde metninden de anlaşılacağı üzere, TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce asıl borçluya başvurulmadan müteselsil kefile gidilebilmesi mümkün iken, TBK’nın anılan düzenlemesi ile bu artık mümkün olmamaktadır. Bu itibarla, müteselsil kefil yönünden talepte bulunabilmek için öncelikle asıl borçluya kat ihtarının tebliği gerekmektedir. (Yargıtay 11. H.D’nin 2016/11919 E, 2016/8568 K). Asıl borçluya kat ihtarının tebliği yeterli olup kefil için kat ihtarının tebliği aranmaz.
Somut olayda, ihtiyati haciz isteyen banka vekilince genel kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu şirket ve müteselsil kefiller hakkında ihtiyati haciz talep edilmiş, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına asıl borçlu ile müteselsil kefiller tarafından itiraz edilmiştir. İhtiyati haciz talebi genel kredi sözleşmesine dayanmıştır. Genel kredi sözleşmesinin tetkikinde borçluların asıl borçlu ve müteselsil kefil oldukları, sözleşme konusu kredi bedelinin ihtiyati haciz talebi miktarını karşıladığı, kefillerin kefalet limitlerinin de talep edilen ihtiyati haciz talebinden fazla olduğu, alacaklı banka tarafından kat ihtarnamesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilip edilmediği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Sunulu genel kredi sözleşmesi, kefalet sözleşmeleri, noterlik hesap kat ihtarnameleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati haciz kararı verilmesi için İİK’nın 25/1 maddesi uyarınca aranan yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, TBK’nın 586. maddesi uyarınca kefiller hakkında da ihtiyati haciz kararı verilmesi doğrudur.
Borçluların itirazlarında ileri sürdüğü hususlar İİK 265 maddesinde tarif edilen itiraz sebepleri içerisinde bulunmamaktadır. İtiraz ve istinafta ileri sürülen hususlar ihtiyati haciz kararlarında ele alınacak durumlar olmayıp açılabilecek menfi tespit ya da itirazın iptali davalarında ileri sürülüp değerlendirilecek hususlardandır. Açıklanan bu sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu görülmüştür.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati hacze itiraz eden borçlular yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 52,30 TL’nin ihtiyati hacze itiraz eden borçlulardan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati hacze itiraz eden borçluların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 08.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.