Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1374
KARAR NO : 2023/1492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2022
NUMARASI : 2020/265 Esas 2022/507 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 26.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.10.2023
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.05.2022 tarih 2020/265 Esas 2022/507 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu davalı tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı aracın karıştığı kazada davacının yaralanığını, olay nedeniyle iş gücü kaybı, bakım ve tedavi gideri zararı oluştuğunu, kusurun sigortalı araç sürücünde bulunduğunu, davalının oluşan zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, yapılan başvuru üzerine ödenen miktarın zararı karşılanmadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve belirsiz alacak davası şeklinde toplam 8.000,00-TL sürekli, 1.000,00-TL geçici iş görmezlik tazminatı, 1.000,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 10.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava değerini, toplam 314.206,20-TL olacak şekilde artırmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasınında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu, davacının kusursuz olduğu, kaza nedeniyle davacının % 33,2 oranında sürekli 6 ay süre ile geçici maluliyetinin bulunduğu, 2 ay süre ile bakıcı ihtiyacının doğduğu, davalı tarafından davacıya 63.036,00-TL maluliyet ödemesi yapıldığı, ödemenin davacının zararını karşılamadığı, davacının 12.125,40-TL geçici, 952.232,16-TL sürekli iş göremezlik zararı ve 5.116,80-TL bakıcı giderinin bulunduğu, davalı sigorta şirketi tarafından ödenen bedelin günceleştirilmiş değeri olan 78.905,31-TL sürekli iş göremezlik tazminatından mahsup edildiğinde davacının bakiye sürekli iş göremezlik zararının 846.326,85-TL olduğu, davalı sigorta şirketinin 296.964,00-TL bakiye sürekli iş göremezlik poliçe teminat limiti kaldığı, geçici iş göremezlik tazminatı ve bakıcı tazminatından sağlık gideri teminat limiti içerisinde olduğunu, davacının yolcu olarak bulunduğu davalıya sigortalı araçta emniyet kemerinin takılı olup olmadığının davalı sigorta şirketi tarafından ispatlanamadığından müterafik kusur indirimi yapılmadığı, hatır taşımasının defi süresinde sunulmadığı, belirterek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının tazminatın % 15’ni temlik ettiğini, temlikname gereğince bu kısım yönünden dava ehliyeti bulunmadığını, davalı şirketin poliçedeki sürekli sakatlık teminatının 360.000,00-TL ile sınırlı olup, bakıcı gideri ile sürekli sakatlık tazminatı salt bu teminata dahil olduğundan, geçici iş göremezlik ile geçici bakıcı giderinin de bu teminat dahilinde değerlendirilmesi gerektiğini, limiti aşacak şekilde karar verildiğini, davalının geçici iş görmezlik ve bakıcı giderinden sorumlu tutulamayacağını, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, TRH yaşam tablosu ile 1,8 teknik faize göre hesaplama yapılmadığını, ekisk inceleme yapıldığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile yaralanan davacın tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile yaralanan davacının cismani zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.)
3. Davalı tarafından asıl sunulmayan davacının inkar ettiği temliknamenin geçerli olduğu usulüne uygun şekilde ileri sürülüp kanıtlanamadığından, söz konusu fotokopi belgenin hükme esas alınmamasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
4. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında emniyet kemerinin kullanılması zorunlu zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir. Kaza tespit tutanağında davacıya ilişkin bu hususta bir tespit yapılamadığı belirtilmiştir. Davacıya ait adli muayene raporlarında belirtilen mevcut yaralanması ve kaza sonrası araç içinde bulunması dikkate alındığında davacının emniyet kemeri takmadığı ve yaralanması ile emniyet kemerinin takılmamış olması arasında bir illiyet bağının bulunduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmamasında bir isabetsizlik söz konusu değildir.
5. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Hatır taşıması savunması defi niteliğinde olup, süresinde verilecek cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Davalı tarafından cevap süresi içierinde ileri sürülmeyen bu definin istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün değildir. ( Yargıtay 17. HD’ nın 21.12.2019 tarih ve 2016/7771 E. 2019/1835 K. )
6. İş gücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/6173 E. – 2021/3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir.(Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. )
7. Anayasa Mahkemes’inin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, trafik kazasından kaynaklı geçici işgöremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. HD’nin 10.03.2022 tarih ve 2021/12001 E. – 2022/4532 K. ve 24.03.2022 tarih ve 2021/22793 E. – 2022/5790 K.)
8. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 E – 2020/40 K sayılı iptal kararı gereğiince, sigorta teminatına giren ve girmeyen zararların belirlenmesi zarar sigorta teminatına girmekle birlikte, poliçedeki hangi teminata girdiği belirlemesinin Genel Şartları’na göre yapılması mümkün değildir. Anılan belirlemelerin, KTK ve bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde de Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır. Dolaysıyla, davaya konu edilen geçici dönem bakıcı gideri zararının KTK, BK ve yerleşik uygulama dahilinde poliçedeki tedavi giderleri teminatından karşılanması gerekir.(Yargıtay 4. HD’nin 10.11.2021 tarih ve 2021/6243 E. – 2021/8655 K. )
9. Kazaya karışan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı sigorta şirketi poliçe hükümlerine göre, bedeni zararlarda kişi başına 360.000,00-TL, yine tedavi giderlerinde de kişi başına 360.000,00-TL poliçe limiti ile davacıya karşı sorumludur. Bu iki limit birbirinden bağımsız olup, birinin tüketilmesi halinde sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirerek sorumluluğunun sona erdiğinden bahsetmek olanaklı değildir. Kazada yaralanan kişi, maluliyetinin oluşması halinde oluşacak sürekli iş göremezlik zararını bedeni zararlar klozundan, bakıcı gideri, tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik zararlarını ise tedavi giderleri klozundan karşılanmak üzere sigorta şirketinden talep edebilir. Buna göre, geçici iş göremezlik tazminatı davalı sigorta şirketinin tedavi giderleri klozu içinde sorumluluğu dahilinde olduğundan, geçici iş göremezlik tazminatının tedavi gideri klozundan kabulüne karar verilmesi gerekir. ( Yargıtay 4.HD’nin 28.09.2022 tarih ve 2021/16145 E.- 2022/11039 K)
10. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, iş görmezlik tazminatının TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak hesaplanmasına, tazminattan indirim yapılmasını gerektir davacıya atfı kabil müterafik kusur bulunmamasına, hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiren şartların oluşmamasına, tazminatın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 21.463,42-TL’den peşin alınan 5.365,90-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 16.097,52-TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.