Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1591 E. 2023/724 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1591
KARAR NO : 2023/724

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31.05.2022
NUMARASI : 2021/24 E. – 2022/439 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 12.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.05.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.05.2022 gün ve 2021/24 E. – 2022/439 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … San. Tek. Hiz. A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 28.04.2020 tarihinde davalı … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalanan, davalı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpıştığını, kazada ağır yaralanan …’ın 14.05.2020 tarihinde hastanede vefat ettiğini, İzmir C.Başsavcılığınca soruşturma aşamasında alınan iki ayrı trafik bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde müteveffanın asli kusurlu, davalı sürücünün ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ancak bu kusur oranlarını kabul etmediklerini, kavşağa kontrolsüz ve süratli giren davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, karşı tarafa ait aracın davalı … A.Ş.’ye uzun süreli kiraya verilmiş olduğunu, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde ödeme yapılmadığını, bu davalı yönünden temerrüt tarihinden işletilecek faiziyle birlikte maddi tazminatın tamamından, teminat limiti aşılmamak üzere sorumlu tutularak hüküm kurulmasını, müteveffa … ile davacı …’ın ölüm olayından kısa bir süre önce borçlar ve cebri icra tehdidi sebebiyle hacizlerden kurtulmak amacıyla boşandıklarını, müteveffanın davacılar … ile …’ın babası, davacı …’in oğlu ve davacı …’un erkek kardeşi olduğunu, müteveffanın kaza tarihinde dava dışı … firması bünyesinde kurye olarak çalıştığını, aylık ücretinin 4.000,00 TL’nin üzerinde olduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar …, …, … ve … için ayrı ayrı 5.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan (davalı … Sigorta A.Ş.’den poliçedeki limiti ile sorumlu olması kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline; ayrıca davacılar …, … ve … için ayrı ayrı 40.000,00’er TL; davacı … için 30.000,00 TL ve davacı … için 25.000,00 manevi tazminatın davalılardan …, … A.Ş. ve … Şti.’den olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, teminat limitlerinin 360.000,00-TL olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, öncelikle davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının ve davacılar haricinde destekten yoksun kimseler olup olmadığının mahkeme tarafından re’sen tespit edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, … plakalı aracın 01.06.2018 tarihli uzun süreli araç kiralama sözleşmesi uyarınca 12 ay süreyle davalı … A.Ş.’ye kiralanmış olduğunu, sözleşmenin süresinin bitmesine yakın 31.05.2019 tarihinde, imzalanan ek protokol ile kira süresinin 12 ay süreyle uzatıldığını, işleten sıfatına haiz olmayan müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacı … ile müteveffanın kaza tarihinden önce boşanmış olmaları sebebiyle, bu davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, müvekkil şirket çalışanı olan davalı sürücü …’a atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, davacı … ve müteveffa …’ın kazadan önce boşandıklarını, … plakalı aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortası yapılmış ise ilgili sigorta şirketine davanın ihbar edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, kazanın müteveffanın kusuru ve trafik kurallarına uymaması sebebiyle meydana geldiğini, savcılık dosyasına yansıyan kaza tespit tutanağında müvekkilinin kusursuz olduğunun belirtildiğini, davacı … ile müteveffanın boşandıklarını, boşanmanın muvazaalı olması sebebiyle muvazaa iddiasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat talep edilmeyeceğini, davacılar … ve …’ın lehlerine bir nafakaya hükmedilmediğinden davacıların müteveffanın desteklerinden yoksun kalmayacaklarını, müteveffanın davacı annesi …’e desteğinin olmadığını, talep edilen manevi tazminatın davacıların ekonomik ve sosyal durumları ile çelişki arz ettiğini, ceza dosyasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kaza ile ilgili olarak İzmir 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/349 E. sayılı dosyasında yargılamaya başlandığı, kaza tarihinin 28.04.2020, dava tarihinin ise 12.01.2021 olduğu, olayın vefat ile sonuçlanması ve davacılarca destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep edilmesi nedeniyle zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı; kusur raporuna itirazlarda bulunulmuş ise de, itirazların ATK kanun ve yönetmeliği göz önüne alındığında söz konusu uyuşmazlık yönünden oluşan durumun genel kurulca değerlendirilebilecek nitelikte bir durum olmadığı, ceza dosyasında sunulan rapor ile eldeki dava dosyasından alınan raporlar arasında bir çelişki görülmediği, durumun ilgili dairenin genişletilmiş uzmanlar heyetince de değerlendirilmesini gerektirir bir durum olmadığı, davalı … Ltd. Şti.’nin kayıtlarda … plakalı aracın maliki olarak gözükmesine rağmen, aracı kaza tarihini kapsar biçimde diğer davalı … … A.Ş.’ye kiraladığı, ek protokol ile kira süresinin 12 ay süre ile uzatıldığı, işleticinin artık … A.Ş. olduğu, gerek maddi gerekse manevi tazminatlar bakımından … Ltd. Şti.’nin bir sorumluluğunun bulunmadığı; Trafik İhtisas Dairesi’nin raporunda davalı sürücü …’un kazanın meydana gelmesinde %25 oranında tali kusurlu, müteveffa sürücü …’ın ise %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden mutlaka fiili bir birliktelik aranmadığı, müteveffanın davacı …’in öz oğlu olduğu, …’e her türlü hastalık vs sıkıntı yönünden destekte bulunacağı, aktüerya raporunda … yönünden belirlenen tutarın yerinde olduğu, davacı … ile …’un müteveffanın öz çocukları olduğu, her ne kadar aktüerya raporunda davacı … yönünden müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı belirtilmiş ise de … ile müteveffanın yaklaşık olaydan 1 yıl önce anlaşmalı şekilde boşandıkları, muvazaalı işlemin tarafı olan davacı … yönünden bu muvazaanın kendisine herhangi bir hak veremeyeceği, davacı …’nin müteveffa …’in desteğinden yoksun kalmadığı sonucuna varılarak, Maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; Davacı … yönünden 28.800,00 TL, davacı … yönünden 37.976,00 TL, davacı … yönünden 44.170,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 18/12/2020 tarihinden, diğer davalılar … ve … A.Ş. yönünden vefat tarihi olan 14/05/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine; Davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan destekten yoksun kalma tazminatı talebinin husumet nedeniyle reddine; Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … yönünden 10.000,00 TL, … yönünden 10.000,00 TL, … yönünden 5.000,00 TL ve … yönünden 5.000,00 TL manevi tazminatların vefat tarihi olan 14/05/2020 tarihinden itibaren ayrı ayrı işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.’den müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine; Davacı …’ın manevi tazminat davasının reddine, davalı … Ltd. Şti. aleyhine istem konusu edilen manevi tazminat talebinin husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, davacı … yönünden davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müteveffanın davacı …’a desteğinin sadece şekli olarak değerlendirildiğini, desteklik ilişkisi için resmi evlilik şartı olmadığı, tazminat talep edenle desteğinin eylemli ve düzenli olarak karı-koca gibi birlikte yaşamaları, hayatlarını birleştirmelerinin yeterli olduğu hususlarının üzerinde durulmadığını, anlaşmalı olarak boşanmalarına rağmen davacı … ve müteveffanın çocukları ile birlikte aynı evde bir arada yaşadıklarını, müteveffa kocanın ailenin geçimini ve iaşesini sağladığını, boşanma davasında davacı eş ve çocukların nafaka ya da tazminat talep etmemelerinin boşanmanın muvazaalı olduğunu gösterdiğini, iddiaların tanık beyanları ile desteklendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı …’nin müteveffanın çocuklarının annesi olması, henüz çok küçük yaşta çocuklarının babasız kalması, baba sevgi ve şefkatinden ayrı büyüyecekleri, babalarını hiçbir zaman tanımayacakları vs. hususlar göz önünde bulundurulduğunda davacı … yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davacılar için takdir edilen manevi tazminat tutarlarının pek düşük olduğunu, davalı … Şti. yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, red sebepleri aynı olmasına rağmen her bir davalı vekili lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, kaza tespit tutanağında müvekkili şirket şoförüne kusur izafe edilmediğini, hazırlık soruşturmasında alınan 01.07.2020 ve 22.06.2020 tarihli bilirkişi raporlarında ise, müteveffa asli, müvekkili şirket şoförü …’un ise tali kusurlu olarak tespit edildiğini, kaza tespit tutanağı ve bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, müteveffanın kavşağa girmeden önce kendisine göre geçiş önceliği olan sağından gelen araçların olup olmadığını kontrol edip, müvekkili şirketin kiraladığı aracın geldiğini gördüğünde ilk geçiş hakkını bu araca vermek yerine, kavşağa dikkatsiz ve kontrolsüz, çok hızlı bir şekilde girdiğini, müteveffanın olayda asli tam kusurlu olduğunu, müteveffanın kaskının bağlanmaması nedeniyle başından çıkmış ise sonucu ağırlaştırıcı etki yapmasına rağmen, bu konuda araştırma yapılmadığını, boşanma kararında müteveffanın müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verildiğini ve çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmediğini, müteveffanın çocuklara maddi desteğinin bulunmadığını, bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunmadığını, müteveffanın İzmir’de, davacı anne …’in Manisa Alaşehir’de ikamet ettiklerini, davacı …’in 14.05.2020 tarihinde Polis Merkezi Amirliğinde verdiği ifadesinde müteveffa ile aralarında problemler olduğunu ve bu sebeple kendisi ile yaklaşık 6 aydır görüşmediğini, en son 10 ay önce yüz yüze konuştuğunu beyan ettiğini, oğlu ile uzun süredir görüşmeyen davacı …’in destekten yoksun kalma tazminatı talebinin hukuka aykırı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamalarında %1,8 teknik faiz ve TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması gerektiğini, ancak bilirkişi raporunda buna rağmen tazminattan gerekli iskontonun yapılmadığını, bilirkişi raporunda destek paylarının da hatalı hesaplandığını, araç kiralama sözleşmesi uyarınca, aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortasının, araç malikince yaptırılmış olması gerektiğini, ihtiyari mali mesuliyet sigortası yaptırmayan davalı … Şti.’nin sorumlu olduğunu, davaya konu kazanın iş kazası olduğu SGK tarafından tespit olunduktan sonra, iş kazası olması sebebiyle açılmış başka bir davanın olup olmadığı, işveren poliçesinden maluliyet tazminatını kapsayan bir ödeme yapılıp yapılmadığı, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı ve aylık bağlanıp bağlanmadığının araştırılmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, aynı vekil ile temsil edilen davacılar yararına maddi ve manevi tazminatlar için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, moto kurye olan müteveffanın trafik kurallarına uymaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müteveffanın boşanma kararında çocuklar için herhangi bir nafakaya hükmedilmediğini ve çocukların velayetlerinin annelerine bırakıldığını, mütevaffanın çalıştığı işyerinden iş kazası nedeniyle bir ödeme yapılıp yapılmadığı, bir dava açılıp açılmadığı, keza SGK’dan ya da bir başka kurumdan bir tazminat ya da ödenek alınıp alınmadığının araştırılmadığını, müteveffanın annesi …’in oğlu ile görüşmediğini, en son ölümünden 10 ay önce yüz yüze görüştüğünü ifade ettiğini, oğlundan bir destek aldığının düşünülemeyeceğini, kusursuz olan müvekkilinin manevi tazmin yükümlülüğünün de bulunmadığını, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamalarında %1,8 teknik faiz ve TRH 2010 yaşam tablosunun uygulanması gerektiğini, bilirkişi raporunda bu iskontonun yapılmamasının da hukuka aykırı olduğunu, tanık deliline dayanmalarına rağmen mahkemece bu istemin reddinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, ilk derece mahkemesince kararın gerekçelendirilmediğini, bilirkişi raporlarına değinmekle yetinildiğini, davacı tarafın, müvekkil şirkete eksik evrak ile başvuru yaptığını, KTK’nın 97. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu, atfedilen kusur oranının somut olaya aykırı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün meskun mahal için belirlenmiş hız sınırının üstünde seyrettiğine ilişkin dosya içerisinde herhangi bir veri bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıların destekten yoksun kalıp kalmadığı hususunun tespit edilemediğini, dosya kapsamında, müteveffanın davacılara yönelik maddi bir desteğinin olduğuna dair somut delil bulunmadığını, müteveffanın vefatı sebebiyle işbu davada davacı olmadığı hâlde destekten yoksun kalan kimseler varsa mahkeme tarafından resen tespit edilmesi gerektiğini, hesaplamanın ZMMS sigortası Genel Şartlarına göre, TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz kullanılarak yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; müteveffa ile eşi boşanmış olduğu hâlde hatalı olarak müteveffanın eşine destek hesabından pay ayrıldığını, müteveffanın kazaya neden olan ve zararı doğuran kusurlarının, müterafik kusur indirimi olarak göz önünde bulundurulması gerektiğini, hükmedilen tazminat yönünden faiz başlangıç tarihinin ancak güncel aktüer hesabının yapıldığı tarih olarak belirlenebileceğini, kazanın trafik iş kazası olduğunu, SGK tarafından müteveffanın hak sahiplerine rücuya tabi peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması ve bu tutarların destekten yoksun kalma zararından indirilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacılardan müteveffanın eski eşi …, çocukları …, … ve annesi … destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunmuşlar, ilk derece mahkemesince eski eş dışındaki davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulüne karar verimiştir. Davacı eski eş … yönünden ise, sözü edilen davacı ile müteveffanın yaklaşık olaydan 1 yıl önce anlaşmalı şekilde boşandıkları, bu muvazaanın, muvazaalı işlemin tarafı olan davacı …’a herhangi bir hak veremeyeceği, davacı …’ın müteveffanın desteğinden yoksun kalmadığı gerekçesiyle bu davacı tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davacının reddine karar verilmiştir.
Destek ve eski eşi davacı …’ın kaza tarihinden önce 10.04.2019 tarihinde boşandıkları anlaşılmaktadır. Davacı tarafça boşanma kararından sonra da davacı eski eş ile müteveffanın birlikte yaşamaya devam ettikleri iddia edilmiş olup, müteveffa ile davacı eski eşin müşterek küçük çocuklarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça gösterilen tanıklardan bir tanesinin dinlenmesinden vazgeçildiği, davacı tanığı …’in müteveffa ile davacı …’ın boşanmadan sonra birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, davacı tanığı …’in ise bu konuda bilgisinin bulunmadığını beyan ettiği değerlendirildiğinde, belirsizliğin giderilmesi için kolluk yoluyla yapılacak araştırma ile müteveffa ve davacı eski eşin boşanmadan sonra birlikte yaşayıp yaşamadıkları tespit edilerek, sonucuna göre davacı eski eş … tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davaları yönünden bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. (Yargıtay 4. HD 2021/3043 E. 2021/4181 K. Sayılı ilamı)
5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 4. Fıkrasına göre iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilecektir. Bu nedenle davacılara meydana gelen trafik kazası nedeni ile SGK Başkanlığı tarafından bir gelir bağlanıp bağlanmadığı, bağlandı ise kurumun söz konusu bağlanan gelir için rücu hakkı bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.05.2022 tarih 2021/24 E. – 2022/439 K.
sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair istinaf itirazları ile davalı … A.Ş. vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine ayrı ayrı iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12.05.2023