Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1567 E. 2023/435 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1567
KARAR NO : 2023/435

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.04.2022
NUMARASI : 2021/806 E. 2022/425 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 23.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.03.2023
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.04.2022 tarih 2021/806 E. 2022/425 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının müteveffa …’ın oğlu ve mirasçısı olduğunu, davalı tarafından müteveffanın en büyük hissedarı olduğu … Şti. hakkında 22.09.2008 tanzim ve 03.11.2008 vade tarihli 700.000,00-TL bedelli bonodan dolayı İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6281 Esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başlatıldığını, takibe konu bonoda borçlu sıfatında bulunan müteveffanın hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığını, senedin geçersiz olduğunu, müteveffaya vasi atandığını, davalının müteveffanın damadı olduğunu, kötü niyetli olarak senedi takibe koyduğunu, belirterek; borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müteveffanın davacı dışında başkaca mirasçıları daha bulunduğunu, davanın senedin düzenlenme tarihinden 8 yıl sonra açıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının takip dosyası kapsamında borçtan hissesine düşen miktarı kabul ettiğini, bononun 22.09.2008 tarihli protokole istinaden müteveffanın birikmiş borçları nedeniyle senedi düzenlediğini, davalının müteveffadan alacaklı olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, müteveffanın fiil ehliyeti bulunmadığından 22.09.2008 tanzim ve 03.11.2008 vade tarihli 700.000,00-TL bedelli bononun hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmadığı, belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İZMİR BAM 17. HD’NİN 08.05.2019 TARİH VE 2016/1297 ESAS – 2019/533 KARAR SAYILI KALDIRMA KARARI ÖZETİ : TBK.nun 77/82. maddelerinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükümlerine göre hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı, senedin düzenlendiği tarihte borçlu-keşideci … ve avukatı …’ın da katılımıyla 22.09.2008 tarihli “protokol” düzenlenmiş olup bu protokolde borçlu-keşideci … (ve ….Şti.) senet lehtarı …’a olan birikmiş borçları nedeniyle takip ve dava konusu 700.000 TL’lik senedin düzenlediği savunması ile davacı ….’ın icra dosyasına sunmuş olduğu 14/10/2010 tarihli kabul beyanı da değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, belirtilerek; kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KALDIRMA KARARI SONRASI VERDİĞİ KARARIN ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/135 Esas sayılı dosyasıyla Davalı … yönünden davanın reddine karar verilip, bu kararın kesinleştiği, böylece davalı …’ın bu dosya yönünden sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir borcunun bulunmadığının tespit edildiği, taraflar arasında düzenlenen 22.09.2008 tarihli protokoldeki 6. madde hükümlerine göre …’ın almış olduğu 250.000-TL borç dışında başkaca borcun bulunmadığı, 700.000-TL lik senedin 250.000-TL dışındaki kalan kısmının belirtilen Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyasındaki borcun teminatı olduğu, davanın ret ile sonuçlanmış olması nedeni ile davalıdan talep edilebilecek her hangi bir borç bulunmadığı, dolayısıyla davacıların murisinin bononun 250.000-TL lik kısmından sorumlu olduğu, davacıların şirket yetkilisi temsilcisi olduğuna dair herhangi bir belge ve şirket adına bir vekâletname sunulmadığı, belirterek; davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 250.000-TL’sının davalı tarafından murise ödendiğine dair banka dekontu ya da yazılı bir belge bulunmadığını, muruisin imza tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığı kesin olan protokol hükmünün bu hususta delil teşkil etmeyeceğini, murisin fiil ehliyetine sahip olmadığını, vekilinin imza atmasının sözleşmeyi geçerli hale getirmeyeceğini, protokolün geçersiz olduğunu, protokolde belirtilen dava dosyasına ilişkin yargılama neticesinde davanın davalı yönünden … yönünden davanın reddine karar verildiğini, davalının her hangi bir alacak hakkı bulunmadığının tespit edildiğini, yargılama giderleri yönünden de murisin alacaklı olduğunu, davalının protokole konu dosyalar yönünden ve başkaca hiçbir ödeme yapmadığından, yine protokol gereği muris mirasçılarına senedi iade yükümlülüğü söz konusu olduğunu, davalının murisi ad ve hesabına yada bizzat şahsına ödemiş olduğu ve tahsil edilmemesi halinde sebepsiz zenginleşeceği bir meblağ söz konusu olmadığını, protokol ve senetdin geçersiz olduğunu, belirterek; kararın kaldırlmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, gerekçe hakkının ihlal edildiğini, menfi tespit davasının konusunu oluşturan 22.09.2008 keşide tarihli 700.000,00-TL bedelli bononun … ve …. Şti. ile davalı … arasında akdedilen 22.09.2008 tarihli protokole istinaden düzenlendiğini, İzmir 9. AHM’nin 2002/210 Esas sayı dava dosyası kapsamında davalı ile murisin müşterek ve müteselsilen borçtan sorumlu tutulması üzerine davalının cebri icra tehdidiyle karşı karşıya kaldığını, bu nedenle davalı ile muris arasında 22.09.2008 tarihli protokolün karar ile doğan sorumluluk hususlarında anlaşmaya yönelik akdedildiğini, protokol ile mahkeme ilamı gereği davalı tarafından muris …’ın da ad ve hesabına ödeme yapıldığını, yapılan ödemelere güvence olarak ise işbu protokol düzenlenmiş ve protokole dayalı senet tanzim edildiğini, davalının belirtilen dava dosyası sebebiyle murise 450.000-TL ödeme yaptığını ve 250.000-TL önceden borç verdiğini, bu hususların hem 22.09.2008 tarihli protokol hem de 22.09.2008 tarihli senet ile de sübuta erdiğini, protokol ve sonrasında düzenlenen bono ile murisin borç ilişkisini ikrar ederek borcu güvence altına aldığını, protokolün 3. maddesinde de belirtildiği üzere … yüklenici … ile olan inşaat sözleşmesinin feshi gereğince kendi payına düşen dört adet dairenin iki adetini …’ın istediği kişilere devredildiğini, bedelinin … tarafından alındığını, …’ın tasarrufi işlem yapma ehliyeti bulunmadığı iddiasının dürüstlük kuralına, yasaya ve hukuka aykırı olup hakkın açıkça kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, senedin dayanağı protokolün vekiller tarafından da imzalandığını, davacı …’ın aslı icra dosyası içinde bulunan 14.01.2013 tarihli dilekçesi ile İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2008/6281 sayılı dosyasındaki borçtan hissesine düşen miktarı kabul ve bu borca bir itirazı olmadığını açıkça beyan ettiğini, bu beyanın dikkte alınmadığını, dava konusu senedin sebepten mücerret olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosya kapsamına, takibe konu bononun taraflar arasındaki protokolün 6-d maddesine göre düzenlenmesine, protokole konu davanın davalı lehine sonuçlanması nedeni ile davalının ödemesi gereken bir borç bulunmamasına, davacının takip dosyası kapsamındaki kabul beyanına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, tarafların istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 30.739,50-TL’den peşin alınan 7.685,00‬-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23.054,50-TL’nin davalıdan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 23.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.