Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1588 E. 2022/1780 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1588
KARAR NO : 2022/1780

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.07.2022
NUMARASI : 2022/395 E. 2022/605 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 30.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.11.2022
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.07.2022 tarih 2022/395 E. 2022/605 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin hem ortağı hem de temsil ve ilzama yetkili olduğu … Şirketi’nin, davalı tarafça, TTK’nun geçici 7.maddesi gerekçe gösterilerek 18/08/2014 tarihinde resen hukuka aykırı şekilde terkin edildiğini, terkin işleminde geçici 7.maddenin 4/a bendinde belirtilen prosedüre uyulmadığını, şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar gönderilmesi zorunlu iken müvekkiline ihtar gönderilmediğini, bu nedenle terkin işleminin usulsüz olarak yapıldığını bildirmiş, terkin işleminin iptali ile şirketin yeniden tesciline, aksi halde şirketin yalnız araç, taşınmaz ve marka varlıklarının satılabilmesi ve vergi borçlarının ödenmesi konusu ile sınırlı şekilde ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili, … Şirketi’nin 13/03/2003 tarihinde tescil edilmesine rağmen sermayesinin 5,000 TL olup, 6103 sayılı Kanunun 20. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 5. maddesinin a bendi uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 15/04/2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süre içinde yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, bu hususun da 18/08/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7(15) fıkrası uyarınca davanın silinme tarihinden beş yıl içinde açılmamış olması nedeniyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddinin gerektiğini, yapılan işlemlerin tebliğ’de belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde uygulandığını, şirketin tescilli adresine ihtarname keşide edilmesine rağmen ilgililerin basiretli tacir gibi davranarak herhangi bir bildirimde bulunmadıklarını, şirketlerin tescilli adreslerine gönderilen ihtarnamelerin 6102 Sayılı yasanın geçici 7. maddesinde bahsedilen 4. kısmının a bendi gereği tebliğ edilmiş sayılacağının esas olduğunu, terkin işleminin yapıldığı sırada terkin edilen şirket hakkında yapılmış bir icra takibi ve açılmış bir davanın, davalı müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını bildirmiş, davanın öncelikle süre yönünden reddine, müdürlüğün davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olduğundan ve davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca davalı tarafça yapılan terkin işleminden önce aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere bir ihtar gönderilmeden terkin işleminin yapıldığı, TTK’nun geçici 7(4/a) maddesi uyarınca terkin işleminden önce şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ihtar yollanacağı amir hüküm olarak düzenlenmiş olup bu düzenlemeye uygun olarak somut olay açısından şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar gönderilmeden işlem yapılmış olması nedeni ile terkin işleminin usulsüz olması nedeni ile ve davacı tarafın şirketin mal varlığını tasfiyesi amacıyla hak düşürücü süre içinde açtığı davada şirketin yeniden ihyasını talep etmesine bağlı olarak davanın kabulü ile usulsüz terkin işlemi nedeni ile şirketin yeniden ihyasına, her ne kadar davalının yasal hasım sıfatı bulunsa da, usulsüz terkin işlemi yaparak dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeni ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı, dava konusu şirketin sicil kaydının 12.08.2014 tarihinde silindiğinden davanın süresi içerisinde açılmadığından reddini, müdürlüklerince davalı şirkete usulüne uygun tebligatın yapıldığından ihyasının yerinde olmadığını, öte yandan yasal olarak gerekli bildirimleri yapmadıklarından yasal sorumluluğun kendilerine izafe edilemeyeceğini, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu bulunmadıklarını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında ticaret sicilinden terkin edilen … Şirketi’nin adına kayıtlı mal varlığı bulunmasına rağmen, mal varlığı tasfiye edilmeksizin ve şirketin usulüne uygun şekilde terkin işlemlerinin yapılmadığı iddiası ile yeniden ihyası, kabul edilmediği takdirde mal varlığının ve borcunun tasfiyesi amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiyesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu …’nün Merkez-…. sicil numarasında kayıtlı… Şirketi’nin TTK’nun geçici 7. maddesi kapsamında …Müdürlüğü’nce sicil kaydı 12/08/2014 tarihinde resen terkin edildiği, … plaka sayılı aracın terkin edilen şirket adına kayıtlı olduğu, TTK’nun geçici 7.maddesinin 15.fıkrasında tasfiye edilmeksizin ünvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığının, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren 10 yıl sonra Hazineye intikal edeceğinin düzenlendiği, ilgili fıkranın son cümlesinde ise ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceklerinin belirtildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarih 2021/2387 esas ve 2021/6034 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere TTK’nun geçici 7(15)maddesinde 5 yıllık hak düşürücü süre yanında terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının 10 yıl sonra hazineye intikal edeceğinin düzenlenmesi karşısında terkin tarihinden itibaren 10 yıllık süre içinde şirket ortaklarının şirkete ait mal varlığı üzerindeki mülkiyet hakkının devam ettiğinin, bu süre içinde talepte bulunmaları halinde mal varlıklarının tasfiyesi için ihya davası açmaya hakları bulunmasına göre bu sebebe bağlı hak düşürücü sürenin 10 yıl olarak uygulanması gerektiği, somut olayda şirketin 12/08/2014 tarihinde terkin edilip dava tarihi itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin sona ermediğinden davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, ihyası talep edilen şirketin TTK’nun geçici 7.maddesinin birinci fıkrasının a bendi uyarınca sermayesini Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutara çıkarmamış olması nedenine bağlı olarak ticaret sicilinden terkininin yapıldığı, TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca davalı tarafça yapılan terkin işleminden önce aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere bir ihtar gönderilmeden terkin işleminin davalı tarafça gerçekleştirildiği, TTK’nun geçici 7(4/a) maddesi uyarınca terkin işleminden önce şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ihtar gönderilmesi yönündeki yasal düzenlemeye aykırı şekilde şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar tebligatı çıkartılmaksızın yapılan terkinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanı kabulüne, …’nün Merkez-… sicil numarasında kayıtlı iken 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi gereğince sicil kaydı terkin edilen … Şirketi’nin yeniden Ticaret Sicili’ne yeniden tescili ile ihyasına, kararın Ticaret Siciline tescil ve ilanına yönelik olarak verilen kararda herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan her ne kadar davalının yasal hasım sıfatı bulunsa da, usulsüz terkin işlemi yaparak dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeni ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi yönünden yapılan incelemede; 6100 Sayılı HMK’nın 323/1-ğ maddesi gereğince vekille takip edilen davalarda hükmedilecek vekalet ücretinin yargılama giderleri kapsamında kaldığı, aynı kanunun 326.maddesi gereğince de yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği yönündeki yasal düzenlemeye nazaran usulsüz terkin işlemi yapmak suretiyle davanın açılmasına sebebiyet veren davalının vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması yerindedir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30.11.2022