Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1343 E. 2023/1103 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1343
KARAR NO : 2023/1103

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.04.2022
NUMARASI : 2018/189 E. – 2022/336 K.
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket Feshi
KARAR TARİHİ : 18.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.07.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.04.2022 gün ve 2018/189 E. – 2022/336 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı davalı … Şti. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinin, davalı şirketin %25’er hisseden toplam %50 hisse ile ortağı olduklarını, davalı …’in ise davalı şirketin %25 ortağı ve münferiden temsile yetkili şirket müdürü olduğunu, davalı şirketin inşaat yapma amacıyla kurulduğunu, taşınmaz satın alındığını ve başkaca hiçbir faaliyette bulunmadığını, gayri faal bir şirket olduğunu, hiçbir iş ve işlem yapmadığını; şirketin eski müdürü dava dışı …’in davalı şirket aleyhine birçok usulsüz ve zarar verici işler yaptığını, şirket taşınmazlarını kendisi ve 3. kişiler adına devrettiğini ve şirketi büyük zarara uğrattığını, bu sebeple eski şirket müdürü …’in 03/07/2015 tarihli ortaklar kurulunda 2012-2013-2014 yıllarındaki görevi sebebiyle ibra edilmediğini, eski müdür …’in şirket taşınmazlarının büyük kısmını kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bedelsiz olarak 3. kişi … Şti. adına devrettiğini, bu işlem 12/11/2013 tarihinde gerçekleştirilmesine rağmen taşınmazlarda çivi dahi çakılmadığını, davalı şirket müdürünün kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek taşınmazları geri istemesi gerekirken hiçbir işlem yapmadığını, davalı müdür …’in şirketi koruyucu hiçbir önlem almadığı gibi şirkete ait mevcut taşınmazları da satma hazırlığında olduğunu, çekilen ihtarnameye rağmen ortaklar kuruluna toplantı çağrısı yapmaktan da imtina ettiğini, davalı şirketin 10.000,00 TL olan sermayesinin tümünü kaybettiğini, TTK’nın 633-376 maddeleri gereği tasfiye koşullarının oluştuğunu, ayrıca TTK’nın 636/2 maddesi gereğince ihtara rağmen halen genel kurulun toplanamamasının da şirketin tasfiyesini gerektirdiğini, şirket müdürü olan davalının başkaca eylemleri sebebiyle TTK’nın 630/3 maddesinde yer alan “yükümlülüklerin ağır ihmali” durumunun gerçekleştiğini, davalı şirkete ait tüm taşınmazların büyük hisselerinin devredildiği dava dışı … Şti.’den devir bedelinin alınmadığını, inşaata hiç başlanmadığını, davalı şirketin eski müdürü …, davalı müdür …, dava dışı …, … Şti. yetkilisi ve ortağı … arasında organik bir bağ bulunduğunu, davalı şirketin dava dışı ortağı …’nun %25 hissesini …’den aldığını, bu kişinin aynı zamanda …’in kız kardeşinin oğlu olduğunu, müvekkili … tarafından inanç sözleşmesiyle devredilen taşınmazların finans ihtiyacı bittikten sonra tekrar müvekkilinin bilgisi dışında …’e devredildiğini, bu konuda İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/155 Esas sayılı davasının açıldığını ve derdest olduğunu, davalı müdür …’in şirket taşınmazlarını … Şti. ile birlikte satmaya çalıştığını iddia ederek; taşınmazların şirkete iadesini sağlamak amacıyla açılacak dava için taraflarının veya mahkemenin uygun göreceği bir kişinin bu yetkiyi taşıyan kayyım sıfatı ile tedbiren atanmasına, davalı şirkete dava sonuçlanıncaya kadar kayyım atanmasına, bu şekilde karar verilmeyecekse davalı müdür …’in şirketi temsil yetkisinin dava sonuna kadar kaldırılmasına veya her türlü tasarrufu engelleyecek biçimde kısıtlanması konusunda tedbir kararı verilmesine, davalı … Şti.’nin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … 15.06.2020 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, şirket taşınmazlarının … Şti’ne devrini öngören 12/11/2013 tarihli sözleşmede bizzat davacı …’in imzasının bulunduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin taşınmazların imar iznine sahip olmaması nedeniyle yerine getirilemediğini, bu yatırımın paraya dönüştürülemediğini, bu aşamada … A.Ş. ile bu taşınmazların tamamı için kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile birlikte yüklenici … Şirketinin davalı şirketin ve … ailesinin borçlarını ödediğini ve taşınmazlar üzerindeki takyidatların kaldırıldığını, karşılığında taşınmazların şirket lehine ipotek edildiğini, ancak yükleniciye söz verilmesine rağmen taşınmazların imar izninin alınamadığını, yüklenicinin sözleşmeyi feshettiğini ve şirkete ve alacaklılarına verdiği paraları geri alabilmek için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığını, böylece Gaziemir’deki taşınmazların tehlikeye girdiğini, tamamının kaydının söz konusu olduğunu, bu aşamada … Şti. İle 24/07/2013 tarihinde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, … Şirketi’nin taahhüt ettiği gibi çektiği kredinin tamamını müvekkili şirkete ve şirketin alacaklılarına vererek şirketin tüm borçlarını kapattığını, çekilen bu kredinin faizlerinin başından beri ve halen … Şirketi tarafından ödenmekte olduğunu, arsa sahiplerinin yükümlülüğü olarak kabul edilen “taşınmazların imara açılması, inşaat yapmaya elverişli hale getirilmesi” şartının arsa sahibi müvekkili şirket tarafından yerine getirilemediğini, … Şirketi ile müvekkili şirket arasında şirketin o tarihteki müdürü … ve hissedarlar … ve davacı …’nün de imzası ile 12/11/2013 tarihli ek sözleşmenin imzalandığını ve sözleşme konusu taşınmazların %72 payının yükleniciye avans niteliğinde devrine karar verildiğini, bu sözleşmede bizzat davacının “muvafakat ettiğine” ilişkin imzasının bulunduğunu, gerçekte … Şirketinin bu taşınmazları bedelsiz olarak almadığını, bu şirketin gerek müvekkili şirkete gerekse alacaklılarına 9.819.000,00 TL ödeme yaptığını, taşınmazların imar sorununa ilişkin davaların devam ettiğini, bu nedenle inşaatlara başlanamadığını, davacıların devamlı Gaziemir Belediyesine gittiklerinden dolayı zaten konuyu bildiklerini, … ile para + kat karşılığı şeklinde anlaşmaya varıldığını, imar izni çıkması için çalışmaların devam ettiğini, taşınmazların son derece kıymetli olduğunu, imar izni çıktığında davalı şirketin %28 hissesi karşılığında yaklaşık 80 adet bağımsız bölümün sahibi olacağını, bunun toplam yaklaşık değerinin 64.000.000,00 TL olacağını, bu nedenle şirket müdürü …’in kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek devredilen taşınmazları geri almaya yönelik işleminin şirketin ve dolayısıyla davacıların zararına neden olacak bir işlem olmadığını, 11/04/2016 tarihli protokolde … tarafından yapılacak proje sonucunda şirketin hissesine düşecek %28’lik paya isabet eden bağımsız bölümlerin şirket ortakları arasında paylaşımında …’ın sahibi …’in hakem olarak belirlendiğini, bu protokolü davacıların, davalı …’ın, eski müdür …’ın imzaladıklarını, şirketin feshi ve tasfiyesi durumunda tüm tarafların çok büyük zararlara uğrayacaklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacılardan … davalılar hakkında davasından feregat ettiği, davacı …’in davalılar hakkında açtığı davada, tarafların da kabulünde olduğu üzere davalı şirketin inşaat yapmak amacıyla kurulduğu ve taşınmaz satın aldığı, hiçbir faaliyetinin bulunmadığı, davalı şirket ile dava dışı … Şti. arasında Büyükçekmece 6. Noterliği’nde 24/07/2013 tarihli arsa payı karşılığı inşaat ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı, yapılacak konut ve iş yeri projesinin gerçekleşmesi için 2015 yılında imar planı revizyonu yapıldığı, ancak komşu parsel sahipleri tarafından açılan dava sonucunda İdare Mahkemesi tarafından imar planının iptaline karar verildiği, bunun üzerine konut ve iş yeri projesinin gerçekleşmeyecek olması nedeniyle davalı şirket ile dava dışı şirket arasında 23/01/2019 tarihli fesih sözleşmesinin imzalandığı, 24/07/2013 tarihli sözleşmeden dava tarihine kadar olan dönemde ve yargılama boyunca bu sözleşmenin yerine getirilemediği, hatta dava dışı şirkete bir kısım taşınmazların ve şirket hissesinin devrinin yapıldığı, buna ilişkin görülmekte olan davaların bulunduğu; diğer yandan davalı şirketin 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantılarının eldeki bu dava açıldıktan sonra 24.07.2020 tarihinde yapıldığı, şirkette kar dağıtımının da bulunmadığı, hatta 2016, 2017 ve 2018 yıllarında şirketin zarar beyan ettiği; bu aşamadan sonra davalı şirketin devamının beklenemeyeceği, yapım işine imar sorunları nedeniyle başlayamayan şirketin bu faaliyetlere başlayıp başlayamayacağı ya da ne zaman başlayabileceği hususunun belirsiz olduğu; ortaklar arasındaki güven ilişkisinin kalmadığı; davacının, ortak olarak davalı şirketten olan maddi beklentisinin karşılanamadığı, davada ileri sürülen konular kapsamında davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, varsa da davalı tarafça buna ilişkin iddiada bulunulmadığı gibi delil de sunulmadığı, davalı şirketin feshi için davacının haklı sebebinin var olduğu; davalı tarafça fesihte davacı tarafın kusurlu olduğunun da iddia ve ispat edilmediği, dava dışı şirketin açtığı ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesinin dosya içeriğine ve adalete uygun düşmeyeceği gibi uygun çözüm olarak kabul edilemeyeceği, davalı şirketin fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğu, şirketin feshi davalarında husumetin davalı şirkete yöneltilmesi gerektiğinden, davalı şirket ortağı ve aynı zamanda müdürü olan dava …’e husumet düşmeyeceği gerekçesiyle davacı … tarafından davalılar hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacı … tarafından davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacı … tarafından davalı şirket hakkında açılan davanın kabulü ile, davalı … Şti.’nin 6102 sayılı TTK’nın 636/3 maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine, davalı şirkete tasfiye memuru olarak mali müşavir …’in görevlendirilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Şti. tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … … Şti. vekili, müvekkili şirketin, davacının da murisi müteahhit ve inşaat mühendisi olan … tarafından dava dışı … ile birlikte iki ortaklı olarak kurulduğunu, şirketin Gaziemir’de çok kıymetli olan arazilerin …’den ihale ile alımı ile bu araziler imara açıldıktan sonra burada yüzlerce bağımsız bölümden oluşan sitelerin yapılacağı öngörülerek kurulduğunu, murisin bankalardan büyük meblağlı krediler çektiğini, taşınmazların alımından çok kısa bir süre sonra …’in vefat ettiğini, kredi alınan bankaların kredileri kat ettiklerini, dışarıdan alınan ortakların da şirkete verdikleri borçların tahsili için davalar açtıklarını, müvekkili şirket tarafından yapılan tüm işlemlerde şirketin yararının gözetildiğini, şirket menfaatlerinin üstün tutulduğunu, şahsi mülklerin elden çıkarıldığını, şirket adına borç alındığını, beklenen imar durumunun sağlanamadığını, bu yatırımın paraya dönüştürülemediğini, şirket yararına olacak şekilde … A.Ş. ile bu taşınmazların tamamı için kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile birlikte yüklenici … Şirketinin, müvekkili şirket ile davacılar da dahil tüm … Ailesi’nin borçlarını ödediğini, taşınmazlar üzerindeki takyidatları kaldırdığını, karşılığında taşınmazların bu şirket lehine ipotek edildiğini, ancak yükleniciye söz verilmesine rağmen taşınmazların imar izni alınamadığından yüklenicinin sözleşmeyi feshettiğini ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığını, dava dışı … Şti. ile 24.07.2013 tarihinde kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davalı müvekkili şirketin, taşınmazların imar durumunu alarak takyidatlardan arınmış, inşaata hazır şekilde teslim borcunu yüklendiğini, buna karşılık dava dışı … Şti.’nin 7.500.000,00 TL miktarlı kredi çekmeyi ve çekilen bu kredi ile müvekkili şirketin tüm borçlarını ödemeyi, taşınmazlar üzerindeki takyidatları kaldırmayı taahhüt ettiğini, taşınmazlar için imar izni çıktığında ise tarafların, bu kredi borcunun bankaya … Şti. tarafından ödenmesi, bu arada inşaat tamamlandıkça parça parça olmak üzere toplamda taşınmazın %72’sinin yapılacak olan inşaatlar ve ödenen borç ve krediler karşılığında … Şti.’ne devredilmesi hususunda mutabık kaldıklarını, dava dışı … Şti.’nin taahhüt ettiği gibi çektiği kredinin tamamını müvekkili şirkete ve şirketin alacaklılarına ödeyerek şirketin tüm borçlarını kapattığını, çekilen bu kredinin faizleri ile birlikte tamamının başından beri ve halihazırda … Şti. tarafından ödenmekte olduğunu, arsa sahiplerinin yükümlülüğü olarak kabul edilen “taşınmazların imara açılması, inşaat yapmaya elverişli hale getirilmesi” şartının ise belediye süreçlerinde yaşanan gecikmeler sebebiyle arsa sahibi olan müvekkili şirket tarafından yerine getirilememesinin ve imarın çıkmamasının arsa sahibinin kusurundan kaynaklanmadığını, bu şartlarda yüklenici … Şti.’nin kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshetmemesi, müvekkili şirkete ve alacaklılarına verdiği paraları geri istememesi ve ayrıca taşınmazların ipotek verildiği banka kredilerinin geri ödemelerine de aksatmadan devam etmesi için; … Şti. ile müvekkili şirket arasında şirketin o tarihteki müdürü dava dışı … ve hissedarlardan davalı … ve davacı …’in de imzası ile 12.11.2013 tarihli “düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dair ek sözleşme -II-” başlıklı bir sözleşme imzalanarak; sözleşmeye konu taşınmazların %72 payının yükleniciye “avans” niteliğinde devrine karar verildiğini, bu sözleşmenin imzalanmasından 2,5 yıl sonra 11.04.2016 tarihinde aile içi bir “kesin protokol” tanzim edildiği, aile içi kesin protokole bizzat davacı …’in de imza atarak zaten daha önceden muttali olduğu şirket durumunu, genel olarak yaşanan tüm gelişmeleri ve protokol içeriğini hür ve özgür iradesiyle kabul ettiğini, …. Şti. tarafından yapılacak proje sonucunda davalı şirketin hissesine düşecek %28’lik paya isabet eden bağımsız bölümlerin şirket ortakları arasında paylaşılacağını, bu hususta … Şti. sahibi …’in hakem olarak belirlendiğini kabul ettiğini ve tüm bu hususlara hiçbir itirazda bulunmadan ya da çekince/ihtirazi kayıt ileri sürmeden muvafakat ettiğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesi’nin, şirketin inşaat amacıyla kurulduğu ancak hiçbir faaliyette bulunmadığı hususundaki tespitinin gerçek ve fiili durumu yansıtmadığını, taşınmazlara imar izni çıkmamasının şirketin faal olmadığını göstermeyeceğini, yerel ve büyükşehir belediyelerinden kaynaklı gecikmenin sorumluluğunun müvekkili şirkette yükletilemeyeceğini, davacı …’in ortaklıktan çıkmak yerine şirketin feshini istemesinde hukuki yarar bulunmadığını, davacının amacının davalı kardeşleri …, …. ve annesi …’i hukuken baskı altına almak ve maddi menfaat teminine çalışmak olduğunu, annesi …’in kısıtlanmasını talep ettiği davasının reddine karar verildiğini, ilk derece mahkemesince verilecek olan kararda feshin son çare olması gerektiği ilkesinin mutlak surette gözetilmesi ve şirketin devamı yönünde gerekirse farklı bir takım tedbirlere de başvurulmak suretiyle şirketin devamlılığının sağlanması gerektiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirkette sermaye kaybının bulunmadığı, borca batık olmadığı, feshinin istenebilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı yönünde görüş bildirildiğini, Gaziemir Belediye Başkanlığı’nın 18.05.2022 tarihli yazısında, bahse konu 11 adet taşınmazın bulunduğu alanı kapsayan alana ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği’nin 5216 Sayılı Yasa kapsamında incelenerek gerekli işlemlerin yapılması için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne iletildiğinin belirtildiğini, İBB meclisi tarafından yakın zamanda gündeme alınması beklenen işbu imar planı revizyonunun İBB tarafından da onaylanması / kabul edilmesi halinde müvekkilin hissedarı olduğu bahse konu 11 adet taşınmazı kapsayan inşaat sözleşmesinin ve ayrıca diğer projelerin ve somut tasarrufların gerçekleştirilebilmesi için ortada bir engel kalmayacağını, dava dışı şirketler tarafından müvekkiline niyet mektubu sunulduğunu, bu durumun müvekkili şirketin gayri faal olmadığını gösterdiğini, tanıklardan …’in “davalı şirketin öz sermayesi korunmaktadır, en son 2012 ve 2013 yılında değerleme raporunun hazırlandığını biliyorum. her ne kadar davalı şirketin üzerine kayıtlı sadece yukarıda belirttiğim tek arsa varsa da bunun tamamının değerinin 40.000.000,00.-TL’nin üzerinde olduğunu düşünüyorum. Şirketin beyannamelerini ben düzenli olarak hazırlıyor ve veriyorum. Davalı şirketin aynı zamanda yatırım yapma gibi bir amacı da olduğu için ve üzerine kayıtlı arsa bulunduğu için bunun yanı sıra sermayesini koruduğu için tasfiye koşullarının bulunmadığı kanaatindeyim.” şeklindeki beyanının savunmalarını desteklediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıların hissedarı bulunduğu davalı limited şirketin haklı nedenlerle feshine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile, davacı … tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacı … tarafından açılan davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı … vekilince, davalı şirketin inşaat yapma amacıyla kurulduğu, taşınmaz satın alındığı ancak başkaca hiçbir faaliyette bulunmadığı, gayri faal bir şirket olduğu, şirketin dava dışı eski müdürünün davalı şirket aleyhine birçok usulsüz ve zarar verici işler yaptığı, şirket taşınmazlarını kendisi ve üçüncü kişiler adına devrettiği, şirketi büyük zarara uğrattığı, şirket taşınmazlarının büyük kısmının kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile bedelsiz olarak üçüncü kişiye devredildiği, davalı şirket müdürünün kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshederek taşınmazları geri istemesi gerekirken hiçbir işlem yapmadığı, davalı müdürün çekilen ihtarnameye rağmen ortaklar kuruluna toplantı çağrısı yapmaktan imtina ettiği, davalı şirketin 10.000,00 TL olan sermayesinin tümünü kaybettiği, TTK’nın 633-376 maddeleri gereği tasfiye koşullarının oluştuğu, ayrıca TTK’nın 636/2 maddesi gereğince ihtara rağmen halen genel kurulun toplanamamasının da şirketin tasfiyesini gerektirdiği ileri sürülerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi talep olunmuştur.
İlk derece mahkemesince, bir harita mühendisi, bir SMMM, ve bir inşaat mühendisi-gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişiden oluşan heyetten alınan raporda, davalı şirket ile dava dışı … Şti. arasında Büyükçekmece 6. Noterliğinin 24/07/2013 tarih ve 42268 sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin konusunun … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada …nolu parsel ile aynı mevkii de kalan … ada …, …, …, …, …, …, …, … nolu parseller ile aynı mevkii de yer alan … ada…nolu parsel ve. … ada … nolu parsel olmak üzere toplam 11 adet parseli içerdiği, parselin tapu kayıtlarında bulunan ipotek ve hacizlerin kaldırılması ve. mevcut sanayii imarlı arsaların imar planında değişiklik yapılmak suretiyle 7 ay içerisinde ticaret seçenekli konut ve 1.5 emsale uygun hale getirileceğinin hedeflendiği, yine sözleşme gereği yüklenicinin yapacağı inşaata karşılık tüm arsa payının %72 hissesine hak kazanacağı, geriye kalan bakiye %28 hissenin ise arsa sahibinin uhdesinde kalacağının düzenlendiği, davacı vekilinin 22/03/2021 tarihli dilekçe ekinde davalı şirket ile dava dışı şirket arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine ilişkin 23.01.2019 tarihli fesih sözleşmesi düzenlendiği, bu fesih sözleşmesine göre 24.07.2013 tarihli ana sözleşme ve 05.09.2013 ek sözleşme -12.11.2013 tarihli 2. ek sözleşme karşılığında yüklenici firmanın 11 adet taşınmazdaki hissesinin % 4 oranındaki kısmının arsa sahiplerine geri verilmesinin kararlaştırıldığı, fesih sonucunda tapu kaydında yüklenici firma %68, arsa sahibi şirket ise %32 oranında hisse sahibi olacağı, 11 adet parselin bulunduğu alanın sanayi alanı ve depolama alanı kullanım alanından ticaret seçenekli konut bölgesi (TM1) alanına dönüştürüldüğü, TM1 lejantlı adada Konut projesi yapımının hedeflendiği, ancak 10.02.2015 tarihinde onaylanan imar planının iptali için dava dışı komşu parsel maliki tarafından İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin 2015/799 E. Sayılı dosyasında İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Gaziemir Belediyesi aleyhine imar planı iptal davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 21.04.2017 tarihinde alınan 2017/481 K. Sayılı karar ile imar planı revizyonunun iptal edildiği, kararın kesinleşmemiş olduğu, dolayısıyla bu aşamada düzenlenen kat karşılığı sözleşmesini hayata geçirme olanağının bulunmadığı, bu bölgede konut projesi imkanının kalmadığı, imar izni çıkması durumunda taşınmazın değerinde büyük bir artış olacağı; davalı şirkete ait 2017 ve 2018 yılları bilanço verileri üzerinden kaydi ve reel öz varlık tespitlerinin incelenmesin sonucunda şirketin bilanço değerleri ile borca batık olmadığı, reel özvarlık değerleri ile borca batık olmadığı, gelir tablosu hesaplarından yapılan tespitlerde 2016-2017 ve 2018 yıllarında şirketin ilgili dönemlerde zarar beyan etmiş olduğu, 11 adet taşınmazın 14.02.2018 tarihindeki toplam değerinin imar planının eski hali ile sanayii alanı olması ve … ada … parselde hazine fazlalığı da dikkat edilerek 41.219.250,00 TL olarak belirlendiği, davalı şirketin sermaye kaybının bulunmadığı, borca batık olmadığı, şirketin geçmiş yıllarda kar payı ödemesinin hiç yapılmadığı, TTK hükümleri kapsamında şirketin feshinin istenebilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunda şirketin feshi koşullarının oluşmadığı yönündeki tespitler ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesinin kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin yerine getirilemediği, bir kısım taşınmazların ve şirket hissesinin devredildiği, şirketin olağan genel kurul toplantılarının zamanında yapılmadığı, kâr dağıtımı yapılmadığı, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında zarar beyan edildiği, davalı şirketin devamının beklenemeyeceği şeklinde sıraladığı sebeplerin şirketin fesih ve tasfiyesi koşularını teşkil etmeyeceğinden; mahkemece davalı şirkete ait 11 adet taşınmazın bulunduğu alanı kapsayan alana ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanma durumu ve imar planı revizyonunun kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, dosya kapsamındaki bilirkişi raporundaki tespitler yeniden değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Davalı şirket vekilinin istinaf sebepleri yerinde bulunmuştur.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince esasa münhasır deliller toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalı … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.04.2022 tarih 2018/189 Esas 2022/336 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18.07.2023