Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/1258 E. 2023/820 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1258
KARAR NO : 2023/820

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.04.2022
NUMARASI : 2018/879 E. 2022/428 K.

BİRLEŞEN İZMİR 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/634 ESAS SAYILI DAVASINDA
BİRLEŞEN İZMİR 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/618 ESAS SAYILI DAVASINDA
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının Butlanı
KARAR TARİHİ : 26.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.04.2022 tarih 2018/879 E. 2022/428 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/634 E. sayılı dava dosyasında davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacılar vekili, müvekkili …’un davalı şirketin 2013-2016 yılları arasında, müvekkili … ve müvekkili …’ın 2013-2015 yılları arasında davalı şirketin yönetim kurulu üyeliklerinde bulunduklarını, davalı şirketin ilanlı yapılan 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemde bulunmamasına rağmen davalı şirket ortağı olan … temsilen toplantıya katılan …’in sunmuş olduğu gündemin değiştirilmesine dair önergeyle 2013-2016 yılları arasındaki yönetim kurulu üyelerinin geriye doğru ibra oylamalarının iptal edildiğini, yine gündemde olmamasına rağmen eski yönetime ve şirket müdürüne sorumluluk davası açılmasına dair yönetim kuruluna yetki verildiğini, oysa gündeme yeni madde eklenmesi ancak genel kurulun çağrısız olarak TTK’nın 416. maddesi uyarınca toplanmış olması halinde yapılabileceğini, bu durumda dahi gündeme yeni madde ilavesinin ancak bütün pay sahiplerinin hazır olduğu halde oybirliğiyle mümkün olduğunu, genel kurul toplantısında 150 hisseden toplamda 141 hisse temsil edildiği için toplantı gündemine madde eklenmesinin mümkün olmayacağını, TTK’nın 413/2. maddesindeki hiçbir istisnanın da bulunmadığını, TTK’nın 558/1. maddesi uyarınca ibra kararının genel kurul kararıyla kaldırılamayacağını, TTK’nın 558/2. maddesi uyarınca geçmiş dönemde verilen ibra kararlarında olumlu oy kullananların dava hakkı bulunmayacağını, olumsuz oy verenlerin dahi ibra tarihinden itibaren 6 ay geçmekle dava hakkının düştüğünü, gündem dışı önerge veren …’in davalı şirket ortaklarından …’ni temsilen genel kurul toplantısına katılmış ise de TTK’nın 359/2 maddesine göre, tüzel kişi adına sadece tescil edilmiş kişinin toplantıya katılıp oy kullanabileceğini, bu kişinin yönetim kurulu üyesi olması gerektiğini, adı geçen kişinin bu niteliği taşımadığını, esas sözleşmeye aykırı olarak pay sahibi veya temsilcisi olmayan kişilerin genel kurul kurul alanına girerek söz alarak tutanağa müdahale ettiklerini, TTK’nın 436/2. maddesi uyarınca yönetim kurulunda bulunanların kendi ibra oylamalarına katılmamaları gerekmesine rağmen oylamada 116 adet ibra etmeme oyunda şirket yönetim kurulu üyesi olan ortakların da mevcut olduğunu, müvekkillerinin yönetim kurulu üyesi oldukları dönemde bir usulsüzlük yaşanmadığını, alınan kararların kanunun emredici hükmüne, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olduğunu ileri sürerek, 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının 3, 5 ve 6 nolu kararlarının butlanının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/618 E. SAYILI DAVA : Davacı vekili, davalı şirketin 06.07.2001 tarih ve 24454 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile 10.08.2016 tarihli 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak oluşturulan bir anonim şirket olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin %10 hissedarı olduğunu, 03.03.2017 tarihli genel kurula müvekkili kurum temsilcisinin katıldığını ve alınan kararlara muhalefet şerhi koydurduğunu, toplantının çağrılı olarak yapıldığını, ancak … temsilen …’ün gündemin değiştirilmesine yönelik önerge verdiğini, bu önerge doğrultusunda TTK’nın 558. Maddesine aykırı şekilde 2013-2016 yılları arasındaki yönetim kurulu üyelerinin geriye doğru ibra oylamalarının iptal edildiğini, gündemde olmamasına rağmen eski yönetime ve şirket müdürüne sorumluluk davası açılmasına dair genel kurulca yönetim kuruluna yetki verildiğini, bu kararların hukuken batıl olduğunu iddia ederek, 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının 3, 4, 5 ve 6 nolu kararlarının butlanının tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/634 E SAYILI DAVA : Davacı vekili, müvekkili …’in Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Avrupa Üniversiteler Birliği Doktora Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve eski rektör yardımcısı olduğunu, 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısı tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu; müvekkili …’un Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği öğretim üyesi olduğunu, dava konusu genel kurul toplantı tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu; müvekkili …’ün Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi olduğunu, dava konusu genel kurul tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu; müvekkili …’ın da dava konusu genel kurul tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, 03.03.2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemde bulunmadığı halde daha önce alınan ibra kararlarının kaldırılmasının TTK’nın 558. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek, 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısının 3, 4, 5 ve 6 nolu kararlarının butlanının tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, asıl dava dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinde davacıların pay sahibi olmaması nedeniyle aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, gündemle bağlılık kuralının ihlal edilmediğini, gündeme yeni madde ilave edilmediğini, alınan kararların gündem maddelerinin içeriğine uyduğunu, …’nin genel kurulda temsil etmek üzere …’in temsilci tayin ettiğini, bu kişinin temsil yetkisinin bulunmadığı yönündeki iddianın yersiz olduğunu, TTK’nın 436. maddesindeki oy kullanma yasağının şahsi olduğunu, kaldı ki aleyhe oy kullanma ve ibra etmeme durumunu içermediğini, alınan kararların somut ve haklı nedenlere dayandığını, davacıların şirket yönetiminde oldukları 2013-2016 dönemlerinde müvekkili şirketin … alanında yaptıracağı inşaatlarla ilgili yüklenici şirket ile 07.07.2014 tarihinde sözleşme akdettiklerini, yüklenici ile organik bağ içerisine girdiklerini, tamamen yüklenicinin menfaatini gözeterek müvekkili şirketi yaklaşık 20 milyon TL zarara uğrattıklarını, 2016 öncesinde genel kurullarda eski yönetimin faaliyet ve işlemlerinin ibra edildiği ileri sürülmekte ise de, şirketin faaliyet ve işlemlerinin genel kurula peçelenerek sunulması, bütün işlemlerin orta düzeyde bir vatandaşın anlayabileceği bütün açıklığıyla aktarılmaması, irade sakatlığının bulunması halinde ibranın geçersiz sayılacağını, davacıların paydaşlardan ve genel kuruldan gizledikleri hileli, hukuka aykırı, şirkete zarar verici işlemleri ibra kapsamına girmediğinden TTK’nın 558. maddesinin uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiş, birleşen davalara ilişkin olarak da davanın reddini savunmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davalı şirketin 2016 yılı genel kurul toplantısında, TTK ‘nın 446/1-d maddesine göre asıl ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/634 Esas sayılı dosyasında taraf olan eski yönetim kurulu üyelerinin TTK’nın 446/1-d maddesi gereğince kişisel sorumluluğa sebep olabileceğinden iptal davası açma hakkına sahip olduğu, toplantıda genel kurulda bulunması gerekli 150 hissedardan 141 adet hissedarın temsil edilmesi nedeniyle TTK’nın 416. maddesine göre anonim şirketlerde çağrısız genel kurulun uygulanabilmesi için bütün pay sahiplerinin veya temsilcilerinin genel kurula katılmaya ve toplantı yapılmasına karar vermesi ve yeni bir karar alması mümkün iken somut olayda 9 adet hissenin temsil edilmemiş olması nedeniyle genel kurulda çağrısız olarak toplantı yapılması ve karar alınmasıyla yeni madde eklenmesinin mümkün olmadığı, aynı zamanda toplantı sırasında toplantıya müdahale eden …’yü temsilen rektörün atamasıyla toplantıya katılan …’in önergeyle bir takım kararlar alınmasına müdahale etmesinin usulüne uygun bulunmadığı, yönetim kurulunun temsilcisinin atanmış/seçilmiş bir temsilci olarak TTK’nın 359/2. maddesi gereğince seçilmediği ve oy kullanma hakkının bulunmadığı, buna rağmen toplantıya müdahale ettiği, TTK’nın 436/2 maddesine aykırı olarak oylamada bulunduğu ve temsil ettikleri kurumların oylamasında oy kullanmaması gerekirken oy kullandıkları, yine TTK m.558/1 maddesine aykırı olarak oylamaya katılanların 2013-2016 yılları arasında görev yapan tüm üyelerin ve genel müdürler hakkındaki ibra edilmeme kararlarının hukuka aykırı olduğunu, zira 2013-2015 yılları arasında görev yapan yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürün daha önce ibra edildiği, 2016 yılı genel kurulunda bu işlemin yapılamayacağı, ayrıca ibra etmemek için TTK’nın 558/2. maddesinde yer alan 6 aylık hak düşürücü sürenin de ortadan kalktığı, bu suretle kanunun emredici hükümlerine aykırı davrandığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların kabulü ile davalı şirketin 03.03.1017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alının 3, 4, 5, 6. maddelerinin butlanının tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Dairemizin 2018/540 E. 2018/886 K. sayılı ilamı ile, TTK’nın 447. maddesi uyarınca genel kurulun özellikle, pay sahibinin, genel kurula katılım, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğunun belirtildiği, aynı yasanın 445. maddesinde de kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceğinin düzenlendiği; Yargıtay 11 H.D’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere TTK’nın 447. maddesindeki butlan şartların resen gözetilmesi, butlan halinin bulunmadığı sonucuna varılması halinde de TTK’nın 445. maddesindeki iptal edilebilirlik şartlarının incelenmesi gerektiği; yine Yargıtay 11. HD’nin birçok kararında her kanuna aykırılık halinin butlan yaptırımına tabi olmadığının da açıkça belirtildiği, Somut uyuşmazlığa gelince; dosyadaki hazirun tutanağı ve belgelerden asıl davadaki davacıların toplam 150 hisseye sahip davalı şirketin 116 hisse ile hakim ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan … çalışanları olduğu, davalı şirkette 2013-2016 tarihleri arasında yönetim kurulu görevini yürüttükleri, birleşen 2017/634 E sayılı dosyadaki davacıların da yine asıl davadaki davacılar gibi … çalışanları olup dava konusu genel kurul toplantı tarihine kadar davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları, diğer birleşen davanın davacısı olan üniversite rektörlüğünün de 14 hisse ile davalı şirket ortağı olduğu; asıl davada 03.03.2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3, 5 ve 6 nolu kararların, birleşen diğer davalarda ise asıl davadaki talebe ilaveten 4 nolu kararın batıl olduğunun tespiti talebinde bulunulduğu; Dava konusu genel kurulda alınan 3 nolu kararın yönetim kurulu raporunun kabul edilmesi, 4 nolu kararın 2016 yılı bilançosunun kar/zarar hesaplarının kabul edilmemesi, 5 nolu kararın 2013-2016 dönemindeki yönetim kurulu üyeleri ile şirket müdürlerinin ibra edilmemesi ve yeni yönetime sorumluluk davası açması için yetkisi verilmesi, 6 nolu kararın ise yeni yönetim kurulunun seçimine ilişkin olduğu, mahkemece dava konusu genel kurul toplantısına davalı şirket ortağı olan … adına yönetim kurulu üyeliği bulunmayan …’in katılması ve bu kişinin oylarıyla karar alınması nedeniyle alınan kararların yok hükmünde olduğu kabul edilmiş ise de, davanın konusunu genel kurul toplantısının oluşturduğu, TTK’nın 425/1. maddesi uyarınca pay sahibi olan …’nün ortak sıfatıyla genel kurul toplantısına katılmak üzere adı geçen kişiyi görevlendirmesinin mümkün olduğu, TTK’nın 359. maddesindeki tüzel kişi ortağın yönetim kurulu üyesi olması halinde tescil edilecek gerçek kişiyle temsilde bulunabilmesine dair hükmün yönetim kurulundaki temsile ilişkin olduğu, somut olayda uygulama yeri bulunmadığı, bu kişinin toplantıya katılıp … adına oy kullanmasında yokluktan bahsedilemeyeceği, bu şekilde toplantı ve karar nisabı bulunduğuna göre gündem dışı maddelerin görüşülmesi, daha önce ibra edilmiş yöneticiler hakkında sorumluluk davası açılması hususlarında alınan kararların TTK’nın 447. maddesinde düzenlenen butlan hali kapsamında kalmadığı gözetilerek TTK’nın 445. maddesindeki iptal edilebilirlik şartlarının bulunup bulunmadığı taraf delilleri toplanarak gerektiğinde bilirkişi raporu da alınarak ortaya çıkacak sonuca göre belirlenmesi gerektiği, yeni yönetim kurulunun seçimine dair 6 nolu kararın da niteliği itibariyle TTK’nın 447. maddesindeki yokluk yaptırımına tabi olmayıp iptal edilebilirlik şartlarının bulunup bulunmadığı mahkemece incelenerek bir karar verilmesi gerektiği gibi, birleşen davanın davacısı …’nin bu maddenin oylamasında olumlu oy kullanmış olması ve muhalefetinin bulunmaması nedeniyle bu kararın iptalinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bir kısım davacının da genel kurul toplantı tarihi itibariyle eski yönetici olması nedeniyle bu kararın iptaliyle ilgili olarak aktif dava ehliyetleri bulunup bulunmadığı hususlarının da mahkemece değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporları kapsamında, asıl dava yönünden davacılar …, … ve …’ın 2013-2016 yılları arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları, dava açtıkları tarih itibariyle herhangi bir yönetim kurulu üyeliği ve hissedarlıklarının bulunmadığı, TTK m.446 gereğince aktif sıfat yokluğu nedeniyle bu davacılar yönünden davanın reddine, birleşen İzmir 5 ATM’nin 2017/618 Esas sayılı dosyası yönünden; kaldırma kararında birleşen bu dava yönünden …nin muhalefet şerhi bulunmadığı belirtildiğinden ve kabul edildiğinden bu tespite göre TTK m.445 ve devamında yer alan iptal şartlarının gerçekleşmediğinden bu davacı yönünden de açılan davanın reddine; Birleşen İzmir 1 ATM’nin 2017/634 Esas sayılı dosyası yönünden ise; her ne kadar davacılar …, …, … ve … yönetim kurulu üyesi olarak toplantılara katılmışlar ise de, Dairemizin kaldırma kararında yer aldığı üzere …nün …’i temsilci olarak atayarak toplantıya katılmasını sağladığı ve bunun da usulüne uygun olduğu, bu karara istinaden yöneticilerin yönetim görevlerinin sona erdiği ve birleşen davayı açamayacakları, yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin gündemin m.3’de yer alan kararın genel kurulun yetkileri arasında yer aldığı, TTK m.413’e uygun görüşme yapıldığı, TTK m.445’deki şartların gerçekleşmediği, bilançonun onaylanmamasına ilişkin m.4’de yer alan kararın ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olmadığı yönünde kuvvetli şüpheler bulunduğundan kararın iptali şartlarının oluşmadığı, iptali istenen 5. madde bakımından da yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine rağmen genel kurul kararıyla bu ibranın kaldırılmasının ise TTK m.445’deki şartların gerçekleşmediği ve iptal edilemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davada ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/634 E. sayılı dava dosyasında davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl davada ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/634 E. sayılı dosyasında davacılar vekili, dava ehliyeti yönünden davacıların pay sahibi olmasının ve muhalefet şerhi koymalarının gerekmediğini, Türk Ticaret Kanunu madde 446/1-d; “Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmünün bulunduğunu, kişisel sorumluluğu söz konusu olan her yönetim kurulu üyesinin iptal davası açabileceğini, yönetim kurulu üyesinin bu kararın iptalini isteyebilmesi için, karara muhalif kalıp bu muhalefetini toplantı tutanağına geçirtmesinin de gerekmediğini, TTK’nın 446. maddesinin iptal davası açma yetkisine haiz kişileri düzenlediğini, bu yetkiye haiz kişiler arasında yönetim kurulu üyelerine de yer verildiği, söz konusu madde istisnai düzenleme olmayıp genişletici yoruma tabi tutabilen bir madde olduğu için genişletici yorum yapılarak yorumlanması gerektiği, sadece genel kurulda seçilen yönetim kurulunun iptal davası açma hakkına sahip olduğu değil, genel kurulda seçim yapılmadan önce ilgili dönemde yönetim kurulunun da iptal davası açma hakkına sahip olduğu şeklinde bir sonuca ulaşılabildiğini, Türk Ticaret Kanunu 446/1-d hükmü de göz önünde bulundurulduğunda genel kurulun yapıldığı dönemin yönetim kurulunda yer alan davacıların, kişisel sorumlulukları söz konusu olduğu için taraf ehliyetini haiz olduklarının kabulü gerektiğini; 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında 3, 5 ve 6. bendinde alınan kararların iptalinin değil, butlanının talep edildiğini, bu sebeple muhalefet şerhi eksikliğine dayanan bilirkişi raporlarının ve yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, …’nün yönetim kurulunda yetkisiz temsilci tarafından temsil edildiğini, ayrıca gündeme bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, genel kurul TTK’nın 414. maddesi uyarınca ilanla çağrı yapılarak toplandığını, gündemin değiştirilebilmesi veya gündeme yeni bir madde eklenebilmesi için genel kurulun TTK 416. maddesine göre çağrısız toplanması ve bu toplanmada da ortakların tamamının toplantıda hazır bulunup, yine tamamının bu hususta kabulü olması gerektiğini, ancak 03.03.2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağında 132 hissenin asaleten, 9 hissenin vekaleten temsil edildiğini, şirketin 150 paya ayrıldığını, 141 pay temsil edildiğinden gündeme yeni madde eklenerek 2013-2016 yılları arasındaki yönetim kurulu üyelerinin geriye doğru ibra oylamalarının iptalinin gündeme bağlılık kuralının ihlalini oluşturduğunu, TTK madde 426 gereğince temsil yetkisinin yazılı olarak verilmesi gerektiğini, … tarafından …’e temsil yetkisinin şifahen verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidebilmek için kusurlarının bulunmasının şart olduğunu, davaya konu olayda müvekkiline kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle ibra kararının kaldırılmasının haksız olduğunu, diğer davacılar yönünden de yerel mahkeme kararında çelişkiler bulunduğunu, … temsilcisinin 03.03.2017 tarihli genel kurulda muhalefet oyunu tutanağa geçirdiği belirtilmiş iken BAM kaldırma kararı uyarınca muhalefet şerhinin bulunmadığı belirtilerek bu davacı yönünden davanın reddine karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalar, anonim şirket genel kurul kararının butlanı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı …Ş.’nin 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu faaliyet raporu ile ilgili gündemin 3. maddesinin görüşülmesi sonucunda yönetim kurulu raporunun 11 kabul oyuna karşılık 116 red oyu ile kabul edilmediği; şirketin 2016 yılı bilançosu ile ilgili gündemin 4. maddesinin görüşülmesi sonucunda 11 kabul oyuna karşılık 116 red oyu ile bilançonun kabul edilmediği; yönetim kurulunun faaliyetlerinin ibrası ile ilgili gündemin 5. Maddesinin görüşülmesi sonucunda 2013-2016 dönemleri ile ilgili yönetsel faaliyetler açısından yönetim kurulu üyelerinin ve şirket müdürünün ibrası yönünde 13 oya karşılık ibra edilmemesi yönünde 116 oy ile ibra edilmemelerine karar verildiği, ayrıca seçilecek yönetime gerekirse eski yönetime ve şirket müdürüne sorumluluk davası açması konusunda 116 kabul oyu ile yetki verilmesine karar verildiği; yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi ile ilgili gündemin 6. Maddesinin görüşülmesi sonucunda yeni yönetim kurulu üyelerinin 3 yıllığına oy birliği ile seçildikleri; kararlara red oyu kullanan ortakların muhalefet şerhi koymadıkları anlaşılmaktadır.
Dairemizin 2018/540 E. 2018/886 K. sayılı ilamı ile, mahkemece dava konusu genel kurul toplantısına, 150 hisseye sahip davalı şirketin 116 hisse ile hakim ortağı olan … adına yönetim kurulu üyeliği bulunmayan …’in görevlendirilmesinin mümkün olduğu, bu kişinin toplantıya katılıp … adına oy kullanmasında yokluktan bahsedilemeyeceği, bu şekilde toplantı ve karar nisabı bulunduğuna göre gündem dışı maddelerin görüşülmesi, daha önce ibra edilmiş yöneticiler hakkında sorumluluk davası açılması hususlarında alınan kararların TTK’nın 447. maddesinde düzenlenen butlan hali kapsamında kalmadığı, TTK’nın 445. maddesindeki iptal edilebilirlik şartlarının bulunup bulunmadığının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince, Dairemizin kaldırma kararı uyarınca, İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla iki ticaret hukuku öğretim üyesi ve bir mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten alınan 13.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda, gündemin 3. maddesi yönünden çoğunluk pay sahiplerinin iradesinin faaliyet raporunun onaylanmaması yönünde olduğu, gündemin 4. maddesiyle bilançonun 116 red oyuna karşılık 11 kabul oyuyla onaylanmadığı, bilançonun onaylanmamasına ilişkin alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı, bu karara karşı usuli itirazların dışında bir muhalefet şerhinin de bulunmadığı, ticari defterlerin ve faaliyet raporunun usulüne uygun tutulduğuna ilişkin bir delil bulunmadığı, tam aksine şirketin zarara uğratılmış olduğuna ilişkin kuvvetli şüpheler bulunduğu, bu nedenle onaylanmamaya ilişkin alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı; gündemin 5. Maddesi yönünden ibra etmeme ve sorumluluk davası açılmasına karar verilmesi yönündeki kararların gündemde bulunmadıkları gerekçesiyle iptallerinin istenemeyeceği, çoğunluk tarafından ibra etmeme yönünde oy kullandığı, ibra oylamasına ilişkin oy yasaklarının amacının şirketin menfaatlerini korumaya yönelik olduğu, mevcut yönetim kurulu üyeleri hakkında, şirketin zarara uğratılmış olduğu gerekçesiyle, ibra kararı verilmemesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, eski yönetim kurulu üyeleri bakımından TTK m. 558/1 hükmü uyarınca, ibra kararının genel kurul kararıyla kaldırılamayacağı, ancak irade sakatlıkları gerekçe gösterilerek eski ibra kararının iptalinin istenebileceği, somut olayda, davalı şirketin ciddi bir şekilde zarara uğratılmış olması ihtimalinin bulunduğu, darbe girişimiyle bu durumun ortaya çıktığı, davalı şirketin darbe girişimiyle birlikte iradesine kavuştuğu, bu tarihten itibaren makul bir süre içerisinde dava açtığı, bu bakımdan da ibra kararının geri alınmasının, ibra yönünde verilen oyların irade sakatlığı nedeniyle geçersizliği şeklinde dikkate alınması gerektiği, bu kararın da iptali şartlarının oluşmadığı, sonuç olarak asıl davanın davacılarının hakim hissedar …’nin çalışanları oldukları ve davalı şirkette 2013-2016 tarihleri arasında yönetim kurulu görevini yürüttükleri, iptale konu genel kurul toplantısının yapılmış olduğu sırada asıl davanın davacılarının herhangi bir yönetim kurulu üyeliği ve hissedarlık sıfatları bulunmadığı, TTK’nın 446. maddesi hükmünde iptal davası açabilecek kişiler sınırlı olarak sayıldığından, bu kişiler arasında eski yöneticiler yer almadığından, asıl davanın davacılarının iptal davası açılması bakımından aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı, yine birleşen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/618 E. sayılı davada davacının alınan kararların hiçbirisinde muhalefet şerhi bulunmadığından bu davacı bakımından da iptal davası açma şartlarının oluşmadığı, iptale konu kararların çoğu olumsuz kararlar olduğundan, bu kararları alma yetkisinin genel kurula ait olduğu, kararların iptali şartlarını oluşmadığı, ibra karının geri alınmasının irade sakatlığına dayandığından, bu kararın da iptali şartlarının oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacılar vekilinin itirazları üzerine, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla, iki hukukçu ve bir SMMM bilirkişiden oluşan heyetten alınan 21.09.2020 tarihli raporda, genel kurul toplantısının 3. maddesinde yer alan gündem dışı konuların görüşülmesine ilişkin kararda, TTK m. 445’de yer alan şartların gerçekleşmediği, bu konuya ilişkin gündem dışı görüşmenin de TTK m. 413’e uygun olduğu, olağan genel kurul toplantısının 4. maddesinde yer alan 2016 yılı bilançosunun onaylanmamasına ilişkin kararın TTK m. 445 gereği iptalini gerektirecek nitelikte dosya kapsamında herhangi bir somut bilgi ve belge olmadığı, ancak, olağan genel kurul toplantısının 5. maddesinde yer alan 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin yönetim kurulunun ibra kararları yönünden, TTK m. 445’de yer alan 3 ve 6 aylık hak düşürücü sürelerin geçmiş olması nedeniyle önceden alınan ibra kararlarının kaldırılmasının talep edilemeyeceği, dolayısıyla bu maddenin iptali isteminin yerinde olduğu, yine gündemin 5. maddesinde yer alan yönetim kurulu üyelerinin şirket müdürüne sorumluluk davası açma yetkisinin verilmesine ilişkin kararın iptalini gerektirecek somut bilgi ve belge olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bu rapora da itiraz edilmesi üzerine İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla ticaret hukuku öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 18.06.2021 havale tarihli raporda; TTK m.413’e göre gündemde bulunmayan konuların karara bağlanıp görüşülmesinin mümkün olmadığı, TTK m.364’e göre ise gündemde bulunmasa bile haklı sebeplerin varlığı halinde yönetim kurulu üyelerinin her zaman görevden alınabileceği, TTK m.413’e göre genel kurulun yönetim kurulunca açıklanan finansal tablolardan ve yıllık faaliyet raporlarından memnun olmamasının haklı bir sebep olarak kabul edildiği, gündemin 6. maddesi ile yeni yönetim kurulu üyelerinin seçildiği, TTK m.418 kapsamında toplantıya katılanların oy çokluğuyla bu kararların alınabileceği, önceki ibra kararlarının iptal edilmesinde TTK m.558’e göre genel kurulda verilmiş olan ibra kararının daha sonraki genel kurul kararıyla kaldırılamayacağı, ancak TTK m.445’e göre iptal davası açılabileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesine, 03.03.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu faaliyet raporu ile ilgili gündemin 3. maddesi, şirketin 2016 yılı bilançosu ile ilgili gündemin 4. maddesi ve yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi ile ilgili gündemin 6. Maddesi kapsamında alınan kararların iptali şartlarının oluşmadığı, bu kararlara karşı usuli itirazların dışında bir muhalefet şerhinin de bulunmadığı, yönetim kurulunun faaliyetlerinin ibrası ile ilgili gündemin 5. maddesi kapsamında alınan karar yönünden ise, her ne kadar eski yönetim kurulu üyeleri bakımından TTK m. 558/1 hükmü uyarınca, ibra kararının genel kurul kararıyla kaldırılamaz ise de, irade sakatlıkları gerekçe gösterilerek eski ibra kararının iptalinin istenebileceği, somut olayda, davalı şirketin ciddi bir şekilde zarara uğratılmış olması ihtimalinin bulunduğu, ibra kararının geri alınmasının, ibra yönünde verilen oyların irade sakatlığı nedeniyle geçersizliği şeklinde dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla, davacı tarafça dava konusu olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptalinin talep edilemeyeceği, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H ÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/634 E. sayılı dava dosyasında davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 80,70 TL’den mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin asıl davada davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/634 E. sayılı dava dosyasında davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 80,70 TL’den mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret mahkemesi’nin 2017/634 E. Sayılı dava dosyası davacılarından alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26.05.2023