Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1493 E. 2022/1685 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1493
KARAR NO : 2022/1685

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.06.2022
NUMARASI : 2021/4 E. – 2022/564 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.11.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.06.2022 gün ve 2021/4 E. – 2022/564 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ve davalı … Müdürlüğü vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : davacı vekili, davalıların işleteni sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu … plakalı belediye otobüsünün çarpması sonucu yaya …’ın vefat ettiğini, ceza davası kapsamında sürücünün cezalandırılmasına karar verildiğini, kazanın meydana gelmesinde sürücünün asli kusurlu olduğunu, müteveffanın ölümü nedeniyle davacıların maddi ve manevi zarar uğradığını belirterek; belirsiz alacak davası olarak toplam 91.600-TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı sigorta vekili, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun, sürücünün kusurlu olduğu oranda teminat limiti ile sınırlı olduğunu, tarafların kusurunun tespit edilmesi gerektiğini, tazminat şartlarının oluşmadığını, belirtilerek; davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … Müdürlüğü vekili, kazanın oluşmasında davalının kusurunun bulunmadığını, müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirtilerek; davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili, davalının otobüs şoförü olarak çalıştığını, belirsiz alacak davası açılamayacağını, davalının kusursuz, müteveffa …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığını, manevi tazminat miktarının fahis olduğunu, belirtilerek; davanın reddi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların babasının yaya olduğu, davalı …’ın hadise esnasında şoförlüğünü yaptığı, davalı …’a ait toplu taşıma aracının müteveffanın karşıdan karşıya geçmesi esnasında çarpma nedeniyle vefat ettiği, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı ve davacı ile davalılar arasında tüketici işlemi ve tüketici ilişkisi niteliğinde bulunduğu, zira davacının hadise esnasında yolcu olmamasına rağmen davalı şirketin taşıma hizmeti icra edilirken kazanın meydana geldiği, bu hizmetin de mahiyeti itibari ile tüketici işlemi olduğu, hadisenin özellikte durakta vuku bulması, yolcu indirme-bindirme esnasında olması, yine ceza mahkemsinde devam eden yargılama ve deiller muvacehesinde vefat edenin bir başka otobüse binmek üzere hareket ettiğine dair tespitlerin de bulunması sebebi ile davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, belirterek; görevsizlik kararı verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili ve davalı … Müdürlüğü tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar ve davalı … Müdürlüğü vekilleri, davaya konu edilen haksız fiil iddiasının trafik kazasına dayandığını, müteveffa yaya olup taraflar arasında taşıma ilişkisi bulunmadığını, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, belirtilerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeni ile maddi ve tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. Maddesinin ( ı ) bendinde Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, ( i ) bendinde Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, ( k ) bendinde Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, ( l ) bendinde Tüketici İşlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu olaya ilişkin İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/16 Esas sayılı dava dosyası kapsamında yapılan yargılamada maddi olayın …’ın sürücülüğünü yaptığı … plakalı otobüs ile Toros caddesi üzerinden seyir halindeyken olay mahallindeki otobüs durağına gelip yolcu indirip bindirdikten sonra harekete başladığı sırada aracının ön kısmı ile seyrine göre sol gerisinden kapamaya girip otobüsün ön kısmından geçerek yakın mesafeden karşıya geçiş yapmak isteyen …’a çarpması şeklinde meydana geldiği kabul edilmiş ve İstinaf incelemesini müteakip 10.03.2021 tarihinde dava dosyasının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Borçlar Kanununun 53. ( TBK 74) maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. ( Yargıtay HGK’nın 24/12/2014 tarih ve ve 2014/4-846 E. – 2014/1091 K. sayılı ilamı ) Ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile belirlenen bu maddi olguların hukuk mahkemesi tarafından kabulü zorunludur. (Yargıtay 17. HDB’nın 14/06/2016 tarih ve 2015/3502 E. – 2016/7282 K. sayılı ilamı)
Eldeki dava dosyasında görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunun kabul edilebilmesi için taraflar arasında bir tüketici işlemi mahiyetinde bir taşıma ilişkisinin bulunması şarttır. Anılan ceza mahkemesi kararı ve tüm dosya kapsamına göre olay sırasında müteveffanın yaya olduğu ve karşıdan karşıya geçmek istediği sırada kazanın meydana geldiğinin tespit edilmesi karşısında İDM tarafından taraflar arasında bir taşıma ilişkisinin varlığının kabulü isabetli değildir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, ” işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 E. – 2012/92 K, 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 E.- 2012/411 K. ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları) Dolayısıyla, trafik kazası nedeni ile davacıların oluşan zararından davalı işletenler ile sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS poliçesi kapsamında sürücünün kusuru oranında müşterek ve müteselsil bir sorumlu olduğu amirdir.
6102 sayılı TTK.’nın 3. maddesinde, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlenmesi mevcuttur.6102 sayılı TTK.’nın 1483 ve devamı maddelerinde “zorunlu sorumluluk sigortaları” düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle mutlak ticari dava niteliğindedir. (Yargıtay 17. HDB’nın 21/03/2017 tarih ve 2014/20096 E. – 2017/3049 K. sayılı ilamı) Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “Yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usul ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. ( Yargıtay 20. HDB’nın 02/12/2016 tarih ve 2016/12038 E. – 2016/11686 K. sayılı ilamı )
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; eldeki davaya konu uyuşmazlıkta davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup İDM tarafından yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi olduğundan bahisle tüketici mahkemesinin görevli olduğuna dair görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla; ilk derece mahkemesince hatalı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca tarafların istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ve davalı … Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca AYRI AYRI KABULÜNE,
2-İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.06.2022 tarih ve 2021/4 Esas – 2022/564 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere 11.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.