Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1627 E. 2022/1911 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1627
KARAR NO : 2022/1911

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.11.2021
NUMARASI : 2021/74 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 23.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.12.2022
Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.11.2021 tarih 2021/74 esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %51 hisse ile ortağı olduğunu, ortaklığının İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince hüküm altına alındığını, kararın istinaf aşamasında olduğunu, azınlık halindeki diğer ortakların müvekkilini çağırmadan usulüne aykırı olarak genel kurul yaptıklarını ve yönetimi belirlediklerini, ayrıca bir kısım yönetim usulsüzlükleri yaptıklarını, bu sebeplerle Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/582 E. sayılı dosyasında şirketin genel kurulunun yapılması ve yönetim usulsüzlüklerinin önlenmesi için denetim kayyumu atanması ve usulsüz genel kurul kararının iptali talepleri üzerine şirkete denetim kayyumu atandığını, yönetim işlemlerinin kayyum onayına tabi olması sebebiyle azınlık ortaklardan %25 hisse sahibi …’in usule ve kanuna aykırı bir şekilde 26.12.2018 tarihli 2018/1 sayılı kararı aldığını, bu kararı genel kurul gündemini oluşturduğuna inandırarak ve yanıltarak onay kayyumuna onaylatarak 04.01.2019 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde de yayınlatarak münferiden imza yetkili tek ortak olarak kendisini ilan ettirdiğini, bu suretle genel kurulca atanmış 3 kişiden oluşan yönetim kurulunu kaldırarak kendisini tek münferit yetkili temsilci atadığını, genel kurul kararının yönetim kararı ile kaldırılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, …’in denetim kayyumunu da yanıltarak daha önce gerçek alacağından 10.000.000,00 TL kadar usulsüz temlik verilen dava dışı …. Şti lehine 7.000.000,00 TL tutarında temlik verilmesi kararını gündemin arasına sıkıştırarak 3. kişi konumunda firma lehine usulsüz temlik yetkisi aldığını, şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinde açıkça şirketin yönetiminin ve dışarıya karşı temsilinin yönetim kuruluna ait olduğunun belirtildiğini iddia ederek, 26.12.2018 tarihli 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararının uygulamasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, kararın batıl olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece 19.06.2019 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile davalı şirketin 26.12.2018 tarihli 2018/1 sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan 3 ve 5 nolu maddelerinin uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ : İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, mahkemece 04.02.2021 tarihli duruşmada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/297 E. sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine karar verildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5063 E. 2020/4999 K. 12.11.2020 tarihli ilamında, davalı şirkete ait payların nama yazılı çıplak pay niteliğinde olduğu, dosya içerisinde bulunan evrak içeriğinden davalı …’ün maliki olduğu payların bedelinin tümüyle şirkete ödenmediği, bu durumda, TTK’nın 491. maddesi uyarınca, devrin ancak şirketin onayı ile mümkün olabileceği, davalı şirketin davacının ödeme yetersizliğini gerekçe göstermek suretiyle devrin onayından kaçınabileceği gibi yine TTK’nın 493. maddesinde belirtildiği üzere esas sözleşmede gösterilmiş nedenlerle de onaylamayı reddedebileceğinin öngörülmesi gerektiği, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince ispat yükünün davalı şirkete düştüğü yolundaki değerlendirmelerde bir isabetsizlik bulunmuyor ise de, davalının savunmasının layıkınca tahkik ve değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildiğini, davacıya yapılan geçerli herhangi bir hisse devri bulunmadığını, bu aşamada bekletici mesele yapılan dosyanın yargılaması aşamasında geçecek süre nedeniyle müvekkili şirket nezdinde telafisi mümkün olmayan zararların doğmaması adına 20.06.2019 tarihli ara kararı ile 26.12.2018 T. 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararının 3. maddesinin uygulanmasının durdurulmasına ilişkin verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Dosyanın görevsizlik kararı ile gönderildiği Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.11.2021 tarihli 2021/74 E. sayılı ara kararı ile, Kuşadası 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.06.2019 tarihli ara kararı ile davalı şirketin 26.12.2018 tarih 2018/1 Karar nolu yönetim kurulu toplantısında karara bağlanan 3 ve 5 nolu maddelerinin uygulanmasının tedbiren durdurulmasına karar verildiği, bu ara karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/2569 E. 2019/1520 K. sayılı ilamı ile tarafların yüzüne karşı verilen tedbir kararlarına karşı kanun yoluna başvurulamayacağından bahisle istinaf dilekçesinin reddine karar verildiği, bunun üzerine davalı vekilinin 30.12.2019 tarihli dilekçesi ile mahkemece verilen tedbir kararının yeniden değerlendirilerek tedbirin kaldırılması isteminde bulunduğu, mahkemenin 22.01.2020 tarihli celsede davalı tarafın tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin durum ve koşullarda tedbir tarihinden bu yana herhangi bir değişikliğin bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği, HMK’nun 396/1. fıkrasına göre durum ve koşulların değiştiği sabit olursa talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebileceğinin, itiraza ilişkin 394. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası kıyas yoluyla uygulanacağının düzenlendiği, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmadığı, davalı tarafın tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin, dosyadaki mevcut deliller itibariyle durum ve koşullarda tedbir tarihinden bu yana tedbirin kaldırılmasını gerektirir bir değişiklik bulunmadığı, iş bu sebeple gönderme kararı veren mahkemenin 20.06.2019 tarihli ara kararı ile verilen 26.12.2018 tarih 2018/1 Sayılı Yönetim Kurulu Kararı’nın 3. maddesinin uygulanmasının durdurulmasına ilişkin verilen kararın kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının yaklaşık ispat kuralını yerine getiremediğini, buna rağmen ilk derece mahkemesince taleplerinin neden reddedildiğine dair kurulan gerekçenin ayrıntılı ve açık olmadığını, müvekkili şirketin %27 dava dışı … %24 dava dışı … ve %49 dava dışı … hissesi ile faaliyet gösteren bir anonim şirket olduğunu, davacının şirket ortağı olduğunu iddia ettiğini, ancak davacı ile şirket ortaklarından … arasında imzalanan geçersiz ve adi yazılı sözleşmenin, şirket yönetim kurulu onayına sunulmaması ve yönetim kurulu kararı alınmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, TTK’nın 491. Maddesi uyarınca sermayesi ödenmemiş olan hisse devirlerinin yönetim kurulunun onayına tabi olduğunu, mahkemece öncelikle davacının dava açma hakkının bulunup bulunmadığı tespit edilerek tedbir talebi hususunda bir karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının talep ve beyanlarında haklı olsa dahi basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davacının 26.12.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararının uygulanmasının önüne geçebilmesi için ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/297 E. sayılı dava dosyası hakkında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5063E. 2020/4999K. Sayılı 12.11.2020 tarihli bozma ilamında da …’ün maliki olduğu payların bedelinin tümüyle şirkete ödenmediğinin, TTK’nın 491. Maddesi uyarınca, devrin ancak şirketin onayı ile mümkün olabileceğinin belirtilerek kararın bozulmasına karar verildiğini, davacıya yapılan geçerli herhangi bir hisse devri bulunmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Talep, davalı şirketin 26.12.2018 tarihli 2018/1 sayılı yönetim kurulu kararının iptali talebiyle açılan davada, davaya konu yönetim kurulu kararının yürütülmesinin tedbiren durdurulması istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için dava konusu hakkın elde edilmesinin zorlaşması ya da imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir sakınca yahut zararın doğmasının söz konusu olması gerekir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. Yasal düzenleme içeriğinden anlaşılacağı üzere dava konusunun ihtilaflı olması halinde, davanın içeriğine uygun olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür. İhtiyati tedbirin konusu sınırlı sayıda olmayıp, dava konusu hakkın elde edilmesinin zorlaşması ya da imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir sakınca yahut zararın doğmasının söz konusu olması halinde, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verilebilir. Dava, denetim kayyumu atanan davalı şirkette gerçekleştirilen 26.12.2018 tarihinde gerçekleştirilen yönetim kurulu toplantısında alınan 2018/1 nolu kararın batıl olduğunun tespiti ile iptali istemine ilişkindir.
Kural olarak anonim şirket yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açılamaz. Ancak yönetim kurulu karının butlanı ve yok hükmünde olduğunun tespiti davası açılabilir.
Davacı tarafından davalı şirketin hissedarı olduğunun tespiti ve bu hisselerin kendi adına davalı şirket ve ticaret sicil kayıtlarına tescil ve ilanına karar verilmesi istemiyle İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/297 E. sayılı dosyasının (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5063 E. 2020/4999 K. Sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olmakla) halen derdest olduğu da değerlendirilerek, dosya kapsamı göz önüne alındığında, dava konusu yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararı yerinde olup, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine ilişkin mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre; istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran yönünden alınması gereken 133,00 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 73,70 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.12.2022