Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/162 E. 2022/1583 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/162
KARAR NO : 2022/1583

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.09.2021
NUMARASI : 2019/448 E. – 2021/696 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 02.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.09.2021 tarih 2019/448 E. – 2021/696 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 07.08.2016 tarihinde … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkili …’e ait ve onun sevk ve idaresinde bulunan …yabancı plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında taraflarca kaza tespit tutanağı düzenlendiğini, sigortalı araç sürücüsünün bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı yola girme ve şeride tecavüz etme kurallarını ihlal ederek kazaya asli ve tam kusuruyla sebebiyet verdiğini, diğer davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesini düzenleyen sigortacı olması sebebiyle sorumlu olduğunu, müvekkiline ait araçta kaza sonrası tamir masrafı Almanya’da bulunan … Mühendislik Bürosu tarafından düzenlenen 01.09.2016 tarihli bilirkişi raporu ile KDV dahil 11.210,86-Euro, değer kaybı 1.100,00-Euro olarak tespit edildiğini, davalıların zarar görene gerçek zararını ödemek zorunda olduğundan hasar bedeline yansıyacak KDV miktarını da ödemek zorunda olduklarını, müvekkili aracının yabancı plakalı olup müvekkilinin daimi ikametgahı Almanya olduğundan araçtaki zararın Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiğini, zararın tespiti amacıyla alınması zorunlu bilirkişi raporunun tanzimi için müvekkilinin 1.021,96-Euro ödemede bulunduğunu, bu meblağın fiili ödeme günü tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden yargılama giderine dahi edilerek hüküm altına alınmasını, müvekkili adına hasar ihbarının 18.07.2017 tarihinde yapıldığını, davalının ödemekle yükümlü olduğu hasar miktarı bakımından ihbarı izleyen sekizinci iş günü sonu olan 29.07.2017 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmolunmasını ileri sürerek, 11.210,86-Euro hasar bedeli ile 1.100,00-Euro değer kaybı olmak üzere toplam 12.310,86-Euro maddi tazminatın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketinden ise temerrüte düştüğü tarihten itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak müştereken ve müteselsilen tahsiline, bilirkişi ücreti olarak ödediği 1.021,96-Euro’nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuruşu karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, haksız fiilin gerçekleştiği yerin Hisarcık olması nedeniyle yetkili mahkemenin Emet (Kütahya) Mahkemeleri olduğunu, görev yönünden de Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olması nedeniyle davanın reddine, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere müvekkiline ait aracın davacıya ait aracır sol tarafından çarpmakla birlikte davacının aracına sağ arkasından carpan bir başka araç daha olduğunu, ancak dava dilekçesinde yer bulmadığını, davacıya ait aracın 2 ayrı bölgeden hasarı olmasına rağmen davacı tarafın sanki tüm hasar müvekkili tarafından verilmiş gibi zararın tamamının müvekkilinden talep edildiğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta vekili, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 06.04.2016-2017 tarihlerini kapsayan sigortası bulunduğunu, teminatın araç başına 31.000,00-TL olduğunu, davacı tarafından aracında meydana gelen değer kaybı talebi ile ilgili olarak sigorta şirketine yaptığı başvurunun eksik evrakla yapıldığını, bu nedenle davanın usulden reddini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere yapılacak değer kaybı tazminatı hesaplamasında aracın güncel kilometresi ve 2. el rayiç rakamının dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi rapor ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre, 07.08.2016 tarihinde saat 14.00 sularında ZMMS ile sigortalı aracın sürücüsü …, idaresindeki … plaka sayılı aracı ile, iki yönlü iki şeritli karayolunda Gediz istikametinden Gediz istikametine seyir halinde iken Yukarıyoncaağaç mevkiinde önündeki aracı sollamak istediği anda, öncelikle şerit ihlali yaparak, karşı şeritte konvoyda bulunan sürücü … idaresindeki …plakalı … marka aracın sol tarafına çarptığı, sonra arkasındaki otomobile çarptığı, bu otomobilinde önündeki …plakalı aracın sağ arka kısmından çarpması neticesinde, maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporuna göre, Bilirkişi raporundaki gerekçelerle Sürücü …, sevk ve idaresindeki (davalı sigorta şirketine trafik sigortalı) … plakalı aracı ile, kazanın oluşumunda %100 oranında Asli ve tam kusurlu olduğu, Davacı araç sürücüsü … idaresindeki …plakalı … marka aracı ile, kazanın oluşumunda Kusursuz olduğu, Kazaya karışan 3.cü araç ve sürücüsünün, kazanın oluşumunda (davacı aracının hasarında), kusursuz olduğu, davaya konu aracın onarım masrafının, Almanya koşullarında orijinal parça ile yedek parça ve işçilik dahil olmak üzere 7.574,49 +%19 kdv, kdv dahil 9.013,64 EUR olduğu, Kaza, tutanak ve hasarın uyumlu olduğu, onarım yapılmasının ekonomik olacağı, Almanya’da bu tür hasar tespit bilirkişi ekspertiz ücretlerinin 400,00 EUR ile 1100,00 EUR arasında değiştiği, Dosyadaki faturalı ekspertiz ücretinin 1.021,96 EUR olduğu, bu rakamın Almanya koşulları açısından üst sınır değerinde olduğu, (Hasarın özelliği ve büyüklüğüne göre 850 EUR’nun makul olacağı, Raporda belirlenen 1.100,00 EUR değer kaybı bedelinin Almanya koşullarında onarıma göre makul olduğu, davacının dava dilekçesine, 11.210,86 Euro hasar bedeli 1.100,00Euro değer kaybı bedeli talebinde bulunduğu, davalı …’ ın işleten sıfatıyla KTK.nun 85.maddesi uyarınca ve aynı zamanda sürücü olarak haksız fiil faili sıfatıyla TBK’nun 49. vd maddeleri uyarınca gerçekleşen zararların tümünden sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği, zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında doğan hasar ve değer kaybı zararından sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin 31/07//2017 tarihinde temerrüde düştüğü, davalı sürücü/ işletenin ise ihtar ve ihbara gerek olmaksızın haksız fiilin gerçekleştiği 07/08/2016 tarihi itibariyle temerrüde düştükleri anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulü ile, 9.013,64-Euro tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüde düştüğü 31.07.2017 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 07.08.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre uygulanacak değişken faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığının davalılardan (davalı sigorta şirketi poliçe limitinin temerrüt tarihindeki Euro karşılığı ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ekspertiz ücretinin 850,00 Euro olarak yargılama giderlerine dahiline karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ilk derece mahkemesince tespit edilen hasar bedelinin doğru olmadığını, keza davacının çıkmak zorunda olduğu uzun yolu hasarlı jant ve lastiklerle göze almak zorunda kalarak sağladığını, işbu sebeple davacı sürücünün bu husustaki hasarı hissetmediği varsayımına dayalı olarak lastik ve jantlara ilişkin hasarın bilirkişi tarafından tazminat hesabına dahil edilmemesinin doğru olmadığını, Almanya’da ikamet eden ve geçici olarak getirdiği aracı Türkiye’de trafik kazası sonucunda hasara uğrayan davacının, aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağının kabulü gerekir. yurt dışı bilirkişi ücretinden yapılan kesintinin kabulü mümkün olmadığını, tamamına hükmedilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.

Davalı … vekili, kusur raporunu kabul etmediklerini, kazaya karışan üç aracın bulunmasına karşın bu durumun dikkate alınmadığını, davacının Almanya’ya gitmesiyle kaza nedeniyle zararı arasında illiyet bağının kesildiğini, yabancı ülkede onarımın yaptırılması nedeniyle Türkiye’deki onarım gideriyle yabancı ülkedeki piyasa değeri karşılaştırılarak hangisi azsa ona göre zararın belirlenmesi gerektiğini, araç değerinin 35.000,00 Euro olarak neye göre belirlendiğinin belli olmadığını, aracın önceki hasarlarının araştırılması gerektiğini, raporda yabancı ülke KDV oranının esas alınamayacağı, davacının olay yerinde müvekkilinden maddi-manevi hiçbir talebinin olmadığını tanıklar huzurunda söylemesine rağmen buna aykırı davrandığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.

Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davacının dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuru yapmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacının ihbar başvurusu yaparken noter onaylı ve tercümeli vekaletnamesini sunmadığından talep edilmesine rağmen dönüş yapmadığından herhangi bir ödeme yapılamadığını, bu hususla ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonu’nca başvuranın talebinin reddedildiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğundan uzman bilirkişiden kusura ilişkin rapor alınmasını talep ettiklerini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, 07.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle karşı yan ZMMS sigortacısı ve sürücüsünden hasar ve değer kaybına yönelik maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
07.08.2016 tarihinde saat 14.00 sularında ZMMS ile sigortalı aracın sürücüsü …, idaresindeki … plaka sayılı aracı ile, iki yönlü iki şeritli karayolunda Gediz istikametine seyir halinde iken Yukarıyoncaağaç mevkiinde önündeki aracı sollamak istediği anda, şerit ihlali yaparak, karşı şeritte konvoyda bulunan sürücü … idaresindeki …plakalı … marka aracın sol tarafına çarptığı, sonra arkasındaki otomobile çarptığı, bu otomobilinde önündeki …plakalı aracın sağ arka kısmından çarpması neticesinde, maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, mahkemece kazaya karışan araç sürücülerinin kusurlarına ilişkin uzman bilirkişiden rapor ve ek rapor alındığı, her ne kadar davalı … vekili tarafından tespit edilen kusur oranlarının doğru olmadığı ileri sürülmüş ise de, bilirkişi rapor ve ek raporunda meydana gelen kazadaki üçüncü araç yönünden irdelemenin yapıldığı, buna göre davacı aracına arkadan çarpan üçüncü aracın önce sigortalı araç tarafından çarpıldığı, çarpmanın etkisiyle kontrolünü kaybedip savrularak çarpma sonrası davacı aracına arkadan çarptığı, üçüncü aracın kusuruna ilişkin delil bulunmadığı, dolayısıyla üçüncü araç ile ilgili gerçekleşen çarpmanın da … plakalı araç sürücüsünün kusurundan kaynaklandığı anlaşılmakla taraf vekillerinin kusur durumuna ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi hali dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartıdır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3042 E.- 2021/1562 K. sayılı içtihatı). Davalı sigorta vekilinin dava şartının gerçekleşmediğine ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacının Almanya’da ikamet edip, geçici olarak getirdiği aracı Türkiye’ye getirdiği dönemde trafik kazası sonucunda hasara uğradığı, davacının aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağı, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine dair gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmesi gerektiği (YHGK 24.06.2015 gün ve 2014/17-28 E., 2015/1745 K.), öte yandan hasar bedelinin araç rayicini % 50’si aştığı durumlarda aracın tamirinin ekonomik olmayacağı, şayet araç pert total kabul edilerek aracın sovtaj bedeli de belirlenmek sureti ile hasarsız piyasa rayici ile sovtaj bedeli arasındaki farkın hasar miktarı olarak belirlenmesinin gerektiği ( Yargıtay 17. HDB’nın 18.05.2016 tarih ve 2016/3196 Esas – 2016/6047 Karar Sayılı ilamı), somut olay bu kapsamda bulunmadığından yabancı ülke piyasa değeri karşılaştırılmasının yapılamayacağı, bu bağlamda seçimlik hakkının Almanya ülkesinde yaptırmak yönünde kullanan davacı yönünden o ülke KDV’sine göre ödeme yapıldığından davalı … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafın hasar bedeline yönelik istinaf nedenleri yönünden yapılan değerlendirmede, dosyaya sunulan hasarlı araca ilişkin fotoğraflandırmaların incelenmesi sonucu bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda jantlarda sadece güvenliği etkilemeyen yüzeysel çiziklerin görüldüğü, aracın Türkiye’den Almanya’ya yaklaşık 4.000 km kadar yol alması ve bu durumun trafik güvenliği ve araç güvenliğini tehdit etmediği değerlendirilerek, lastik ve jantlara ilişkin hasar bedelinin ödenecek tazminat tutarına dahil edilmemesi yerinde görülmüştür.
Dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde aracın onarım masrafının Almanya koşullarında orjinal parça ile yedek parça ve işçilik dahil olmak üzere %19 KDV’si ile birlikte 9.013,64 TL olduğu, davacının aracında 1.100,00 Euro değer kaybının oluştuğu yönündeki dosyada alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun hükme esas almaya elverişli ve yeterli mahiyette tazmin edildiği değerlendirilmiş, taraf vekillerinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan yurt dışındaki hasar tespit gideri için her ne kadar 1.021,96 Euro talep edilmesine karşın bilirkişi raporunda belirtilen inceleme nedeniyle 850,00 Euro ücretin makul olacağı değerlendirilerek mahkemece bu miktarın yargılama giderine dahil edilmesi yerindedir.
Yerel mahkemece verilen kararın gerekçe kısmında davacının davasının kabulüne, hüküm fıkrasında ise kısmen kabulüne şeklinde yazılmış ise de, kısa hüküm ve gerekçeli hüküm içeriğinin çelişmeyip, gerekçe kısmındaki “kabulüne” nin maddi hatadan kaynaklandığı düşünülmekle kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı sigorta şirketi yönünden istinaf karar harcı olan 2.605,00 TL’den peşin alınan 671,42 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.933,58 TL’nin davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 2.605,00 TL’den peşin alınan 730,72 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.874,28 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yoluna başvuranların yaptığı istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 02.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.